X

Cilt bakımı, dekorasyon fikirleri ve stil önerileri: 2020 yılının en çok okunan Style Up yazıları

Yılbaşının gelmesi için geri sayıma çoktan başladığımız şu günlerde 2021 yılı için dileklerimizi, hedeflerimizi ve hayallerimizi belirlerken; bir yandan da 2020 yılıyla olan hesaplaşmalarımızı tamamlayıp hem kendimizin, hem öğrendiklerimizin hem de çıkardığımız derslerin değerlendirmesini yapıyoruz.

Biz de Uplifers olarak Feel Up, Live Up, Pleasure Up, Style Up, Explore Up, Green Up ve Pet Up kategorilerimizden, tüm yıl boyunca sizlerin severek okuduğu yazıları bir araya getirerek ‘2020 yılının en çok okunan yazıları’ seçkisi yapmak istedik. Geçtiğimiz yılı cilt bakımı, dekorasyon fikirleri, stil önerileri gibi konuların yer aldığı ‘Style Up’ kategorisiyle değerlendirmek isteyenler için işte 2020 yılının en çok okunan Style Up yazıları:

Yağlı ciltler ve akne problemine çözümler: Cildinizin ihtiyaç duyduğu günlük detoks için etkili içerikler

Sağlıklı ve genç bir görünüm denildiğinde aklımıza ilk gelen şeyler hiç şüphesiz ışıltı ve parlaklık. Ancak hepimiz biliyoruz ki farklı makyaj teknikleri ile cildinizin dikkat çekmek istediğiniz bölgelerini parlatarak gösterişli bir hava katmakla, sürekli parlayan yağlı bir T bölgesine sahip olmak arasında büyük bir fark var.
Yapılan araştırmalar, yağlı ciltler ve akne problemiyle savaşta, bazı doğal içeriklerin tedavi amaçlı kullanılan ilaçlardan bile daha etkili olduğunu gösteriyor. Antik çağlardan günümüze ulaşan güzellik sırlarının yanı sıra pek çok farklı cilt bakım ürününün de içeriğinde yer alan bu ürünlerden en çok öne çıkanlar ise cadı fındığı, kekik ve çinko PCA.

Devamı: Yağlı ciltler ve akne problemine çözümler: Cildinizin ihtiyaç duyduğu günlük detoks için etkili içerikler

Karantina günlerinde hem evinize hem size enerji verecek 7 dekorasyon önerisi

Özellikle karantina sürecinde siz de fark etmişsinizdir ki, evde çok daha fazla vakit geçirdiğimiz zamanlarda ev işi hiç ama hiç bitmiyor. Sürekli evde olma fikri, sosyal bir canlı olan insanın doğasına ters bir durum. “Sıkıldım” hali ile gelen mekan değiştirme isteği de işte bu doğamızdan geliyor. Ama bu durumu global bir pandemi sürecinde değiştiremeyeceğimiz için elimizdeki imkanlarla evimizi daha sosyal bir alana çevirme yolları bulabiliriz. Nasıl mı? İşte cevabı:

Devamı: Karantina günlerinde hem evinize hem size enerji verecek 7 dekorasyon önerisi Karantina günlerinde hem evinize hem size enerji verecek 7 dekorasyon önerisi  

Pandemi sonrası mimari ve evlerimiz: Mimari anlamda öne çıkan 7 konu

Pandeminin de etkisiyle birlikte karbon salımının aza indirildiği, sürdürülebilir ve doğa dostu malzemeler kullanılarak inşa edilen, güneş panelleri ile ısınabilen, kendi enerjisini kendi üretebilen, herkese özel terasları ile iç bahçeciliği destekleyen, suyunu filtreleyebilen vb. doğa ile maksimum uyum sağlamaya yönelik binalarda yaşamak artık o kadar da uzak bir ihtimal değil. İşte yakın gelecekte evlerimizin mimarisini etkileyecek başlıklar…

Devamı: Pandemi sonrası mimari ve evlerimiz: Mimari anlamda öne çıkan 7 konu

Doğayı ve yeşili evinizin her köşesine taşıyın: Işığa ihtiyaç duymayan 25 iç mekan bitkisi

Doğayı evinize taşımanın, yeşilin ve bitkilerin iyileştirici gücünden yararlanmanın, bir canlıya bakım sağlamanın ve sevginizi paylaşmanın belki de en güzel ve görece kolay yollarından biri ev bitkileri. Sosyal medyada son zamanlarda banyosundan mutfağına her yanı bitkilerle kaplı, adeta yağmur ormanlarını andıran dekorasyonlarıyla insana huzur veren ‘yeşil evler’le mutlaka karşılaşmışsınızdır. Evet, evinizi bitkilerle dolu bir ormana çevirebilmeniz mümkün. Ancak evde bitki yetiştirmek göründüğü kadar kolay bir iş değil. Her bitkinin türüne göre ihtiyaç duyduğu su, ışık, besin ihtiyacı ve bakım şekli değişiklik gösterebiliyor. Özellikle fazla ışık almayan bir eviniz varsa ya da evinizin banyo gibi ışık almayan odalarını da bitkilerle donatmak istiyorsanız bu yazımıza mutlaka göz atmanızı öneriyoruz.

Devamı: Doğayı ve yeşili evinizin her köşesine taşıyın: Işığa ihtiyaç duymayan 25 iç mekan bitkisi

Kendinize yer açın: Gardrobunuzun ne kadarı sizi yansıtıyor?

Hepimizin hayatlarımızda yer edinen daha değerli arkadaşlarımız olduğu gibi, diğerlerinden daha severek giydiğimiz kıyafetlerimizin olduğu da bir gerçek. Ancak zamanla hem zevklerimizin hem de moda trendlerinin değişmesi nedeniyle daha önce severek kullandığımız kıyafetlerimiz bir köşede yıllarca kullanılmadan bekleyebiliyor. Kısa bir zaman öncesine kadar içinde en rahat, en kendimizmiş gibi hissettiğimiz kıyafetlerimizin artık kişiliğimizi o kadar da iyi yansıtmadığını düşünebiliyoruz. Peki stilinizi yansıtmayan, içinde kendiniz gibi hissetmediğiniz kıyafetleri nasıl değerlendirebilirsiniz? Hem daha çevreci seçimler yapmak hem de bütçesini daha akıllıca kullanmak için daha sürdürülebilir bir gardrop yaratmak mümkün.

Devamı: Kendinize yer açın: Gardrobunuzun ne kadarı sizi yansıtıyor? Kendinize yer açın: Gardrobunuzun ne kadarı sizi yansıtıyor? 

Biraz “yeşil” herkese iyi gelir: Instagram’da takip edebileceğiniz en iyi bitki ve dekorasyon hesapları

Bitkiler, evinize biraz canlılık katmanın en güzel yollarından biri. Favoriniz ister narin orkideler, ister dikenli kaktüsler, sukulentler ya da yeşil yapraklılar olsun; bitki anne babası olmanın ruhumuza iyi geldiği de bir gerçek. Bohem dekorasyon akımının popülerlik kazanmasıyla artan dekorasyonda bitki kullanımı pek çok Instagram hesabına da ilham vermiş olacak ki; #plantsofintagram hashtagi üzerinden her ay 1 milyondan fazla paylaşım yapılıyor. Biz de bitkilerle dekorasyon ve bitki bakımı konusunda ilham alabileceğiniz Instagram hesaplarını ve en güzel paylaşımlarını sizler için bir araya getirdik.

Devamı: Biraz “yeşil” herkese iyi gelir: Instagram’da takip edebileceğiniz en iyi bitki ve dekorasyon hesapları Biraz “yeşil” herkese iyi gelir: Instagram’da takip edebileceğiniz en iyi bitki ve dekorasyon hesapları 

Doğal cilt bakımı: Cilde iyi gelen besinler

Parlak ve sağlıklı bir cilde sahip olmak, hepimizin hayali. Ancak bu hayali gerçekleştirebilmek için sadece cilt bakımına dikkat etmek yeterli değil. Cildimizin sağlığını koruyabilmesi için içeriden de beslenerek daha canlı, daha genç ve daha dolgun görünmesi için ihtiyaç duyduğu bileşenleri besinler yoluyla karşılaması gerekiyor. Sağlıklı bir cilde kavuşabilmek için gerekli olan, cilde iyi gelen besinleri sizler için bir araya getirdik. Yaşlanma önleyici, kırışık azaltıcı ve leke giderici özelliğe sahip bu besinleri buzdolabınızdan eksik etmeyin.

Devamı: Doğal cilt bakımı: Cilde iyi gelen besinler

C vitamini hakkında her şey: Nasıl işe yarıyor, nasıl kullanılıyor?

Cilt üzerinde çok başarılı sonuçlar yaratan birçok cilt bakım ürünü var. Ancak bu ürünler genellikle bir veya iki cilt sorununu hedef alıyor. Birden fazla cilt problemiyle aynı anda savaşmanın, cilde ihtiyaç duyduğu desteği sağlamanın yoluysa son zamanların popüler cilt bakım ürünlerinden serumlar. Özellikle C vitamini serumları bu ara herkes tarafından çok konuşuluyor. Üreticiler, C vitamini serumlarının güneşe bağlı hasar, ince çizgiler, akne izleri, gözaltı torbaları gibi birden fazla cilt problemini gidermede işe yaradığını söylüyor. Peki C vitaminleriyle ilgili uzmanlar neler söylüyor?

Devamı: C vitamini hakkında her şey: Nasıl işe yarıyor, nasıl kullanılıyor?

Değişim mevsimi sonbahar: Evlerinize sonbaharla gelen arınma ve sadeleşme etkisi

Gündelik hayat bizi oradan oraya sürüklerken, hayatımıza köklü değişimleri çekmek kolay iş değil. Beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek, düzenli meditasyon ve yoga pratiği yapma alışkanlığı edinmek, en basitinden evimizde ufak bir değişim alanı yaratmak bile üstümüzde yük olabiliyor. Bu sebeple sonbahar mevsimi aslında değişim ihtiyacı içinde olduğumuz bir dönemi temsil ettiğinden, hayatlarımıza bu tür pozitif alışkanlıkları çekmek ve olumlu sonuçlar alıp sürdürülebilir hale getirmek için doğru bir zaman. Bu geçiş zamanlarından maksimum fayda sağlamak ve evlerimizdeki fazlalıklardan kurtulmak, yeni bir düzen kurmak ve yeni alışkanlıklara yer açmak için oldukça önemli. Evlerimizde ve dolayısıyla hayatlarımızda yaratabileceğimiz değişim etkisi için faydalanabileceğiniz tüyoları bu yazımızda bulabilirsiniz.

Devamı: Değişim mevsimi sonbahar: Evlerinize sonbaharla gelen arınma ve sadeleşme etkisi

Kolajen nedir: Kolajenin faydaları, kolajenli besinler ve kolajen takviyeleri

Son zamanlarda cilt bakımıyla ilgili alternatif yöntemler arayanların ve doğal besin takviyeleri araştıranların adına sıkça rastladığı kolajen, vücudumuzda en çok bulunan ve hayati önem taşıyan proteinlerden biri. Özellikle ciltte ve kaslarda yoğun olarak bulunan kolajenler; organları bağlayan, destekleyen ve koruyan bağ dokunun güçlenmesi için hayati önem taşıyor. Bu nedenle bilindiğinin aksine sadece güzelliğiniz için değil bedenin bütünsel sağlığı için kolajen desteği son derece önemli. Mucize protein kolajenle ilgili A’dan Z’ye bilmeniz gereken her şeyi bu yazımızda bulabilirsiniz.

Devamı: Kolajen nedir: Kolajenin faydaları, kolajenli besinler ve kolajen takviyeleri

 

Moda trendleri, ilham veren dekorasyon önerileri, bitki bakımının püf noktaları ve kişisel bakıma dair pek çok faydalı bilgiyi bir arada bulabileceğiniz muhteşem yazılarımızın tamamını Style Up kategorimizden okuyabilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale