X

Güneşli günler, kendinizi suçlu hissetmenize neden oluyor mu: ‘Sunshine guilt’ nedir?

Hafta sonu güneş ışıl ışıl etrafı aydınlatırken evde kaldığınız veya açık havada zaman geçirmediğiniz için kendinizi suçlu hissediyor musunuz? Güneşli havayı görür görmez kendinizi dışarıya atmanız gerektiğini hissediyor ama bunu yapamadığınız için içinizi sanki bir huzursuzluğun kapladığını düşünüyor musunuz? ‘Ah, evet tam da ben’ diyorsanız sunshine guilt yani güneş ışığı suçluluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Güneşli günler çoğu insan için doğada kendisiyle, sevdikleriyle keyifli dakikalar geçirmek, tazelenmek ve dinlenmek için mükemmel bir fırsat olarak değerlendirilse de bazılarımız için hiç beklenmeyen bir suçluluk duygusuna neden olabiliyor. İyi ama neden? Güneşli günlerin insanları çok daha iyi hissettirmesi gerekmiyor mu? Bu suçluluk duygusu, bu huzursuzluk hali de nereden geliyor… Cevap; pek çoğumuzun tahmin edebileceği üzere modern dünyamızın getirdiği üretken olma baskısından. Gelin, bu konunun biraz daha derinliklerine inelim.

‘Sunshine guilt’ ne demek ve neden ortaya çıkıyor?

Sunshine guilt, en öz tanımıyla güneşli bir günde dışarıda zaman geçirmek yerine kapalı alanlarda kalındığında hissedilen suçluluk duygusu. Bu suçluluk duygusuna aynı zamanda güneşli havanın tadını çıkarma fırsatını kaçırmış olmanın yarattığı pişmanlık ve huzursuzluk da eşlik ediyor. Böylesi güzel bir günü ‘doğru’ değerlendirememiş olmanın acısı olarak da tanımlamak mümkün. Ve bu duygunun altında yine pek çoğumuzun yakından tanıdığı bir his olan FOMO yatıyor; yani ‘fear of missing out’, bir şeyleri kaçırma korkusu.FOMO yatıyor;

Düşünün ki güneşli bir Pazar günü siz evde koltuğunuza uzanmış sosyal medya hesaplarınızda zaman geçirirken arkadaşlarınızın çimenlerde güneşin tadını çıkarırken paylaştıkları fotoğrafları, videoları görüyorsunuz… İşte tam da bu anda hissettiğiniz o ‘bir şeyleri’ kaçırmış olmanın verdiği huzursuz his, güneş ışığı suçluluğunu en iyi açıklayan örneklerden biri.

Ne yazık ki modern dünya bize hep ‘bir şeyler yapmayı’ şart koşuyor. Çalış, gez, kitap oku, yemek yap, bir şeyler üret, arkadaşlarınla görüş, ailene zaman ayır, evi düzenle, açık havada yürüyüş yap, spora git gibi gibi… Hepimiz arka planda asla bitmeyen bir yapılacaklar listesi ile yaşıyor gibiyiz, oysa ki o listeyi bile biz yazmadık. Neden insan, sadece canı o güneşli günde evde kalmak istediği için suçlu hisseder ki? İşte nedeni bitmeyen üretkenlik baskısı, bir şeyleri kaçırma korkusu, sürekli meşguliyet hali, verimlilik kültürü, başarısız olma kaygısı, ‘hiçbir şey’ yapmadan durmayı bilememek ve hem bizim kendimizden hem de toplumun bizden beklediği o ‘yüksek performans’. Oysa ki hepimizin ‘durmaya’ da ihtiyacı var.

Üretken olmak, verimli çalışmak, kendimizi, bedenimizi, zihnimizi bize iyi gelen bir şeylerle meşgul tutmak elbette ki keyif verici ancak her şeyin olduğu gibi tüm bunların da fazlası zarar. Çünkü yoğun stresle her gün karşı karşıya kaldığımız, ekonomik endişeler yaşadığımız, gelecek kaygısı güttüğümüz belirsiz bir dünyada yaşıyoruz ve iyi hissetmek, motivasyon halini korumak gerçekten de kolay değil. O nedenle durup dinlenmeye ve bazen gerçekten de hiçbir şey yapmadan zaman geçirmeye ihtiyacımız var. Ve evet bazen güneşli güzel günlerde de…

Gün ışığı suçluluğuyla nasıl başa çıkılır?

Eğer siz de benzer bir ruh halini sık sık yaşıyor ve kendinizi güneşli günlerde dışarıya çıkmadığınızda ya da ‘verimli bir şeyler’ yapmadığınızda suçlu hissediyorsanız, bununla başa çıkmak için birkaç yolu deneyebilirsiniz.

İlk adım güneşli günlerde ‘durmak’ istemenizin en doğal hakkınız ve ihtiyacınız olduğunu kendinize hatırlatarak başlayın. Daha sonra duygularınızı olduğu gibi kabul edin ve kendinizi suçlamak yerine kendinize şefkat gösterin. O gün sadece evde kalmaya ihtiyacınız olabilir veya sizden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı açık havada zaman geçiremiyor olabilirsiniz, bunun bir sorun olmadığını kabul edin. Eğer suçluluk duygunuz ağır basıyorsa bunun kişisel arzularınızdan mı yoksa dışarıdan gelen beklentilerden mi kaynaklandığını bulmaya çalışın.

Mevcut koşullar kontrolünüzde olsun olmasın, güneşli bir havayı kapalı bir mekanda geçirirken rahatlamak ve iç mekanlarda keyfinizi, konforunuzu artıracak düzenlemeler yapın. Güneş ışığı ve açık hava etkinlikleri çok sayıda fiziksel ve zihinsel fayda sağlıyor olsa da aslında yaşamda her şey denge ile ilgili. Yapabildiğiniz zamanlarda güneşli günleri kucaklayabilir, aynı zamanda iç mekanlardaki sessizliğin ve rahatlaman anlarının da tadını çıkarabilirsiniz. Her iki durumun da sağlıklı ve mutlu bir yaşama katkıda bulunduğunu unutmayın.

İlginizi çekebilir: Yatakta çürüme trendi (bed rotting) faydalı mı zararlı mı?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale