X

Her son, nasıl yeni bir başlangıca dönüşür?

“Her son yeni bir başlangıçtır.” sözünü hayatınızda en az bir kez duymuş veya söylemiş olabilirsiniz. Peki, ne demek bu, ne anlama geliyor bu söz? Gerçekten her son, bir başlangıcın habercisi olabilir mi? Evet, nasıl dönüştüreceğinizi bilirseniz, her ‘bitti’ dediğinizde ‘yeni’ ve muhtemelen ‘çok daha iyi’ bir şeyin başlayacağından emin olabilirsiniz. Çünkü, her kapanan kapı, yeni bir kapının açılmasını sağlar; aynı zamanda yeni fırsatlar, yeni deneyimler, yeni olasılıklar sunar.

“Her bitiş yeni bir başlangıçtır.” sözü, her ne kadar bir durumun sona erdiğini hissetsek de, bu durumun ardından yeni ve heyecan verici başlangıçlarla dolu bir yolun açıldığını bize hatırlatır. Bitişleri başlangıçlara çevirmek hayatın doğal bir döngüsünün bir parçasıdır. Ancak bu dönüşüm süreci genellikle duygusal olarak karmaşık ve zorlu olabilir. İşte bu noktada, bitişlerden yepyeni fırsatlar yaratmanın kuralları devreye girer. Bu kurallar, insanların değişim ve geçiş süreçlerini daha yapıcı, olumlu ve anlamlı bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı olur.

Bitişlerin ve ayrılıkların arkasındaki potansiyeli görme yeteneği, bizim yaşamla uyumlanmamızı, kendimizi keşfetmemizi ve gelecekteki tüm olasılıkları coşkuyla karşılamamızı sağlar. Bitişleri yeni başlangıçlara çevirmenin kurallarına değinmeden önce küçük bir hatırlatma: Artık devam etmeye dair bir neden bulamadığınızda, yeniden başlamak için bir neden bulmalısınız. Pes etmek ile doğru yönde yeni bir başlangıç yapmak arasında büyük bir fark vardır. Bu yazımız, hepimize yeni başlangıçlar için ilham olacak! Hazırsanız işte başlıyoruz:

Kontrol edemediğiniz şeyleri serbest bırakın

Hayatımızda pek çok şey olup bitiyor… Bazıları kontrolümüzde, bazıları değil. Bazen havanın durumu, bazen son dakika çıkan işler ya da ani bir hastalık. Hayatta her şey olabilir; her duygu, durum, olay, insanlar için ve hepsini kontrol edebilmemiz imkansız. Çoğu zaman bitişler de kontrolümüzde olmaz ve kontrol edemediğimiz için ne yazık ki olumsuz duygular, endişeler yaşayabiliriz. Bu yüzden bitişlerden, başlangıçlar doğurmak için kontrol edemediğimiz her şeyi bırakmalı, bizi etkilemesine izin vermemeliyiz.

Kabul edin ve önünüze bakın

Olan oldu, yaşanması gereken her şey yaşandı, biten bitti… Böyle okurken çok kolay, çok basitmiş gibi gelse de elbette ki olan biteni kabullenmek bir çırpıda olmayabiliyor. Ancak, hepimizin hatırlaması gereken bir şey var ki o da ‘zamanı geri alamayışımız’. Ne kadar çabuk kabullenmeyi öğrenirsek biten bir şeyin ardından yeni bir şeyin başlamasına da kendimizi o kadar açık ve hazır hale getiririz. Geçmişe takılıp kalmak, olduğunuz yerden öteye gidemeyeceğinizi düşünmek başlangıçları fark etmenizi engeller. O yüzden kabul edin ve önüne bakın. Daha çoook başlangıçlar var!

Zihniyetinizi değiştirin

Değişim, tıpkı nefes alıp vermek gibi… O kadar hayatın içinden, o kadar kaçınılmaz, o kadar ‘hayatın ta kendisi’ ki onu görmezden gelmenin, kabullenmemenin, direnmenin, hiçbir manası yok. Değişimin ne kadar önemli olduğunu fark ettiğinizde hayatınızdaki bitişleri, yeni başlangıçlara çevirme konusunda daha şanslı olduğunuzu hissedebilirsiniz. Tek yapmanız gereken o hep bahsettiğimiz ‘mindset’i değiştirebilmek. Bitişleri, son olarak değil, değişimin en önemli, en güçlü aracı olarak gördüğünüzde sonsuz ve yepyeni başlangıçların kapısını aralayabilirsiniz. Yeniye hazır olursanız, yeniler de size daha kolay gelecektir.

İlginizi çekebilir: Her şeyi yapabilirim zihniyeti nedir? Bize ne gibi faydalar getirir?

İyi olan her şeye sıkıca sarılın

Zaman zaman, hayatın günlük zorlukları bizi bir karanlığa çekebilir ve her şeyin umutsuz gibi göründüğü bir çukura düşmemize neden olabilir. Ve bu gibi durumlarda çoğumuzun ilk yaptığı şey o çukurdan çıkmak için aceleyle kazmaya başlamaktır, oysa ki bu debeleniş yukarı çıkmamıza yardımcı olmaktan çok, daha da dibe inmemize neden olabilir. Kısacası, yanlış yöne gitmemize zemin hazırlayabilir. Bunun yerine iyi olanı yanımıza çekmek, iyiliğin parlak ışığından faydalanarak yolumuzu bulmamamıza yardımcı olabilir.

Gücünüzü toplayın

Şüphesiz ki bitişler, beraberinde pek çok güçlüğü, olumsuz duyguyu, taşınması zor yükleri de getirir… Haliyle hepimizi fazlasıyla yorar. O kadar yorulmuşken de devam etmek, hiç kolay değildir. Dolayısıyla bitişlerden yeni başlangıçlar yaratmak istiyorsak durup dinlenmemiz, kısacası kendimizi toparlamak, gücümüzü yeniden kazanmak için zaman harcamamız gerekir.

Potansiyelinizi keşfedin

Biten bir ilişki, ayrıldığınız işiniz, taşındığınız eviniz veya ‘son’ olduğunu düşündüğünüz ne varsa, ne olduysa, sadece öyle olması gerektiği için oldu; sizin eksikliğinizden, yetersizliğinizden ya da başarısızlığınızdan dolayı değil. Hiç böyle düşündünüz mü? Ne yazık ki çoğumuz ‘son’ların faturasını kendimize yükleme konusunda çok ısrarcıyız; ancak, her bitişin sebebi biz değiliz, her şey bizimle ilgili değil. Aksine daha iyisini yapabilecek potansiyele hepimiz sahibiz. Belki de hayatımızdaki bitişler, bize yeni bir başlangıç için kendi potansiyelimizi keşfetme çağrısıdır. Siz de kendi potansiyelinizi keşfetmek için yola koyulun, böylece yeni başlangıçlar için daha hazır olabilirsiniz.

Hatalarınızdan çıkardığınız dersler için kendinizi kutlayın

Hayat bu ya; yaşamımızın ilk yıllarından itibaren ‘düşe kalka’ öğreniyoruz. Elimiz yandığı için sıcak bir şeye dokunmamayı, kaydıraktan ters kayarsak başımızı vurabileceğimizi ya da birine yeterince güvenmeden kalbimizi açtığımızda incinebileceğimizi… Tüm bu hata görünümlü deneyimler, aslında heybemizde biriktirdiğimiz dersler. Ve aslında hepimiz bu derslerden geçme konusunda oldukça başarılıyız. Bir sona geldiğinizi düşündüğünüzde ‘hata yaptım’ demek yerine ‘öğrendim’ cümlesini kurduğunuzda her şeyin sizin lehinize işlemeye başladığınızı göreceksiniz ve o zaman o geçtiğiniz her ders için kendinizi kutlamak çok daha keyifli olacak!

En küçük adımın bile çok kıymetli olduğunu unutmayın

Yaşam yolculuğunuzda kendinize hep şunu hatırlatın: En küçük adımım bile fark yaratıyor! Her zaman aynı istekte, motivasyonda, dinginlikte olmayabilirsiniz, her zaman büyük adımlar atamayabilirsiniz, her zaman yepyeni bir başlangıç için hazır hissetmeyebilir, zaman zaman o bitişe çakılıp kaldığınızı düşünebilirsiniz. Ama unutmayın ki yaptığınız küçük bir şey, attığınız minik bir adım bile sizi ‘bitiş’ten ‘başlangıç’a ulaştırmak için çok kıymetli.

Kısacası, bitişler hüsranla, kayıpla, üzüntüyle, hayal kırıklıklarıyla anılsa da, aslında hiç de öyle değiller. Ve bakış açınızı değiştirmek, her bir sonu başlangıç olarak görebilmek sizin elinizde. Yeter ki o kapanan kapının ardından yenisini nasıl açacağınızı bilin.

İlginizi çekebilir: Yeni başlangıç yapmak isteyenlere ilham verici filmler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale