X

Zorluklarla başa çıkmanın farklı yolları

Hayat sizce de aksiliklerle dolu değil mi?  Her gün kendimizi bir başka zorlukla karşılaşmış ya da bir engeli atlamaya çalışırken buluyoruz. Bu durum yaşamın bir parçasıyken bazen hayata aklıselim devam edebilecek enerjiyi bulamayabiliyoruz. Kimi insanlar ise çok daha büyük aksiliklere rağmen şaşırtıcı bir dayanıklılık gösteriyor. Daha önceki yazılarımdan birinde duygusal dayanıklılığın önemi ve dayanıklılığı artırmaya yardımcı olan ipuçlarından bahsetmiştim. Son dönemlerde okuduğum bir kitap, aksiliklerle çevrildiğimiz bu dünyada, hayatı kolaylaştıracak birkaç noktayı daha önüme çıkardı ve ben de bu ayki yazımda bunları paylaşmaya karar verdim.

Her konuda olduğu gibi karşılaştığımız terslikleri daha iyi yönetebilmek için yapılabilecek şeylerden birisi bakış açısını değiştirmektir. Hayatın getirdiklerini kabul etmek, yaptıklarının sorumluluğunu alabilmek, kontrolünde olmayan nedenlerle ortaya çıkan zorluklara bakış açısını değiştirerek yaklaşmak, sorunu kendinde değil kaynağında aramak da seçenekler arasındadır. Bunların ardındaki genel tema, yaşadığımız hayata ya da olaylara bir adım geriden bakarak durumu farklı bir perspektiften görebilmektir.

Karşılaşılan aksiliklerle başa çıkma sürecini etkileyen bir başka etmen ise kişilik tiplerimiz. Thomas EriksonEtrafım Aptallarla Dolu” kitabında insanların davranış biçimlerini inceleyip gösterdikleri farklılıklara göre onları dört temel kategoriye ayırmış. Bu kişilik tiplerini anlatan birçok farklı model ve eğitim de bulunmakta. Her ne kadar örneklemeler farklı olsa da özünde teorileri çok benzer özellikler gösteriyor. Thomas Erikson’un modelinde hâkimiyet, ilham, istikrar ve riayet ana başlıklarında incelenen davranışlara göre insanlar, “Kırmızı, Sarı, Yeşil ve Mavi” renklerine ayrılmış.

Aşağıda özetle bu kategorilerin davranış biçimlerine baktıktan sonra her bir tipin aksaklıklarla başa çıkmasını ele aldım. Unutmayın ki aşağıdaki tanımlar genelleme olup, her insan için çalışmayabilir ve her zaman istisnalar vardır. 

Kırmızı: Bu insanların enerjileri yüksektir, oturdukları yerde uzun süre kalmayı, bir şeye çok zaman harcamayı sevmezler. Genellikle direkt olarak düşündüklerini söyler, dolambaçsız iletişim kurarlar ve karşısındakinden de bunu beklerler. Yaptıkları iş konusunda tutkulu, profesyonel ve iş bitiricilerdir. Hızlı karar verebilme becerisine sahip oldukları gibi çok sonuç odaklıdırlar. İçgüdülerine çok güvenirler. Duygu ya da ilişkilerden çok yapılan iş öncelikleridir. En büyük korkuları kontrolü kaybetmektir. Stres altında emir veren, otoritesini kullanan bir kişi haline dönüşürler. Her zaman karar veren olmak isterler. Kararsızlık ya da verimsizlik onlar için çok büyük karın ağrısı yaratır. Hayatta en çok istedikleri şey başarı ve kontroldür. Şimdiki zamanda yaşarlar.

Kırmızılar için problemler çözülmek için vardır, bu nedenle hayatta çıkan aksilikleri de hızlıca çözülecek sorunlar gibi konumlandırabilirler. Sonuç odaklı olmaları, normal hayatlarında kendileri dışındaki birçok kişiyi ya da olayı da aksilik ya da engel olarak değerlendirmelerine neden olduğu için, aniden çıkan farklı engellerle mücadele etme konusunda antrenmanlıdırlar. Ne zamanki karşılaştıkları sorunu çözemezler, işte o zaman en büyük korkuları olan kontrolü kaybetme hissi ile karşılaşır ve kabullenme konusunda zorluk yaşarlar. Kırmızılar, aksiliklerle ya savaşırlar ya da ondan kurtulmanın bir yolunu ararlar. Savaş sırasında öfke, tahammülsüzlük gibi yıkıcı sonuçlara neden olabilecek duygulara kapılabilirler. Aksiliğin aşılması için fedakârlıkların yapılması normaldir, can yaksa bile. Eğer, aksilik aşılamayacak bir boyutta ise ya da iyi günlerinde değil iseler o sorun yokmuş gibi davranabilirler. 

Sarı: Ortamda gördüğünüz optimist ve içinden geldiği gibi davranan insanlar genelde sarılardır. Her zaman görünür olmak ister ve olurlar. Kendilerini yaptıkları işe ya da kişiye adarlar. Esnek, hızlı ve ufuk açıcıdırlar. Genelde ilişkileri ya da birilerini etkilemek öncelikleridir. Her zaman ilham veren olmayı arzular, karşısındakinden de bunu beklerler. En çok korktukları şey saygınlıklarını kaybetmek, ortamdan silinmektir. Stres altındayken saldırgan ya da alaycı olabilirler. Rutinden ve etkisiz hale getirilmekten nefret ederler. Bunun içindir ki esneklik, statü, dinamizm onlar için çok önemlidir. Genelde gelecekte, yani hayallerde yaşarlar. Yalnız olmayı sevmezler. Takdir görmek daha da fazlasını yapmaları yolunda önemli bir etkendir.

Sarılar, hayata pozitif gözlüklerle baktıklarından, hayatlarında bir şeyler yanlış gittiğinde bir anlığına şoke olsalar da daha hızlı toparlanabilirler. Normal hayatlarında onların şöhretini etkileyebilen herhangi bir şey aksilik olarak algılanabilir; örneğin, bir buluşmaya davet edilmemek, terkedilmek, görmezden gelinmek gibi. Bu nedenle, sarıların aksilik diye tanımlayabileceği şeyler diğerlerine göre daha fazladır ve mücadele ederken daha dramatik davranabilirler. Bu tarz aksilikleri aşmak için iki güçlü silahları vardır. Birincisi, optimist olmaları, onlara yaşadıkları sorunu atlatacaklarına dair hep umut verir, ikincisi ise sarılar için sorunun çoğu zaman kendilerinde değil karşı tarafta olmasıdır. Dolayısıyla zorlukları, öyle olsa dahi, kişiselleştirmezler. Ayrıca sarılar otomatik bir savunma mekanizması olarak yaşadıkları deneyimi kafalarında yeniden yazmaya meyillidir ve çok kötü bir deneyimi bile hafızlarına öyle kaydetmezler. Kısa dönemde bu iyi gelse de uzun dönemde büyük problemlerin oluşmasına neden olabilir.

Yeşil: Ortamdaki anlayışlı ve nazik kişi, muhtemelen yeşil kategorisinden olabilir. Genelde hassastırlar. İlişkilerde ve iş hayatında çok insancıl, arkadaş canlısı, samimi, gösterişten uzak, ılımlı oldukları gibi ilişkileri korumak her zaman öncelikleridir. Karşıdakinden de nezaket beklerler. Yavaş ve istikrarlıdır. En büyük korkuları bir çatışmaya girmektir. Baskı altında da genelde geri çekilen ya da istemeseler de uyum sağlayan olurlar. Hep istikrar ve düzen ararlar, bilinmezliği sevmezler. Tahammülsüz ya da sabırsız kişilerden rahatsız olabilirler. Geçmişte yaşarlar çünkü geçmiş onlar için hep güzel anılarla dolu gibi görünür.

Yeşiller biraz daha içedönük ve hassas olduklarından onlar üzerine baskı kuran herhangi bir şey zorluk olarak tanımlanabilir. Örneğin, birisiyle yaşadıkları basit bir anlaşmazlık onların hayatında büyük bir aksilik oluşturabilir. Sarılar, bu zorlukları ifade edebilirken yeşiller kendi içlerinde savaş yaşar ve bu zorlukları kendi kendilerine taşımak zorunda hissedebilirler. Bunun yanında ne yapmak istedikleri ile ne yapmaları gerektiği arasındaki fark üzerlerinde daha da büyük bir baskı yaratabilir. Yeşiller en küçük bir aksilikle bile başa çıkmakta çok zorlandığından engellerin artması ile hayatlarını kısıtlar, evden çıkmak istemez, bir şey yapmak istemez duruma gelip birlikte yaşadıkları insanları pasif bir şekilde yorabilirler. Yaşadıkları zorlukları ya da deneyimi unutmazlar, bu nedenle gelecekte olabileceklere karşı sarılara göre daha hazırlıklı olurlar. Yeşillerin zorluklarla mücadeledeki en güçlü silahı çevrelerindeki değer verdikleri insanlardan destek alabilmektir.

Mavi: Maviler, hem kişisel hem de iş hayatlarında derli, toplu, düzenli, sistemli ve resmidir. Her şeyi doğru düzgün yaparlar ve en doğrusu ne ise o olmak isterler. En büyük korkuları kendilerini aptal konumuna düşürmektir. Her zaman kaliteyi ve kesinliği ararlar. Yaptıkları iş ya da çalışma yöntemi öncelikleridir. Sürprizleri, plansız işleri ya da acele etmek durumunda kalmayı sevmezler. Onlar için aklına esen şeyi yapmak, spontane davranmak diye bir şey söz konusu olamaz. Her şeyi adım adım kuralına göre yapmayı severler. Yaptıkları her ne ise o konuda uzman olmak en büyük tutkularındandır. Ne geçmişte, ne gelecekte ne de şimdidedirler. Maviler kendi düşüncelerinde yaşarlar.

Maviler, genelde hayatta olan şeylere şaşırmazlar. Karşılarına çıkan aksilik karşısında “Ben de tam bunu bekliyordum.” diyebilirler. Tam da bu nedenledir ki, karşılaşacağı aksiliği önceden görebilmiş olmak, aksilikle karşılaştıkları anda onlara garip bir keyif verebilir. Maviler de kırmızılar gibi gündelik hayatta birçok normal durumu zorluk olarak algılar ve anda yönetirler. Planladıkları şekilde gitmeyen her şey bir zorluk olarak tanımlanabilir ancak beklenen bir şey olduğu için yönetmesi daha kolaydır. Olaylardan duygularını ayırmak konusunda diğerlerine göre çok iyidirler. Bu kimi zaman taş kalplilermiş gibi yorumlansa da aslında mavilerin de duyguları vardır, sadece onları iyi gizlerler ve olaya sadece somut gerçekler çerçevesinde bakabilirler. Ne zamanki bir hata yapar ya da dikkatsiz davranırlarsa o zaman bunu büyük bir aksilik olarak algılayabilir ve başa çıkmakta zorlanabilirler. Ancak bu durumda bile yaşanılan olaydan ders çıkarmak için “ne yanlış gitti, neden oldu” gibi sorularla deneyimi etraflıca inceleyip bir daha olmaması için onu da veri tabanlarına eklerler. Maviler, sonuçtan çok süreçle ilgilendikleri için karşılaşılan aksaklıkları uzun soluklu planlarında aşılması gereken bir engel gibi algılar, zamanı algılayış biçimleri onlara aksiliklerle mücadelede inanılmaz bir dayanıklılık verir. Diğer yandan, zaman gerçek hayatta bu kadar bonkör kullanılan bir şey olmadığından, bu davranış biçimi etraflarındaki insanları rahatsız edebilir.

Yukarıda da belirttiğim gibi, bu dört tip insan grubundan birinde olabilir ya da kişiliğinizde birden çok renk görüyor olabilirsiniz. Örneğin, kimi insanlarda baskın renk sarı iken, kırmızı özellikleri de gösterebilirler. Burada işimize yarayabilecek şeylerden birisi aksiliklerle mücadelede dört grubun hangi silahları kullandığını bilmek ve bunları mücadelemize ekleyebilmekken, diğeri ise kişilik tipimiz nedeniyle bizi bekleyen tehditleri fark etmektir.

İlginizi çekebilir: Kişisel yönetim kurulunuzu oluşturun: Hayatınıza kimler dokundu?

Ayşe Nazar Çoban: ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümünden 2008 yılında mezun olduğumdan beri petrol sektöründe çalışıyorum. 3 yaşında başladığım spor ise hayatımın merkezinde. Bugün hala aktif olarak antrenman yapıyor ve rüzgarı yakaladığım her an büyük bir tutkuyla uçurtma sörfü (kitesurf) yapıyorum. Öğrenmek, kendimi geliştirmek ve öğrendiklerimi çevremdekilerle paylaşmaktan oldukça keyif alıyorum. Peki, Upwind hikayem nasıl başladı? Çalışmakta olduğum şirketin yetenekli kadınlar programına seçildim ve bu programda bir koç ile çalışma fırsatı bulduğum zaman, bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim. ICF onaylı koçluk, NLP eğitimlerinin yanı sıra Toronto Üniversitesi ve Yale Üniversitesi Psikoloji bölümünden eğitimler aldım. Şu an kurucusu da olduğum Upwind çatısı altında yaşam, kariyer ve nefes koçluğu desteği veriyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale