X

Her anı değişken olan yaşamda her şeye eşit mesafede kalmak

Ve bir kamp daha bitti, bir Yaşam Masalı kampı daha…

Her seferinde başka bir şey öğrenmek, her seferinde dönüşmek ve devinmek yaşamın başka perspektiflerinde paha biçilemez. Bu sefer de her seferinde biraz daha anladığım gibi, eğitmen olarak oturduğum koltuktan biraz daha öğrenci olarak kalktım. Öğrenmenin ve keşfin biraz daha tadına vararak, yaşam penceremin çerçevelerini az daha aralayarak.

Yaşam dediğimiz bilinç halinin içinde, topladığımız her ışık zerresiyle biraz daha aydınlatıyoruz kendimizi ve etrafımızı. Kendimizi han gibi görürsek, yaktığımız her ışık ile uzaklardan görünür oluyoruz her seferiye… Yoldakiler gördüklerini, hancılar biriktirdiklerini devredip birbirlerine, boşalmış küfeleri ile yine düşüyorlar yollara. Yeni deneyimler, yeni farkındalıklar ve idraklar için. Bir sonraki han ve seferiyle buluşana kadar.

Bildiğimiz ve öğrendiğimiz her şey, yolumuza o veya bu şekilde eşlik ve tanıklık edenlerimiz için. Birbirimize devrede devrede tüm bilgiyi genişletiyor, yerine yenisini almak, daha da büyümek ve anlamak için yer açıyoruz.

Hiçbir zaman bilinmez kim han veya hancı, kim yolcu…

Ve evet aynı sebepten, önemlidir oturduğun koltuktan daha da öğrenci olarak kalkmak…

Hamdolsun demek yakıştı buraya…

Yaşama bakış açımızdaki sabitlik hali, bizleri olmamız gerekenden ve genişleyip büyüme arzusunda olan ruhumuzun çağrısından, pek tabii ki özgür otantik halimizden alıkoyuyor. Bildiklerimiz olarak işaretlediğimiz her durum, bizler için sabitleyici ve katılaşmış haller dışında bir şey değil. Bu katılık içerisinde akmak, elbette yoldakini zorlar.

Yargı dediğimiz şey bundan başka nedir ki; “sandığımızı” kerteriz alıp, yeniye katı bir pencereden bakmak dışında.

Oysa yaşamda her şey oynak, her şey değişkendir. Bu değişim içerisinde dans edebilen her aralıktan süzülerek bir sonraki bakışa, saf ve bilmeyen gözlerle bakabilme hali özgürleştirir ve otantikliğimizi çıkarır ortaya. Ancak olduğu gibi algılayabildiğimizde yaşamı ve durumları, yaşamı anlayabilir, kendi varoluşumuzu onurlandırabiliriz. Aksi, sürekli bir çatışma ve kavgadır.

Her anının bir macera olduğu, heyecan, neşe olduğu, duygulardan duygulara gark ettiğimiz ve her birinden ayrı ayrı keyif aldığımız, bir duygular panayırına dönüşür.

Oyundaki kural, hiçbirine takılı kalmamak, sabitleştirmemek kendimizi. Ne hüzünde, ne mutlulukta…

Her şey gibi geçicidir ve o ana özeldir; en güzel ve en zor duygular bile. Sadece içinde kalıp, var olduğu sürece keyfini çıkarmaktır yapacağımız şey.

Kendimiz diye sabitlediğimiz hallere rağmen, bizi var ettiğine inandığımız hallerimize davranışlarımıza rağmen, kendimize rağmen…

Kurduğumuz imaj kalelerinin yıkılmasından korkmadan, onların sadece birer yanılsama olduğunu, başka bir durum içerisinde hükümsüzleşeceğini bilerek…

Bu yüzdendir kendimize güvensiz oluşlarımız, sadece belirli sınırlarda doğal olabilişlerimiz. Tutunduğumuz hallerin, her coğrafyada yaşayamamasından. Bundan doğal ne olabilir ki? Kendimizi tutunduğumuz tek bir hal sanırsak, nasıl barınabiliriz başka hallerin, durumların içerisinde?

Akışkanlık güzeldir, tutunmadan, halden hale dönüşmek ve hepsiyle eşit mesafede dans etmek…

İnsanın güzelliği de buradadır, o haller içerisinde sorunsuzca akabilen, değişip dönüşebilen ve bununla yükselip büyüyendir. Şöyle bir bakınca insanlık tarihine, varoluşu bigbang den bu zamana o kadar kısa bir süreçte ki. Bu yüzden, en büyük yeteneğimiz, dönüşmek ve uyum sağlamak.

Sabitlik, güven arayışımızdan ileri gelir. Oysa tüm güvensizliği sabit hallerimiz getirir.

Zihinlerimizin garip paradoksu işte, korktuğumuz ve kaçtığımız her şeyi kendi ellerimizle yaratıp koyuyoruz önümüze. Tek bir çıkışımız var, değişimin dönüşümün doğallığını hem kendimiz hem de etrafımız için kabul ve idrak etmek.

Her gün biraz daha insan olmaya çalışıyoruz, “iyi insan” demiyorum, insan diyorum. Görece kavramlardan da uzak olarak, sadece kendi olmaya çalışan… Kendimize izin verdiğimiz ölçüde, kişilere ve durumlara da izin verir, izin verdikçe esnekleşir, akışkan hale geliriz, böylelikle her şeyi algılayabilir, uyum içerisinde akışı deneyimleyebiliriz.

Kendimize her şey olmak konusunda izin verdiğimiz bir hafta olsun, yaşamın her noktasını deneyimlemek gerçekten çok güzel.

Ben buradan Ziya Azazi’nin kampına geçiş yapıyorum, biraz da dönmeyi öğrenelim, duygularımız arasında dans ederken bedenlerimizi de bu oyuna dahil edelim diye.

Sevgiyle kucaklarım…

 

İlginizi çekebilir: Yaşamı deneyimlerken içeride ne varsa dışarıya da onu yansıtırız

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale