X

‘Quiet quitting’ (sessiz istifa) modern çağın yeni kurumsallık anlayışı mı?

Sosyal medya mecralarını aktif bir şekilde kullanıyorsanız ya da yabancı haber kaynaklarını takip ediyorsanız ‘quiet quitting’ kavramını bir yerlerde görmüş olabilirsiniz. Üzerine çeşitli tartışmaların yapıldığı, iyi-kötü, haklı-haksız, doğru-yanlış kavramlarının iç içe girdiği ve dünya genelinde kurumsal yaşamın bir parçası olan birçok insanın fikrini paylaşmaya devam ettiği ‘quiet quitting’, Türkçe’de ‘sessiz bırakma’ anlamına geliyor. Buradaki bırakma, işi bırakma anlamında; yani ‘sessiz istifa’ kullanılıyor. Peki, ne demek bu sessiz bırakma; kimse duymadan, bilmeden, ‘sessizce’ işten ayrılma mı? Aslında hayır; en öz haliyle işi bırakmadan işi bırakma; ‘sessiz terk.’ Kafanızdaki sorular çoğalmaya başlamış olabilir, haklısınız. Gelin, ‘quiet quitting’ nedir, ne değildir daha yakından bakalım.

Quiet quitting nedir?

New York’ta yaşayan, 24 yaşındaki Zaid Khan tarafından TikTok’ta paylaşılan bir video ile viral olan quiet quitting kavramı, yani sessiz bırakma, işi ‘gerçekten’ bırakmak demek değil. İşteyken minimum seviyede çalışıp, temel yapılması gerekenler dışında başka hiçbir şey yapmadan özel hayata hızlıca geçiş yapmak anlamında. Bir nevi, kişisel güç tasarruf modu.

Performansınızı üst seviyelere çıkarmaya çalışmadan, enerjinizi, zamanınızı, zihninizi işle ilgili konulara çok fazla harcamadan, sadece günlük görevlerinizi en temel seviyede gerçekleştirdikten sonra işi aklınızdan çıkarmanız, ‘quiet quitting‘i açıklıyor. Özetle, işi fazla ciddiye almamak ya da daha fazlası için çabalamamak. Yani, yapılması gerekeni en basit haliyle uygulamaya koyduktan sonra daha iyisi, daha gelişmişi, daha güzeli, kısacası ‘dahası’ için uğraşmadan, zamanınızı, enerjinizi harcamaya gerek duymadan ‘olduğu kadarıyla’ bırakmak.

Madalyonun iki yüzü: Denge mi gerileme mi?

TikTok’ta paylaşıldıktan sonra 17 milyondan fazla görüntüleme alan bu kavram, dünya çapındaki birçok haber kaynağı tarafından da kullanıldı ve hala kullanılmaya devam ediyor. Çünkü, sessiz bırakma hem çalışanların hem de işverenlerin ve büyük kurumsal firmaların ilgisini fazlasıyla çekmeyi başardı. Öyle ki kurumsal dünyayı da ikiye böldü; quiet quitting‘i destekleyenler ve yanlış bir eylem ve düşünce tarzı olduğunu savunanlar olarak. Hatta, birçok yönetici ile çalışan arasındaki gerilimi de artırdığı söylenebilir. Çünkü, durumun farkında olan işverenler de tedirgin, endişeli ve kızgın; kısacası iş dünyasında gerilim giderek artıyor.

Öyleyse, bu konuya nasıl yaklaşmak gerek? Öncelikle madalyonun iki yüzü olduğunu unutmayarak; evet iş-hayat dengesini kurmak önemli ama iş etiğini yok saymamak ve gelişmeye devam etmek de. Quiet quitting yalnızca özel hayatı işlerden ayrı tutmayı anlatan bir kavram mı yoksa bu kadar masum ve sığ değil mi? Tartışmaların yoğunluğuna bakılırsa bu kadar basit değil. Çünkü ülkelerin, dolayısıyla dünyanın geleceği de tehlikede olabilir. Belki de bu sessiz terk yolunun sonunda artan işsizlik ve körelen zihinler vardır, kim bilir…

Sessiz terk, tükenmişliğin çaresi mi?

Pandeminin, tam anlamıyla işlerin gidişatını değiştirdiği kesin. Sosyal alışkanlıklarımızdan çalışma şeklimize, önceliklerimizden sağlık anlayışıma her şeyimizi etkiledi. Haliyle; iyi oluş kavramı çok daha önemli bir hal aldı. Peki, iyi oluşu desteklemek işleri boşlamak anlamına mı gelmeli? Tükenmişliğin çağımızın en ciddi sorunlarından biri olduğu su götürmez bir gerçek; ilişkilerimizde, iş yaşantımızda, özel hayatımızda, günlük rutinlerimizde birçok alanda kendimizi tükenmiş hissedebiliyoruz. Ancak, sorunları çözmek için hiçbir şey yapmadan sessizce bir kenarda zamanın geçmesini beklemek ne bize ne işlerimize ne de etrafımızdaki insanlara fayda sağlar. Bu nedenle sessiz terk, tükenmişliğin çaresi olarak kabul görmeyebilir, hele ki o tükenmişliğin sorumlusu iş değilse…

Burada tükenmişliğin kaynağına inmek önemli. Mesele gerçekten iş mi yoksa çağın getirdiği her şey mi? Ekonomik krizler, savaşlar, hastalıklar, kısıtlamalar, iyi oluşu tehdit eden her şeyin acısı acaba işten mi çıkıyor? Gerçek sorumlu iş mi, işveren mi, yoksa bugün içinde yaşadığımız dünya mı? Bu nedenle farkındalıkla ve ivedilikle çalışmak şart; özellikle maddi sıkıntıların dünya genelinde yoğunlaştığı ve işsizliğin giderek arttığı şu dönemde…

Sessiz istifa yeni nesil grev mi?

“Sabit bir işin olsun, düzenli gelirin olsun, sigortan yatsın, azıcık aşın, ağrısız başın…” bu sözler sizce yeni kuşağın üzerinde ne kadar etkili? Geçmişte özellikle genç çalışanlar kariyerlerinde ilerlemek için var gücüyle işlerine tüm enerjilerini yatırırken bugün ne oldu da vazgeçmeye, usulca bir kenara çekilmeye karar verdiler? Sessiz istifa, yeni nesil bir iş bırakma olabilir mi ya da Z jenerasyonunun modern grev anlayışı? Yoksa her şeyin temelinde ‘o kadar paraya bu kadar iş’ mi yatıyor? İşverene değil de ülkeye, dünyaya isyan, global bir haykırış mı? Tatmin etmeyen iş mi para mı ülke mi yoksa dünya mı? Cevap hepsi olabilir, ancak çaresi gerçekten sessiz istifa mı tartışılır…

Quiet quitting ne kadar etik?

Günümüzde birçok insan iş yaşantısını özel hayatından ayırmakta güçlük çektiği için işindeki motivasyonunu kaybederek kendisini yorgun hissedebiliyor. Bu konuda çalışanlara hak vermek yerinde olsa da iş etiği açısından ele alındığında ‘quiet quitting’in doğru bir yaklaşım olmadığı düşünülebilir. Birinin işini gerçek anlamda yerine getirmemesi iş etiğine sığmayacağı gibi iş yerinin çıkarlarını ve çalışma arkadaşlarını da zora sokabilir. Üstelik, sessizce bir köşeye çekilmek sorunların derinleşmesine ve daha başka problemlerin doğmasına da neden olabilir. Bu yüzden sessiz bırakma yerine farklı yöntemlerle iş-özel hayat dengesi sağlanarak kişinin performansını optimum düzeyde tutması için uygun ortam yaratılabilir.

Sessiz istifa, sessiz kovulmayı getirir mi?

Genç çalışanlar, yeni nesil, Z kuşağı ya da bir işi olan ve quiet quittingi benimseyen bunca insan varken işverenler, yöneticiler, firmalar, bu konuya sessiz kalabilir mi? Muhtemelen hayır… Dolayısıyla sessiz istifanın sessiz kovulmayı beraberinde getirip getirmeyeceği de merak konusu. Aktif, çalışkan, zinde, tuttuğunu koparan çalışanlar görmeyi isteyen şirketler de quiet quitting ile baş etmenin bir yolunu bulmak için kendi stratejilerini geliştirebilirler. Diğer bir deyişle sessizce çalışmayan çalışanlarını sessizce göndermek isteyebilirler. Tabii tüm bunlar olur mu ya da ne hızla olur bilinmez ama en geniş çerçeveden bakıldığından quiet quittingin global zarar bilançosunu yukarılara çıkaracağı kesin…

Quiet quitting yerine ne yapılabilir?

İşinizde sizi zora sokan konuları değerlendirmekle başlayabilirsiniz. Motivasyon düşüklüğünüzün sebebi nedir; maaş mı, iş arkadaşlarınız mı, çalışma saatleriniz mi, çalışma şekliniz mi, iş yükünüz mü, zamansızlık mı, önce bunları iyice düşünüp tartın. Sessiz terki uygulamaya koymadan önce neden ona ihtiyacınız olduğunu düşündüğünüze karar verirseniz, sorunun çözülmesi için daha doğru adımlar atabilirsiniz. Eğer iş sizi gereğinden fazla yoruyorsa, kendinize, özel hayatınıza ayıracak zamanınız kalmıyorsa, meslektaşlarınızla ya da yöneticinizle sorun yaşıyorsanız, işleriniz asla yetişmiyorsa veya mesai saatleriniz sonsuzluğa doğru uzuyorsa o zaman quiet quitting bu sorunlara çare olmaktansa onları daha da çıkmaza sürükleyebilir.

Sessiz istifa yerine, işle ilgili sizi zora sokan konuları nasıl çözeceğinize odaklanmanız uzun vadede daha verimli sonuçlar almanızı sağlayabilir. Örneğin, ilk olarak iş arkadaşlarınızla ve yöneticinizle konuşmayı deneyebilirsiniz. İş yükünüz, görev ve sorumluluklarınız dahilinde mesai saatlerinizin yeterli olmadığını; bu nedenle çok fazla ekstra çalışmaya zaman ayırarak kendinize ait hiç vaktinizin kalmadığını belirtebilirsiniz. Bu noktada işlerinizi nasıl önceliklendirebileceğinizi, eşit bir dağılım yaparak her gün mesai saatleriniz içerisindeki zamanı nasıl daha işlevsel bir şekilde planlayabileceğinizi tartışabilirsiniz.

Öte yandan, sağlıklı sınırlar inşa ederek hem iş yerindeki ilişkilerinizi hem de kendinizle olan ilişkinizi daha başarılı bir şekilde yönetebilirsiniz. Eğer ekipman, teknik alt yapı ya da malzeme eksikliği gibi konular yüzünden işlerinizi yapmakta zorlandığınız için sessiz bırakmayı düşünüyorsanız, bunun yerine ihtiyacınız olan şeylerin neden karşılanması gerektiğini, bunun iş veriminiz için ne kadar önemli olduğunu ilgili kişi veya kişilere iletebilirsiniz.

Unutmayın, her zaman en iyi yaklaşım bir sorunla giderken yanında alternatif çözümler de sunabilmektir.

Elle tutulur bir sorun olduğunu düşünmüyorsanız; ancak yine de işle ilgili konularda kendinizi mutlu, istekli, motive hissetmiyorsanız ve bu nedenle ‘quiet quitting’in çare olacağını düşünüyorsanız belki de yapmanız gereken hislerinizin, düşüncelerinizin gerçek kaynağını bulabilmek için biraz ara vermenizdir. İşten izin isteyebilir, yıllık izninizin bir kısmını alabilir ve bu süreçte gerçekten ne istediğinize, neden iyi hissetmediğinize karar verebilirsiniz. Belki de ihtiyacınız olan tek şey herkesten her şeyden bir süre uzaklaşmak ve kafanızı dinlemektir…

Son olarak; eğer ‘quiet quitting’ sizin için işten tamamen ayrılmadan önceki son çıkışsa onun yerine gerçekten işi bırakmayın düşünün.

İşi bırakma rehberi

Peki, gerçekten işi bırakmaya karar verdiyseniz o zaman ne yapmalısınız? ‘quiet quitting’e ihtiyaç duymadan herkes için en verimli şekilde işleyecek bir süreç için bazı adımları takip edebilirsiniz.

1. Kararınızdan emin olun

Artı eksi listesi yaparak işe başlayabilirsiniz. Gerçekten ayrılmak istiyor musunuz, sizi iş yerinde mutsuz eden şey/şeyler neler, farklı bir yolda ilerlemek istediğinizden emin misiniz, şu anki işinizin size ne gibi faydaları var, bir şeyler değişirse aynı işte mutlu bir şekilde kalır mısınız, tamamen bırakmaya hazır mısınız, tüm bu soruları ve cevaplarını bir kenara yazın ve önce kendinizle konuşun. Başkalarına danışmadan ya da işi bırakmaya dair düşüncelerinizi söylemeden önce kendinizle uzun uzun sohbetler yaparak kararınızı sorgulayın ve gerçekten emin olduğunuzda harekete geçin.

2. Bir sonraki adımınızı planlayın

İşinizden kesin olarak ayrılmaya karar verdiğinizde bir sonraki adımınızın ne olacağını belirlemiş olmanız gerekir. Aksi halde boşluktaymışsınız gibi hissettirecek o süreç, sizi fazlasıyla yıpratabilir. Başka işlere başvurdunuz mu, ne zaman başvuracaksınız, konuştuğunuz başka şirketler var mı, ne kadar süre iş bulamazsanız farklı bir planı uygulamaya koyacaksınız, kendinizi bu süreçte nasıl finanse edeceksiniz, hepsini düşünün ve adım adım plan yapın. Böylece hem işi bırakma sürecinde kendinizi daha iyi destekleyebilir hem de bir sonraki adımınızın ne olacağını bilerek kendinizden emin bir şekilde ilerleyebilirsiniz. En önemlisi de manipülasyonlara karşı sağlam bir duruş sergileyebilir; çevrenizin fikirlerinden etkilenmeden kendi yolunuzda ilerleyebilirsiniz.

3. İlk kime söylemeniz gerektiğini düşünün

Bırakmaya karar verdiğinizde, önce yöneticinizi bilgilendirmeniz en iyisi olabilir. Bazı yakın meslektaşlarınızla bu konuyu konuşmuş olsanız dahi, yöneticinize kesin olarak ayrılacağınızı bildirmeden nihai sonucu onlarla paylaşmayın ve özellikle tamamen güvenmediğiniz kişileri mümkünse ayrılmayı düşündüğünüzden haberdar etmeyin; ne de olsa siz söylemeden önce yöneticinizin başkasından öğrenmesini istemezsiniz. Yöneticinizle zorlu bir ilişkiniz olsa bile, gelecekteki işverenler tarafından referans olarak onunla iletişim kurulacağını hatırlarsanız, iyi şartlarda ayrılmanın sizin için daha iyi olacağını fark edebilirsiniz.

4. İhbar sürenizi öğrenin

İş yerinizde çalıştığınız ay veya yıl sayısına bağlı olarak 2 hafta ile 2 ay arasında değişen ihbar süresi, işverene işten ayrılacağınızı bildirdikten sonra işten ayrılana kadar çalışmanız gereken süreyi tanımlar. Bu nedenle, mevcut işinizde geçirdiğiniz zamana bağlı olarak ne kadar süre daha çalışmanız gerektiğini öğrenin ve adımlarınızı ona göre planlayın. Hem kendiniz hem işvereniniz hem de çalışma arkadaşlarınız için geçiş dönemini en kolay ve rahat şekilde geçirmeyi mümkün kılmak için yasal sorumluluklarınızı öğrenin ve uygulayın.

5. Gitmeden önce işleri yoluna koyun

Hem kendi ilerleyişinizi ve yeni bir yola koyulma serüveninizi daha rahat bir hale getirmek hem de sizden sonra yerinize gelecek kişi ve hali hazırda birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınız için işleri zorlaştırmamak adına ayrılmadan önce görev ve sorumluluklarınızı yerine getirin ve paylaşın. Bilgisayarınızdaki bilgileri, ofisinizdeki dosyaları, gerekli belgeleri, şifreleri; siz ayrıldıktan sonra ihtiyaç duyulabilecek her şeyi en pratik şekilde organize edin ve iş sürecinin aksamaması için tüm görev ve sorumluluklarınızı yerine getirmeye devam edin.

6. Devam edin

Tüm bu aşamalardan geçtiyseniz ve artık zamanınız dolduysa yeni başlangıçlara doğru yola koyulun. Eski işinizden öğrendiğiniz her şeye teşekkür ederek bir sonraki adımınız için daha güçlü ve kararlarınızdan emin bir şekilde ilerleyebilirsiniz. Geride pişmanlık, kalp kırıklıkları, yarım kalmış işler bırakmadan ve yerinize geçecek kişi için muhtemelen en kolay ve rahat başlangıcı sunacak ortamı sağlayarak 😊…

Son olarak başka bir işe başladığınızda tüm enerjinizi oraya aktarmak, yeni ilişkiler kurmak için harcamak isteyebilirsiniz; ancak eski iş arkadaşlarınızla da bağlantınızı kaybetmemenizde fayda var. İyi işler yaptıysanız, gerçek ve anlamlı ilişkiler kurduysanız, değerli birçok beceri kazandıysanız, hayatınızın o yılları hiç olmamış gibi davranarak tüm bu deneyiminizi de çöpe atmayın.

İlginizi çekebilir: Kariyer basamaklarını hızla tırmanmak için, her aşamada hangi becerilerimizi geliştirmemiz gerektiğini nasıl bilebiliriz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale