X

Balkanlar’ın incisi: Makedonya gezi rehberi

Balkanlar’ın incisi, vizesiz gidilen ülkelerin en popüler destinasyonu, doğal güzellikleri, lezzetli mutfağı ile turistlerin ilgi odağı, güzel ülke: Makedonya! Zengin tarihi ve kültürel mirasıyla her yıl binlerce turisti ağırlayan, Yugoslavya’dan ayrıldıktan sonra Makedon, Arnavut, Türk, Sırp gibi farklı etnik grupları içerisinde barındıran Makedonya, mirasının büyük bir kısmını da bu çeşitliliğe borçlu. Arnavutluk, Sırbistan, Kosova, Bulgaristan ve Yunanistan ile komşu olan Makedonya’nın başkenti ve en popüler şehirlerinden biri Üsküp, hemen ardından ise gölü ile meşhur Ohrid geliyor. Gelin, Makedonya’yı daha yakından keşfedelim.

Makedonya vize istiyor mu?

Güzel haber, hayır! Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Kuzey Makedonya’yı ziyaretlerinde 90 günü aşmamak kaydıyla vizeden muaf. Yani, vize prosedürleri ile uğraşmanıza, ekstra zaman ve çaba harcamanıza gerek yok. Uçak biletinizi aldığınız gibi yola koyulabilirsiniz. İstanbul’dan uçakla yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan Makedonya’ya gitmesi de dönmesi de çok kolay. Başkent Üsküp’te bulunan Skopje International Airport’a düzenli olarak kalkan uçuşlar mevcut. Havaalanından şehir merkezine ulaşım da oldukça kolay. Biletler hazırsa sıra geldi gezilecek yerlere… Makedonya’da nerelere gidilir, hangi şehirler mutlaka görülmeli, ne yenmeli, hepsinin cevabı yazımızda.

Makedonya’da ne yapılır?

Ne yapılmaz ki! Gezmek, eğlenmek, yemek ve keşfetmek için daha uygun bir ülke yok diyebiliriz. Üstelik Makedonya para birimi olan Makedon Dinarı’nın Türk Lirası’ndan düşük olması da bütçe dostu tatili mümkün kılarken yapılacak etkinliklerin de sayısını artırıyor.

  • Yerel lezzetleri mutlaka deneyin.
  • Şarap tadımı yapın.
  • Doğa yürüyüşlerine çıkın.
  • Üsküp ve Ohrid’i mutlaka gezin.
  • Ohrid Gölü’nde yüzün.
  • Yaz aylarında gidiyorsanız festivallere katılın.
  • Matka Kanyonu’na gidin.
  • Ajvar Sosu satın almadan dönmeyin
  • Halk ile sohbet edin, kaynaşmak için her fırsatı değerlendirin.
  • Doğanın, yeşilliklerin, tarihi ve kültürel mirasların tadını çıkarın.
  • Üsküp, Ohrid, Tetovo, Bitola (Manastır), Pirlepe ve Struga şehirlerini ziyaret etmeden dönmeyin.

Makedonya’da ne yenir?

Eğer kendinizi küçük bir gurme veya gastronomi tutkunu olarak değerlendiriyorsanız Makedonya’da harika lezzetler keşfedebilirsiniz. Makedon mutfağı, Balkan, Türk ve Ortadoğu mutfaklarından etkilendiği için baklava, kebap, turşu, kavurma gibi çok tanıdık lezzetlerle karşılaşabileceğiniz gibi Makedonlara has yemekleri de tadabilirsiniz:

Ajvar: Kırmızı biber, patlıcan, sarımsak, sızma zeytinyağı ve baharatların karışımıyla yapılan lezzetli bir közlenmiş sebze ezmesi. İster sos olarak ekmeklerin üzerinde ister meze gibi yan lezzet olarak tüketebilirsiniz.

Tavče Gravče: Bu, Makedonya’nın geleneksel fasulye yemeği. Genellikle ekşi krema veya turşuyla servis edilen bu yemek, damaklarınızda enfes bir tat bırakabilir.

Şopska salatası: İsmi çok afilli olsa da aslında pek yabancı bir lezzet değil. Şopska, Makedonların geleneksel bir salatası. Domates, salatalık, biber, soğan ve beyaz peynirin rendelenip karıştırılmasıyla hazırlanıyor ve limon, zeytinyağı gibi soslarla servis ediliyor.

Kaşkaval peyniri: Makedonların yaygın olarak tükettiği bir peynir çeşidi olan kaşkaval, oldukça lezzetli ve her sofraya yakışır cinsten. Kaşkaval peyniri, kahvaltılarda, sandviçlerde veya yemeklerin üzerinde kullanılabilir ama siz isterseniz dönmeden önce birkaç paket vakumlatmayı unutmayın

Rakija: Üzüm, erik, şeftali veya diğer meyvelerin damıtılmasıyla elde edilen Rakija, alkollü bir içkidir. Bizdeki rakıya benzer bir yapısı ve okunuşu olsa da sunuş şekli farklıdır.

Pastrmajlija: Pastrmajlija, Makedonların çok sevdiği bir hamur işi. Genellikle yuvarlak bir ekmek veya pide şeklinde yapılıyor; üzerine et (çoğunlukla pastırma) ve peynir eklenerek servis ediliyor. Hamur işi seviyorsanız mutlaka deneyin.

Trileçe: Balkanlar’a özgü, karamelli yapıdaki bir tatlı olan trileçenin en lezzetli halini Makedonya’da tadabilirsiniz.

Şimdi gelelim Kuzey Makedonya’nın benzersiz şehirlerine… Üsküp’ten başlayıp Manastır’a doğru uzanacağımız bu rehberde, nerede ne yapılır, nereler mutlaka görülmelidir, hepsine değineceğiz.

Makedonya gezilecek yerler

Makedonya, ülkemize oldukça benzer bir iklime sahip. Bu nedenle seyahatinizi planlamadan önce ne tür havalardan hoşlandığınıza karar vermenizde fayda var. Serin ve yağışlı mı sıcak ve kurak mı veya tamamen soğuk hava durumu mu sizin için daha ideal? Eğer yaz tatili planlıyorsanız, ülkemizdeki gibi sıcak havanın hakim olduğu haziran-temmuz-ağustos aylarını değerlendirebilirsiniz. Ancak gezerken sıcaktan çok fazla bunalmamak istiyorsanız, en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır.

Tatilinizi planlarken yapmak istediğiniz aktiviteleri de göz önünde bulundurun. Örneğin, kış tatili istiyorsanız Makedonya’daki dağlık bölgelerdeki kayak merkezleri bu dönemde ziyaretçilerini ağırlamak için hazırlar. Aralık-şubat aylarını kış sporları için değerlendirebilirsiniz. Diğer yandan serin suda yüzmek ve güneşin tadını çıkarmak istiyorsanız tercihiniz yaz ayları olmalıdır. Doğanın tadını çıkarmayı umuyorsanız da ilkbaharda canlanan doğanın zevkine varmak için nisan-haziran ayları arasında Makedonya’ya gidebilirsiniz.

Ama tercihiniz hangi mevsim olursa olsun çok eğleneceğinizden ve harika zaman geçireceğinizden emin olabilirsiniz. Peki, Makedonya’da kaç gün kalmalı? diye merak ediyor olabilirsiniz, bu elbette ki sizin tatil programınıza, bütçenize ve gezip görmek istediğiniz şehirlerin sayısına bağlı. Ama 1 hafta ile 10 gün arasında bir süre, Makedonya’nın en popüler yerlerini gezmek, ülkenin güzelliklerini keşfetmek, farklı özelliklere sahip şehirlerini görmek ve lezzetli yemeklerin tadına bakmak için yeterli olacaktır.

Böylesi bir plan için Üsküp, Ohrid, Tetovo, Bitola (Manastır), Pirlepe ve Struga şehirlerini ziyaret etmeyi önceliklendirebilir, ülkenin en popüler merkezlerini, en önemli tarihi eserlerini ve mimari yapılarını görebilirsiniz. Hazırsanız, sizinle harika bir rota paylaşıyoruz: İlk durağımız Üsküp… Sonra Tetova, Struga, Ohrid, Manastır, Prilep ve yine başa dönüş: Üsküp (tabii havaalanından dönüş yapacaksanız; rotanız farklı ülkeler veya karayolu ile dönüşse elbette ki geri Üsküp’e gelmenize gerek yok)

Dilerseniz araba kiralayarak farklı şehirler arasında kolayca geçiş yapabilir veya günübirlik turları inceleyebilir, karayolu ile şehirlerarası ulaşımı tercih edebilirsiniz.

Makedonya seyahat planı

1. gün: Üsküp

Üsküp Havaalanı’na indikten sonra taksi, toplu taşıma veya araç kiralama ile şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Dilerseniz birçok otel havaalanından ulaşım hizmeti de sunuyor, onları da değerlendirebilirsiniz. Şehir merkezinde bütçenize uygun pek çok otel veya pansiyon bulabilir, airbnb hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. Merkeze yakın bir yerlerde konaklamayı tercih ederseniz şehirde mutlaka görülmesi gerekenlere yürüme mesafesinde olabilirsiniz. Skopje Marriott Hotel, Alexandar Square Boutique Hotel, Panoramika Design & Spa, Hotel Alexandar II gibi merkezdeki iyi otellerde konaklamayı düşünebilir, daha uygun konaklama için airbnb’den oda veya daire kiralayabilirsiniz. Gelelim, Üsküp’te yapılacaklar listesine. İşte mutlaka görmeniz gereken yerler:

  • Makedonya Meydanı
  • Üsküp Kalesi
  • Türk Çarsısı
  • Arkeoloji Müzesi
  • Taş Köprü
  • Debar Maalo ve City Park
  • Arnavut Mahallesi
  • Millennium Haçı

Üsküp Meydanı’na geldikten sonra neredeyse tüm görmeniz gereken yerleri bir arada bulabilirsiniz. Türk Çarşısı’nda gezebilir, alışveriş yapabilir, Arkeoloji Müzesi’ndeki kalıntıları inceleyebilir, şehrin önemli bir simgesi olan Taş Köprü’de fotoğraf çekilebilir, en popüler merkezlerinden biri Debar Maalo ve City Park bölgesinde yemek yiyebilir, kahve molası verebilir ve günü huzurla kapatabilirsiniz.

2. gün: Matka Kanyonu

2. gün hala Üsküp’te konaklıyorsanız şehir merkezinden otobüsle birkaç saat içerisinde ulaşabileceğiniz Matka Kanyonu’nu ziyaret edebilirsiniz. Matka Kanyonu, tam bir doğa harikası olarak sakin, huzurlu ve yeşille iç içe bir gün geçirmenizi sağlayabilir. Vardar Nehri tarafından oluşturulmuş ve çevresi yüksek kayalık dağlarla çevrili Matka Kanyonu’nda küçük tekne turu yapabilir, kano kiralayabilir, Vrelo Mağarası’nı gezebilir, piknik yapabilir veya sadece enfes doğanın tadını çıkarmak için oturup saatlerce manzarayı seyredebilirsiniz. Manzaraya karşı kahvenizi yudumlayabilir, dilerseniz civardaki manastırları gezebilirsiniz. Akşam Üsküp merkeze geri dönüp enfes bir yemek yiyebilir, konaklayacağınız yerde dinlenmeye çekilebilirsiniz.

3. gün: Makedon Köyü

Makedonsko Selo veya Makedon Köyü, Üsküp merkeze yaklaşık 20 dakikalık mesafede, şirin, küçük bir yerleşim yeri. Üsküp’ten uzaklaşmadan günübirlik gidip gezebileceğiniz bu harika köyde benzersiz deneyimler yaşayabilirsiniz. Makedonsko Selo, geleneksel Makedon kültürünü korumak ve tanıtmak amacıyla oluşturulmuş bir açık hava müzesi niteliğinde. Sokakları, atölyeleri, insanları, seramikleri, dokumacılığı, kısacası köyde gezerken göreceğiniz her şey Makedonları daha yakından tanımanız için harika araçlar. Üstelik, köydeki restoranlarda geleneksel Makedon yemeklerini tatma imkanı da bulabilirsiniz. Şanslıysanız köyde geleneksel dans ve müzik performanslarının sergilendiği bir güne de denk gelebilirsiniz.

4. gün: Tetova

Tetova veya Kalkandelen, Üsküp’e yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta küçük, sevimli bir yerleşim yeri. Günübirlik Üsküp’ten gidip gelmek yorucu olabilir, ancak Makedonya’da farklı şehirlere doğru gidecekseniz ve Ohrid’e doğru uzanan rotamızdan ilham alacaksanız, mutlaka uğramalısınız. Araba kiraladıysanız rotanızı takip etmek çok kolay olacaktır ama merak etmeyin şehiriçi otobüslerle de kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Tetova’da yine airbnd’den bütçenize uygun daire veya oda kiralayabilir, booking.com gibi web sitelerden otel veya pansiyon ayarlayabilirsiniz. Dilerseniz, Hotel Lirak, Mercure Tetova veya NB Hotel&Spa’yı seçeneklerinize ekleyebilirsiniz. Tetova’da nerede gezilir diye merak ediyorsanız da hemen söyleyelim, işte mutlaka görmeniz gereken yerler:

  • Pazarni Bazar
  • Alaca Camii
  • Harabati Baba Tekkesi

Çok büyük yer olmadığı için bir günde önemli yerleri gezebilirsiniz. Eğer kış tatili planlıyorsanız ve yolunuz Tetova’ya düşerse Popova Kayak Merkezi’ne de uğrayabilirsiniz. Şehirde pek çok yerel lezzet bulabilir, çarşıda alışveriş yapabilirsiniz. 1 gün Tetova için yeterli olacaktır ama elbette uzatmak isterseniz tatil rotanızı yeniden şekillendirebilirsiniz.

5. gün: Struga-Ohrid

Tetova’dan ilerlerken gezmelere doyamayacağınız bir yere götürüyoruz sizi: Ohrid! Ohrid Gölü’nün methini eminiz ki daha önce duymuşsunuzdur, emin olun pişman olmayacaksanız. En az Üsküp kadar büyüleyici Struga, Ohrid Gölü’nün kıyısında yer alan küçük bir şehir. Belki Struga’yı ve civarını gezmek için 1 gün, Ohrid Gölü’nün etrafında zaman geçirmek için de ekstra 1 gün daha ayırabilirsiniz. Struda’da:

  • Nikolas Kilisesi
  • Şiir Parkı
  • Mustafa Çelebi Camii
  • Miladinov Kardeşlerin Evi
  • Kalishta Manastırı
  • Nikola Nezlobinski Müzesi mutlaka görmeniz gereken yerler arasında.

Tabii ki Ohrid Gölü’nü de unutmayalım. Göl kenarında yürüyüş yapabilir, tekne turlarına katılabilir, nefis manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ve isterseniz gölde yüzebilirsiniz. Pek çok özel plajı gölün etrafında bulabilirsiniz. Ancak bu gezi rotanızı biraz yavaşlatabilir. Bu nedenle bir günü sadece Ohrid Gölü’nün tadını çıkarmak, bir günü ise kültürel ve tarihi bir gezi yapmak için planlayabilirsiniz.

Eğer Ohrid’de konaklayacaksanız size tavsiyemiz gölün muhteşem manzarasını kaçırmamak için Ohrid Gölü’nün etrafına konumlanmış otel veya pansiyonları değerlendirmeniz. Emin olun pişmanlık duymayacaksınız. Enfes göl manzarasına uyanmak harika olacak. Bu yüzden dilerseniz Tino Tohel & Spa, Villa Mesokastro, Vila Bisera, Hotel & Spa Tino Sveti Stefan gibi seçenekleri değerlendirebilirsiniz.

6. gün: Manastır

Balkanların en stratejik merkezi olarak değerlendirilen, diplomasi ve askeri şehir olarak da geçen Manastır veya diğer adıyla Bitola, Makedon kültürünü derinlerinizde hissetmek, yerel halkı yakından görmek ve kaynaşmak için harika bir şehir. Restoranları, kafeleri, alışveriş merkezleri, tarihi eserleri, kısacası aklınıza gelen her şeyi harika. Üsküp, Ohrid ve Manastır, Makedonya’yı gerçekten tanımak için en mükemmel şehirler olabilir. Üstelik ulaşımda oldukça kolay. Ohrid’den otobüsle bir saat içerisinde varabilirsiniz. Eğer 1 gününüz varsa Ohrid’den günübirlik geçiş yapıp gezip dönebilir veya Ohrid’i tamamladıktan sonra konaklama için Manastır’a geçip bir günü de burada geçirebilirsiniz. Manastır’da mutlaka görmeniz gereken yerler ise şu şekilde:

  • Bitola Müzesi
  • Shirok Caddesi
  • Stara Carsija (Eski Çarşı)
  • İshak Çelebi Camii
  • Sveti Dimitrija Kilisesi

Eğer biraz daha vaktiniz varsa Manastır’ın biraz dışında yer alan Heraclea Lyncestis’i de gezebilirsiniz. Konaklamak isterseniz merkezdeki otellerden birini tercih etmeniz yerinde olacaktır, böylece her yere yürüme mesafesinde olabilirsiniz. Hotel Theatre, Grand Central Hotel ya da Gold Felicia tercihiniz olabilir. Veya airbnb evlerini de değerlendirebilirsiniz.

7. gün: Prilep

Prilep veya Pirlepe, Makedonya’daki son durağınız olabilir. Manastır’dan karayolu ile kolayca ulaşım sağlayabileceğiniz Pirlepe, mutlaka görmeniz gereken harika yapılarla dolu:

  • Marko Kuleleri,
  • Treskavec Manastırı,
  • Prilep Tarihi Müzesi,
  • Prilep Kalesi’ni görmeden dönmeyin.

Ayrıca Helenistik ve Roma Dönemi’nin izlerini şehrin sokaklarında hissetmeniz mümkün. Mermer sanayinin gelişmesiyle ünlü olan Prilep’te mermer hediyelik eşyalar bulabileceğiniz gibi tekstil ürünlerini de uygun fiyata satın alabilirsiniz. Eğer bu rotayı takip edecekseniz belki hediyelik alışverişinizi Pirlepe’ye bırakabilirsiniz.

Eğer uçak ile dönecekseniz, Üsküp’e doğru rotanızı geri çevirebilirsiniz, vizeniz var ise Yunanistan, Karadağ ya da Sırbıstan gibi komşu ülkelere karayolu ile de geçebilirsiniz. Veya Makedonya tatilinizi biraz daha hızlandırıp Balkan Turu yapabilir, farklı ülkeleri de ziyaret etme şansı bulabilirsiniz.

Makedonya’nın güzelliklerini keşfedeceğinizde ve unutulmaz anılar biriktireceğinizden eminiz. Şimdiden iyi tatiller!

Türkiye’den vizesiz gidilebilecek ülkeler

Mistik bir yolculuk: Mısır gezi rehberi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Gelenekten geleceğe: 20 yıldır değişmeyen Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de

Şüphesiz ki en keyifli sohbetlerimizin, en duygusal anlarımızın, en unutulmaz kavuşmalarımızın en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin yeri, kültürümüzde olduğu kadar, gönlümüzde de ayrı. Her yudumunda ya nostaljik bir hikaye saklayan ya da misafirperverliğin, samimiyetin, sıcak sohbetlerin simgesi olan ve geçmişten günümüze her gün daha da anlamını katlayarak hayatlarımızda yer edinen Türk kahvesi, pek çoğumuzun vazgeçilmezi. Mükemmel köpüğü ise hepimizin gözdesi. Çünkü kabul edelim Türk kahvesi dendiğinde hepimizin gönlünden geçen bol köpüklü ve tam kıvamında hazırlanmış olması.



Neyse ki bize 20 yıldır değişmeyen bir lezzet sunan Arçelik Telve, her defasında damaklarımızda mükemmel bir tat bırakmayı başarıyor. 20 yıldır hiç bitmeyen bol köpüklü ve tam kıvamında Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de!

Telve, 20 yaşında!

Arçelik, yıllardır mutfaklarımızda yeniliği ve dönüşümü, yüksek kalite standartlarıyla buluşturarak getiren ve ilk otomatik Türk kahvesi makinesini üreten bir marka olarak geleneksel Türk kahvesi lezzetini de en üst seviyeye taşımayı başarıyor. Üstelik, bunu 20 yıldır değişmeyen mükemmel sunumu ile yapıyor. Ve her fincanda aynı lezzeti yakalamamızı sağlıyor. İşte bu yüzden 20 yıldır “Türk kahvesi” dendiğinde akla ilk Arçelik Telve geliyor. Tüm kahve severlerin vazgeçilmezi olan Arçelik Telve, köpükten ve kıvamdan asla ödün vermiyor.

Su püskürtme ile karıştırmayı sağlayan Spinjet Teknolojisi sayesinde Türk kahvesi, en mükemmel haliyle hazır oluyor. 1,5 litre kapasiteli su tankı ve otomatik su alımı pratik bir kullanım sunarken, her fincan için ayrı ayrı su doldurma zahmetinden de bizi kurtarıyor. Ayrıca, İndüksiyon Isıtma Teknolojisi, geleneksel ısıtma yöntemlerine kıyasla kahvenin en ideal derecede pişmesini sağlıyor. Ne de olsa bu kadar hassasiyet, ancak geleneksel bir lezzetimize yakışırdı.

Kalabalık sohbetler, ideal köpük ve tam kıvam

Samimi ve sıcak sohbetlerin en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin, kalabalıkları birleştiren bir gücü olduğu da kesin. Bazen kendimizle baş başa geçirdiğimiz keyifli anlara eşlik etse de bazen de birlikte olmanın tadına varmamızı sağlayan en lezzetli eşlikçi. Neyse ki 6 Fincan Kapasitesi ile herkese yetecek kadar lezzet Arçelik Telve’de.



Üstelik, Cooksense teknolojisi; her fincanın ideal ve tam kıvamda olmasını sağlayarak tüm damaklarda eşsiz bir tat yaratmayı da başarıyor. Kalabalık dost buluşmalarında bile Arçelik Telve ile herkesin kahvesi tam istediği gibi, tam kıvamında.

İlklerin unutulmaz olduğunu hepimiz biliyoruz… Arçelik’in de ilk otomatik Türk kahvesi makinesinin mucidi olarak, en az Türk kahvesinin kendisi kadar gönlümüzdeki yeri bambaşka. Siz de yıllara meydan okuyan ve geçmişten günümüze aynı mükemmel lezzeti her fincanda korumayı başaran Arçelik Telve ile kahve keyfinizi ikiye katlamak istiyorsanız hemen tıklayın.

En mutlu, en keyifli, en duygulu anlarımızda, iyi ki varsın Telve!

*Bu yazı Arçelik katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale