X

Şaşırtıcı miktarda protein içeren meyveler ve sebzeler

Vücudumuzun, kas inşası, hormonlar ve nörotransmiterler üretmek gibi işlevleri yerine getirebilmek için sürekli olarak bir protein kaynağına ihtiyacı vardır. Eğer hem hayvansal hem de bitki bazlı protein kaynakları içeren sağlıklı bir diyet uyguluyorsanız, günlük protein ihtiyacınızı muhtemelen karşılıyorsunuzdur. Ama yalnızca bitki bazlı diyet uygulayan bazı insanlar, protein açısından zengin öğünleri ve atıştırmalıkları bir araya getirmekte zorlanabilir. Bunun nedeni, birçok bitki bazlı besinin protein açısından genellikle düşük olmasıdır…

Protein içeren meyveler ve sebzeler

Neyse ki, şaşırtıcı derecede yüksek protein içeren bazı sebzeler gibi bol miktarda bitkisel besin var! Peki protein içeren meyveler ve sebzeler hangileri? İşte diyetinize ekleyebileceğiniz protein zengini sebzelerden bazıları.

1. Mercimek

Mercimeğin, diyetisyenler ve beslenme uzmanları tarafından sürekli önerilmesinin anlamlı bir nedeni var. Bu lezzetli sebze bitki bazlı proteinle dolu ve ayrıca folat, demir, magnezyum, potasyum gibi vitamin ve mineraller açısından da son derece zengin. Bir fincan mercimek 17,9 gram protein sağlar; bu da iki büyük yumurtada bulunandan yaklaşık % 30 daha fazla protein demektir. Siz de mercimeği çorbalar, bowl’lar, salatalar gibi tariflere ekleyerek tüketebilirsiniz.

2. Barbunya

Mercimek gibi, barbunya fasulyesi de protein açısından çok zengindir. Ayrıca fetüs gelişiminde önemli roller oynadığı için hamilelik sırasında özellikle önemli olan bir vitamin olan mükemmel bir folat kaynağıdır. Bir fincan barbunya günlük folat ihtiyacınızın yaklaşık % 58’ini karşılar. Ayrıca bir fincan pişmiş barbunya 15.3 gram protein içerir. Siz de bu harika sebzeyi yumuşak dokusu nedeniyle vegan yemeklerde kullanabilirsiniz.

3. Bezelye

Bezelye, sofralardaki yerini sonuna kadar hak eden, hafife alınmaması gereken bir sebzedir. Bezelye sadece protein açısından zengin olmakla kalmaz, aynı zamanda yalnızca bir kasesi bile A, C ve K vitaminleri ile B vitaminleri, folat ve tiamin ihtiyacınızın % 20’sinden fazlasını karşılar. Bir fincan pişmiş bezelye 8.58 gram protein içerir. Bezelye pilav, makarna gibi yemeklerin yanına hem renk hem de lezzet katar; ayrıca tek başına da lezzetli bir garnitür olabilir.

4. Siyah fasulye

Etten daha fazla protein içeren besinler hangileri merak ediyor olabilirsiniz. İşte size bir örnek daha! Eğer diyetinizde protein alımınızı artırmaya çalışıyorsanız siyah fasulye harika bir seçim olabilir. Bu sebze bir dizi yiyecekle çok yakışır ve besin değerini artırırken en sevdiğiniz tariflere doku ve lezzet katabilir. Siyah fasulye, stres düzenlemesi için çok önemli olan bir mineral olan magnezyum açısından da çok yüksektir. Bir fincan pişmiş siyah fasulye 15.2 gram protein içerir. Siz de bu sebzeyi tacos, burrito gibi tariflerde ve vegan dostu burgerler de kullanabilirsiniz.

5. Edamame (Yeşil soya fasulyesi)

Protein içeren sebzeler listemizin yıldızlarından biri de yeşil soya fasulyesi. Sadece 1 bardak edamame, 2 bardak sütten daha fazla protein içerir. Aynı porsiyon, günlük folat ihtiyacınızın % 100’ünden fazlasını ve kemik sağlığı ve kanın pıhtılaşması için gerekli bir besin olan K9 vitamini ihtiyacınızın %52’sini karşılar! Bir fincan pişmiş edamame 18.4 gram protein içerir. Bu sebze protein dolu bir atıştırmalık olarak tek başına tüketilebilir veya fıstıklı erişte ve salatalar gibi bitki bazlı tariflere eklenebilir.

6. Yer fıstığı

En çok protein hangi bakliyatta? Yer fıstığı genellikle bir fındık olarak kabul edilse de, aslında bir baklagildir. Yer fıstığı ve fıstık ezmesi protein açısından oldukça zengindir ve diğer sebzelerin aksine hem tatlı hem de tuzlu besinlerle iyi uyum sağlar. Proteine ​​ek olarak yer fıstığı, vücutta güçlü bir antioksidan olarak işlev gören iyi bir magnezyum, folat ve E vitamini kaynağıdır. Bir porsiyon yer fıstığı 7.43 gram protein içerir. Siz de bu lezzetli baklagili salatalara, erişte yemeklerine ve çeşitli karışımlara ekleyebilirsiniz.

7. Ispanak

Ispanak çok fazla protein içermez, ancak diğer nişastalı olmayan sebzelere kıyasla protein miktarı yine de etkileyici bir seviyededir. 1 kase ıspanak, bir kase pişmiş kabaktan % 260 daha fazla protein içerir. Aynı zamanda A vitamini, C vitamini, K vitamini, kalsiyum, demir ve magnezyum da dahil olmak üzere bir dizi vitamin ve mineralin de mükemmel bir kaynağıdır. Ispanak, hemen hemen her türlü tuzlu besinle iyi uyum sağlayan, hafif bir bitkidir. Salata ve çorbalarda kullanılabilir, tek başına yemeği yapılabilir, ekmek gibi tariflere eklenebilir.

8. Bakla

Çoğu insan baklaya karşı önyargılıdır. Ama eğer denemediyseniz tadına baktıktan sonra muhtemelen hayranı olacaksınız. Bu protein zengini sebze, tereyağlı bir tada ve kremsi bir dokuya sahiptir. Ayrıca magnezyum, bakır, potasyum ve çinko gibi mineraller açısından da oldukça zengindir. Bir fincan pişmiş bakla 12.9 gram protein içerir. Bakla genelde salata, çorba, bakla yemeği gibi tariflerde kullanılır. Ayrıca baklayı ezip humusa ekleyebilir veya tostun üzerine sürebilirsiniz.

9. Kuşkonmaz

Protein içeren meyveler ve sebzeler listemize devam ediyoruz. Kuşkonmaz bir bahar sebzesidir ve şaşırtıcı derecede yüksek protein içerir. Bir fincan pişmiş kuşkonmazda 4 gramdan fazla protein vardır. Koruyucu flavonoid antioksidanlar bakımından da zengindir ve yüksek bir A, C, K vitamini ve folat kaynağıdır. Kuşkonmazı bowl’lara, makarnalara ve yumurtalı yemeklere ekleyebilirsiniz.

10. Enginar kalbi

Enginar, çoğu insanın diyetinde eksik olan bir besin olan yüksek lif içeriğiyle ünlüdür. Bir fincan enginar kalbi, günlük lif ihtiyacının % 34’ünü kapsayan 9.69 gram lif içerir. Enginar, lifin yanı sıra bitki bazlı protein, C ve K vitaminleri, folat, magnezyum ve potasyum gibi mineraller içerir. Konserve enginar göbeği salatalara, makarna yemeklerine ve ekmek gibi unlu mamullere kolayca eklenebilir.

11. Ananas

Biraz da protein içeren meyvelerden söz edelim. Ananas, aslen incirle akraba olan tropikal bir meyvedir ve çok lezzetlidir. Bir porsiyon ananas 3 gram protein içerir. Ayrıca, 3 gram lif ve 110 miligram potasyumun yanı sıra A ve C vitaminleri, magnezyum, kalsiyum, demir ve riboflavin gibi diğer sağlıklı besinlerle doludur.

12. Avokado

Protein içeren meyvelerden bir diğeri ise avokado olarak karşımıza çıkar. Avokadonun mükemmel bir sağlıklı yağ kaynağı olduğunu zaten biliyorsunuzdur. Peki her bir fincanında 3 gram protein içerdiğini biliyor muydunuz? Bu sağlıklı meyve ayrıca lif, folat, magnezyum, riboflavin, niasin ve C, E ve K vitaminleri açısından da zengindir. Yağ ve lif kombinasyonu ile uzun süre tok tutma özelliğine sahiptir.

13. Kayısı

Bir bardak çiğ (kurutulmuş değil) kayısı yaklaşık 2 gram protein içerir. Bu çekirdekli meyve ayrıca göz ve cilt sağlığı için de iyi bir potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır. Lif içeriğiyle sindirime yardımcı olabilir ve uzun süre tok tutabilir.

14. Böğürtlen

Şaşırtıcı bir şekilde, bir fincan çiğ böğürtlen yaklaşık 2 gram protein ve 8 gram lif içerir. Ayrıca, önerilen günlük C vitamininin de yaklaşık yüzde 50’sini karşılar. İlave olarak başlı başına bir antioksidan ve beyni güçlendiren polifenol kaynağıdır.

15. Kivi

Bir fincan kivi yaklaşık 2 gram protein içerir ve lif açısından da son derece zengindir. Kivi ayrıca demirin yanı sıra yüksek derecede C vitamini, potasyum ve fosfor içerir.

16. Kiraz

Protein içeren meyveler ve sebzeler listemizin son önerisi ise kiraz. Bu çok lezzetli yaz meyvesi fincan başına yaklaşık 1,6 gram protein içerir. Kan basıncını düzenleyebilen ve kas işlevi için gerekli olan harika bir potasyum kaynağıdır ve çok sayıda antioksidan ve anti-enflamatuar özelliklere sahiptir. Kiraz ayrıca dinlendirici bir gece uykusu çekmenize yardımcı olabilecek melatonin açısından da zengindir.

Kaynaklar: mindbodygreen, purewow

İlginizi çekebilir: Protein deposu vejetaryen ve vegan salata tarifleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Gelenekten geleceğe: 20 yıldır değişmeyen Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de

Şüphesiz ki en keyifli sohbetlerimizin, en duygusal anlarımızın, en unutulmaz kavuşmalarımızın en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin yeri, kültürümüzde olduğu kadar, gönlümüzde de ayrı. Her yudumunda ya nostaljik bir hikaye saklayan ya da misafirperverliğin, samimiyetin, sıcak sohbetlerin simgesi olan ve geçmişten günümüze her gün daha da anlamını katlayarak hayatlarımızda yer edinen Türk kahvesi, pek çoğumuzun vazgeçilmezi. Mükemmel köpüğü ise hepimizin gözdesi. Çünkü kabul edelim Türk kahvesi dendiğinde hepimizin gönlünden geçen bol köpüklü ve tam kıvamında hazırlanmış olması.



Neyse ki bize 20 yıldır değişmeyen bir lezzet sunan Arçelik Telve, her defasında damaklarımızda mükemmel bir tat bırakmayı başarıyor. 20 yıldır hiç bitmeyen bol köpüklü ve tam kıvamında Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de!

Telve, 20 yaşında!

Arçelik, yıllardır mutfaklarımızda yeniliği ve dönüşümü, yüksek kalite standartlarıyla buluşturarak getiren ve ilk otomatik Türk kahvesi makinesini üreten bir marka olarak geleneksel Türk kahvesi lezzetini de en üst seviyeye taşımayı başarıyor. Üstelik, bunu 20 yıldır değişmeyen mükemmel sunumu ile yapıyor. Ve her fincanda aynı lezzeti yakalamamızı sağlıyor. İşte bu yüzden 20 yıldır “Türk kahvesi” dendiğinde akla ilk Arçelik Telve geliyor. Tüm kahve severlerin vazgeçilmezi olan Arçelik Telve, köpükten ve kıvamdan asla ödün vermiyor.

Su püskürtme ile karıştırmayı sağlayan Spinjet Teknolojisi sayesinde Türk kahvesi, en mükemmel haliyle hazır oluyor. 1,5 litre kapasiteli su tankı ve otomatik su alımı pratik bir kullanım sunarken, her fincan için ayrı ayrı su doldurma zahmetinden de bizi kurtarıyor. Ayrıca, İndüksiyon Isıtma Teknolojisi, geleneksel ısıtma yöntemlerine kıyasla kahvenin en ideal derecede pişmesini sağlıyor. Ne de olsa bu kadar hassasiyet, ancak geleneksel bir lezzetimize yakışırdı.

Kalabalık sohbetler, ideal köpük ve tam kıvam

Samimi ve sıcak sohbetlerin en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin, kalabalıkları birleştiren bir gücü olduğu da kesin. Bazen kendimizle baş başa geçirdiğimiz keyifli anlara eşlik etse de bazen de birlikte olmanın tadına varmamızı sağlayan en lezzetli eşlikçi. Neyse ki 6 Fincan Kapasitesi ile herkese yetecek kadar lezzet Arçelik Telve’de.

Üstelik, Cooksense teknolojisi; her fincanın ideal ve tam kıvamda olmasını sağlayarak tüm damaklarda eşsiz bir tat yaratmayı da başarıyor. Kalabalık dost buluşmalarında bile Arçelik Telve ile herkesin kahvesi tam istediği gibi, tam kıvamında.

İlklerin unutulmaz olduğunu hepimiz biliyoruz… Arçelik’in de ilk otomatik Türk kahvesi makinesinin mucidi olarak, en az Türk kahvesinin kendisi kadar gönlümüzdeki yeri bambaşka. Siz de yıllara meydan okuyan ve geçmişten günümüze aynı mükemmel lezzeti her fincanda korumayı başaran Arçelik Telve ile kahve keyfinizi ikiye katlamak istiyorsanız hemen tıklayın.

En mutlu, en keyifli, en duygulu anlarımızda, iyi ki varsın Telve!

*Bu yazı Arçelik katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale