X

Günlük hayatın stresinden uzaklaştıran mindfulness pratikleri

Düşüncelerimizin onları yargılamadan geçip gitmesine izin vermekte hepimiz zorlanıyoruz, öyle değil mi? Hep daha derine inmeyi, hep daha fazlasını düşünmeyi, öncesini-sonrasını, geçmişi-geleceği kurgulamayı istiyor -daha doğrusu istemesek de bunlara çekiliyor- ama bir türlü ‘şimdi’de, anın içinde kalamıyoruz. Ne yazık ki günlük hayatın bitmek bilmeyen stresinde, koşturmacasında, kaygılarında kaybolurken anda kalmayı başarmakta çok zorlanıyoruz. En son ne zaman mindful bir an yaşadığınızı hatırlıyor musunuz sorusuna cevap bulabilmek için muhtemelen hepimizin fazlaca geriye gitmesi gerekiyor. Ama biz anda kalamadıkça önce yaşam kalitemiz düşmeye, daha sonra da zihin sağlığımız tehlikeye girmeye başlıyor. Çünkü, anı kaçırdıkça, olumsuz duygu ve düşünceler girdabında kayboluyor, kaygılarımıza sürekli yenilerini ekliyor, en kötü senaryoları durmaksızın canlandırıyor ve dikkatimizi, odağımızı kaybediyoruz.

Peki, modern dünyanın tüm uyaranlarına ve bedenimizin-zihnimizin bir uzvu haline gelmiş strese rağmen anda kalmayı başarmanın kolay bir yolu yok mu? Aslında var, hem de günlük hayatımıza kolayca entegre edebileceğimiz -ve hatta halihazırda varolan- pek çok pratik, anda kalmamıza yardımcı olabilir. İşte günlük rutinlerimizde meydana gelen stresi azaltmamıza ve anda kalmamıza yardımcı olacak mindfulness pratikleri-hem de hayatın tam da içinden-:

Niyetinizi belirleyin

Her güne kafamızda pek çok ‘Yapılacak!’ ile başlıyoruz, değil mi… 9’daki toplantıya katıl, çocukların kitaplarını al, akşam eve gelirken markete uğra gibi pek çok günlük iş var listelerimizde. Peki, zaten kendimize görev verip o gün içinde yerine getirmeye alışık olduğumuz bir sistem varsa, bunu neden zihin sağlığımıza iyi gelecek bir mindfulness egzersizine çevirmeyelim? Güne kendinize anda kalmanızı, zihninize, bedeninize odaklanmanızı sağlayacak niyetler belirleyerek başlayın. Örneğin, ‘bugün sabırlı olacağım’ dediğinizde ve bunu yerine getirmek için gün içinde daha dikkatli, özenli olduğunuzda sizi strese sokan bir durum karşısında fevri tepkiler vermek, dürtüsel hareket etmek ya da canınızı sıkmak yerine daha sakin davranabilir, kendinize sabırlı olmanız gerektiğini hatırlatarak stres yaratan durumun üzerine yoğunlaşmak yerine sakinliğe odaklanabilirsiniz. Bu da sizi o durumun ‘olası kötü senaryolarında’ kaybolmak yerine anda kalmaya iter. Bu tür bir niyetle güne başladığınızda veya güne başlarken aklınıza gelmese bile gün içinde kendinize böylesi bir niyet belirlediğinizde yeni bir iç görü ve farkındalık düzeyi kazanabilir, eylemlerinizin belirlediğiniz niyetle uyumlu olup olmadığını değerlendirebilmek için şimdiki zamana daha fazla odaklanabilirsiniz. Bunu alışkanlık haline getirebilmek için dilerseniz yazarak başlayabilir, daha sonra zihinsel bir pratik olarak uygulayabilirsiniz.

Ev işlerini fırsata çevirin

Hemen hemen her gün evle ilgili ufak tefek veya büyük düzenlemeler yapıyoruz. Bu bazen bulaşıkları yıkamak ya da çamaşırları makineye atmak, bazense mobilyaların yerini değiştirip dip köşe temizlik yapmak olabiliyor. Bunları çoğu zaman otomatik pilota bağlamış şekilde yapıyor olsak da anda kalmak için basit ama etkili bir mindfulness egzersizine çevirebiliriz. Örneğin, bulaşıkları yıkarken suyun sıcaklığına, sabunun kokusuna, baloncukların yoğunluğuna, tabakların dokusuna, kısacası o an uğraştığımız, elimizin, gözümüzün değdiği her şeye ‘gerçekten’ odaklanarak anda kalmayı başarabiliriz. Tahmin etmek zor değil ki sık sık ev işleri ile uğraşırken zihniniz sizinle o gün yaşadığınız bir tartışmayı hatırlatarak ya da seneler önce başınıza gelen bir olayı yeniden kurgulatmaya çalışarak adeta oyun oynuyordur. Bu da sizi haliyle anın içinden uzaklaştırıyordur, çünkü yaptığınız işe gerçekten odaklanmayarak zihninizin savrulmasına izin veriyorsunuz. Bunun yerine ne ile uğraşıyorsanız, dikkatinizi ona vererek mindful anlar biriktirebilirsiniz. Her gün kısa ya da uzun zaman dilimlerinde uğraştığımız ev işlerini düşünecek olursak, gerçekten de mindfulness pratiklerine çevirebileceğimiz çok fazla fırsat olduğunun farkına varabiliriz.

Yediklerinize odaklanın

Kahvaltı, akşam yemeği, kahve molası, atıştırmalıklar… Gün içinde yeme-içme anlarımız oldukça fazla. Ama ne yazık ki bu anları yeterince doğru değerlendiremiyoruz. Çünkü çoğumuz, yemek yerken bir yandan da telefondaki bildirimleri kontrol etmeye, ekrandan bir şeyler izlemeye ya da telefonla konuşmaya alışkınız. Ve bu alışkanlıklarımız bizi andan uzaklaştırmak için oldukça güçlü bir etkiye sahip. En son ne zaman salata hazırlarken domateslerinin kabuğunun nasıl olduğuna ya da çay içerken fincanın sıcaklığına odaklandığınızı hatırlıyor musunuz? Muhtemelen hayır, çünkü çoğumuzda olduğu gibi zihniniz geçmiş ya da gelecekle o kadar meşguldü ki anı kaçırdınız… Ancak, dikkatimizi yediklerimize içtiklerimize vermeyi başarabilirsek, günlük hayatımızın içinden olan bu eylemler, bir mindfulness pratiğine dönüşebilir. Yemek hazırlarken ya da yemek yerken, bir şeyler içerken dikkatinizi telefondan, televizyon ya da bilgisayardan kaydırıp yediklerinize verirseniz, bu bilinçli farkındalık durumu sizi anda kalmak için teşvik edebilir. Yemeğin tadı, sıcak bir içeceğin boğazınızdan geçerken verdiği o his, lokmalarınızı ne kadar sürede çiğnediğiniz… Kısacası, bir şeyler yiyip içerken dikkatinizi yeme-içme eylemlerinize vererek anda kalmayı başarabilirsiniz. Telefonunuzu sessize alıp, ekranları kapatıp, herhangi bir uyaran veya dikkat dağıtıcı olmadan yemek yemeyi alışkanlık haline getirdiğinizde, gün içinde ekstra çaba sarfetmeden mindful anlar yaratabildiğinizi göreceksiniz.

İlginizi çekebilir: Mindful eating: Porsiyonları kaçırmadan yediklerimizden tatmin olmak

Biraz müzik, biraz dans

Müzik, ruhun gıdası, bunu hepimiz biliyoruz. Aynı zamanda zihnin de gıdası, çünkü yalnızca iyi hissettirmekle kalmıyor, zihnimizin şimdiki ana odaklanmasını da sağlıyor. Eğer bir türlü anda kalamıyor, sürekli geçmişi ya da geleceği düşünüyorsanız, müzik sizi zihninizde oluşmuş kara girdapların içinden çekip anın içine getirebilir, bunu hareketle birleştirdiğinizde ise şarkı sözlerinin sizi alıp olası hayallere daldırma ihtimalini de düşürebilir En sevdiğiniz şarkılardan oluşan bir playlist hazırlayın ve kendinizi şarkının ritmine bırakın. İçinizden geldiği gibi gönlünüzce, dilediğinizce şarkıya eşlik edin ve bedeninizi de hareket ettirmeye başlayın. Oradan oraya kollarınızı savurun, ayaklarınızı sallayın, zıplayın, hareket edin, coşun. Göreceksiniz ki gün içinde verdiğiniz küçük molaları biraz müzik, birazsa dans ile taçlandırmak size anda olduğunuzu hissettirecek.

İlginizi çekebilir: Ailece uygulayabileceğiniz günlük mindfulness rutinleri

Sanatsal uğraşlar edinin

Sıkıcı bir toplantıyı dinlerken ya da birtakım düşüncelere dalmışken, en yakınınızdaki kağıdı karalamaya başladığınız oluyor mu? Sık sık bir şeylerle uğraşırken boş bulduğunuz yerlere bir şeyler çiziyor musunuz? Eğer cevabınız evetse bunu hemen bir mindfulness egzersizi olarak değerlendirmeye başlayabilirsiniz. Karalamak, çizim yapmak, boyamak, resim çizmek, origami yapmak, kısacası kağıtla, kalemle, boyalarla haşır neşir olan sanatsal uğraşlar ile zaman geçirmek, kaygılı düşüncelerinizden, endişelerinizden arınmanıza, zihninizi de bedeninizi de ana getirmenize yardımcı olabilir. Sanatsal uğraşlar ile zaman geçirirken yaratım sürecinize odaklanabilir, her bir çizginin derinliğine konsantre olabilir, boyaların dokusunu, renklerin canlılığını hissedebilir, zihinsel farkındalığınızı artırarak anda kalışınızı destekleyebilirsiniz.

Duyusal farkındalıklar geliştirin

Gün içinde ne ile uğraşıyorsanız olun, duyularınızın farkına vararak anda kalmayı başarabilir, böylece yaptığınız her şeyi bir mindfulness egzersizine çevirebilirsiniz. Beş duyunuza odaklanarak, anda olduğunuzu hissettirebilir, zihninizi ‘havada’ dolaşmaktan çekip çıkarıp şimdiki zamana getirebilirsiniz. Örneğin, yürüyüş yaparken ayak tabanlarınızdaki baskıyı hissetmeye odaklanabilir, karşınıza çıkan bir çiçeği koklayabilir, kahvenizin yanında yediğiniz çikolatanın damağınızda erirken bıraktığı o dokunuşu daha derinden hissedebilirsiniz. Duyularınızı harekete geçiren ne varsa, gün içinde onlarla geçen zamanınızı mindful anlar yaratmak için kullanabilirsiniz.

Günlük yaşantımız pek çok stres faktörü ile dolu olsa da, geleceğin belirsizliği ve geçmişin pişmanlıkları bizi bugünden koparıp başka yöne savurmaya çalışsa da küçücük bir farkındalık göstererek yakaladığımız anları mindfulness, yani anda kalma becerimizi geliştirmek için kullanabiliriz.

İlginizi çekebilir: Gündelik hayatta mindfulness: Sıradan eylemlerinize farkındalık katın

Kaynak: apartmentherapy

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale