X

Kalp kırıklığına bilimsel bakış: Kırık kalplerin anatomisi ve iyileştirmenin yolları

Hepimiz hayatımızda bir veya birden fazla kez “kalbimizin kırıldığını” dile getirmişizdir. Yakın bir arkadaşımızla tartıştığımızda, sevgilimizden ayrıldığımızda ya da çok istediğimiz bir şey gerçekleşmediğinde…

Kendimizi üzgün, mutsuz, durgun, huzursuz, stresli; kısaca “acı” içerisinde bulduğumuzda bu hissiyatımızı anlatmak isterken hepimize tanıdık gelen şu cümlelerden birkaçını kullanmış olabiliriz: “Kalbimi yerinden söktü, yaralandım, sanki göğsüme bıçak saplandı, yüzüme tokat yemiş gibiyim…”

Peki, neden duygusal bir acı yaşarken fiziksel acıları ifade eden bu tür cümlelerle kendimizi anlatmaya çalışmış olabileceğimizi hiç düşündünüz mü? Sebebini bilim, bizim için açıklıyor ve araştırmalarla bize fiziksel acı ile duygusal acının aslında sandığımız kadar birbirinden farklı olmadığını gösteriyor.

Kalp kırılması sadece duygusal, soyut bir kavram mı yoksa gerçekten bedenimizde ve beynimizde fiziksel etkileri de var mı?

ASAP Science, kalp kırıklığı ile ilgili yayınladığı The Science of Heartbreak”The Science of Heartbreak” videosunda, insanların kalp kırıklığı yaşadıklarında deneyimledikleri duygusal acı ile ellerini kestiklerinde yaşadıkları fiziksel acının beyindeki aynı bölgeyi  yani “anterior cingulate cortex”i uyardığına dikkat çekiyor. Fakat, beyindeki etki alanları aynı da olsa iyileşmeleri ne yazık ki benzerlik göstermiyor. Fiziksel bir acı, gerekli bakım yapıldığında kısa sürede iyileşme göstermeye başlarken maalesef duygusal acılar için süreç böyle işlemiyor. Özünde bolca sosyal çevre desteği ve öz bakım gerektiriyor; keşke bir yara bandı, biraz da merhemle üstesinden gelebilsek kalp kırıklıklarımızın da… O zaman insanlar fiziksel acıyı kalp kırıklığına yeğlemezlerdi belki?

Kalp kırıklıklarının bilimsel yanı ilginizi çektiyse videonun detaylı içeriği için “Kalp kırıklığının anatomisi” yazımızı ziyaret edebilirsiniz.

Kalp kırıklığı bizi nasıl etkiliyor?

Kalp kırıklığı, stres seviyesini ciddi oranda yükselterek günlerce, haftalarca, hatta aylarca sürebilecek fiziksel ve duygusal acıya sebep olabiliyor. Hele ki, hiç sinyal vermeden beklemediğiniz bir anda kalbiniz kırıldıysa bu durum daha da uzun sürede toparlanmanıza sebep oluyor. Örneğin, zaten yolunda gitmeyen bir ilişkinin içerisinde olduğunuzu düşünüyorsanız, ayrılık çanlarının çalmak üzere olduğunu hissediyor olabilirsiniz; fakat, ters giden bir şey olmadığını düşündüğünüz ilişkiniz aniden bittiğinde bu durumu kabullenmek, yarattığı kalp kırıklığı ile mücadele etmek ve üstesinden gelmek daha zor bir hal alabiliyor.

“Neden bu kadar canım yanıyor?”

Ödül hormonu olan dopamin ve bağlılık hormonu olarak tanıdığımız oksitosin, aşık olduğumuzda, birine bağlandığımızda hemen ortaya çıkıp etkilerini göstermeye başlıyorlar ve salgıladığımız çeşitli hormonlara bağlı olarak da “aşk”ın bağımlılık etkisi yaratmasına neden oluyorlar. Ayrıldığımızda veya kalp kırıklığı yaşadığımızda ise dopamin ve oksitosin seviyeleri düşüşe geçiyor ve vücudumuzdaki farklı hormonlar da dalgalanmaya başlıyor.

Bilimsel araştırmalar, sevdiklerimizden ayrıldığımızda kortizol diğer ismiyle “stres hormonu”nun yükseldiğini, beynin dikkat ve çevreye yanıt verme ile ilgili bölümlerini tetikleyen “norepinefrin” hormonunun düştüğünü ve bu hormonal değişikliklerin depresyon, anksiyete ve yüksek miktarda gözyaşına sebep olduğunu ortaya çıkarıyor. Ayrıca, duygusal acının beynimizde fiziksel acı ile aynı bölgeleri tetiklediği, bu nedenle acımızı tarif edebilmek için fiziksel betimlemelere başvurduğumuz belirtiliyor.

Kalp kırıklığının ortaya çıkardığı bu etkiler sadece içimizde değil dışımızda da değişimlere sebep oluyor ve akne, kilo sorunları gibi fiziksel olarak gözlemlenebilen sonuçlar doğuruyor. İç dünyamızda savaş verdiğimiz hormonlar, duygu ve düşünceler yetmezmiş gibi bir de fiziksel olarak değişmeye başladığımızı gördüğümüzde canımızın yanması kaçınılmaz olabiliyor.

Daha fazlası: Kırık Kalp Sendromu

Evet, yanlış okumadınız, sendrom. “Kırık Kalp Sendromu“; 1990 yılında Hiraru Sato tarafından keşfedilerek tıp dünyasında yerini almış, belirtileri kalp krizini andıran, vücudun yoğun stres karşısında gösterdiği reaksiyondur. Aynı zamanda, “Takotsubo Kardiyomiyopati” olarak da isimlendirilir.

Kalp krizi geçiren kimselerde ortaya çıkan nefes yetmezliği, göğüs ve sol kol ağrısı, çarpıntı gibi semptomlar ile kendini belli eden bu rahatsızlık, kalp enzimlerinin yükselmesine neden olan ve sağlığımızı tehdit eden ciddi sonuçlar doğurabilir. Kalp krizine benzer belirtileri olmasına rağmen aralarında şöyle bir fark vardır: “Kırık Kalp Sendromu“nda, kalp krizinden farklı olarak kalp damarlarında tıkanma meydana gelmez; kalbin kasılması bozulur; kalp krizinde olduğu kadar acı verici ve stresli olabilir fakat  iyi haber şudur ki kalp krizindeki gibi kalıcı etkiler bırakmaz. Belirtilerini hissettiğinizde bir uzmana danışmanız, kalp ritimlerinizi kontrol ettirmeniz ve yaşadığınız, kalbinizin kırılmasına neden olabilecek üzücü olayları doktorunuzla değerlendirmeniz gerekir.

Kırık kalpler nasıl iyileşir?

Kalbimizin kırılmasına neden olmuş olaylar yaşamamız durumu kabullenip acı çekmeye devam etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Destek alarak, yaşam tarzımızda değişiklikler yaparak deneyimlediğimiz acı olayların üstesinden gelebiliriz.

Kendinizi arındırın

“Toksik” her şeyden kendinizi arındırın. Size iyi gelmeyen insanlardan, eski ve kötü alışkanlıklarınızdan, size hizmet etmeyen düşüncelerinizden… Hepsinden kendinizi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uzaklaştırın.  Eski sevgilinizi “stalk”lamayı veya sürekli onunla geçirdiğiniz zamanları düşünmeyi bırakın mesela; kendinizde hata aramaktan, kendinizi suçlamaktan vazgeçin. Size kendinizi değersiz hissettiren veya acınızı sürekli taze tutmanıza neden olacak konuşmalar yaşadığınız insanlarla aranıza mesafe koyun.

Acınızı canlı tutmaya çalışmayın. Eliniz yandıktan bir süre sonra iyileşme belirtileri gösterir ama kabuğunu koparırsanız yara yeniden kanamaya, kendini tekrarlamaya başlar. Tıpkı yaranın kabuğunda olduğu gibi duygusal acılar da tekrar tekrar yıkıcı durumlara maruz kalırsa kapanmak yerine nüksetmeye devam ederler, böylece o kalp kırıklığı hiç kapanmaz.

O yüzden kalp kırıklığı yaşarken yapmamız gereken en önemli şey “toxic” olan her şeyin yerine “iyileştirici” olanını koymak. Durumların, olayların, duyguların, insanların. Her derdimizde yanımıza koşan en yakın arkadaşlarımıza bu kez her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Sosyal çevrenizden destek alın

Yargılamadan dinleyen, acımızı paylaşan, bizi iyi hissettirmek için ellerinden geleni yapan güzel arkadaşlarımız… Onlar iyi ki varlar. Kalp kırıklığımızın üstesinden gelmek, duygusal acımızı dindirmek için onların arasına karışmalı ve gücümüzü yeniden toplamalıyız.

Acılarınızı en sevdiklerinizle paylaşarak hafifletmek en güzel iyileşme yöntemlerinden biri değil mi? Candan Erçetin’in şarkısında söylediği gibi “Kırık kalpler durağında inecek var, yüreğindeki dertleri dökecek var…” dertleri dökmek için bir araya gelmek iyi bir fikir olabilir.

Araştırmalar insanların dışlanma duygusunu yaşamaktansa fiziksel acı çekmeyi tercih ettiklerini gösteriyor.

Sosyal çevremiz, hayatlarımızda sandığımızdan daha derin bir öneme sahip. Arkadaşlarımız, ailemiz, iş ortamımız… Hepsi, kendimizi bir gruba ait hissetmemizi, dışarıda kalmadığımızı fark etmemizi sağlıyor. Aidiyet duygusu, en önemli psikolojik ihtiyaçlarımızdan bir tanesi. Dahil olduğumuz sosyal grupların desteğiyle tek başına altından kalkamayacağımız durumlara göğüs gerebilir, kendimizi daha güvende hissedebiliriz.

Sporu hayatınıza dahil edin

Duygusal bir acı yaşarken belki de aklınıza en son gelecek aktivitelerden bir tanesi spor yapmak olabilir ama sporun sizi o içinde debelendiğiniz acıdan kurtarabileceğini bilmek belki fikrinizi değiştirebilir. Egzersiz sırasında vücudun salgıladığı endorfin, kalp kırıklığının yarattığı olumsuz semptomlarla savaşabilmenize ve kendinize yeniden güvenmenize yardımcı olacaktır. Başlamak zor da olsa bir deneyin, ne kaybedersiniz? Hiçbir şey yapmaya gücünüzün yetmediğini düşünüyorsanız kısa bir yürüyüş, sevdiğiniz bir meditasyonla işe başlayın.

İlginizi çekebilir: Psikolojik problemlerinizi egzersiz yaparak dönüştürün

Yeni bir rutin oluşturun

Eski sevgilinizle her cumartesini film günü mü ilan etmiştiniz? O yüzden de artık cumartesi günlerini yas tutarak mı geçiriyorsunuz? Durun ve hemen başka bir plan yapın. Kendinize yeni rutinler inşa edin. Belki hep gittiğiniz kafenin yerine bambaşka ve daha çekici bir mekan keşfedebilir; artık sabahlarınızı daha farklı değerlendirmenin bir yolunu bulabilirsiniz. Güne meditasyon ile başlayabilir, yatmadan önce düşüncelerinizi yazıya dökebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: 7 adımda sabah rutininizi değiştirerek hayatınızı güzelleştirebilirsiniz

Öz güveninizi geri kazanın

Kalbinizin kırılmasına neden olan her ne veya kim ise, öz güveninizi kaybetmenize neden olmuş olabilir. Yaşadığınız olumsuz deneyim, çektiğiniz acı, kırılan kalbiniz size gerçekte kim olduğunuzu unutturmuş gibi görünse de toparlanmaya başlamak için tek ihtiyacınız: Kendinize olan güveninizi geri kazanmak. Başarılarınızı hatırlayın, hayatta elde ettiklerinizi, sevdiklerinizi, sizi çok seven insanları, altından kalktığınız işleri… Siz o yaşadığınız kalp kırıklığından çok daha fazlasısınız, bunu fark edin.

İlginizi çekebilir: Özgüveninizi yükseltmek için her gün bunları yapmaya özen gösterin

Profesyonel destek almaktan korkmayın

Bazen bazı duygularımız ve onların yarattıkları ile başa çıkmakta güçlük yaşarız. Ne aile ne arkadaş çevremiz bize yardımcı olamaz. Bizi dinleyecek, anlayacak, çözüm yolu bulmamıza yardımcı olacak birilerine ihtiyaç duyarız. Kendinizi zorlamadan ve çıkmazlarda kaybolmadan bir uzman görüşüne başvurabilir, profesyonel destek almayı değerlendirebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kritik iç sesimizi susturmanın ve potansiyelimizin farkına varmanın yolları

Kaynak: health.qld, glamour

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale