X

Nasıl şanslı olunur: İyi şans, kötü şans ve şansınızı artırmanın yolları

“Şans” hepimizin hayatında en az bir kez sorguladığı bir olgu. “O çok şanslı…”, “Şansım hiç yaver gitmedi…” “Böyle de şans olmaz ki…” sizin için de tanıdık cümleler mi? Zaman zaman kendinizi çok şanslı zaman zaman da bir o kadar şanssız hissettiğiniz oluyor mu? Peki nedir bu şans? Tamamen tesadüfi bir şekilde bazen bizi bulur bazen bizden kaçar mı yoksa biz mi onu yaratmak için çabalarız veya hiçbir şey yapmayarak kaçırırız? O şans bilekliği gerçekten size şans getiriyor mu, evin girişine astığınız at nalı ya da her pikniğe gidişinizde peşine düştüğünüz dört yapraklı yonca?

Size şans getirdiğine inandığınız objeleriniz var mı? Evinizin bir köşesinde duran filler, önemli toplantılarda yanınızdan ayırmadığınız kolyeniz ya da arabanızın dikiz aynasında asılı duran nazar boncuğu, hepsi gerçekten “şans getiren”, “büyülü” objeler mi, yoksa onlara yüklediğimiz anlamlar mı?

Şans nedir: Şansın 4 ilkesi

Şans, Fransızca kökenli bir sözcük olup, mantıkla açıklanamayan rastlantısal olayların nedeni olan güç şeklinde tanımlanır. Öte yandan, psikoloji alanında yürütülen bazı araştırmalarda ise “şans”, kişinin onu yeni fırsatlara açık hale getiren pozitif tutumu olarak tanımlanmıştır. Peki, bu şans herkeste eşit miktarda mı bulunur? İnsanlar kendilerini nasıl şanslı veya şanssız diye nitelendirir?

Şans, yalnızca hazırlıklı olanlara yarar. -Louis Pasteur

“The Luck Factor” kitabının yazarı Richard Wiseman, eserinde hayata pozitif bakan insanların daha şanslı olduğunu ve kötü şansın üstesinden gelmek için yapabileceğimiz şeyler olduğunu anlatıyor. Şansı elde etmek içinse 4 ilkeye dikkat çekiyor:

  • Tesadüflere bağlı fırsatları çoğalt: Şanslı insan daima yeni deneyimlere açıktır.
  • İç sesini dinle: Şanslı insan, iç sesini ve sezgilerini kullanarak başarılı kararlar verir.
  • Geleceğin iyi olacağını düşün: Şanslı insanın gelecekle ilgili beklentileri, hayallerini gerçekleştirip amaçlarına ulaşmasını sağlar.
  • Kötü şansı talihe dönüştür: Şanslı insan, başına gelen talihsiz bir olayın uzun vadede en iyi şekilde sonuçlanacağına inanır.

“Kötü” şans dendiğinde çoğumuzun aklına “Murphy” geliyor olabilir; şanstan bahsederken onu es geçmek olmaz, değil mi? Murphy Kanunları olarak da tanıdığımız “kötü şans” neden bizi buluyor?

Şans her zaman iyi midir: Murphy Kanunları ve kötü şans

“Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.” der, Murphy kanunları ve ekler: “Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır.” Kendinizi kötü hissettiğiniz, dış görünüşünüze önem veremeyecek kadar yorgun olduğunuz ama mecburen dışarı çıkmak zorunda kaldığınız o günde, asla karşılaşmak istemediğiniz eski sevgilinize rastladınız mı hiç? Kaybettiğinizi düşündüğünüz kulaklığın yerine yenisi aldığınız gün evde eskisini buldunuz mu? Arabayı yıkattığınız gün yağmur yağdı mı? Ya da bir türlü gelmeyen otobüsü beklemekten vazgeçip tam taksiye bindiğiniz anda beklediğiniz otobüsün arkadan yaklaştığını gördünüz mü? “Olmaz mı!” dediğinizi duyar gibiyiz. Öyleyse, Murphy iş başında diyebiliriz.

Gündelik hayatımızdan beslenen ve daha birçok örnek verebileceğimiz Murphy Kanunları’nın temelinde aslında ihtimaller yatıyor. Fakat, sanmayın ki tamamen kötü durumları içeriyor. Edward Murphy, Murphy Kanunları’nın yaratıcısı da diyebiliriz, bir mühendisti ve insan bedeninin ivmeye ne kadar dayanabileceğine dair deneyler yapıyordu. Bir çalışmasında üzerinde çalıştığı makinenin kablolarının ters bağlanması nedeniyle ortaya olumsuz sonuçlar çıktı ve o zaman o meşhur sözü söyledi: “Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir”. “Bu yüzden de ekledi, bir olayın/durumun her açısını değerlendirin; bardağın hem dolu hem boş tarafını görün.”

Murphy aslında olumsuzluklar silsilesi değil, bir çeşit hataları önleme stratejisidir. Bize vermek istediği mesaj şudur: Hatalar olabilir fakat bunu başarısızlık olarak yorumlamak yerine daha iyi devam etmek için bir motivasyon kaynağı şeklinde görün. Olası bütün sonuçların (iyi veya kötü) farkına varın, daha iyi hazırlanın.

Ah yine mi sen: Şanssızlık kaderiniz mi?

İnsanın istemediği ot neden dibinde biter? Bir türlü çalışmak istemediğiniz iş arkadaşınızla neden sürekli aynı ekipte yer almak zorunda kalırsınız, “İstemiyorum, istemiyorum, is-te-mi-yo-rum!” dedikçe “O” istemediğiniz ne ise neden şıp diye karşınızda belirir? Çok mu şanssızsınız yoksa düşüne düşüne onu başınıza getiriyor olabilir misiniz?

Düşüncenin gücü, etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak hayatımızın her anında yerini almayı başarıyor. Aslında denklem basit: Olumsuz düşünceler olumsuz sonuçlar doğurur. 

Peki, nasıl kullanabiliriz düşüncenin gücünü; istediklerimizi elde etmek için nasıl yönetebiliriz? Cevap, “büyülü” kelimelerde saklı; yani sıkça karşımıza çıkan “olumlamalar”da. Şans getirdiğine inanılan “büyülü” objeler olabiliyorsa, kelimeler neden olmasın? Düşüncelerimizi değiştirerek söylemlerimizi, söylemlerimizi değiştirerek de yaşadıklarımızı değiştirmemiz mümkün. Madem bir şeyi 40 kere söyleyince oluyor, o zaman biz de bu gücü olumsuzu çekmek için değil olumluya odaklanmak için kullanalım. İstemediğiniz kişiyle aynı ekipte olduğunuzu düşünmek yerine kendi ekibinizi kurduğunuzu hayal etseniz? Ya da ekibinizde kimlerin olmasını istiyorsanız onlarla çalıştığınızı düşünseniz? İstediğiniz, hayalini kurduğunuz şeylerin düşüncesi bile iyi gelmiyor mu? Olumsuzluklarla canımızı sıkmak yerine olumluyu düşünüp şansı yanınıza çekebiliriz.

Bir dönemin popüler filmlerinden biri olan “Slumdog Millionarie“i hatırlıyor musunuz? Hayatı boyunca bir çok olumsuz deneyim yaşamış yoksul, öksüz, “şanssız” bir çocuğun bilgi yarışmasındaki soruların cevaplarını geçmişinde yaşadığı olaylardan çıkarması ile herkesi şaşırtmasını mı? Tüm hayatı boyunca kötülük görmüş belki de Hindistan’ın “en şanssız” insanlarından biri olarak nitelendirilebilecekken ünlü bir yarışmayı kazanması onun birden bire “şanslı” birine dönüşmesi ile mi ilgiliydi? Yoksa karşısına çıkan fırsatları değerlendirebilmesi, deneyimlerinde gizli kalan detayları hatırlamasıyla mı? Deneyimler, sizi bir adım öteye taşıyabilir, tek yapmanız gereken farkında olmak.

Biz insanlar istemediğimiz bir şey başımıza geldiğinde bunu “kötü” şans olarak değerlendirmeye fazlasıyla meyilliyiz; fakat güzel bir şey olduğunda ise bunu kendi başarımız olarak yorumluyoruz. Peki ama neden? Her iki durumda da özne bizsek, biri şanssızlıkken diğeri nasıl başarı oluyor? Başarı elde ettiğimizde kaçımız “Şanslıydım, başardım.” diyoruz? Onun yerine, “Çok çalıştım, başardım.” demeyi tercih ediyoruz. Demek ki elimizden geleni yapıp, çalışarak “kötü” şansın oluşma ihtimalini azaltıyor, başarı için “iyi” şansımızı artırabiliyoruz. Yeniliklere açık olarak, deneyimlerimizi değerli kılarak, detaylı planlama ile kötü gitme ihtimali olan durumların önlemlerini alarak, kısacası “hazırlıklı” olarak şansımızı artırabiliriz.

Şeytanın bacağını kırmak: Şans nasıl yaratılır?

Peki, ne yapalım da şanslı olalım? O şansı nasıl yaratalım? Kötü şanstan nasıl kaçalım?

İnanmak da başarmanın yarısı değil midir? Tüm gücünüzü toplayarak başlamanın ve neler başarabileceğinizi görmenin zamanı gelmedi mi? İster yonca arayın, isterseniz uğur böceği… Dilerseniz o şanslı elbisenizi giyip uğurlu kolyenizi de takın, size iyi gelen ne varsa kullanın ama çalışmanın, düşünmenin gücünü de unutmayın.

1. Çok çalışın

“Ben başarısız olmadım. Sadece başarısızlıkla sonuçlanan 10.000 yöntem buldum.” – Thomas Edison

“Hiçbir başarı tesadüf değildir.” Hiç herhangi bir başarının kendiliğinden ortaya çıktığını, çabasız bir şekilde vuku bulduğuna denk geldiniz mi? Emek vermeden, çaba harcamadan, zorlanmadan büyük başarılara imza atmış birileri var mı etrafınızda; sadece “şans” ile kazanan? “O çok şanslı, o yüzden böyle başarılı oldu…” dediğiniz kimsenin gerçekten hiç çalışmadığını mı düşünüyorsunuz?

Tüm dünyanın adını ezbere bildiği büyük usta sanatçıların, en zengin insanlar listesinde yer alan iş adamlarının, başarıdan başarıya koşan girişimcilerin, paraya para demeyen şirketleri yönetenlerin… Hepsi mi “çok şanslı”? Barış Özcan YouTube kanalındaki Başarı için 10000 Saat Kuralı“ isimli videosunda bu konuyu detaylı olarak ele alıyor ve aslında insanın kendi şansını yaratmak, başarıya ulaşmak için “çok çalışması gerektiği” konusuna dikkat çekiyor ve videoda da bahsettiği “Outliers” “kitabının yazarı Malcolm Gladwell‘in bir konuda uzmanlaşmak için en az 10.000 saat üzerinde çalışılması gerektiğin sözünü hatırlatıyor. Vaktiniz varsa videoyu izlemenizi öneriyoruz, sonrasında şansın size gelmesini beklemek yerine onu kendiniz yaratmak için harekete geçme arzusu ile dolabilirsiniz, bizden söylemesi.

Videoyu izlemek için tıklayabilirsiniz.

Videoda bahsedilen “Outliers” kitabını incelemek ve satın almak için tıklayabilirsiniz.Videoda bahsedilen “

2. Şans günlüğü tutun

“The Luck Factor” kitabının yazarı Richard Wiseman, hayatımıza şansı nasıl davet edebileceğimize dair örnekler veriyor ve “şans günlüğü” uygulamasını anlatıyor. Her gün yaşadığımız büyük, küçük tüm pozitif durumları yazarak güzel şeyleri hayatımıza çekebileceğimizi öğütlüyor. Benzer bir şekilde, pozitif psikoloji ile ilgili araştırmalar yapan Martin Seligman da her gün yatağa girmeden önce o gün başımıza gelen en az “3 olumlu” şeyi mümkün olduğu kadar detaylı bir şekilde yazmamızı ve bunu alışkanlık haline getirerek pozitif olayları etrafımızda daha çok görebileceğimizi söylüyor. Denesek ne kaybederiz?

“The Luck Factor” kitabını incelemek ve satın almak için tıklayabilirsiniz.

3. Sadeleştirin

Berrak bir zihin için temiz, ferah bir ortam şart. Evinizi, odanızı, çalışma alanlarınızı düzenleyip, gereksiz eşyalardan kurtulduğunuzda aynı zamanda o fazla eşyaların zihninizi yoran, meşgul eden enerjisinden de kurtulacaksınız. Bu sayede, zihninizde boşuna yer işgal eden düşüncelerden arınıp yeni ve işlevli olanlara yer açacaksınız. Size hizmet etmeyen eşyalardan, düşüncelerden, hatta insanlardan uzaklaştığınızda kendinize yönelerek motivasyonunuzu yükseltebilir ve başarı şansınızı artırabilirsiniz.

4. Yaratıcılığa alan açın

Hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek doğru bir yaklaşım değil. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız ve bunun için şansa ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız o şansa erişmek için bir şeyleri farklı yapmaya başlamalısınız. Zihninizi besleyen, kendinizi bulmanıza, yeni yönlerinizi keşfetmenize yardımcı olan, yaratıcılığınızı geliştiren uğraşlar edinin. Yeni bir enstrüman öğrenmek, resim yapmaya başlamak, daha önce denemediğiniz tarifleri pişirmek… Yenilikler, yaratıcılığınızı artıracak, düşünme şeklinizi değiştirecek ve başarıya giden yolda sizi bir adım öteye taşıyacak; aynı zamanda size iyi gelen uğraşları keşfetmenizi, yeni insanlarla tanışmanızı ve hayata karşı daha pozitif bir bakış açısı kazanmanızı sağlayacak. Hayatın her alanında mutlu olabilmek, sizce de çok “şanslı” bir durum değil mi?

5. Fırsatları değerlendirin

Ünlü yazar Richard Wiseman, şans kavramı ile yakından ilgilendiği için insanlarla birkaç deney yapar. Deneylerinden birinde kendilerini şanslı ve şanssız olarak niteleyen 400 insanı bir araya getirir ve şanslı olduğunu dile getirenlerden bir grup, şansız olduğunu belirtenlerden da başka bir grup oluşturur. İki gruba da içerisinde fotoğraflar bulunan albümü verip fotoğrafları saymalarını ister. Şanslı olduklarını düşünen insanlar bu soruyu çok hızlı cevaplarken diğer grup daha uzun sürede cevap verir. Kendilerini şanslı tanımlayan insanların çok hızlı cevap vermelerinin sebebi ise albümün ikinci sayfasında “Saymayı bırakın, 43 fotoğraf var.” yazmasıdır. Onlar hata yapmayı göze alarak bu kolay cevabı kabul ederler, inanırlar ve olabilecek olasılıklara kendilerini açarlar. Şanssız gruptaki insanlar ise bu bilgiyi kontrol etmek için fotoğrafları sayarlar, böylece hata yapmazlar ama daha uzun sürede cevabı verirler. Bu arada albümde gerçekten 43 fotoğraf yer almaktadır, yani şanslı olduğunu düşünenler fırsatı görüp doğru değerlendirmişlerdir. 🙂

Kendilerini şanslı gören insanların yaklaşımlarına bakıldığında karşılarına çıkan fırsatı değerlendirebildikleri, şanssız olduklarını düşünen insanların ise risk almayarak, durumun doğruluğundan emin olmak isterken fırsatı kaçırdıkları görülmektedir.

Wiseman‘ın bir başka deneyinde ise bir kafede yere para bırakılır ve içeriye giren iki insanın davranışları gözlemlenir. İlk kişi parayı alır, kahve ister ve barda oturan kişiye merhaba diyerek konuşmayı başlatır. Zengin bir iş insanı ile sohbet ettikten sonra mülakata alınır. Kendisine nasıl bir gün geçirdiği sorulduğunda, çok şanslı olduğunu, önce yerde para bulduğunu sonra da zengin bir iş adamıyla tanışıp sohbet ettiğini anlatır. Kafeye giren diğer kişi ise parayı görmez, kahve ister, barda oturan adama merhaba der ve çıkar. Mülakata girdiğinde gününün çok sıradan geçtiğini söyler. 

İki örnek de bize şanslı insanların fırsatlara daha açık olduğunu ve yeni deneyimlere rahat bir tavırla yaklaştıklarını gösteriyor. Yani, şansı hayatımıza çekmenin bizim elimizde olduğuna dair ipuçları taşıyor. Eğer, “iyi” şansı hayatımıza çekebiliyorsak, “kötü” şansı da çekebiliyor olabilir miyiz?

5. Bonus: Ne yesek de şansımız artsa 🙂

Bazı kültürlerde çeşitli yiyeceklerin şans getirdiğine dair inanışlar yer alıyor. Örneğin, Asya ülkelerinde noodle, uzun bir hayatı temsil ediyor. Daha fazlasını merak ediyorsanız,  “Şans Kapıyı Çalınca: Hem şans hem sağlık veren 5 yiyecek”başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Düşünce gücü nedir, niçin önemlidir?

Kaynak: mindbodygreen, popsci, scientificamerican

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale