X

Gerçek aşk sanılan zorlu durum: Limerence

Daha önce birisine karşı çok büyük bir sevgi veya hayranlık hissettiğiniz oldu mu? Eğer bu soruya olumlu cevap veriyorsanız karşımıza iki seçenek çıkıyor: Bu hissettiğiniz şey ya gerçekten aşktı ya da limerence. Gelin, anlaşılması fazlasıyla zor olan ve romantik ilişkilerde sınırların yok olmasına yol açabilen limerence kavramını birlikte inceleyelim.

Limerence nedir?

Limerence, 1970’lerde Amerikan psikolog Dorothy Tennov tarafından ortaya atılmış olan bir kavram. Genellikle psikoloji alanının içinde değerlendirilen limerence, dopamin hormonunun etkisiyle harekete geçen bir eğilimi tanımlıyor. Bu eğilime sahip insanlar, romantik bir ilişki yaşadığı veya yaşamak istediği bireye karşı saplantılı bir sevgi hissediyorlar. Bu hissiyat yüzünden insanlar karşılarındaki kişiyi sürekli özler hale geliyorlar ve ondan başka bir şey düşünemiyorlar. İş ve eğitim gibi önemli sorumlulukların unutulması da bu düşünce durumunun içerisinde yer alıyor. Anlayacağınız, limerenceyi deneyimleyen insanların aklı sadece tek bir kişide oluyor ve bahsi geçen bireyler bu kişi olmadan hayatlarına devam edemeyeceklerine inanıyorlar.

İlk kez incelendiği zaman limerence ilk görüşte aşk gibi yorumlanıyor fakat bu kavram aslında negatif bir durumun habercisi. Bir başka deyişle, aşık insanlar hayatlarına devam edebiliyorken limerenceye sahip bireyler ruh hali başta olmak üzere her açıdan sıkıntı çekiyor. Kısacası, limerence yüzünden belirli insanlar ilahlaştırılıyor ve bu insanlardan ayrı vakit geçirmek bir zulüm haline geliyor. Gerçek sevgiden çok farklı bir olgu olan limerencenin içinde bir de ‘limerence objesi’ diye bir kavram barınıyor. Limerence objesi, limerenceyi yaşayan insanların büyük aşk gibi gözüken duyguyu beslediği kişiyi anlatıyor.

Limerencenin evreleri nelerdir?

Temelde üç evreden oluşan limerencenin ilk evresi bağlanma olarak biliniyor. Birey bu evrede herhangi bir kişiyle romantik bir bağ geliştirmeye başlıyor. Zaman geçtikçe bu bağ güçleniyor ve aşk zannedilen hissiyat kendisini gösteriyor. Bu his yüzünden birey ilişki kanalı oluşturduğu kişiye sıkı bir şekilde bağlanıyor ve ona karşı büyük bir güven besliyor. Hatta, bu kişinin yanlış söylemleri ve tutumları görmezden geliniyor.

İlk evrede herhangi bir kişinin özel olduğu düşüncesi geliştirildikten sonra kristalleşme olarak bilinen ikinci evre başlıyor. Bu evrede bireyin karşısındakine duyduğu sevgi daha da güçleniyor ve artık bahsi geçen kişiden kopulamaz hale geliniyor. Kaybetme korkusunun baş gösterdiği kristalleşmede birey kendi isteklerini ve inançlarını bir kenara bırakarak sadece karşısındakinin isteklerine ve inançlarına göre yaşamaya başlıyor.

Son evre olan bozulmada ise bir panik hali bireyin etrafını sarmaya başlıyor. Bu panik yüzünden birey cinsellikten zekasına kadar her şeyi kullanarak karşısındakini kaybetmemek için çaba sarf ediyor. Ayrıca, karşı tarafa baskı uygulama ve sürekli onu kontrol etme durumu da bu evrede gelişiyor. Örneğin, bir insan partnerinin cep telefonunu gizlice karıştırıyorsa veya sürekli partnerini arayıp nerede olduğunu öğrenmek istiyorsa bu insanın bozulma evresinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu evredeki panik yüzünden birey romantik ilişkiyi evlilik gibi durumlarla resmileştirme isteğini de sık sık belirtebiliyor.

İlginizi çekebilir: Bütünsel hayranlık: Estetik çekim (aesthetic attraction) nedir?

Aşk ve limerence arasındaki ayrım nasıl yapılabilir?

Her ne kadar gerçek aşk ve limerence benzer belirtileri doğurabilse de bu iki kavram arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Öncelikle, aşkın bir duygu olduğunu ve limerencenin ise toksik bir deneyim olduğunu belirtmek istiyoruz. Limerence, rahatsız edici davranışları barındırırken aşkın içerisinde pozitif tutumların ve duyguların yer aldığını da vurgulamalıyız. Örneğin, limerence çoğu zaman hayal kırıklığı ve yoğun bir üzüntü getirirken gerçek aşk tutkuyu, saygıyı, güveni, rahatlığı ve sadakati yanında taşıyor.

Gerçekten aşık olan insanlar, partnerlerine her ne kadar bağlı olsalar da ayrılık durumunda tek başlarına ayakta kalabileceklerini çoğu zaman hissediyorlar. Limerence ise saplantı geliştirdiği için limerence objesinden ayrı yaşanılmayacağı düşünülüyor. Anlayacağınız, aşk duygusuyla gerçeklikten kopulmuyor fakat limerence yüzünden birey gerçeklikten uzaklaşarak günlük hayatını ilişkisiyle ilgili sürekli hissettiği olası tehditlerle devam ettirmeye çalışıyor.

Limerenceyle nasıl başa çıkılır?

Eğer limerenceye yakalandığınızı düşünüyorsanız partnerinizi veya partner olmak istediğiniz insanı gerçekten tanımaya çalışmalısınız. Bu tanıma sürecinde karşınızdaki kişinin size uymayan özelliklerini fark edip bu özelliklerin hayatınızı olumsuz etkileyebileceğini anlamaya özen göstermelisiniz. Daha sonra, kendinizi tanıyarak ve severek yola devam etmelisiniz. Kendinize göstereceğiniz öz sevgi sayesinde neleri hak edip neleri hak etmediğinizi ve istemediğinizi daha iyi anlayabilirsiniz. Ayrıca, limerenceyi yok etmenin ve iyileştirmenin zaman alacağını kabullenerek bir uzmandan yardım isteyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Biz şimdi neyiz: Bir situationship ilişkisinde olduğunuzu gösteren işaretler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale