X

Kendinizi olduğunuz gibi gösterebiliyor musunuz: Bastırdığınız duygular kendini fiziksel olarak gösterir

Hepimizin bir tarafta dış dünyaya gösterdiğimiz yüzü var, diğer tarafta ise tanıdığımız kadarıyla gerçek kimliğimiz. Kendimizi eğlenceli, mutlu, hareketli görebiliriz ama çevremize yansıttığımız kişi suskun, mutsuz birisi olabilir ya da tam tersi. İçimizdeki biz ile dışarıda görünen biz arasındaki fark ne kadar az olursa, o kadar dengeli, huzurlu bir yaşama sahip oluruz. Çünkü kendimizi saklamak ekstra efor gerektiren, yorucu bir süreçtir. Biz her ne kadar bunun farkında değilsek bile…

Ellerimde yaşadığım egzama probleminin yoğun olduğu ve tedaviye başladığım zamanın, benim bu farkındalığa varmamı sağlayacağını henüz bilmiyordum. Pandeminin başlangıcına denk geldiği için gerek iş toplantılarında, gerekse aile ve arkadaş iletişimlerinde görüntülü konuşmanın yoğun olarak yapıldığı bir dönemdi. O dönemde ellerimin üzeri yanığa benzer şekilde kırmızı ve kabuk bağlamış durumda olduğu için beni fiziksel ve duygusal olarak zorluyordu. Görüntülü görüşmelerde elim bir şekilde yüzüme gidiyorsa, elimin üstü yerine avuç içim kamerada görünecek şekilde hareket etmeye özen gösteriyordum. Amacım karşı tarafın görmemesi, başka konu konuşuluyorken, bir anda benim elime odaklanılıp konunun dağılmaması, insanların bana üzülmemesiydi.

Bu duruma bir çare bulmam gerektiğini anlayınca, çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ellerimle konuşmaya başladım! Evet, yanlış duymadınız ya da hayır, daha kafayı sıyırmadım. Çok şükür her şey yolunda… Şaka bir yana, onlarla konuşma amacım aslında onları kabul etmek, saklayacak bir parçam olarak değil de bana bir şeyler anlatmaya çalışan, beni oluşturan vücudumun parçaları olarak görmekti. Çünkü içeride yolunda gitmeyenler vardı ve artık bunu gözden kaçırmamın imkanı yoktu.

Vücudunla, cildindeki problemle nasıl konuşulur?

İlk olarak söze, onlara “Hoş geldin” diyerek başlıyordum. Bunu deme amacım onların geçici ve misafir olduklarını kendime anlatabilmekti. Ve ellerime bazı sorularım vardı:

Neden buradasınız?
Bana ne konuda rehberlik etmek için geldiniz?
Burada anlamam gereken şey nedir?
Bir gün neyi değiştirirsem verdiğiniz mesajı anlamış olurum?

Her sabah onlara bu soruları soruyor ve sorulardan sonra sessizce bekleyip içimde beliren cevapları dinliyordum. İlk başlarda bir cevap alamadım onlardan, ama sohbet etmeye devam ettim. Belli ki biraz kırgınlardı, uzun yıllardır bana anlatacakları vardı ve ben onları defalarca denemelerine rağmen duymamıştım. Ben duyamadıkça, seslerini yükseltmek zorunda kalmışlardı. Bu geldiğimiz durumdan onlar da memnun değildi, ama ne yapsınlardı ki? Ben iyi olayım diye uğraşıyorlardı. Ve sonunda onları duyup yanıt verdiğimi fark ettiler. Benim iyi niyetimi de anlayınca kırgınlıkları azaldı ve anlatmaya başladılar…

Bana uzun yıllardır anlatmak istedikleri meğerse benim kendimi saklamamdı. Bir parçam olmalarına rağmen onları bile kamerada saklar olmuştum! Ben kendimi saklamaya çalışsam da, bak işte, bir şekilde görünür olmuşlardı. Onların da görünmeye, ifade bulmaya ihtiyaçları vardı.

Peki onlar kimdi?

Sayıca çok olsalar da, en çarpıcı olanlarından bahsetmem gerekirse bunlardan ilki, zamanla fark ettiğim üzere bir duruma veya kişiye öfkelendiğimde, kızdığımda, sinir olduğumda ellerimin kaşıntısının artmasıydı. Aslında öfkelendiğim, kızdığım, sinir olduğum kendimdim. Çünkü bu durumu ifade etmiyor, bir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordum. Bu durum kendimi ve duygularımı saklamak için ekstra enerji harcamama neden oluyor ve ellerimin üzerinde egzama kaşıntısı olarak ifade buluyordu.

Bir diğeri ise spiritüel konulara ilgi duyan benliğimdi. Bu konularla ilgilenmeme, kitaplar okumama rağmen, çevremde çok az insan benim böyle birisi olduğumu biliyordu. Anlatmama nedenim ise oldukça basitti: Benim de son birkaç yıldır fark ettiğim bu öğretiler çoğu kişinin bilmediği, ilgi duymadığı, belki de duyunca dalga geçtiği konulardı. Bahsetsem de anlaşılmayacağını düşündüğüm için anlatmakla uğraşmıyor, lafını açmıyordum. Hem pandemi, hem de egzama sürecim birleştiğinde uzun bir süredir hobilerime zaman ayırmadığımı fark etmiştim. Bu iki farkındalık üst üste gelince, ilgilendiğim kişisel gelişim ve spiritüelliğin bir araya geldiği başlıklar olan enerji, nefes, meditasyon, yoga ile ilgili yazılar yazmaya başladım. “Acaba blog mu açsam?” diye düşünürken yolum Uplifers ile kesişti. Ve şimdi sizlerle her hafta buluşuyor, okurlarıma ilham olma amacıyla çıktığım bu yolda ilerliyorum.

Hal böyle olunca, benim bu yönümü sadece tanıdıklarım görmekle kalmadı, bu konularla ilgilenen birçok yeni kişiyle de tanışma fırsatım oldu. Öğrendim ki kendimi dış dünyaya gösterdikçe, beni anlayan tahmin edemeyeceğim kadar çok kişi ile yolum kesişiyordu.

Ben bunları yaşadıkça hayatın esprisini bir kez daha anladım. Evren, biz bir dersi anlayana kadar bize tekrar tekrar aynı dersi veriyor, ama her defasında dozunu bir kat daha artırarak. O dersi alınca da hayatımıza eskisinden daha güzel bir şekilde devam edebiliyoruz.

Egzama bana bunu gösteren en somut örnek oldu. Ben onları dinledikçe bana yıllardır duymadıklarımı gösterdiler ve benim dönüşümüme aracı oldular. Yaşadığım süreçle, kendini saklamak ya da göstermekle ilgili sorunuz, yorumunuz olursa bana sibelokan83@gmail.com adresimden veya @sibelsibel Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. İçinizde ve dışınızda bir olabilmeniz dileğimle.

İlginizi çekebilir: Dönüşüm yolculuğunu birlikte yaşayalım: Bütüncül tedavinin getirdiği farkındalıklar

Sibel Okan - moment by Sibel: Merhaba ben Sibel. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Daha önce özel sektörde pazarlama alanında çalıştım. Mühendislik eğitiminin bana katmış olduğu analitik düşünce yapısı ve süreç yönetimi bilgisinin yanı sıra, Hamburg'da 5 ay boyunca yaşama fırsatı bulduğum Erasmus programı ve yelkencilik deneyimi okulumun bana verdiği en keyifli hediyeler. Üniversite hayatından özel sektördeki iş hayatına geçtiğim ilk yıllarda, mutluluğu arama yolunda tanıştığım enerji dengeleme deneyimi, farkındalığımın artmasına ve içimdeki yaratma gücünü daha derinden tanımama vesile oldu. Çıktığım bu yoldaki tüm deneyimlerimde ortak öğreti "anda yaşamak" oldu. Daha mutlu bir Sibel'e dönüşmek için anda yaşamanın yollarını keşfederken edindiğim bilgileri olabildiğince çok kişiyle paylaşarak herkesin kendi yaşamına uygulayabileceğini göstermek ve ilham olmak isteğiyle farklı bir yolda ilerlemeye karar verdim. Mindfulness temelli yoga ve meditasyon eğitmeni, mindfulness koçu olarak; tüm servislerimi tek bir çatı altında topladığım moment by Sibel markamla anda yaşamak için farklı yollar keşfetmenize alan açıyorum!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale