X

Neden her yere geç kalıyorum?: Geç kalmak nasıl durdurulur?

Geç kalmak, bazı insanların vazgeçemediği bir eğilimdir. Bu eğilime zaman algısı, zaman yönetimi ve kişilik dahil olmak üzere birçok faktör katkıda bulunabilir. Hepimiz sürekli geç kalan insanları tanırız. Onlar ister bir öğle yemeği ister bir iş toplantısı olsun; asla zamanında gelmezler. Peki acaba bazı insanların neden sürekli geç kaldığına dair mantıklı bir açıklama olabilir mi? Geç kalmak hastalık mı?

Geç kalmanın psikolojisi: Neden her yere geç kalıyorum?

  • University College London’da bilişsel sinirbilim profesörü olan Hugo Spiers “Beyinde, bazı insanların toplantılara gitmeleri için gereken süreyi hafife aldıkları için geç kalmalarına neden olan bir mekanizma olması muhtemel” diyor. Spiers, hipokampusunHugo Spiers “, beynin bir şeyi ne zaman yapacağını ve ne kadar süreceğini hatırlamak gibi zamanın bazı yönlerini işleyen bir bölgesi olduğunu söylüyor. Nature Reviews Neuroscience dergisinde yayınlanan 2017 tarihli bir araştırma ise “zaman hücreleri” olarak hareket eden hipokampustaki nöronların, olayları algılamamıza ve hatırlamamıza katkıda bulunduğunu öne sürüyor, ancak bazı insanların zamanı neden sürekli olarak hafife aldıkları tam olarak açıklanamıyor.
  • Buna katkıda bulunabilecek bir faktör, söz konusu alana ne kadar aşina olduğumuzla ilgili olabilir. Spiers, 2017 tarihli çalışması için Londra’ya yeni taşınan 20 öğrenciden üniversite bölgelerinin bir haritasını çıkarmalarını ve farklı yerlere seyahat sürelerini tahmin etmelerini istedi. Öğrencilerin alan tahminleri, bir bölgeyi iyi bildikleri takdirde genişlerken, seyahat süresi ölçüleri aşinalık ile daraldı. Spiers buradan hareketle “Bir alana çok aşinaysanız, olası güçlükleri göz ardı etmeye başlarsınız” diyor.
  • Sürekli geç kalan insanlar, bazen sabah hazırlanmak gibi görevleri tamamlamak için gerekli zamanı hesaba katmıyor olabilir. Memory & Cognition dergisinde yayınlanan bir başka araştırmaMemory &, söz konusu görevlerin geçmişte ne kadar sürdüğünü düşündüğümüze dayalı olarak bazı zaman tahminleri yaptığımızı, ancak anılarımızın ve algılarımızın her zaman doğru olmadığını öne sürüyor.
  • Her yere geç kalmaya neden olan bir diğer faktör ise kalabalık olabilir. Virtual Reality dergisinde 2022’de yapılan bir çalışmada, araştırmacılar katılımcılardan az ve çok kalabalık simüle edilmiş metro yolculuklarının süresini tahmin etmelerini istedi. Sonuçta, kalabalık işe gidip gelmelerin, daha az yoğun yolculuklara göre %10 daha uzun sürdüğünün düşünüldüğünü ve bunun tatsız bir deneyim olmasıyla bağlantılı olduğunu keşfettiler.
  • Daha önce de belirttiğimiz gibi, sürekli geç kalma durumunun nedenlerinden biri de kişilik olabilir. Uzmanlar, belirli kişilik özelliklerinin, bazı insanların önceden planladıkları görevleri unutmalarına neden olabileceğini söylüyor.
  • Kişinin dakikliğini etkileyebilecek bir başka faktör de aynı anda birden fazla işi yapmaya ne kadar yatkın olduğu. Advances in Cognitive Psychology dergisinde yayınlanan araştırma, birkaç görevi aynı anda yürüten kişilerin diğer planlanmış görevleri zamanında hatırlama ve tamamlama olasılıklarının daha düşük olduğunu gösterdi. Dolayısıyla en iyi hazırlanmış planlar bile, onları başarılı bir şekilde yürütmek için yeterli dikkat kaynağımız kalmadığı için başarısız olabilir.
  • Ayrıca bir son tarih olmadığında, insanlar genellikle zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar. Medical Science Monitor dergisinde yayınlanan 2019 tarihli bir inceleme, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan bireylerin zamanın geçişini işlemekte ve tahmin etmekte zorlanabileceğini buldu.
  • Son olarak, bazı insanlar görevleri kasıtlı olarak “erteledikleri” için zamanında yetişmekte zorlanırlar ve geç kalırlar. Yani sürekli geç kalmak “sürekli ertelemenin” bir belirtisi olabilir. Ve ertelemek, genellikle görevle ilgili zor bir duygusal ilişkiden kaynaklanır. Bu noktada erteleme ile gecikme arasındaki farkın altını çizmekte fayda var. Erteleme daha çok bizimle ilgiliyken, gecikme başkalarıyla olan ilişkilerimizi etkileyebilir. Sürekli geç kaldığımızı algılayan insanlar, muhtemelen bizim için önemli insanlardır, dolayısıyla onlara zamanında geleceğimizi söylediğimizde ama yapmadığımızda incitici olabiliriz.

Siz de “Neden her yere geç kalıyorum” diyorsanız, yukarıdaki olasılıklar üzerine düşünmeyi deneyebilirsiniz. Bununla birlikte, elbette daha dakik olmak için yapabileceğiniz bazı şeyler var.

Geç kalmamak için ne yapmalıyız?

Sürekli geç kalan insanlar, toplantılara dakik bir şekilde katılmak ve sevdiklerini hayal kırıklığına uğratmaktan kaçınmak için ne yapabilirler? Nedeni ne olursa olsun kronik geç kalmanın üstesinden gelmenin yolları var. İşte bilime dayalı bazı tavsiyeler.

1. Sürekli geç kalmanın nedeni zaman yönetimiyse:

Geç kalmanızın nedenini araştırın

Öncelikle neden geç kaldığınızın bir kaydını tutun. Bu sayede kalıpları görmeye başlayacak ve bunlara hazırlanmayı öğreneceksiniz. Daha sonra ne kadar geç kaldığınızın bir kaydını tutun. Her zaman aynı sürede geç kalıyorsanız, nedeni psikolojik olabilir. Değişiklik gösteriyorsa, zaman yönetimi sorunları yaşıyor olabilirsiniz.

Tahmini zamanlama konusunda iyi olmadığınızı kabul edin

Elbette bu konuda iyi olmayan tek kişi siz değilsiniz. Ortalama olarak, insanlar bir görevin ne kadar süreceğini %40’a kadar hafife alırlar. Kronik olarak geç mi kalıyorsunuz? Öyleyse sizin durumunuzda, muhtemelen bu oran daha fazla.

Çözüm basit. Rutin görevlerinizin sürelerini iki hafta boyunca tahmin edin ve bir zamanlayıcı yardımıyla hesaplayın. Evet, sıkıcı olacak. Ayrıca ne kadar yanlış tahminlerde bulunduğunuzu görünce çok şaşıracaksınız. Rutin olmayan görevler için ise bir etkinliği çok ayrıntılı adımlara bölmek, ne kadar süreceğini daha doğru bir şekilde tahmin etmenize yardımcı olabilir.

Saati kontrol edin

Saat kontrolü dakikliği geliştirmede her zaman işe yarar. Washington Üniversitesi’ndeki bilim insanları, insanlara dikkat dağıtıcı bir görev verdi ve onlardan 5 dakikada bir Z tuşuna basmalarını istedi. Hedef zaman yaklaştıkça saati daha sık kontrol ettikleri için daha genç insanlar daha başarılı oldu. Yaşlı insanlar kontrollerini arttırmama eğilimindeydiler. Peki buradan çıkarmamız gereken sonuç ne? Eğer 5 dakikanın ne kadar sürdüğünü tahmin edecek kadar yaşlı olduğunuzu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Gururu bir kenara bırakın ve gerektiğinde sık sık saati kontrol edin.

Kol saati kullanın

PeerJ dergisinde 2015 yılında yapılan bir araştırma, saat kullananların daha dikkatli olduğunu ve randevulara çok daha erken geldiğini gösterdi. Peki ama neden?

  • Giyinmiş biliş (enclothed cognition), giydiklerinize göre düşündüğünüz ve hareket ettiğiniz anlamına gelir. Örneğin, saat takıyorsanız, beyniniz “Zamanın bilincinde olan biri olmalıyım” diyecektir.
  • Saatler, zamanı kontrol etmeyi kolaylaştırır, böylece bunu yapma olasılığınız artar. Saat takmaya yeni başladıysanız hala saate bakmak için telefonunuza bakıyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse, bileğinize bakmak için kendinizi eğitin. Telefonun aksine, kolunuzdaki saati kontrol etmeniz dikkatinizi dağıtmaz.

2. Sürekli geç kalmanın nedeni psikolojikse:

Kişilik tipinizi belirleyin

Psikolog Dr. Linda Sapadin, kronik olarak geç kalan dört kişilik tipini şunlar olarak tanımladı ve her biri için bazı düzeltmeler önerdi:

  • Mükemmeliyetçi: Her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol etmeden evden çıkamayan insan tipi.
    Ne yapmalı?: Gerçekçi hedefler belirleyin ve kusurlarınızı kabul edin. Mükemmeliyetçi olmak yerine “iyimser” olun.
  • Kriz yaratan: Zamanla ilgili baskı da dahil olmak üzere adrenalin baskısından beslenen insan tipi.
    Ne yapmalı?: Adrenalini başka yerlerde arayın. Örneğin heyecanlı bir spor türünü deneyin.
  • Meydan okuyan: Ne yapacağının söylenmesinden nefret eden insan tipi.
    Ne yapmalı?: Savaşlarınızı belirleyin. Zararlı olan sosyal normlara başkaldırmak savaşınız olabilir ama zamanında orda olmak bunlardan biri değil.
  • Hayalperest: Bir şeyin tamamlanmasının ne kadar süreceği konusunda aşırı iyimser insan tipi.
    Ne yapmalı?: Süper bir hıza sahip olmadığını kabul edin. İhtiyacınız olmayacağından emin olsanız bile, kendinize bolca zaman ayırın.

Tutumunuzun değiştirin

  • Hayır demeyi öğrenin. Gerçekten olmak istemediğimiz yerlere genellikle geç kalırız. Eğer bu nedenle işinize sürekli geç kalıyorsanız yeni bir iş aramanın zamanı gelmiş olabilir.
  • Ödül nöronları etkinleştirin. Gideceğiniz yere erken gitmeyi planlayın ve beklerken yapacak eğlenceli bir şeyler bulun.
  • Son teslim tarihlerini, kendinize söz verir gibi tartışılmaz hale getirin.
  • Sözünüzün eri olun. “Tam saatinde oraya yetişecek miyim?” demek yerine “Yetişmem gerekiyor ve yetişeceğim” deyin.
  • Kendinizi “her yere geç kalan biri” olarak görmeyi bırakın. Buna izin verdiğinizde bilinçaltınıza geç kalmasını söylüyorsunuz. Bunun yerine bilinçli olarak kendinize “Eskiden her yere geç kalırdım. Ama şimdi üzerinde çalışıyorum” deyin.

Kaynaklar: livescience, realmenrealstyle, washingtonpost

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale