X

Öfkeyi yönetmek için yoga felsefesinin önerdiği 5 yöntem

Hepimiz bunu yaşamışızdır: Bazen öfkeye yenik düşersin ve ondan hızlıca kurtulamazsın. Zihindeki bu duygusal dalgalanmaları yönetmek ve nedenlerini keşfetmek, insanlar arasında merak konusu. İşte yoganın temel ilkelerini uygulamakla ilgilenen meraklı yogiler de, bu varoluşsal soruyla yakından ilgileniyorlar. Çünkü yoganın, öfke gibi yüksek yoğunluklu duygular arasında gezinmeye ve dengeyi korumaya yardımcı olabilecek bir felsefesi var.

Yoga felsefesi ve öfke

Yoga felsefesine göre (Hint felsefesi) yaşamın, doğanın içerisinde “tamas, rajas ve satva” olmak üzere üç nitelik vardır. Bunlara “guna” adı verilir. Gunaların her biri, aşağıdaki kısa özetlerinden çok daha fazlasını kapsar, ancak bu kavramları kısaca şöyle açıklayabiliriz:

  • Rajas: Enerji, aktivite, tutku, ajitasyon ve hareketi kapsar.
  • Tamas: Karanlığı, ağırlığı, tembelliği, istikrarı ve önemliliği sembolize eder.
  • Sattva: Işığı, dengeyi, uyumu, farkındalığı ve sağlığı temsil eder.

Öfke, yoga teorisine göre, güçlü rajasik enerjinin baskınlığından kaynaklanır. Rajasik enerji önemlidir, çünkü onsuz hiçbir eylem olmaz ve çok az şey başarılabilir. Bununla birlikte, çok fazla rajasik enerji saldırgan davranışa, eleştiriye, düşmanlığa, nefrete, sabırsızlığa, öfkeye, dargınlığa, şiddete ve öfkenin diğer birçok olumsuz dışavurumlarına yol açabilir.

Öfke, uygun şekilde ifade edildiğinde ve ele alındığında faydalı olabilirken, kontrol edilemediğinde sadece zihni değil, fiziksel bedeni ve ilişkileri de olumsuz etkiler. Vücudu stres hormonlarıyla dolduran “savaş ya da kaç” tepkisini tetikler ve kontrolsüz öfkenin uzun vadeli fiziksel etkileri arasında kaygı, depresyon, yüksek tansiyon, baş ağrısı, kalp krizi ve azalmış bağışıklık tepkisi bulunur.

Yoga öğretisi, yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi, öfkenin ana nedenini “engellenmiş veya yerine getirilmemiş arzular”a bağlar. Gerçekleştiremediğimiz arzular engellendiğinde öfkeleniriz. Veya biri bizi çok kızdırdığında, başka kimsenin bu kadar kızdıramayacağını düşünürüz. Ama bu, mümkün değildir. Çünkü öfke, her zaman içeriden yükselir. Öfkeyi kontrol etmenin en yaygın yogik yöntemi ise öfkenin tersi duyguların üzerine meditasyon yapmaktır. Peki öfkenin zıttı olan duygular nelerdir? Neşe, sabır, sevgi, şefkat ve barışYogaya göre, öfkeyi yenmenin yolu onu bastırmak değil, karşıtına dönüştürmektir. Bunun üzerine tekrar tekrar çalışarak giderek daha iyi hale gelinebilir. Yani yoga, “Öfkeni bastır” demez; “Öfkeni karşıtına dönüştür ve onu yücelt” der. Hatta öfkemizi yönelttiğimiz kişiye karşı, yapmak istediğimizin tam tersini yapmamızı söyler. Sadece öfkenin tersi duyguları düşünmemizi değil, zıt eylemi de yapmamızı önerir. Bunu tekrar tekrar yapmak, öfkenin enerjisini tersine çevirir. Başlangıçta yıkıcı olan duygu, sonunda yapıcı ve olumlu hale gelir.

Öfkeyi yönetmek için yoga felsefesi nasıl kullanılır?

Öfke evrensel bir duygudur ve yukarıda tanımladığımız rajasik enerji de doğuştan gelir. Bu nedenle, kontrolden çıkmadan önce öfkeyle baş etmenin ve onu yönetmenin sağlıklı yollarını geliştirmek önemlidir. Sizin için hangisinin işe yaradığını keşfetmek için aşağıdaki yogadan ilham alan stratejileri deneyebilirsiniz.

1. Svadhyaya: Öfkeli hissettiğinizde kendi üzerinize çalışın

Öfkeyi yönetmenin ilk adımı, ne zaman öfkeli hissettiğinizi fark etmek için kendi kendine çalışma yapmaktır. Önce bu duyguya tanıklık edin, ardından ayrıntılara dikkat etmeye başlayın. Öfkeyi neyin tetiklediğini ve neyin değiştirebileceğini düşünün. Eğer mümkünse, öfkenin size hissettirdiklerini ve tepkilerinizi not etmek üzere bu deneyimle ilgili bir günlük tutun. Bunu yapmak kendinizin daha fazla farkında olmanıza ve duygularınızın nedenlerini anlamanıza yardımcı olur. Öfkenizin kaynağını veya nedenini belirledikten sonra, duygularınızı yönetebilir ve sakinleşmek için farklı stratejiler kullanabilirsiniz.

2. Saucha: Öfkenizi serbest bırakmak ve vücudunuzu içten dışa dengelemek için temiz beslenin

Ayurveda, duyguları yönetmeye yardımcı olacak başka bir yoga uygulamasıdır. Temiz ve sağlıklı beslenme pratiği yaptığınızda, yiyeceklerin vücudunuzu ve duygularınızı nasıl etkilediğini öğreten eski bir yoga felsefesi olan Saucha’yı da uygulamış olursunuz.

Pestisitler, katkı maddeleri ve koruyucularla dolu işlenmiş gıdalar vücudunuza önemli ölçüde zarar verebilir. Vücudunuzdaki zararlı elementleri ve kimyasalları detoksifiye etmek veya ortadan kaldırmak çok önemlidir, çünkü bu maddeler sizi huzursuz ve tedirgin hissettirebilir.

Kızgın yağlar, keskin baharatlar, çikolata, kahve ve et gibi yiyecekler vücudunuzun ısısını ve enerjisini artırır, bu da öfke duygularıyla bağlantılıdır. İşlenmiş gıdaları tüketmek yerine, meyve ve sebzeler gibi ruh halini destekleyen gıdaları tüketmeyi deneyebilirsiniz. 2012 yılında yapılan bir araştırma, meyve ve sebzelerin öfke yönetimine yardımcı olabileceğini göstermektedir.

3. Isvara Pranidhana: Kendinizden daha büyük bir şeye inanın

Öfke, iyi bir öğrenme kaynağı olabilir ve bize gölge taraflarımıza dair farkındalık getirebilir. Dalai Lama, şöyle diyor: “Bilinçaltındaki öfkeyi, farkındalığın olmaması ve gerçekliğin aktif bir şekilde yanlış yorumlanması olarak tanımlayabiliriz.”

Dolayısıyla, öfkeye derin bir farkındalıkla yaklaşıldığında, ruhumuzun derinliklerini keşfetmemize ve zihnimizin “gerçeklik” olarak inşa edebileceğinden daha büyük bir şeyle ilişki kurmamıza yardımcı olacak bir sıçrama tahtası görevi görebilir. Isvara Pranidhana‘yı uygulayarak, daha yüksek bir varlığa teslim olabilir veya daha yüksek bir gücü tefekkür ederek, öfkeyi bir öğrenme yeri haline getirebiliriz.

4. Asana: Durumu tersine çevirin ve öfkeyi yeni bir açıdan ele alın

Vücudumuz, aynı anda hem gevşeyip hem de gergin olamaz. Yani öfkeli olduğunuzda rahatlamak için bağırmanız, nadiren bu duyguyla mücadelede işe yarar. Bu noktada, en sevdiğiniz ve biraz zorlayıcı olan yoga asananızı uygulamak, öfkenizi serbest bırakmanın en hızlı yollarından biri olabilir. Örneğin “Bakasana” (Karga Duruşu) veya “Sirsasana” (Ayak Duruşu)‘da, denge sağlamaya çalışırken sinirlenmek zordur. Öfkeli hissettiğinizde 30 saniye ile 1 dakika arasında bu yoga pozlarından birini deneyin ve dünyanın farklı görünmeye başladığını fark edin.

5. Pranayama: Bedeni dengelemek ve gerginliği serbest bırakmak için nefes alma teknikleri uygulayın

Asana pratiği belirli durumlarda yardımcı olabilirken, sadece amuda kalkmanın işe yaramayacağı zamanlar da vardır. Böyle anlarda, sinir sistemini sakinleştirmek ve öfke kaynaklı gerginliği serbest bırakmak için farklı nefes pratiklerinden oluşan pranayama teknikleri uygulayabilirsiniz. Ancak deneyeceğiniz pranayamanızı akıllıca seçin. Örneğin, Kapalbhati Pranayama daha fazla ateşi ve rajasik enerjiyi teşvik eder. İşte sakinleşmek için kullanabileceğiniz Pranayama tekniklerinden birkaçı:

  • Diyafram nefesi: Bu, uygulaması en kolay nefes egzersizlerinden biridir. Diyafram nefesi için derin nefes alırken, göğüs bölgesi hareketsiz kalmalı ve karın bölgesi yükselip alçalmalıdır. Stresi azaltır, gevşemeyi destekler.
  • Alternatif burun deliği solunumu: Nadi Sodhana Pranayama yani alternatif burun deliği nefesi, bir burun deliğini kapatmak ve diğerinden nefes vermek için parmakları kullanmakla ilgilidir. Bu da yine sakinleştirici ve dengeleyici bir nefes egzersizidir.
  • Arı nefesi: Bhramari Pranayama olarak bilinen arı nefesi, nefes verirken uğultulu bir ses çıkarmakla ilgilidir. Bu tarzda, her iki burun deliğinden yavaşça derin bir nefes alınır, nefesi alırken boğaz kullanılarak arı vızıltısına benzer bir “mmm” sesi çıkartılır; aynı şekilde iki burun deliğinden nefes verilir. Bu nefes egzersizinin genelde 5-10 kez yapılması önerilir.

Yoga öfkeye iyi gelir mi? Evet; yukarıdaki tüm bu yoga uygulamaları, öfkeyi yönetmenin ve onunla başa çıkmanın etkili yolları olabilir. Bunlarla birlikte düzenli bir uyku rutini oluşturmak da duygularınızı yönetmenize ve dengelemenize katkı sağlayacaktır…

İlginizi çekebilir: Regl sancılarınızın hafiflemesine yardımcı olacak yoga pozları

Kaynaklar: doyou, yogapose

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale