X

Arkadaşa aşık olmak: En yakın arkadaşıma aşık oldum ne yapmalıyım?

Belki siz de aniden nişanladıklarını açıklayana kadar, yıllarca yakın arkadaşlar olarak var olan, içten içe çok uyumlu olduklarını düşündüğünüz çiftler tanımışsınızdır. Bununla birlikte belki de bazılarınız muhteşem dostlukları karşılıksız bir çekimle mahvolan çiftlere aşinadır. Sonuçta tek taraflı bir sevgi, harika bir dostluğu mahvedebilir.

Peki eğer yakın arkadaşınıza karşı bir çekim hissetmeye başladıysanız duygularınızın karşılık bulma olasılığını değerlendirmeli misiniz? Ne de olsa uyumluluk ve güvene dayalı bir ilişki, romantizm için güçlü bir temel oluşturabilir. Veya arkadaşa aşık olmak kötü bir şey mi? Bu konuda harekete geçme eğilimindeyseniz arkadaşlığınızı mahvetmeden duygularınızı nasıl yönetebilirsiniz?

Arkadaşa aşık olmak ne demek?

Bu senaryoyu, sizin başınıza gelmediyse bile romantik komedi filmlerinden hatırlıyorsunuzdur. Yıllarca aynı arkadaş ortamında çok iyi dost olan iki kişi arasında aniden romantik bir ilişki gelişir ve birlikte eğlencenin dibine vurdukları harika bir aşka yelken açarlar… Peki acaba gerçekte de böyle mi?

Bu sorunun cevabı için duygularınızın platonik mi yoksa güzel bir aşk hikayesinin başlangıcı mı olduğunu anlamanız gerekir. Bu da tüm olasılıkları düşünmeyi içerir. Önce duygularınızı dürüstçe sorgulamalı, daha sonra ne yapacağınıza karar vermelisiniz. Yani hemen arkadaşınıza açılmak zorunda değilsiniz. Neler olduğunu duygusal olarak kabul etmeniz ve üzerine düşünmeye başlamanız yeterli. Eğer ona karşı hissettiklerinizin arkadaşlıktan daha fazlası olduğundan emin değilseniz aşağıdaki bazı açık işaretler size yardımcı olabilir:

  • Ona karşı cinsel ve fiziksel olarak ilgi duymak.
  • Yan yana olunmayan zamanlarda bile sürekli onu düşünmek.
  • Plan yapmak istemesi durumunda her zaman müsait olmak istemek.
  • Birlikte değilken bile yakın arkadaşı başka konuşmalarda gündeme getirmek için daima bir neden bulmak.
  • Onu öpmenin, ona sarılmanın veya onunla sevgili olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmek.
  • Boş zamanları diğer arkadaşlardan daha çok onunla geçirmek istemek.
  • Midede titreme, terleme, ağız kuruluğu veya kelebekler uçuşması gibi bazı fizyolojik belirtiler yaşamak.
  • Bir şeye ihtiyacı olduğunda, diğer arkadaşlar için olduğundan çok daha fazlasını onun için yapmak.
  • Romantik ilişkilerini kıskanmak.
  • Yakınken ona fiziksel olarak dokunmak veya daha yakınında durmak istemek.
  • Onunla sürekli flört etmek ve dalga geçmek.
  • Onunla olan iletişimi veya mesajları analiz etmek.
  • Onun yanındayken davranışlarına çok dikkat etmek.

“En yakın arkadaşıma aşık oldum ne yapmalıyım?”

Yukarıdaki bazı aşık olma belirtileri, yakın arkadaşınıza karşı sizde de mevcutsa duygularınızın üzerine daha fazla düşünmeyi deneyebilirsiniz. Diyelim ki ona olan hislerinizden eminsiniz, o zaman ne yapacaksınız? Yakın arkadaşa açılmak neden bu kadar zor? İşte doğru eylemi bulmanıza yardımcı olabilecek bazı öneriler:

1. Duygularınızı değerlendirin

Aşık olduğunuz kişi yakın arkadaşınız dahi olsa bu sizin için muhtemelen çok kişisel ve içsel bir süreç olacak. Bu yüzden harekete geçmeden önce duygularınızı düşünmek için zaman ayırmak, işleri karmaşık hale getirmeden doğru eylemi bulmanıza yardımcı olabilir. Örneğin, zaman zaman yakın arkadaşa duyulan sevgi, romantik bir aşkla karıştırılabilir. Belki de sadece ortak ilgi alanlarına veya benzer kişiliklere sahip olmak ilginizi çekiyor.

Bununla birlikte yakın arkadaşınıza aşıksanız ve bu duyguların süreceğine inanıyorsanız, “Acaba o da benden hoşlanıyor mu” sorusunun cevabını merak edebilirsiniz. Yoksa zaten aşık olduğu biri var mı? Mutlu, uzun süreli bir ilişki içinde mi? Arkadaşınız sizinle aynı şekilde hissetmeyebilir veya birlikte bir ilişkiye yelken açmanız mümkün olmayabilir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulması gereken önemli olasılıklardır.

2. Bir yere yazın

Şu anda ne düşündüğünüze bakmaksızın, en az birkaç hafta boyunca her gün duygu ve düşüncelerinizi yazmak, onlarla temasa geçmenize yardımcı olabilir. Günlük tutmak, duyguları kelimelere dökmek ve üzerine düşünmek için yararlı bir araçtır. Günlüğünüze aklınıza ne geliyorsa yazabilirsiniz, örneğin:

  • Nasıl hissediyorsunuz?
  • Kaybetmekten korktuğunuz şey ne?
  • Geçmişte nasıl hissediyordunuz?
  • Sizi inciten veya sizi korkutan şey ne?
  • Olacağını merak ettiğiniz ya da olmasını umduğunuz şey ne?
  • Daha önce böyle hissettiniz mi?

Birkaç hafta sonra, duygularınızı daha iyi anlamanıza yardımcı olup olmadığını görmek için ilk günden itibaren yazdıklarınızı okuyabilirsiniz. Bunu yapmak, taşıdığınız duygulara göre hareket etmek isteyip istemediğiniz konusunda daha emin hissetmenizi sağlayabilir.

3. Bir karar verin

Duygularınızı analiz etmek için kendinize zaman verdikten sonra ne yapacağınıza karar verme zamanı geliyor. Arkadaşınıza açılmak mı yoksa duygularınızı kendinize mi saklamak istiyorsunuz? Bu noktada onun sizi önemseyen yakın bir arkadaşınız olduğunu, birçok arkadaşlığın bu tür iniş çıkışların üstesinden gelebileceğini hatırlamak faydalı olabilir. Ancak, bir başkasının duygularını kontrol etmenin bir yolu yoktur, dolayısıyla etkileşimin nasıl ilerleyeceğini önceden belirleyemezsiniz.

4. Başka bir göze danışın

Bazen yakın arkadaşınız olmayan biriyle duygularınız hakkında konuşmak, doğru eylemi bulmanıza yardımcı olabilir. Örneğin, bilgeliğine güvenebileceğiniz başka bir arkadaşınızla konuşmayı tercih edebilirsiniz. Veya bir terapiste başvurabilirsiniz.

5. Kararınıza göre hareket edin

Duygularınız üzerine düşündükten ve ne yapacağınıza karar verdikten sonra artık harekete geçmek isteyebilirsiniz. Başka seçenekler olsa da, muhtemelen ya arkadaşınıza karşı dürüst olmayı ya da duygularınızı kendinize saklamayı seçeceksiniz…

Duygularınızı kendinize saklamayı seçtiyseniz, bir süre kişisel bakım stratejileri uygulamak veya diğer arkadaşlarınızla zaman geçirmek faydalı olabilir. Bu karardan emin değilseniz, yukarıda yer verdiğimiz süreci her zaman yeniden gözden geçirebileceğinizi unutmayın.

Eğer seçiminiz yakın arkadaşa açılmak ise olumlu bir yanıt almayı umabilir ve durumu tartışmak için bir zaman seçebilirsiniz. Duygularınızı mesajla veya yüz yüze paylaşmak isteyebilirsiniz. Bu noktada arkadaşınızın tahmin etmediğiniz bir şekilde tepki verebileceğini de göz önünde bulundurun. Tepkisi ne olursa olsun, kararına saygı duymanız önemli.

Platonik aşk içeren bir durumda kalarak ruh sağlığınızı zorluyor da olabilirsiniz. Arkadaşınızın duygularınıza karşılık vermeyeceğini düşünüyorsanız veya onu romantik bir partnerle gördüğünüzde kıskanacaksanız, bir süre başka insanlarla takılmayı tercih edebilirsiniz…

Sonuçta arkadaşa aşık olmak, sonucunu bilemeyeceğiniz bir durum. Bu nedenle yönetmesi bir hayli zor olabilir. Eğer hislerinizle tek başınıza başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız bir terapiste başvurmanın size yardımcı olabileceğini unutmayın.

Kaynaklar: psychologytoday, betterhelp, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Bilim tarafından onaylandı: Aşık olmak için 8.2 saniye yeterli

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale