X

Kendin olma cesareti ve olduğun gibi davranabilme: Otantiklik

Kendiniz olun; zaten başka herkes alınmıştır.” Oscar Wilde

Davranışlarınız, kurduğunuz cümleler karşınızdaki insana göre değişiyor mu? Giydikleriniz, yaşadığınız hayat, eviniz, mesleğiniz, arkadaşlarınız özünüzü yansıtıyor mu? Dünyada çok az kişinin kendine, özüne uygun yaşamaya cesareti vardır. Çoğu insan kendi biricikliğinin altını çizmektense sürünün bir parçası olmayı tercih eder. 

İngilizce “authentic” kelimesinin karşılığı olarak kullanılan otantik kelimesi doğal, içten, samimi, doğru anlamına gelmektedir (Turhan, 2007:4). Yaşamda otantiklik bireyin kendinin farkında olması, kabul etmesi ve yaşamını buna göre şekillendirmesi anlamında kullanılmaktadır (Yener, 2018). Harter, otantikliği, bireyin içsel deneyimlediği değerler, arzular ve duygularla tutarlı yollarla kendini açıklaması ve göstermesi olarak tanımlamıştır (2002). Kernis ve Goldman (2006) otantikliği, bireyin günlük yaşantısında gerçek benliğini engellenmemiş bir biçimde yaşama geçirmesi olarak tanımlamaktadırlar. Kısacası otantiklik, başka insanlar tarafından algılanabilecek, kendine karşı dürüst olma duygusu, bireyin gerçek benliğinin farkındalığı, kendine bağlılık ve kendini ifade etme öğesine sahiptir (Chan vd., 2005). Otantik olmak olduğun gibi davranabilmektir.

Araştırmaların da bize gösterdiği gibi otantik olmak bizi mutlu etmektedir. Tel Aviv Üniversitesi’nden Yona Kifer ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmada katılımcılar iki gruba ayrılmış. Birinci gruptaki katılımcılardan kendilerini otantik hissettikleri, yani kendilerine uygun davrandıkları, düşüncelerini olduğu gibi yansıttıkları bir durumu hatırlamaları ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. İkinci gruptaki katılımcılardansa kendilerini otantik hissetmedikleri bir durumu hatırlamaları ve bu durumu zihinlerinde canlandırmaları istenmiş. Daha sonra her iki gruptaki katılımcılara o anlık durumlarıyla ilgili bir mutluluk testi verilmiş. Bu mutluluk testine göre kendilerini otantik hissettikleri bir durumu hatırlayan birinci gruptaki katılımcıların, ikinci gruptaki katılımcılardan daha mutlu olduğu ortaya çıkmış.

Evet biz gerçekten de kendimize, özümüze uygun yaşadığımız zaman daha mutlu oluruz. Ancak çoğu insan çocukluğundaki otorite figürlerinden kendisinde bir sorun olduğuna dair yanlış mesajlar alarak büyür. Ve bu yüzden de kendini ve özünü saklayarak yaşamayı öğrenir. Sürekli kendi özünü inkar ederek, bastırarak yaşamak insan ruhunda onulmaz yaralar açar. Kişinin kendini sürekli olarak bastırması, kişinin kendine yabancılaşmasına ve mutsuzluğa yol açmaktadır. Bireyin kişiler arası ilişkilerde gerçek benliğini ortaya koyması yani otantik olması psikolojik sağlığa katkı sağlamakta, dış baskıdan ya da cezadan kaçınmak için benliğini ortaya koyamaması psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir (İlhan ve Özdemir, 2013).

Gelelim yazımızın başındaki sorulara. Örneğin siz arkadaşlarınızdan veya çevrenizdeki insanlardan onay almak adına kendinizi yadsıyan cümleler mi kuruyorsunuz? Sırf sizi sevsinler diye özünüzü açığa çıkarmadan mı yaşıyorsunuz? Ya da sırf karşınızdakiler mutlu olsunlar diye kendinizi olduğunuzdan daha az zeki, daha az başarılı ya da daha az güzel mi göstermeye çalışıyorsunuz? Daha ne kadar kendinizi bu şekilde feda ederek yaşamınızı sürdürmeye niyetiniz var? Sizce, siz sadece kendiniz olarak yaşamayı hak etmiyor musunuz? Daha önceki yazılarımdan birinde onay ihtiyacımızdan bahsetmiş ve bu ihtiyacı sadece ve sadece kendimizin karşılayabileceğini söylemiştim. Bu fikrimi yineliyorum. Bize nihai onayı verecek insan yalnızca kendimiziz. Biz artık onaylanma ihtiyacı yüksek olan çocuklar değil, hayatını başkalarının onayına ihtiyaç duymadan sürdürebilme kapasitesine sahip yetişkinleriz.

İlginizi çekebilir: Hayal kırıklıklarından korunmak için kendi onayını kendin ver

Siz de birçok yetişkin gibi senelerdir kendinizle iletişim içine girmiyor olabilirsiniz. Hayat mücadelesi yüzünden kendi isteklerinizi, hayallerinizi ve özünüzü unutmuş olabilirsiniz. Dilerseniz kendinizi hatırlamanız için birkaç egzersiz yapabiliriz. Lütfen sevdiğiniz bir deftere bu soruların cevaplarını yazın…

  • Sizce siz kendinize uygun mu yaşıyorsunuz? Giyiminiz, eviniz, arkadaşlarınız ve çalışıyorsanız mesleğiniz sizi yansıtıyor mu?
  • En çok nerede ve ne yaparken kendiniz oluyorsunuz?
  • Siz herkes için aynı kişi misiniz?
  • Kendiniz olmaya en çok kimlerin yanında cesaret edebiliyorsunuz?
  • Çocukken en çok hangi aktiviteleri yaparken mutluydunuz?
  • En büyük çocukluk hayaliniz neydi? Bu hayal gerçekleşti mi?
  • Otantik, kendi özüne uygun yaşayan insanlardan bahsedince aklınıza kimler geliyor? Bunun bir listesini yapabilir misiniz? Sizce bu insanların ortak özellikleri nelerdir?

Tabii ki biz karşımıza çıkan her insana varlığımızın tüm yönlerini açamayız. Zaman zaman kendimizi korumak adına sosyal maskemizi yüzümüze geçirmek zorundayız.

Ama ya bu maskeler derimize sımsıkı yapışıp bizi artık aynada gördüğümüz insana tamamen yabancı hale getiriyorsa? Unutmamak gerekir ki hayatımız kendimizi yaşayabilme cesaretimize göre büyür ya da küçülür. Otantik insanlar kendi özlerine uygun yaşadıkları için bulundukları ortama farklı bir ışık yayarlar. Otantik insanlar kendilerini toplumun onlara dayattıklarına uymak zorunda hissetmezler. Onlar kendi doğrularının peşinde gidecek kadar yüksek bir özgüvene sahiplerdir. Dünyanın en ünlü şarkıcılarından Barbra Streisand sürünün bir parçası olsa ve kemerli burnuna estetik yaptırsaydı sizce içindeki gerçek enerjiyi bize bu denli kuvvetli yansıtabilir miydi? Stresiand estetiksiz burnu ile “ben buyum ve bu olmaktan memnunum” mesajı vermektedir. Ve bu mesaj gerçekten de çok güçlü bir mesajdır. Unutmayın bir insana en çok yakışan kendi olmaktır. Peki ya bizim varlığımızla, fiziğimizle, giydiklerimizle, konuştuklarımızla alabildiğine kendimiz olma cesaretimiz var mı?

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Varoluşsal bir huzursuzluk hali: Huzursuz ruh sendromu

Kaynaklar:

  • Chan, A., Hannah, S. T. ve Gardner, W. L. 2005 ‘Veritable Authentic Leadership: Emergence, Functioning, and Impacts’, Monographs in Leadership   and management, 3, 3-41.
  • Harter, S. (2002), “Authenticity”, C. R. SNYDER ve S. J. LOPEZ (Ed.), Handbook of Positive Psychology, London: Oxford University Press, 2002, 382-394.
  • İlhan, T., Özdemir, Y. (2013). Otantiklik Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. 5(40), 142-153.
  • Kernis, M. H.,& Goldman, B. M. (2006). A multi-component conceptualization of authenticity: Theory and research. In M. P. Zanna (Ed.), Advances in experimental social psychology (pp. 283-357). New York: Academic press.
  • Kifer, Y., Heller, D., Perunovic, W.Q.E. and Galinsky, A.D. (2013). The good life of the powerful: The experience of power and authenticity enhances subjective well-being. Psychological Science: Research, Theory, and Application in Psychology and Related Sciences, 24, 280–8
  • Turhan, Muhammed. 2007. Genel ve Mesleki Lise Yöneticilerinin Etik Liderlik Davranışlarının Okullardaki Sosyal Adalet Üzerindeki Etkisi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Elazığ, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007
  • Yener, Serdar. (2018). Psikolojik Rahatlık Algısının Otantik Liderliğin Sinizm Üzerindeki Etkisinde Aracı Rolü. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 13. 10.17153/oguiibf.335447.
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale