X

Kendinizi sabote etmenize neden olan sınırlayıcı inançlardan nasıl kurtulursunuz?

Bir şeyi aslında yapabilecekken kendinizi geride tuttuğunuz oldu mu hiç? Başarabilecek kapasitede olmanıza rağmen bir türlü emin olamadığınız için yaşadığınız endişe, sizi yolunuzda ilerlemekten alıkoydu mu? Cevabınız evetse, kendinizi sabote ediyor olabilirsiniz. Belki çocukluktan beri taşıdığınız çözülmemiş travmalarınız, belki öğrenilmiş çaresizlik, çevre baskısı veya kalıplanmış bazı yargılarınız zihninizde sınırlayıcı inançlar geliştirmenize neden oluyor olabilir. Sınırlayıcı inançlar, doğru olduğuna inandığımız, bizi kendimizi geliştirmekten, hayatta ilerlememizden alıkoyan, kişisel ve profesyonel hayatımızı olumsuz etkileyen düşüncelerdir ve kendi önümüze engeller koymamıza sebep olurlar.

Ünlü yazar Mark Manson kendimizi geri planda tutmamıza neden olan sınırlayıcı inançların, 3 çeşidinin olduğuna dikkat çekiyor: Kendimizle ilgili, dünya ile ilgili ve yaşam ile ilgili sınırlayıcı inançlar. Yaş, kişilik özellikleri ve yaşadığımız duyguların kendimizle ilgili sınırlayıcı inançlara örnek oluşturduğunun altını çiziyor. İlerleyen yaşımıza takılıp yapabileceklerimizden vazgeçtiğimizi, olumsuz duygular yaşarken yeniliklere cesaret edemediğimizi veya çekingenlik, utangaçlık, fiziksel görünüşümüze olan takıntımızın gibi sebeplerle kapasitemizi kullanmaktan kaçındığımızı söylüyor. Onaylanmama korkusu, ön yargı ve özel olma isteğinin ise dünyaya karşı sahip olduğumuz sınırlayıcı inançlar olduğunu belirtiyor. Ünlü yazar bu durumu açıklamak için “Ben bir kadınım ve insanlar kadınların fikirlerini dinlemezler…” diyerek iş toplantılarında kadınların sessiz kaldığı örneğini veriyor. Yaşam ile ilgili olan sınırlayıcı inançların temelinde ise zaman kavramı yattığını vurguluyor ve insanlar arasındaki en yaygın “bahane“lerden bir tanesi olduğunu vurguluyor. “Zamanım yok, çok meşgulum, bu saatten sonra olmaz, o gemi kaçtı artık…” gibi söylemlerin harekete geçmemizi engelleyen sınırlayıcı inançlarımızdan olduğunu bizlere hatırlatıyor.

Bu konuda, The Biology of Belief kitabının yazarı Dr. Bruce Lipton da çocukluktan itibaren maruz kaldığımız her olayın veya söylemin bu tür sınırlayıcı inançlar geliştirmemizde etkili olduğunun altını çiziyor. Örneğin, sevgi dolu bir çocukluk geçiren kimseler, sevildiklerine, istendiklerine dair olumlu inançlar inşa ederken; sevgiden yoksun bir ortamda büyütülmüş kişilerin istenmediklerine inandıklarını söylüyor. Benzer bir şekilde başarıları takdir edilerek ve desteklenerek büyütülmüş çocuklar ileride kendilerinden daha umutlu olurken; “Yapamazsın.” söylemini sıkça duyan kişilerin yetişkinlik dönemlerinde de yapamayacaklarına inanarak sınırlayıcı inançlar geliştirdiklerini anlatıyor.

Çocukluğumuza dönüp çevremizde olan biten her şeyi değiştirme gücümüz olsaydı keşke; hemen gidip “yapamazsın”ları “yapabilirsin”lere dönüştürürdük. Geçmişe gitmek imkansız ama bugün yapabileceğimiz çok şey var. Gelin çoğumuzun sahip olduğu en yaygın sınırlayıcı inançlara ve onlardan kurtulmak için neler yapabileceğimize birlikte bakalım.

En yaygın sınırlayıcı inançlar

1. “Zamanım yok”

Gerçekten yok mu? Sürekli “Zamanım yok.” diye tekrarladıkça, bu sözü dilimize pelesenk ettikçe inanmaya ve kabullenmeye başlıyoruz. Sonra da karşımıza çıkan her durumdan zamanım yok diyerek kaçıyoruz. Belki hayatımızın fırsatıydı o zamanım yok diye ötelediğimiz şey, belki de bizi o hep olmak istediğimiz yere taşıyacaktı? Daha baştan kaçırdık.

Zamanı, “size karşı” değil “sizin için” çalışan bir araç olarak gördüğünüzde aranızdaki problemi halletmek için başarılı bir atmış olacaksınız. Zamanınızı yönetmeyi bilirseniz işlerinizi, yapmak istediklerinizi, yeni deneyimlerinizi rahatça hayatınıza sığdırabilir ve sizi kısıtlayan “Zamanım yok.” inancından da kurtulabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: En temel ilkeleriyle 6 adımda “zaman yönetimi”

2. “Yapamam”

“Yapamam çünkü… Onlar kadar iyi değilim, yeterince iyi değilim, çok yeteneksizim, daha önce başarısız oldum…” Daha denemeden “yapamam” demek, kolay ve hızlı bir kaçış mı yoksa sizin için? Söylemlerimiz, davranışlarımızı, hissettiklerimizi, yaşadıklarımızı çeşitli şekillerde etkiliyor. Tıpkı “Zamanım yok.” dedikçe zaman sıkıntısı yaşadığınıza kendinizi inandırabildiğiniz gibi, “Yapamam.” dedikçe de yapamayacağınıza inanacaksınız. Onun yerine “Şu anda yapabilecek durumda değilim, daha sonra yapabilirim” diyebilirsiniz veya kendinize bir şans verip hemen denemeye başlayabilirsiniz. Siz kendinize inandıktan sonra gerçekten yapamayacağınız ne olabilir ki?

3. “Yargılanırım”

Çoğu zaman başkaları ne der, ne düşünür, nasıl karşılar diye endişe etmekten kendimizi geri planda tutuyor ve aksiyon alamıyoruz. Başkalarının ne düşündüğünü kontrol edemeyeceğimiz gibi onların “olası” düşüncelerinin hayatımızı şekillendirmesine de izin vermemeliyiz. Kaldı ki, siz böyle düşünüyorsanız onlar da kendileri için sizin ne diyeceğinizi düşüneceğinden belki de ne yaptığınız umurlarında bile olmayacak. O yüzden ortada olmayan bir sebep için kendinize sınırlar koymayın.

4. “Bu yaştan sonra olmaz”

Yargılanma endişesini de temelinde barındıran “Bu yaştan sonra insanlar ne der?” düşüncesi, hala isteğiniz, beceriniz veya enerjiniz varken o şeyi “yapmamanıza” sebep oluyor. Sizin başlamak için çok yaşlı olduğunuzu düşündüğünüz bir iş için başkası da çok genç olduğunu düşünüyor olabilir. Öyleyse, doğrusu hangisi? Cevap, hiçbiri. Yaş, size engel değil, fırsattır. Bu yaştan sonra olmaz dediğiniz her şey, sadece kafanızda kendi kendinize yarattığınız bariyerlerden ibaret.

5. “Hiç yetenekli değilim”

Neye göre, kime göre? Evet, kimi insanlar bazı alanlarda daha “yetenekli” olabilir ama unutmayın yetenek tek başına başarı için yeterli olmadığı gibi, çalışmadan geliştirilebilecek bir beceri de yoktur. Bugün tüm dünyanın tanıdığı, yeteneğine hayran olduğu Mozart, sadece yetenekli olduğu için mi başarılı oldu? Hayır. Günde sadece 5 saat uyuyarak ve geri kalan tüm zamanını çalışarak, pratik yaparak, yeni besteler çıkararak geçirdiği için başarılı oldu. Belki her konuda yetenekli olmayabilirsiniz ama üzerinde çalışarak dilediğiniz becerinizi geliştirebilirsiniz. Siz inanmamanıza rağmen çevrenizde size yeteneksiz olduğunuzu söyleyen kişiler varsa da bilin ki onlar sadece başaracağınızdan en çok korkanlardır.

 

Bunlar ve bunlar gibi birçok sınırlayıcı inanç, sadece düşüncelerinizde kalmaz davranışlarınızı da etkiler. Örneğin, her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünüyorsanız risk almaktan kaçınırsınız; değersiz olduğunuza inanırsanız, sürekli kendinizi defans halinde bulursunuz; söylediklerimi kimse dinlemiyor derseniz, konuşmaktan vazgeçersiniz. Kendinizi hep geri planda tutmaya alıştırır ve fırsatları, güzellikleri kaçırırsınız; kendi başarılarınıza engel olursunuz.

Sınırlayıcı inançlardan kurtulmanın yolları

1. Kaynağını bulun

Sınırlayıcı inançlardan kurtulmanın en önemli adımı onları bulup kaynaklarına inmek. Düşünün, sizi engelleyen, yapabileceklerinize sınırlar koyan düşünceleriniz neler, bunlar sizi, yaşamınızı nasıl etkiliyor, ne zaman oluşmuş bu inanç, nereden besleniyor, hepsini yazın. Çocukluğunuzdan beri tutunduğunuz bir inanç mı yoksa geçmiş deneyimleriniz mi size sürekli bu inancı aşılıyor, kaynağını bulduğunuzda çözümü de belirecektir.

2. Kanıt arayın

Neden sıkı sıkı tutunuyorsunuz o inanca? Ona inanmanız gereken somut bir deliliniz var mı? Mesela, “Yapamam.” söyleminizi neye dayandırıyorsunuz? Daha denemediniz bile, bilemezsiniz ki. Sizi geri planda tutan, başarılarınızın önünde engel oluşturan ve size hizmet etmeyen sınırlayıcı inançlarınız için bir kanıt bulamıyorsanız artık onların zincirlerinden kurtulmanızın vakti gelmiştir.

3. En kötü senaryoyu düşünün

“En kötü ne olabilir ki?” sorusunu kendinize sorun. Örneğin, denediniz ve başarısız oldunuz, kaybedecek neyiniz var; insanlar hakkınızda kötü mü düşünecek, sizden nefret mi edecek, egonuz mu sarsılacak… Ne olacak? En kötü durumları düşünür ve bunlara kendi içinizde cevap verebilirseniz, üstesinden gelebileceğiniz bir durum için risk alabileceğinizi fark edeceksiniz. Sınırlayıcı inançlarınıza meydan okuyun, onların size ele geçirmesine izin vermek yerine onları alt üst edin ve siz galip gelin.

4. “Sınırlı”ların yerine olumlu inançları koyun

Sınırlayıcı inançlarınızı birden ortadan kaldıramıyorsanız onları dönüştürmeyi deneyin. Olumsuzların yerine olumlu ve daha etkili inançlar yerleştirin. Örneğin, “Daha önce başarısız oldum.” yerine “Deneyimim var, bu kez daha iyi yapabilirim.” inancını getirin. “Hiç yöneticilik tecrübem yok, o yüzden yapamam.” demeyin; “Yöneticilik yapmadım ama kalabalık ekiplerle çalıştım. Üstesinden gelebilirim.” deyin. Deneyin, göreceksiniz söylemleriniz değiştikçe inançlarınız, inançlarınız değiştikçe yaşadıklarınız değişecek.

5. Olumlamalardan faydalanın

Birçok konuda araştırma yaparken karşımıza çıkan “olumlamalar”ı sınırlayıcı inançlarımızdan kurtulmak için de kullanabiliriz. Bir şeyi tekrar tekrar söylediğimizde beynimizdeki retiküler aktivasyon sistemine mesaj gider ve ona inanır, ona göre yaşamamızı şekillendiririz. Olumlamaları hayatınıza kattığınızda sınırlayıcı düşüncelerinizi terk etmeye başladığınızı fark edeceksiniz. İşinize yarayacak birkaç olumlama örneğine göz atmak isterseniz:

  • Para beni kolayca bulur.
  • Sevgiyle çevriliyim.
  • Çok şanslıyım.
  • Mutluluk benim doğal varoluş halim.
  • Her şey benim faydam için çalışıyor.

İlginizi çekebilir: Değerinin farkına var, kendini sabote etmekten vazgeç

Kaynak: charukstudios, lifehack

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale