X

Yeni yılda koyduğunuz hedeflere ulaşmak için benimsemeniz gereken 5 yaklaşım

Geçen yılın sonunda, bu yıl için koyduğunuz hedefleri hatırlıyor musunuz? 2023’ten neler bekliyordunuz, daha doğrusu kendinizden ne tür beklentileriniz vardı, neleri başarmayı, elde etmeyi düşünmüştünüz? Birkaç dakikanızı ayırın ve cevapları bulmaya çalışın. Eğer bir vizyon panosu hazırladıysanız ya da günlüğünüze yazdıysanız onlara bakın ve hangi hedeflerinize ulaştığınızı hangilerine ulaşamadığınızı değerlendirin. Eğer hepsini elde ettiyseniz ne mutlu size! Aynı performansı önümüzdeki yılda da göstermemek için hiçbir sebebiniz yok… Ama ulaşamadığınız hedefleriniz varsa, o zaman bu konunun üzerinde biraz daha durmak şart. İşte size hedeflerinize bağlı kalmak ve onları gerçekleştirmek konusunda destek olacak ipuçları:

‘Hatırda kalmaz, satırda kalır’ sözünü unutmayın

İllaki dediğiniz olmuştur; bu yıl şunu yapacağım, şuraya gideceğim, şunu alacağım… Arkadaş gruplarında veya kendinizle yaptığınız diyaloglarda gelecek yıl için birtakım hedefleri dile getiren söylemlerde bulunmuş ve hala bulunuyor olabilirsiniz. Ancak, şu güzel sözleri hatırlamanızda fayda var; hatırda kalmaz, satırda kalır ya da su uçar, yazı kalır. Kısacası, bir şeyi hatırlamanın, kalıcı kılmanın, gerçeğe dönüştürmenin ilk yolu onu yazmaktan geçer. Hedeflerinizi belirlemek ve onlara ulaşmak istiyorsanız, oturun ve yazmaya başlayın.

İster günlüğünüze yazın, ister vizyon panosu yapın, ister ‘hedeflerim’ listesi oluşturun, isterseniz de bilgisayarınızda bir dosya oluşturun, hangi yolu seçerseniz seçin hedeflerinizi gözünüzün önünde olacak, somut bir şekilde derli toplu görebileceğiniz bir yerde tutun. Yoksa, suya yazı yazmak gibi sadece söylediğiniz hedefler, toz olup uçabilir. Hedeflerinizi belirlemek, üzerine düşünmek, detaylandırmak, önceliklendirmek için zaman ayırın ve tüm bunları yeni yıla girmeye henüz vakit varken, yani erkenden yapın. Yılbaşı gecesi düşünüp bu yıl şunu yapacağım diyerek geçiştirmeyin. Eğer, bir şeyi elde etmeyi, ona ulaşmayı gerçekten istiyorsanız, her adımı ciddiye alın ve işleri daha en baştan sıkı tutun.

İlginizi çekebilir: Gerçek anlamda etkili bir vizyon panosu nasıl hazırlanır?

Kimseye değil, kendinize bağlı kalın

Hedeflerinizi belirlerken mümkün olan her adımın, yalnızca size bağlı olmasına dikkat edin. Çevresel faktörlerden, yakın çevrenizden, ‘olası’ gelişmelerden ve hatta ‘şans’ kavramından bile uzakta kurgulamaya gayret edin. Aksi halde hedeflerinizin gerçekleşmesi size değil, dış koşullara bağlı olur ve onların nasıl şekilleneceğini de siz dahil kimse tahmin edemez. Dolayısıyla büyük hüsranlarla karşılaşmak zorunda kalabilirsiniz. Hedeflerinizi gerçekleştirme konusunda pasif değil, ‘aktif’ rol almanız gerektiğini unutmayın.

Başkaları değil, ancak ‘siz’ kendi istediklerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Net, ulaşılabilir ve ölçülebilir hedefler koyun ve bunu sadece kendinizi değerlendirerek yapın. Neyi başarmak istiyorsanız, sizin ona ulaşmak için nasıl bir rol izlemeniz gerektiğini belirleyin. Bir başkasının onay veya takdirini beklemeyin, hatta havanın nasıl olacağına bile kendinizi bağlamayın. Örneğin, bir işe başlamak istiyorsanız, bir başkasının o iş hakkında olumlu değerlendirmeler yapıp yapmamasına göre kararınızı değiştirmeyin ya da her gün koşuya çıkmak istiyorsanız, yağmurlu günleri es geçmeyin. Sadece isteyin ve yapın, yalnızca kendinize odaklanın, şartları, çevresel faktörleri, ‘dış güçleri’ etkisiz bırakın, onları denklemde tutmayın, yoksa bu yolda düzeniniz de motivasyonunuz da sık sık bozulabilir.

Sonsuzluğun içerisinde kaybolmayın

‘Seneye yeni bir şehre taşınacağım’ demek, kulağa gelecek için belirlenmiş bir hedef gibi gelse de aslında ucu açık bir söylem olabilir. Çünkü bir zaman aralığı belirlenmemiş… Kendinize hedefler koyarken, işe ‘küçük’ hedeflerle yani küçük adımlarla başlamayı ve her bir küçük adım için de bir zaman belirlemeyi ihmal etmeyin. Aksi halde, hedefleriniz ‘çıkmaz ayın son çarşambasına’ kalabilir. Örneğin, 2024’te yeni bir iş kurmayı istiyorsanız; Ocak ayında olası yatırımcılarla görüşmüş olmak, Şubat ayında bütçe planlamasını tamamlamak, Mart ayında ofis kiralamak gibi büyük hedefe ulaşıncaya dek küçük hedeflerin tamamlanması için kendinize bir zaman sınır koymalısınız.

Bu, birden büyük ve gözünüzü korkutan bir adım atmaktansa, suya yavaş yavaş ve kendinizi alıştırarak girmenizi sağlayabilir. Böylece hem daha rahat ilerleyebilir hem de sürecin daha sıkı bir takipçisi olabilirsiniz. Üstelik, önceden belirlemiş olduğunuz tarihlere sadık kalabilmek için de optimum çabayı gösterebileceksiniz. Unutmayın; hedefi olmayan bir gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez. Sonsuz ihtimaller denizinde oradan oraya savrulmamak için adımlarınızı ve ‘zamanınızı’ çok iyi belirlemelisiniz.

İlginizi çekebilir: Etkili ve stressiz bir yapılacaklar listesi nasıl hazırlanır?

Hedeflerinizi başıboş bırakmayın

Tek başına zaman belirlemek de doğrudan hedeflerinize ulaşmanızı sağlamayacaktır. Hedeflerinize giden yolda ‘doğru’ ilerleyip ilerlemediğinizi ya da ne kadar yol aldığınızı ölçmeniz gerekir. Bunun için de hedeflerinizin takipçisi olmalı, ‘nasılsa yapıyorum bir şeyler’ diye düşünmemelisiniz. Ölçülebilir hedefler koymuş olmanız bu nedenle çok önemli. Engellerle karşılaştığınızda ya da işlerin nasıl gittiğini kestiremediğinizde motivasyonunuzu kaybetmeniz, güveninizin zedelenmesi çok olası. Bu nedenle kendinizi sıkışmış hissetmemek ve devam etmek için gereken motivasyonu bulmak amacıyla ne kadar ilerleme kaydettiğinizi takip edin. Günlük, haftalık veya aylık takiplerle, hedeflerinizin başında durun ve adımlarınızı kaydedin. Ne kadar yol aldığınızı görmek, yolun devamını getirmek için ihtiyaç duyduğunuz gücü size sağlayacaktır. Ayrıca, olası hataları da yakalamanıza, varsa iyileştirmek için neler yapabileceğinizi bulmanıza da yardımcı olacaktır. Hedeflerinize sahip çıktığınız ve takipçisi olduğunuz sürece onlara erişmeniz, çok daha kolay bir hal alabilir.

Sadece sonuca değil, sürece de bakın

Hedeflerinize ulaşmak, nihai amacınız olsa da devam etmek için tek sebebiniz değil. Sonuç kadar sürecin kendisine de odaklanmalı, bu sürecin size ne tür katkılarda bulunduğunu, hayatınızda neleri değiştirdiğini, nasıl kendinizi ve yaşamınızı geliştirdiğini de gözlemlemelisiniz. Odak noktanız hedeflerinizin de ötesinde, çok daha geniş bir alan olmalı. Körü körüne bir şeye ulaşmak için var gücünüzle giderken, yolda geçirdiğiniz süreyi es geçmemelisiniz. Sonuçta, attığınız her adım, yaşadığınız her an, kazandığınız her deneyim, heybenizi dolduracak kıymetli değerler. Bu yüzden hedeflerinizin ötesini de görmeyi, sürecin tamamını bir bütün olarak ele almayı da ihmal etmeyin. Bu sayede ne kadar fazla kazanım elde ettiğinizi görmek, hem motivasyonunuzu hem de enerjinizi artıracaktır.

Bonus: ‘Çalış titizce, eğlen gönlünce’ mottosunu benimseyin

‘Work hard, play harder!’ söylemini hatırladınız mı? Onu biraz Türkçe’ye uyarlıyor ve çalış titizce, eğlen gönlünce diyoruz Büyük hedefinize ulaşmak için koyduğunuz ara hedefleri tamamladıkça, başarılarınızın hakkını verin ve mutlaka ama mutlaka kutlayın!

‘Bir, sıfırdan büyüktür.’ hatırlayın; yaptığınız her şey, attığınız en küçük bir adım, kazandığınız en minik başarı bile aslında çok değerli ve kendinden çok daha büyük bir şeye hizmet ediyor. Dolayısıyla hem kendi çabanızı takdir etmek hem de yolculuğunuzu çok daha eğlenceli kılmak için eğlenmeye de çalışmak kadar zaman ayırın ve kendinize inanmaktan, yeni bir yılın getirebileceği güzellikleri keşfetmekten asla vazgeçmeyin.

İlginizi çekebilir: Hayatınızı bir yerden bir yere taşımanın en iyi yolu: Hedefler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale