X

Yıllar geçtikçe daha da ağırlaşan 15 yük

“Yük” yalnızca fiziksel değil; aynı zamanda duygusal ve zihinsel de olabilen bir kavram. Yaşam yolculuğunda deneyimlediğimiz bazı duygu ve durumlar, yıllar geçtikçe ağır yüklere dönüşebilir. Ve onları ne kadar uzun süre taşırsak o kadar fazla ağırlaşırlar. Adeta görünmez kambur gibi beliriverirler omuzlarımızda… Bazen affedemediğimiz bir insan, bazen üstesinden gelemediğimiz bir pişmanlık, bazense mükemmeliyetçi olma çabası, fazlasıyla yorucu olabilir. İçsel huzurumuzu korumak ve özgürlüğümüzü kazanmak için bu yükleri bırakmamız gerekir. Peki, nelerdir bu yükler? İşte yıllar geçtikçe daha da ağırlaşan 15 yük:

1. Affedemedikleriniz

Affetmedikçe, içinizde taşıdığınız, kin, öfke, nefret yıllar geçtikte daha da ağırlaşır, hatta dayanılmaz bir hale gelebilir. Zamanla affedemedikleriniz ruh halinizi, enerjinizi, yaşama sevincinizi ve hayattan aldığınız tatmini düşürmeye başlar ve sizi sık sık geçmişe götürerek bugünü yaşamanıza engel olur. Yıllar geçtikçe büyür, genişler, sanki tüm hayatınızın kontrolünü eline alır o affedemedikleriniz. Affetmek, bu ağırlıktan kurtulmanın ve iç huzura ulaşmanın önemli bir adımıdır.

İlginizi çekebilir: Bağışlayıcı olmanın dayanılmaz hafifliği: Başkaları için değil, kendiniz için affedin

2. Borçlar

Ne borç al ne borç ver demiş eskiler. Borç alıp vermek hayatın bir parçası olabilir ancak doğru bir şekilde yönetilmediğinde zaman içerisinde büyük bir stres kaynağına ve çok ağır bir yüke dönüşebilir. Borçların neden olduğu yük; sadece maddi değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel de neden olabilir. Bu nedenle finansal sağlığı doğru şartlar da sağlamak ve baştan önlem almak en doğrusu olacaktır.

3. Toksik ilişkiler

Size iyi gelmeyen, hatta kendinizi kötü hissetmenize neden olan ilişkiler yıllar içerisinde sizi tüketebilir, enerjinizi düşürebilir ve bu ilişkilerin neden olduğu olumsuz duyguların şiddeti katlanarak artabilir. Toksik ilişkiler, pek çok insanın hayatında yaygın olan bir problemdir ancak bu ilişkilerin farkına varmak ve onları sonlandırmak kişinin yaşam kalitesi ve iyi oluşu açısından oldukça önemlidir. Bu tür ilişkiler kişinin hayatına değer katmadığı gibi ağır bir yüke dönüşebilir ve içsel huzursuzluğu artırabilir. Hayatınızda kendinize boş yere yük edindiğiniz toksik ilişkiler varsa, onlardan özgürleşmenizin zamanı gelmiş olabilir.

İlginizi çekebilir: Besleyici ilişkiler, zehirli ilişkilere karşı: “Toksik” insanların tam karşıtı “nütrik” kişileri hayatımıza nasıl çekeriz?

4. Suçluluk ve utanç

Şüphesiz ki suçluluk ve utanç, insanların hayatlarında derin etkiler bırakan, uzun süre boyunca etkileri hissedilen güçlü duygulardır. Ve kişinin özsaygısını, sosyal ilişkilerini zedeleyebilir; anı yaşamasına engel olarak olumsuz duygu ve düşüncelerin arasında kaybolmasına neden olabilir. Yıllar geçtikçe kişinin kendi ile ilgili daha sınırlayıcı inançlara sahip olmasına zemin hazırlar ve suçluluğu da utancı da yıllarca taşımak, kişinin bu ağır yükle hayatını çekilmez kılmasına yataklık eder. Tıpkı affedemedikleriniz gibi suçluluk ve utancı da geride bırakmanız yaşamınızda özgürleşmenize yardımcı olabilir.

5. Çözümü olmayan çatışmalar

Çatışmalar, hayatın akışında yer alan doğal bir bileşen, yani çoğu zaman kaçınılmazlar. Ancak, çözümsüz gibi görünen veya sürekli tekrarlayan çatışmalar, insanların ruh halini ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Ve bir türlü çözüme kavuşmayan çatışmaların etkisi zamanla daha da ağırlaşabilir. Bu da hem kişiler arasındaki ilişkiyi bozabilir hem de tükenmişliğe yol açabilir. Tıpkı toksik ilişkileri sonlandırmak gibi çözümü olmayan çatışmaları da bırakmak, bu yükün hafiflemesine yardımcı olabilir.

6. Fazla gurur

Haddinden fazla gurur, insanların kendi hatalarını görmesini önleyen, büyümeyi engelleyen ve yıllar içerisinde ağırlaşan bir duyguya dönüşebilir. Çünkü, kişiyi çok fazla savunmacı yapar ve bu da eksikliklerini görmekte zorlanmasına ve gelişme fırsatını kaçırmasına neden olabilir. Fazla gururun duygusal ve zihinsel yükü yıllar içerisinde önlenmesi daha zor olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Ego savaşlarını bırakmak ve gurunun da dozunda yaşandığında etkili bir duygu olduğunu bilmek, bu yükten kurtulmaya yardımcı olabilir.

7. Olumsuz benlik algısı

Kendinizle ilgili sahip olduğunuz tüm duygu ve düşünceler negatif yöndeyse bu olumsuz benlik algısının hayatınızdaki yeri yıllar geçtikte daha da yayılabilir ve sizin kendinizle zaman ilerledikçe daha kötü geçinmenize neden olabilir. Olumsuz benlik algısı geliştirmiş insanların yaşam doyumunu artırmaları ve iyi hissetmeleri neredeyse imkansızdır. Bunu kendinize yük etmek yerine olumlu düşünmenin ve öz güvenin gücünden faydalanabilirsiniz.

8. Mükemmeliyetçilik

Belki de yıllar içerisinde ağırlığı en fazla artan yüklerden biri mükemmeliyetçilik. Her şeyin en iyisini, en mükemmelini yapma, bulma, arama çabası çok yorucu ve yıpratıcı bir döngüye dönüşebilir. Mükemmeliyetçilik, insanları hayal kırıklığına sürükleyen ve gereksiz stres yaratan bir süreç olabilir. Onun yerine ilerlemeyi hedefleyin, mükemmeli değil, bu hayattan aldığınız zevki artırabilir ve sizi tatminsizlik duygusundan kurtararak yüklerinizi hafifletir.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçi kişiliğiniz ilişkinize zarar veriyor olabilir

9. Başarısızlık korkusu

Başarısızlık korkusu, bizi hareketsizliğe sürükleyebilecek güçlü bir duygusal reaksiyondur. Bu korkuyu ne kadar uzun süre taşırsak, büyüme ve mutluluk için fırsatları kendimize o kadar çok engelleriz. Eğer, başaramamaktan korkuyor ve yeni şeyler denemekten, değişime açık olmaktan, adım atmaktan, konfor alanınızdan çıkmaktan çekiniyorsanız, çok şey kaçırıyor olabilirsiniz ve yıllar geçtikten sonra bu korkuyu içinizde büyüttüğünüz için büyük pişmanlık duyabilirsiniz.

10. Prokrastineyşın

Orijinal ismiyle procrastination yani erteleme alışkanlığı, hayatınızda ne kadar yer edinirse zaman geçtikçe etkisi ve ağırlığı da o kadar artar. Ertelediğiniz her iş, gün geçtikçe diğer ertelediğiniz işlerle birleşerek üstesinden gelinmesi imkansız bir hal alabilir ve bu da motivasyon kaybına, tükenmişliğe ve yüksek strese neden olabilir. Görevlerinizi adım adım ele almak, sizi bu yükün altından çıkarmaya yardımcı olabilir. Unutmayın, bir sıfırdan büyüktür ve bugün küçük de olsa bir adımla başlamanız işleri ertelemenin neden olacağı o yığından sizi kurtarabilir.

İlginizi çekebilir: Prokrastineyşın nedir: Erteleme alışkanlığını nasıl yenebilirsiniz?

11. Pişmanlık

Geçmişteki hatalarımızı düşündükçe, bu hataların yükünü taşırız ve yıllar geçtikçe artık altında ezilmeye başlarız. Pişmanlık hissinin hiçbir yapıcı yanı olmadığı gibi, yıllar içinde daha da ağır gelen olumsuz bir duygusu vardır ve bu zihinsel sağlı, yaşam doyumunu ve tatminini kötü etkiler. Hatalar yapmak hayatın bir parçasıdır ve gereken hatalardan ders çıkarıp devam etmektir, pişmanlıkla geçmişe saplanmak değil.

12. Kıskançlık

Kıskançlık, genellikle olumsuz düşünme ve üretken olmayan eylemler döngüsünü yaratır. Kıskançlık duygusunu ne kadar uzun süre içimizde tutarsak, mutluluğumuzu o kadar çok lekeleyebilir. Kendi benliğinize güveninizi artırarak ve olumlu düşünme alışkanlıkları geliştirerek, kıskançlık duygularını aşabilir ve daha mutlu bir yaşam sürmeye başlayabilirsiniz.

13. Her zaman haklı olma ihtiyacı

Evet, genel bir düşünce olarak kimse haksız çıkmak istemez ama böyle bir şey gerçekte ne kadar mümkün, bir düşünün her zaman haklı olabilir misiniz? Bu her zaman haklı olma ihtiyacı, tıpkı mükemmeliyetçilik gibi ağır bir yaşam mücadelesine neden olabilir ve çok yorucu, yıpratıcı bir hayata doğru sizi sürükleyebilir. Ayrıca, başkalarıyla olan ilişkilerinizi de zora sokabilir. Zaman zaman yanılmak, sizi daha az değerli ya da yetersiz bir insan yapmaz.

14. Karşılaştırma

Başkalarıyla sürekli rekabet halinde olmanın yükü yıllar geçtikçe hayatı çekilmez kılabilir. Sizi tüketebilir, kendi yolunuza odaklanmanıza engel olabilir. Dahası, başkalarının hayatlarıyla çok fazla ilgilenmek, sürekli kendi başarı ve mutluluğunuzu sorgulamanıza da neden olabilir. Zihinsel sağlığınızı korumak ve yalnızca kendinize odaklanmak için başkalarıyla karşılaştırma yapmayı bırakmanız en iyisi.

15. Karamsarlık

Kötü düşünmenin kime ne faydası var? Evet belki her durumda iyiyi görmeye çalışmak zor olabilir ama bir kere başladı mı devamı katlanarak gelen olumsuz düşünce ve inançlara tutulmak kimseye iyi gelmez. Ve ne karamsar tarafta ne kadar kalırsanız

İlginizi çekebilir: Olumsuz düşünmek psikolojik sorunları beraberinde getiriyor

Kaynak: becomingminimalist

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale