X

Oyunsever yetişkinlerin daha mutlu olmalarının nedenleri

Bebekliğimiz ve çocukluğumuzun çoğunluğu oyun oynayarak geçse de, büyüdüğümüzde çoğumuz bu eğlenceli aktiviteye gereken önemi eskisi kadar vermiyoruz. Yapılan güncel araştırmalar, video oyunları ve kutu oyunları gibi rekabetin, muhakeme becerilerinin, stratejik akıl yürütmenin odakta olduğu oyunları oynayan yetişkinlerin daha mutlu olduklarını ve özellikle stresli durumlarla çok daha iyi baş edebildiklerini gösteriyor.

Oyun başta olmak üzere hiçbir üretkenlik kaygısı taşımadan, sadece mutlu olmak için yaptığımız aktivitelere, çocukluk dönemindeki kadar önem vermememizin önündeki en önemli bahane çoğumuz için zamansızlık. Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir yerlerde unuttuğumuz oyuncu yanımızı tekrar sahneye çıkarmak, çocukken yaptığımız gibi eğlenceli ve keyifli oyunlarla meşgul olmak yerine televizyon ya da bilgisayar karşısında uyuyakalmaya büyüdükçe daha yatkın hale geliyoruz. Ancak oyun sadece çocuklar için değil; yetişkinler için de önemli bir rahatlama ve eğlenme aracı olabilir.

Partnerinizle, arkadaşlarınızla, evcil hayvanlarınızla, çocuklarınızla, hatta iş arkadaşlarınızla oyun oynamak, hayal gücünüzü, yaratıcılığınızı, problem çözme yeteneğinizi ve duygu dünyanızı zenginleştirmenin kesin (ve eğlenceli) bir yoludur. 

Bilimsel dayanağın yanında, oyun oynamanın aslında birçok gizli faydası da bulunuyor. İşte oyun oynayan yetişkinlerin neden hayatta daha mutlu oldukları ve oyunun faydaları:

Çocukluklarıyla bağlantılarını kaybetmezler

İnsanlar, iş ve aile yaşamından arta kalan zamanlarının çok azını eğlenceye ve oyuna ayırıyorlar. Bu da, neden bu kadar çok insanın mutsuz olduğunu, hayattan sıkıldığını ve üzgün olduğunu anlaşılır hale getiriyor. Oyunlar, içinizdeki çocuğu ortaya çıkarmanın en eğlenceli yollarından biri. Çocukken ne kadar sık oyun oynadığınızı hatırlıyor musunuz ve oynadığınız oyunlardan ne kadar keyif aldığınızı? Eğer tüm bunları hatırlıyorsanız, oyunların içinizdeki çocukla olan güçlü bağını çözmüşsünüzdür.

Hayatın stresinden uzaklaşabilirler

Yaşlandıkça, hayatımızda karşılaştığımız baskı da sürekli artıyor. Ödenmesi gereken borçlar, takip edilmesi gereken faturalar, iş yaşantısı, stres ve benzeri birçok unsur iyi hissetmenizin önünde engel oluşturabiliyor. Tüm bu durumların üstüne artan sorumluluk duygusu, yaşam kalitesini düşürebiliyor. Oyunlar, yetişkinlik döneminde hayatın getirdiği stresi ve sorumluluğu bir süreliğine de olsa unutmaya ve hayattan daha fazla keyif almaya yardımcı olabiliyor.

Daha geniş bir hayal gücüne ve yaratıcılık düzeyine sahiptirler

Video oyunu oynayan insanlar, her ne kadar kimi zaman fark etmeseler de, aslında yüksek derecede yaratıcılığa maruz kalıyorlar. Oynadığınız oyun ister gerçekçi olsun ister hayal ürünü, oyundaki karakterler kendi hayal gücünüzü kullanmanızı sağlayan oldukça yaratıcı bir beyin egzersizi. Yapılan birçok araştırma, oyunların beyin fonksiyonlarını geliştirdiğine dikkat çekiyor.

Daha dengeli bir yaşam perspektifine sahiptirler

Oyun sever yetişkinlerin daha mutlu olmalarının sebebi, aslında hayatlarındaki dengeyi yakalamış olmaları. Hayatlarını sadece iş ve faturaları düşünerek yaşamak yerine, günün bir kısmını yetişkin ativitelerine diğer kısmını da eğlenmeye ayırıyorlar, böylece denge kurmak konusunda başarılı bir örnek sergileyebiliyorlar.

Kolayca sosyalleşebilirler

Hiç tanımadığınız insanlardan oluşan bir partiye gittiniz mi? Böyle bir ortamdayken muhtemelen insanlarla nasıl tanışacağınızı ya da tanıştıktan sonra hangi konularda sohbet edeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Oyunlar, bu konuda da işimizi kolaylaştırıyor. Yapılan araştırmalara göre, Amerika’da yetişkin nüfusunun %50’sinden fazlası video oyunları oynuyor ve 18-29 yaş arası yetişkinlerin %81’i bilgisayar oyunu seven kişilerden oluşuyor. Bu durum ülkemizde de çok farklı değil. Uluslararası araştırma şirketi GFK’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de 15 yaş üstü her 3 kişiden biri, haftada ortalama 6 saat oyun oynuyor. Kadınlarda oyun oynama oranı %15,9 iken, erkeklerde bu oran %41,3. İstatistiksel açıdan bakarsak, dışarı çıktığınızda bilgisayar oyunu oynayan biriyle tanışma olasılığınız oldukça yüksek. Bu da oyunların insanların ortak noktası olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.

Her zaman sabırsızlıkla bekledikleri bir şeyler vardır

Eğer yakın çevrenizde oyunsever birileri varsa, sıklıkla yeni çıkacak bir oyundan ya da yakında gelecek bir konsoldan bahsettiğini duymuş olabilirsiniz. Oyun oynamanın bu kadar mutlu etmesinin bir sebebi de, aslında insanlara hep sabırsızlıkla beklediği şeyleri vermesi. Bu, ister sürekli oynadığınız oyunun versiyonu olsun isterseniz de yepyeni teknolojilerle donatılmış bir konsol, oyunseverlerin her zaman sabırsızlıkla beklediği bir şey mutlaka oluyor. Aslında küçük mutluluklar olsa da, hayatı daha ilginç, eğlenceli ve yaşanılası bulmamızı sağlıyor.

El-göz koordinasyonları gelişmiştir

Yapılan birçok araştırma, video oyunu oynayan çocukların boyutsal koordinasyonu ve küçük kas becerilerinin, oynamayanlara göre daha iyi geliştiğini gösteriyor. Yani oyun oynamak, daha koordineli olmanıza ve daha iyi bir görüş yeteneğine sahip olmanıza yardımcı oluyor.

Sıkıcı ortamları keyifli hale getirebilirler

Bankada, hastanede, markette… Sıra beklenilen her an, oyunseverler için bir fırsat olabilir. Çünkü, oyun oynayan insanlar için bekleme süresi diye bir şey yoktur; onlar bekleme süresini, oynadığı oyunda daha ileri bir noktaya gelmek olarak görürler. Böylece en sıkıcı bekleme zamanlarından bile keyif almanın yolunu oyunları sayesinde bulabilirler.

Oyunu egzersize çevirebilirler

Spor salonuna gitmenin sağlığınız için faydalı olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçek olsa da, bir süre sonra bu durum monoton spor aktivitesine dönüşebiliyor. Wii ve Kinnect gibi hareket odaklı oyunlar sayesinde, oyun severler hem fit ve sağlıklı kalıp hem de keyifli vakit geçirebiliyorlar.

Not: Elbette bu durum, oyunların sporun yerini alabileceği anlamı taşımıyor. Sağlıklı bir hayat, düzenli spor yapmaktan geçiyor.

Kaynak: lifehack, theladders

İlginizi çekebilir: En iyi kutu oyunları: Keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak 14 oyun

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale