X

İnsanlık tarihinin efsanelere konu olmuş en ünlü aşkları

Gerçek aşkın ne olduğunu yıllardır anlamaya çalışan insanoğlu, bugüne kadar yüzlerce büyük aşk hikayesine şahit olmuş ve genelde trajik sonlanan bu öyküleri dilden dile dolaştırarak nesilden nesile aktarmış. Çoğumuzun küçük yaştan beri tanık olduğu bu efsane aşklardan aşkından kendini çöllere vuran Mecnun’u büyüklerimizden dinlerken Romeo’nun ölmesine dayanamayıp zehir içen Juliet’i edebiyat derslerinde hayretle dinledik. Ya da Kleopatra’nın kollarında can veren Antony’in aşkından büyülendik. Biz de Uplifers olarak sizi tarihte bir yolculuğa çıkarmak ve bugüne kadar yaşanmış olan en büyük ve etkileyici aşk hikayelerini sizlerle paylaşmak istedik. İşte edebiyatta ve tarihte en çok konuşulan efsane aşklar:

Romeo ve Juliet

Kaynak: Wikipedia

İngiliz oyun yazarı William Shakespeare’in 1590’larda yazdığı oyun Romeo ve Juliet, en ünlü aşk hikayeleri arasında tartışmasız en üst sıralarda. Romeo ve Juliet, aileleri birbirine düşman olan ve bu düşmanlığın içinde aşklarını yaşamaya çalışan iki gençtir. Aşklarını yaşayamayan ve kavuşmaları imkansız olan sevgililerden Juliet, başka biriyle evlendirileceği günün hemen öncesinde bir rahipten yardım alarak kendisini bir kaç saatliğine ölmüş gibi gösterecek olan bir zehir içer. Planını Romeo’ya iletmesi gereken haberci görevini yapmaz ve Romeo Juliet’in ölüm haberini alarak Juliet’in cansız sandığı bedeninin yanında kendisini öldürür. Juliet uyandığında Romeo’nun ölmüş olduğunu görerek zehir içer ve intihar eder. İki gencin bu trajik sonu aileleri arasındaki düşmanlığı sona erdirir.

Şah Cihan ve Mümtaz Mahal

Kaynak: Listelist

Bu iki aşığın isimleri batı dünyasında pek bilinmese de, aşklarının sembolü olan Tac Mahal tüm dünyada büyük bir üne sahip. Babür imparatoru Şah Cihan ve karısı Mümtaz Mahal, birbirine aşkla bağlı bir çifttir. Mümtaz Mahal, 14. Çocuğunun doğumunda meydana gelen bir problemden dolayı hayata gözlerini yumunca, Şah Cihan hem duygusal hem de fiziksel açıdan kendisine zarar veren bir yas dönemine girer. Bu dönemde hem karısının ölümünden kaynaklanan acısını azaltmak hem de anısını yaşatmak için, döneminin en büyük ve görkemli yapısı olan Tac Mahal’i yaptırır ve karısını buraya defneder. Tac Mahal’in tamamlanmasından kısa bir süre sonra en büyük oğlundan kaptığı bir hastalık nedeniyle Şah Cihan da hayata gözlerini yumar ve çok sevdiği karısı Mümtaz Mahal’in yanına defnedilir. Bir efsaneye göre Şah Cihan, Tac Mahal’in bir kopyasının siyah mermerden yapılacak olan halini, Yamuna nehrinin karşı kıyısına yapmayı planlamış, ancak ömrü bu projesini gerçekleştirmek için yeterli olmamıştır.

Kleopatra ve Mark Antony

Kaynak: Tarihiolaylar

Mısır kraliçesi Kleopatra ve Mark Antony’nin öyküsü de, tarihteki trajik sonlanan aşklardan biri. Julius Ceasar’in ölümünden sonra onun katillerine karşı Mark Antony, Oktaviyus Caesar ve Aemilius Lepidus üçlüsü değişik bölgelerden Roma’yı idare etmektedir. Doğu bölgesi idarecisi olan Mark Antony Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya aşık olur ve tüm sorumluluklarını bırakıp kendisini bu aşkın büyüsüne kaptırır. Oktaviyus Caesar’ın Mısır’a girmesinden ve Kleopatra’ya karşı zafer kazanmasından sonra, başka bir yerde savaşta olan Antony, Kleopatra’nın öldürüldüğü haberini alır ve kendisini öldürmek ister. Hançerle kendisini öldürmeye çalışırken derin yaralar alan Antony, bu sırada Kleopatra’nın yaşıyor olduğunu öğrenir ve Kleopatra’nın yanına gitmek istediğini söyler. Antony, Kleopatra’nın kollarında can verir. Buna dayanamayan Kleopatra da kendisini zehirli bir yılana ısırtarak hayatına son verir. Kleopatra ve Antony’nin yan yana gömüldüğü varsayılıyor ancak nerede gömülü oldukları hala bir sır.

Paris ve Helen

Kaynak: Okuryazarım

Yunan mitolojisine göre Paris ve Helen’in aşkı Truva’nın düşüşüne neden olmuştur. Hikaye Truva prensi Paris’in 3 tanrıça arasından –Hera, Athena ve Afrodit- en adil olanının hangisi olduğuna karar vermesi istendiğinde başlıyor. Paris bu karar aşamasının sonunda Afrodit’i seçiyor çünkü Afrodit Paris’e, kendisini seçmesi durumunda dünyanın en güzel kadınını sunacağının sözünü veriyor. Dünyanın en güzel kadını olarak bahsedilen kadın, Kral Menelaus ile evli olan Sparta’lı Helen. Bir kaç yıl sonra Paris Helen’i almak üzere Sparta’ya gidiyor ve bu durum Truva Savaşı’nın başlamasına neden oluyor. Savaş sonunda Paris ölümcül yaralar alıyor, Helen ise Sparta’ya, kocasının yanına geri gidiyor.

Leyla ile Mecnun

İran’dan çıkan bir efsane olan Leyla ile Mecnun da tıpkı diğerleri gibi imkansız bir aşkın öyküsü. Hikayeye göre Leyla ve Mecnun çok küçük yaşta birbirlerine aşık olurlar. Birbirlerine gösterdikleri ilgi fark edilince, iki genç statü farkından dolayı birbirlerinden uzaklaştırılırlar ve görüşmeleri engellenir. Mecnun, Leyla’nın aşkı yüzünden kendisini çöllere vurur ve aklını yitirir. Adının Mecnun olması da bu akıl kaybından dolayıdır. Mecnun daha sonra çölde bir bedeviyle arkadaşlık kurar. Bedevi ona dua etmesi karşılığında Leyla ile kavuşacağı sözünü verir. Bu sırada Leyla’nın kavimi bir savaş sonrasında bozguna uğramıştır. Fakat Leyla’nın babası bu sefer de Mecnun’un akıl sağlığını yitirmesini öne sürerek evlenmelerine izin vermez ve Leyla’yı başka bir adamla evlendirir. Leyla’nın kocası öldükten sonra bedevi, Mecnun ve Leyla’nın buluşmasına aracı olur; ancak yaşadıkları süre boyunca birbirleriyle asla eskisi gibi olamazlar.

Tahir ile Zühre

Kaynak: Dailysabah

Dönemin padişahı ve vezirinin çocuklarının olmaması ikisinin ortak derdidir, bu dert onların ilişkisini dostluğa çevirir. Günün birinde bir dervişe rastlarlar ve dertlerine çare olacak bir elma alırlar. Elmanın yarısı padişahta yarısı vezirde kalır. Derviş, bu elmayı yedikten sonra birinizin oğlu, birinizin kızı olacak ve onları büyüdüklerinde nikahlayacaksınız der. Dervişin sözü gerçek olur ve bir elmanın iki yarısı olan Tahir ile Zühre doğar. Zaman geçtikçe birbirlerine sevdalanırlar ve karşılıklı manilerle türkülerle sevdalarını yaşarlar. Padişah ve vezir ikisinin evlenmesini istese de padişahın karısı bu evliliğe bir türlü razı gelmez. Tahir, sürgün edilir ve zindana kapatılır. Aradan yıllar geçse de birbirini görmeyen bu iki sevdalı için Tahir çok dua eder ve bir gün zindanın kapısı açılır. Tahir, Zühre’ye koşar. Ancak, padişah Tahir’i yeniden sürgün eder. Günler geçtikten sonra Zühre’nin başka biriyle evleneceğini öğrenen Tahir, celladın elinden ölmemek için dua eder ve cellat başındayken can verir. Zühre, Tahir’in ölümüne dayanamaz ve o da kendi yaşamına son verir. İki aşığın kavuşması, bu dünyada olamamıştır…

Ferhat ile Şirin

Kaynak: Fwmail

Padişahın tek kızı olan Şirin güzelliği ile meşhurdu. Bir gün padişah Şirin’e köşk yaptırmak ister ve yetenekli bir nakkaş olan Ferhat’ı tutar. Ferhat ile Şirin köşkün yapılma sürecinde birbirlerine sevdalanırlar. Aralarındaki sevdayı öğrenen Sultan Mehmene Banu bu ilişkiye kesinlikle karşı çıkar ve Şirin’i Fethat’a vermemek için uzaklardaki Şahinkaya Dağı’nı aşarak oradan köye suyun akmasını sağlamasını ister. Ferhat buna karşılık eline kazmasını alıp kayaları delmeye başlar ve sonunda kayalar delinir su şehre akmaya başlar. Ancak, Mehmene Banu bunun olacağını hissettiği için Şirin’i Ferhat’a vermesin diye bir cadıyı görevlendirip dağdaki Ferhat’ın yanına yollar ve Şirin’in öldüğünü söylemesini ister. Cadı Ferhat’a Şirin’in helvasını getirdiğini söyler ve Ferhat oracıkta canına kıyar. Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin de kendini o dağdan atar. Efsaneye göre her yıl ikisinin yan yana olan mezarlarında gül biter.

Dali ile Gala

Kaynak: Onedio

Çocukluğu travmalarla dolu olan Dali, kadınlardan, ilişkilerden ve cinsellikten kaçıyordu. Tüm duygularını sadece resimlerine aktarıyordu. Kadınlardan uzakta bir yaşam sürdürmeye çalışırken bir gün Gala ile karşılaştı. Dali ondan çok etkilenmişti. Ancak Gala evliydi ve çocuğu vardı; bu onlara engel olmadı. Kocasını ve çocuğunu terk eden Gala, Dali’nin hem sanatını hem ruhunu besledi. İkisinin de sahip olduğu delilik, ilişkilerine de yansıyordu. Zaman geçse de cinsellikten kaçan Dali’nin aksine Gala’nın cinsel yaşantısı fazlasıyla çalkantılıydı. Dali ise bu konudan duyduğu yoğun acıyı resimlerine yansıtmaya devam ediyordu. İlişkileri tüm tuhaflıklara rağmen 50 yıl sürdü. Hayatını kaybeden Gala’nın ardından Dali’nin şu sözlerine tarihin tozlu sayfalarına kazındı: “Gala’nın acısından –ki benim acımdır-, Gala’nın ölümünden –ki benim ölümümdür- başka hiçbir şey hayatıma dokunamaz.”

Frida ile Diego

Kaynak: Brandlifemag

Sanatı kadar acılarıyla da tanınan Frida, çok küçük yaştan itibaren maruz kaldığı travmaların ve sakatlıkların etkisiyle yaşamına devam ederken ’Meksikalı Michalangelo’’ olarak tanınan Diego Rivera ile tanıştı ve evlendi. Sadakatsizlikler, trajediler ve karşılıklı aldatmalar ile dolu bu evlilik, Frida’nın acılarına acı ekliyordu. Boşanmalarına rağmen yeniden evlenen ikilinin hayatlarına hep başkaları da girip çıkıyordu. Aşk acısının yanı sıra fiziksel acılarına karşı da savaş veren Frida, Diego’nun kendisine yaşattıklarını şöyle aktarmıştı: “Eskiyor bütün bedenler. Ama acı çeken bir yüreği var ise bedenin, daha hızlı çürüyor o beden. Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri, acı çeken bir yüreğim var. Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın Diego…”

Hitler ve Eva Braun

Kaynak: Dailystar

Tüm dünyanın tanıdığı, tarihin kaderini değiştiren, en büyük sevdası Almanya olan Adolf Hitler’e aşık Eva Braun, Hitler’in aksine politika ile hiç ilgili değildi. Onun için varsa yoksa her şey Hitler’e olan aşkıydı. Eva’nın aşkına hiçbir zaman tam olarak karşılık vermeyen Adolf Hitler, tüm vaktini, enerjisini Almanya için harcıyordu. Hitler’in ilgisizliğine dayanamayan ve Almanya aşkının kendi aşkından büyük olduğunun bir türlü kabul edemeyen Eva Braun, defalarca intihara kalkıştı. Ancak istediği ölüme kavuşamadı. Evlilik fikrine bir türlü ısınamayan Hitler ise beklenmedik bir şekilde Berlin’in kuşatıldığı gün Eva ile evlenmeye karar verdi. Yalnızca bir gün süren bu evlilik ikisinin de intihar etmesiyle bu dünyada son buldu.

İlginizi çekebilir: ‘Havada aşk kokusu var’: Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale