X

2021 tüm dünya için ‘dönüşümün yılı’ olacak: Astrolog Merve Çubuktepe röportajı

2020’yi kan, ter ve gözyaşı içinde kapatırken çoğunluğun aklında benzer sorular: Bu yıla özgü müydü, bitiyor mu? Yoksa rakamlara takılmadan, oyuna devam mı? Hayatımız hep böyle kaotik mi artık? Yoksa bu da mı geçecek; dayanmalı, alışmalı mı?    

Merve Çubuktepe, genç kuşağın bence en parlak astrologlarından. Çok iyi bir eğitim geçmişi var her şeyden önce, mürekkep yalamış; sonra ne olmuşsa olmuş ve “evrenin matematiği”ne kaptırmış kendini. İyi de etmiş. Madem her yeni yıl, yeni bir hayat sapağı demek; yolu yürürken bu kadim bilgiden feyz almamak olmaz… Şimdiden iyi seneler! 

Merve, siz de dahil pek çok astrolog 2020 için bir tür “felaketler yılı” öngörüsü yapmıştı. Yıl bitince felaketleri de beraberinde götürecek mi? 

2020, dokusuyla gerçekten çoğu yıla benzemeyen ve en başından beri kendim de dahil birçok astroloğun çok zorlu geçeceğini belirttiği bir yıldı. 2021 için felaketler yılı değil “dönüşüm yılı” diyebiliriz. Kolay olmayacağı kesin. Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Tüm hayat tarzımız değişti. Ancak 2021, Jüpiter-Satürn Kova etkileriyle artık pek sıklıkla konuşulan Kova çağının habercisi bir yıl. 2021’de ekonomik krizin yankıları sürecek, toplumsal ayaklanmalar ve bireyselliğe vurgu da artacak. Evet, dünyamız değişti. Bunu kabul etmek zorundayız. Her etkinin bir tepkisi oluyor. Ama 2021, özellikle bunu isteyenler için bir uyanış yılı. Teknoloji ve bilim alanında sıçramaların olması da çok mümkün. 2020 kadar karamsar bir tablo görünmüyor bu yıl için. Ancak asıl iyicil diyebileceğimiz dönem, 2022 yılı.

Hiç ummadığımız, belki ön göremeyeceğimiz bir hızla yepyeni bir yaşam biçimine uyumlandık. Belli ki pek çok şey eskisi gibi olmayacak. Bu dönüşümden en az hasarı alabilmek için, en esnek biçimde nasıl yaklaşmalıyız sürece?

Öncelikle insan olduğumuzu kabullenerek başlamalıyız. Pandemi süreci herkesi bir yandan aşırı “üretkenliğe” doğru yönlendirdi. Sürekli öğrenmek, canlı yayın, ekmek yapmak, yoga videoları, dil öğrenme zorunluluğu hissetmek gibi… Bu elbette bir dikta değil ancak belki de birçok kişi hayatının en tuhaf zamanlarını yaşıyor. Evde izoleyiz, sosyalleşemiyoruz, sürekli virüs/ölüm korkusu içindeyiz. Bu anormal bir durum ve bu sebeple hiçbir şey yok gibi, sürekli şen şakrak ve çok üretken olma beklentisini bir kenara bırakmalıyız. Elbette boş durmak da insanı paslandırır ve depresyona sokar. Ancak her şeyin bir dengesi var. Bunun özel bir koşul olduğunu ve bazen herkes gibi yorulabileceğimizi kabul etmeliyiz.

“Zamanın iki işaretleyicisi” olarak bilinen Jüpiter ve Satürn, kol kola Kova’ya geçiyor şu sıra. Ne demek bu?

Zamanın dokusu Oğlak burcundan Kova burcuna doğru ilerlemekte. Bu sebeple teknoloji hayatımızın artık vazgeçilmez bir parçası. İşimize yarayacak teknolojik gereçleri, programları etkin bir şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz. Dijitalleşmeyi küçümsememeliyiz. Şu anda sıfırdan, alakasız şeyler öğrenmek yerine kendi iş ve hayat planımıza uygun konularda kendimizi geliştirmek, en son teknik ve güncel bilgilere ulaşmak, bunu dijital hayata da uyumlamak, 2021 ve sonrasında bizim için çok ciddi bir avantaj olabilir. 

Yine hem astrologlar, hem de Birleşmiş Milletler’den Dünya Gıda Programı’na kadar pek çok farklı topluluk 2021 için “kıtlık” uyarısı yapıyor. Bu felaket uyarısını dikkate alırsak; buradan en az hasarla nasıl çıkarız?

Oğlak burcu ve yöneticisi Satürn kıtlık, kaynakların daralması, kısıtlanma ve mahrumiyetle alakalıdır. Etkilerini de bu yıl ziyadesiyle gördük. Ancak Plüton hala Oğlak burcunda, Jüpiter ve Satürn de yine Satürn’ün yönettiği bir burç olan Kova burcunda olacaklar. Bu sebeple işimiz henüz bitmedi. 

Aradaki fark ise şu: Oğlak burcu, keskin hiyerarşi ve otomatik bir düzen içerisindedir. Yani kaynaklar tükenir ve kemer sıkılır ancak ötesi için yaratıcı bir çaba gelmeyebilir. Oysa ki Kova burcu demek icat, teknoloji, yeni fikirler ve kolektif bilinç demek. Bu sebeple tükettiğimiz her gıdanın, her damla suyun sadece bize ait olmadığını anlayarak hareket etmemiz gerekiyor. Gıda, yiyecek ve giyecek gibi kavramların sürdürülebilirliği çok önemli. Eğer Oğlak dönemi zihniyle tüket-çöpe at, tüket-çöpe at döngüsüne devam edersek, en sonunda bomboş ellerle karşılaşacağız. Paylaşmayı da bilmek zorundayız. Diğer yandan Kova burcu rüzgâr, Güneş gibi enerji üretimleriyle de doğrudan alakalı. Termik santral, HES gibi geçmişte kalan yapılardan arınmak önemli olacaktır. Nükleer enerji çok büyük bir tartışma konusu ancak daha sağlıklı olması adına çalışmalar da gündeme gelebilir. Her halükarda gezegen ve ekosistem artık bizim bu “yaşantımızı” kaldırmıyor ve bir şey yapmazsak da çok geç olacağı aşikar. Bu yıl içerisinde küresel ısınma da önemli bir vurgu olarak karşımıza çıkacak. Zaten önemliydi, daha da merkeze gelecek. Ve bu konunun tek çözümü elbette insanlar değil, asıl devlet politikaları mühim. Zamanı yöneten Satürn, devletler ve otoriteyi temsil etmekte.

Jüpiter ve Satürn’ün Orta Çağ’dan bu yana ilk kez Kova’da birleşmesi dünyanın seyrini değiştirecek, belli; ama günlük hayatımızda nasıl hissedeceğiz bunun yansımalarını? 

2021 ile birlikte artık dönüşü olmayan, yeni bir döneme giriş yapıyoruz. 21 Aralık 2020’de Jüpiter ve Satürn, Kova burcunda, 616 yıl sonra ilk kez kavuşacaklar. Eski, köhne ve artık işlevi olmayan yapılarla ilgili hesapları resmen kapatmaya başlıyoruz ve artık geleceğe odaklanıyoruz. Özetle geçmiş “bitti” artık.

Tüm yıl devam edecek Satürn-Kova transitiyle birlikte sürecek olan bu güç birliği vesilesi ile kendini daha çok geliştiren; yeni çağa, son teknolojilere ve dijital dünyaya daha fazla ayak uyduran kişiler ön plana çıkacaktır. Kolektif düşünen, takım oyunu oynayan kazanacaktır. İnsanlık, geçmişteki Satürn-Kova dönemlerinde teknoloji, ulaşım, fizik, astronomi gibi konularda çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu zorlu salgın sürecinde öğrendiğimiz bilgiler de ileride küresel sağlık adına çok değerli olacak, ancak aynı zamanda insanlığın ilerleyen dönemlerdeki akıbetini de şekillendirebilecektir. Bilimsel gelişmeler özellikle tıp, genetik, astronomi ve havacılık gibi alanlarda gerçekleşebilir.

Hümanizm, eşitlik, adalet ve bireysel özgürlüklerle ilgili daha fazla sesin çıkacağı, kolektif hareketin artacağı, birlikte üreteceğimiz zamanlara geçiyoruz. Bu sebeple de 2020’de dünya çapında gerçekleşen büyük protestoların artışını görebiliriz. Dijitalleşen dünyada klasik meslek kalıplarından çıkarak online platformların gücünün daha da artışına, hatta yeni bir büyük dijital platformun çıkışına da şahit olabiliriz. Kripto paralar, modern yatırım metotları daha önemli hale gelebilir. Klasik meslekler yerine yeni nesil mesleklerin daha da güçleneceği bir süreç olacak. Artırılmış gerçeklik adına da önemli çalışmalar görebiliriz. Şahsen, astrofizik ve hava/uzay taşımacılığı adına da önemli gelişmeler bekliyorum. İlk uçak Satürn-Kova döneminde kullanılmış, Newton Fiziği’nin ötesine yine Satürn-Kova döneminde resmen geçilmişti. Belirttiğim gibi asıl “iyicil” denebilecek yıl 2022, 2021 bir geçiş süreci. Ancak bu yıl atılacak doğru adımlar, dünya ve bizlerin iyileşmesi adına çok önemli süreçleri hayata geçirebilir.

2021 yılı kimler için hangi alanlarda nispeten daha şanslı, kimler için nispeten daha yorucu olabilir? 

Sadece Güneş burcu bazında herhangi bir burcu şanslı veya yorucu olarak ayrıştırmak yanıltıcı olabilir. Malum, doğum haritası sayısız bileşen ve kombinasyondan oluşuyor. Bundan dolayı da ‘Bu yıl X burcunun yılıdır.’ gibi yorumlar aslında okuyucuyu yanıltmaktadır. 

En azından şöyle diyebiliriz: Ateş ve hava grubu burçları olan Koç, Yay, İkizler ve Terazi burçlarında Güneş, Ay, yükselen gibi önemli yerleşimleri olan kişiler için daha hızlı hareket ve avantaj söz konusu olabilir. Diğer yandan Boğa, Aslan, Akrep ve Kova burcunda önemli yerleşimleri olanlar için yıl daha hareketli ve yorucu geçebilir. Jüpiter Kova burcunda; ancak Satürn de yanında seyahat ediyor. Aslında bu hepimiz için bir mesaj. İşler iyi gitse dahi rehavete kapılma lüksümüz yok. Bir konuda başarılı olmak istiyorsak maraton koşucusu gibi sürekli odak ve kararlılığımızı korumak, kendimizi geliştirmek ve güncellemek durumundayız.

Son olarak: Gökyüzü bize neyi öğütlüyor bu dönemde? Bir laf, bir motto, bir reçete çıkar mı; ne dersin?

Gökyüzü bize öncelikle “Geçmiş gerçekten geride kaldı” diyor. Ve “gelecek burada, tam şu anda”. Yani artık gelmesini beklediğimiz bir gelecek yok, biz zaten içindeyiz. Geçmişte şöyle oldu, böyle yaptım, niye öyle olmadı diye arkamıza bakma lüksümüz yok. Zamanın ruhu “hızlanıyor”. Bu sebeple de sadece ileriye doğru bakanların gerçekten meyveleri toplayabileceği bir dönemdeyiz.

Güncellenmemiş yazılım gibi olma lüksümüz yok. “Ben nasılsa çok iyi biliyorum, öğrenmeme gerek yok.” zihniyeti bizi geriye götürecektir. 2020, online eğitimlerin de patlama yaptığı bir yıl oldu. Kova demek bilgi demek, kolektif demek. Bu sebeple de artık standart klasik işler yerine giderek bilgi, teknoloji ve kolektifi odaklayan işler başarı sağlayacak. Pandemi sürecinde sayısız iş kolu zarar görürken, online tüm pazarlama alanları sıçrama yaptı. 

İlla pazarlama işi gerekmiyor, bunu kendimiz için de yapabiliriz. Bilgi çağına giriyorsak eğer, konu ne olursa olsun kendimize bir yol seçip ilerlemek, istiyorsak bunu da paylaşmak harika bir misyon. Bu dönemin en önemli sıkıntılarından biri giderek artan bilgi kirliliği ve bunu da ancak gerçekten kalbiyle bilgi yolculuğuna çıkıp edindiklerini yaymayı seçenler değiştirebilir. Artık anahtar ne geçmişte, ne şimdide, ne de gelecekte aslında. Üç zamanın iç içe ve birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu anlıyoruz. Ve anlamaya da devam edeceğiz.

Bu sebeple bu yılın bir mottosu varsa eğer, “Gelecek burada, tam şu anda” derdim.

 

Astrolog Merve Çubuktepe’yi Instagram hesabı üzerinden takip edebilirsiniz. 

Yazarın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz. 

Gizem Sevinç Selvi: Gizem Sevinç Selvi, Üsküdar Anadolu Lisesi’nin ardından Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Hyundai Rotem Company’de başladığı kurumsal kariyerini hayallerinin mesleği gazetecilik için ardına bakmadan bıraktı. Habertürk Gazetesi’nin son yıllarında muhabir ve editör olarak çalıştı. Halkla ilişkiler ve reklam ajanslarında yola bir süre devam ettikten sonra Bundle News’ta Baş Editör olarak gazeteciliğe keyifle devam ediyor. Gizem, aynı zamanda The School of Life Istanbul'un çekirdek ekibinin parçası. Okuyor, yazıyor, anlamaya çalışıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale