X

Stresle mücadelede en faydalı vitamin ve mineraller

Herkesin hayatında belirli stres faktörleri olsa da, iş, para, sağlık ve ilişkilerle ilgili faktörler en yaygın olanları. Stres düzeyi yaşamınızda akut veya kronik olabilir ve yorgunluğa, baş ağrısına, mide rahatsızlığına, sinire ve öfkeye yol açabilir.

Düzenli egzersiz, yeterli uyku, iyi ve dengeli beslenme vücudunuzu strese karşı güçlendirebilir, ancak bazı vitamin ve takviyeler de stresinizi azaltmaya yardımcı olabilir.

İşte stresle savaşmanıza yardımcı olacak en iyi 5 vitamin ve takviye…

1. Rhodiola gülü (Altın Kök)

Rhodiola (Rhodiola rosea), Rusya ve Asya’nın soğuk, dağlık bölgelerinde yetişen bir bitkidir. Vücudun stres tepki sistemini, stres düzeyini azaltmak için uyaran doğal, toksik olmayan bitki, uzun zamandır adaptojen olarak biliniyor. Rhodiola’nın adaptojenik özellikleri, bitkinin güçlü aktif bileşenlerinden ikisi olan rosavin ve salidrosid ile bağlantılı.

Zayıf uyku kalitesi ve kısa süreli hafıza ve konsantrasyon bozuklukları gibi kronik yorgunluk semptomları olan 100 kişide yapılan 8 haftalık bir çalışma, 400 mg rhodiola özü içeren takviyenin sadece 1 hafta sonra semptomları iyileştirdiğini göstermiştir.

Strese bağlı depresyon yaşayan 118 kişide yapılan başka bir çalışmada ise, 12 hafta boyunca günde 400 mg rhodiola özü almanın, anksiyete, bitkinlik ve sinir gibi semptomları iyileştirdiği gözlenmiştir.

2. Melatonin

Melatonin, vücudunuzun sirkadiyen ritmini veya uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen doğal bir hormondur. Hormon seviyeleri, uykuya daha kolay dalmak için ortam karanlık olduğunda akşamları yükselir ve sabahları uyanıklığı sağlamak için azalır.

Birincil uyku bozukluğu olan (başka bir durumdan kaynaklanmayan) 1683 kişide yapılan 19 çalışmada, melatoninin, plaseboya kıyasla insanların uykuya dalma süresini azalttığı ve toplam uyku süresini artırıp genel uyku kalitesini iyileştirdiği görülmüştür.

Melatonin doğal bir hormon olmasına rağmen, onu takviye olarak almak vücudunuzun doğal üretimini etkilemez. Melatonin ayrıca alışkanlık oluşturmaz.

Melatonin takviyeleri, dozajda 0.3-10 mg arasında değişir. Mümkün olan en düşük dozla başlamak ve gerekirse daha sonra yüksek doza çıkılması tavsiye edilir.

3. Ashwagandha (Hint Cinsengi)

Ashwagandha (Withania somnifera) Hindistan’a özgü adaptojenik bir bitkidir. Rhodiola’ya benzer şekilde, Ashwagandha’nın vücudunuzun fiziksel ve zihinsel strese karşı direncini artırdığı düşünülmektedir.

Ashwagandha’nın stres giderici etkileri üzerine yapılan bir çalışmada, araştırmacılar hafif stresli 60 kişiye 60 gün boyunca 240 mg standart Ashwagandha özü verdikten sonra stres, kaygı ve depresyon konularında iyileşme gösterdiklerini gördü. Ayrıca bir stres hormonu olan kortizolün sabahları %23 azalmasını sağladığı da gözlendi.

Dahası, Ashwagandha’nın kaygı ve stres üzerindeki etkilerini inceleyen beş çalışmada, Ashwagandha özü alanların stres, kaygı ve yorgunluk düzeylerini ölçen testlerde daha iyi puan aldığı gözlemlendi.

4. B kompleks vitaminleri

B kompleks vitaminleri genellikle sekiz B vitamininin tümünü içerir. Bu vitaminler, yediğiniz yiyeceklerde bulunur ve metabolizmada önemli bir rol oynar. B vitaminleri kalp ve beyin sağlığı için de oldukça gereklidir. B vitamini içeren besin kaynakları arasında tahıllar, et, baklagiller, yumurta, süt ürünleri ve yeşil yapraklı sebzeler bulunur.

İlginç bir şekilde, yüksek dozlarda B vitaminlerinin, aminoasit homosisteininin kan seviyelerini düşürerek ruh hali ve enerji seviyesi gibi stres semptomlarını iyileştirdiği öne sürülmüştür. Bununla birlikte, zaten düşük homosistein düzeyine sahip kişilerin aynı etkileri yaşayıp yaşamayacakları belirsizdir.

B vitamini kompleksi takviyeleri, önerilen dozaj aralıklarında alındığında genellikle güvenlidir. Ancak çok miktarda alındığında sinir ağrısı gibi zararlı yan etkilere neden olabilir. Ayrıca suda çözünürler, bu nedenle vücudunuz fazlalığı idrar yoluyla atar.

5. Glisin

Glisin, vücudun protein oluşturmak için kullandığı bir aminoasittir. Araştırmalar, glisinin beyin üzerindeki sakinleştirici etkisi ve vücut sıcaklığınızı düşürme özelliği sayesinde iyi bir gece dinlenmesini teşvik ederek vücudunuzun strese karşı direncini artırabileceğini gösteriyor. Daha düşük vücut ısısı uykuyu artırır ve gece boyunca uykuda kalmanıza yardımcı olur.

Bir çalışmada, uyku kalitesiyle ilgili şikayetleri olan ve yatmadan önce 3 gram glisin alan 15 kişi, plaseboya kıyasla ertesi gün daha az yorgunluk ve daha fazla uyanıklık yaşamıştır. Bu etkiler, plaseboya kıyasla uykuya dalma veya uyku süresinde hiçbir fark olmamasına rağmen meydana geldiği için glisinin uyku kalitesini iyileştirdiğini kanıtlar niteliktedir.

Glisin iyi tolere edilir, ancak yatmadan önce 3 gram almanın herhangi bir yan etkiye neden olması muhtemel değildir.

Özetle stres; iş, para, sağlık veya ilişki faktörleri gibi birçok şeyden kaynaklanabilir. Çeşitli vitaminler ve diğer takviyeler, Rhodiola rosea, melatonin, glisin ve ashwagandha dahil olmak üzere stres semptomlarının azalmasına destek olabilir, ancak kesin çözüm bunlar değildir.

Özellikle başka ilaçlar alıyorsanız, hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız, yeni bir takviye denemeden önce daima doktorunuza danışın. Stres hayatınızda sorun olmaya devam ederse, olası çözümler hakkında bir uzman veya terapistle konuşmayı düşünün.

Sağlık dolu günler dilerim…

İlginizi çekebilir: Virüslere karşı bizi koruyan kalkan: Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz?

Hanife Kara: Diyetisyen Hanife Kara, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarıyla mezun oldu. Üniversitede aldığı eğitim süresince birçok kamu ve özel sağlık kuruluşunda uzun dönemli stajlar yaptı. Sağlıklı yaşam ve zihinsel gücün insan vücudu üzerine etkisi kavramları ile yakından ilgili olan Pozitif Diyetisyen; 2018 yılında aldığı eğitim programını başarı ile tamamlayarak, “Yaşam Koçu” unvanını kazanmış ve mesleğine yeni bir boyut katmıştır. Ege Üniversitesi Fitorerapi Yüksek Lisansı ile eğitim hayatı devam etmektedir. Şu an İzmir'de Pozitif Diyetisyen Hanife Kara beslenme ve diyet danışmanlığı merkezinin kurucu diyetisyenidir.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale