X

Yeni yıl kararları almanın yarattığı strese farkındalıkla yaklaşmak

Yeni bir yılın ilk günü; dönüşüm yaratmak, dolaplarınızı temizlemek veya beş santim göbek yağını kaybetmek için ideal bir zaman gibi görünse de “Yeni Yıl” başlangıcının özel olduğu algısı sadece bir yanılsamadan ibarettir. Bize geçici bir irade gücü sağlayan bu yanılsama ile dileklerimize uzanan yola girmek için, bir sonraki “mükemmel” tarih gelene kadar, kendimize erteleme izni vermiş oluruz. Her an, istediğimizi söylediğimiz hayatı yaşamaya başlamak için mükemmel ve uygunken; bir şeyler bizi alıkoyar ve hafta başını, ay başını ya da yeni yılın ilk gününü bekler dururuz. Oysa niyetlerimiz, tarih sınırlamasına hapsedilmeden her zaman gerçekleştirilebilir.

Onaylasak da reddetsek de tanıdığımız onlarca kişi şu anda “Yeni Yıl Kararları” alıyor. Karar almak çoğumuz için oldukça basit bir davranış. Zihnimizin gel-gitlerinde hareket ederken, emir kipindeki cümleler ve belirli sonuçlarla ilgili kesin beklentiler iç sesimizde hızlıca beliriverir. Mutlaka sevmediğimiz kişilik özelliklerimiz, çeşit çeşit bağımlılıklarımız, gözümüze batan fiziksel kusurlarımız vardır ve kendimizi sürekli yargılarız. Sonra da gerekçeli kararlar yazarız kusurlarımıza ‘’ceza’’ olsun diye. Listelediğimiz maddeleri ‘Yeni Yıl Niyetleri’ gibi masum etiketlerle dayatırız benliğimize. Oysa psikolojik olarak bu kararların çoğunun yerine getirilemeyeceği açıktır ve bizim bu kararları alırken temelde yapmış olduğumuz şey aslında zihinsel ve bedensel alanımızda stres ve ezici bir baskı yaratmaktan ibarettir.

Günlük hayatta stres sözcüğünü sıklıkla negatif durumları tanımlamak için kullanırız. Bu da pek çok insanın, stresin onların psikolojisi için tamamen kötü olduğu gibi yanlış bir yargıya kapılmasına neden olur ancak bu aşamada stresin iki farklı yönü olduğunu belirtmek gerekir. Pozitif stresle ilgili bir terim olan ‘östres’ ve negatif stresi ifade eden ‘distres’ kavramları arasındaki farka bakacak olursak*:

Östres yani pozitif stresin özellikleri;

  • Motive eder, enerjiyi odaklar.
  • Kısa dönemlidir.
  • Baş etme mekanizmamızla birlikte çalışır.
  • Heyecan verici hissettirir.
  • Performansı geliştirir.
  • Alınan kararları hayata geçirmeyi kolaylaştırır.

Distres, yani negatif stres ise;

  • Huzursuzluk ve endişeye neden olur.
  • Kısa ya da uzun dönemli olabilir.
  • Baş etme becerilerimizin yetki alanı dışına taşar.
  • Hoşa gitmeyen bir his aşılar.
  • Zihinsel ve bedensel zararlara yol açar.
  • Karar alma sürecini sekteye uğratır.

Aşırılığa kaçmayan ve faydalı olan stresin yani östresin, bilişsel fonksiyonlar ve genel sağlık üzerinde faydaları olduğu artık bilimsel anlamda da kabul edilmektedir. Düşük seviyeli stres unsurları, nörotrofin adı verilen beyin hücresi üretimini tetikleyerek ve beyin içinde yer alan nöronlar arasındaki bağlantıları güçlendirerek üretkenliği ve yaratıcılığı da arttırır. Vücut kaslarımızın bile östrese tabii tutulmasının gerektiği pek çok sinirbilimsel çalışma ile de ortaya konulmuştur. Stresin bu iki yönünü bilmeden hayatta hiçbir şey de doğru rotaya girmek de mümkün olmayabilir. Stresten tamamen kaçınıldığında uyuşma ve aslında yok olma süreci başlar. Ne verilen kararlar uygulanabilir ne de sağlıklı bir beden dinamiğine kavuşulabilir. Stresin yüksek doza eriştiği hallerde de kontrolü kaybederek yine aynı sonuçları almaya mahkûm oluruz. Bu konuda denge sahibi olabilmek oldukça işlevseldir. İnsanların yeni yıl kararları almak için kendilerini neden acı ve ıstırap çekmeye ittiklerinin en önemli nedenlerinden birisi, zihnin strese yönelik bağımlılıkları ile ilgilidir. Bu konuya dair farkındalık yaratan bir hikâye vardır;

Sitar (Hint kültüründe kullanılan telli bir çalgı) çalan bir müzisyen bir gün meditasyon eğitimi için Buddha’ya gider ve sorar;
“Meditasyonda zihnim üzerinde sıkı bir kontrol sağlamalı mıyım yoksa onun akmasına izin mi vermeliyim?”
Buddha soruya soruyla karşılık verir, “Enstrümanınızı çok sıkı akort ettiğinizde ne olur?”
Müzisyen, “Teller kırılır,” diye yanıtlar.
Buddha tekrar sorar; “Çok gevşek bir şekilde bağlarsanız ne olur?”
Müzisyen, “Çok gevşek olduğunda ses çıkmaz,” diye yanıtlar ve ekler; “Uyumlu bir ses üretmek için ne çok sıkı ne de çok gevşek olmalıdır teller”.
“İşte cevap bu,” der Buddha, “ne çok sıkı ne de çok gevşek.”

Bu eski hikâye, aslında sağlıklı bir yaşam sürmek için kullanılabilecek metaforik öğeler içerir; “Dengeli ve ölçülü bir hayat yaşadığımızda; ihtiyaç duyduğumuz ‘uyumu’ da üretmiş oluruz’”, diye fısıldar kulaklarımıza.

Genel olarak, beynimizin bir stres merkezi, bir zevk merkezi ve bir de şefkat merkezi vardır. Sitar üzerindeki teller ile üç beyin merkezi arasında bir benzetme yapabiliriz. Bir ‘Yeni Yıl Kararı’ belirlendiğinde, çok sıkı ayarlanmış bir sitarda olduğu gibi, bu karar da zihnimizde ve bedenimizde baskı ve gerilim yaratarak onu kırılgan hale gelebilir. İnsanın evriminin ilk aşamalarında şekillenen beynin stres merkezi ; onu zihnin önemsiz, yapay yapılarından değil, ormandaki tehlikelerden korumak için gelişmiştir. Bizler ise stresin üzerindeki kontrolsüz bakış açımızla, sinir sistemimizin kronik aktivasyonuna ve adrenalin-kortizol gibi aşırı miktarda stres hormonunun bedene salınmasına yol açarız. Sonuçta; bütçeyi dengelemek, üniversite ve emeklilik için para biriktirmek, 30 yıllık bir ipoteği ödemek, daha az abur cubur yemek, daha fazla kas inşa edip vücut yağını azaltmak, maaş artışı elde etmek ve kurumsal basamakları tırmanmak gibi şekillenen ortak yeni yıl hedeflerinin çoğu, milyonlarca yıllık insan evrimi boyunca var olmadı. Bizler evrimsel biyolojimize yabancı olan bu modern zaman hedefleri ile kendimizi kronik olarak distrese maruz bırakmaya devam ediyoruz.

Beynimizin zevk merkezine göz atacak olursak, bu bölge ile ilgili 1953 yılında fareler üzerinde yapılmış olan bilimsel bir deneyi anmak açıklayıcı olacaktır. Bu deneyde fareler öncelikle aşırı yoğun strese tabi tutulmuştur. Sonrasında ise onların zevk bölgelerini uyarıcı dopamin salgılamalarına yön verilmiştir. Aşırı stres sonucu salgıladıkları dopamin öyle güçlüdür ki, fareler; bu arzularını gidermeye çalışırken, temel ihtiyaçlarını bile fark etmemişlerdir. Bir süre sonra ise yorgunluktan ölüm sınırına gelmişlerdir. İşte bu dürtüler bağımlılıkların da temelini oluşturur. İnsanlar da aynı farelerde gözlemlendiği gibi, yoğun baskı ile karşılaştıktan hemen sonra, rahatlayabilmek adına kendilerini sabote etmeye başlarlar. Çok gevşek ayarlanmış bir sitarda olduğu gibi bu sefer de hiç müzik üretemez hale gelirler. Aşırı gevşemenin beynin zevk merkezini uyarması ile sağlıksız alışkanlıklara ve bağımlılıklara kapılabilirler. Özetle, yeni yılda 30 kilo verme kararını alan bir insan, önce kendisini bu karar ile olabildiğinde sert bir diyete sokup, kısa bir süre sonrasında ise bu baskının yarattığı yoğun olumsuz duygulardan kaçabilmek için daha kötü ama zevk veren alışkanlıklara yönelebilir.

Beynin bir de şefkat merkezi vardır ve bu merkezle ilişkide olan hormonun adı; arka hipofiz bezinden salgılanan ‘oksitosin’dir. Aynı zamanda sarılma, mutluluk veya aşk hormonu olarak da bilinir. Ortaya çıkan ana soru kime en çok şefkat göstermemiz gerektiğidir. Kararlar alıp stresin en sert haline maruz bıraktığımız, sonra da stresle baş edebilsin diye sağlıksız zevklerle rahatlattığımız o kişi aslında şefkati de en çok hak eden kişidir. Kendine şefkat duymak, sağlıklı bir zihin ve beden için vazgeçilmez bir duygudur ve insanlar ancak bu adımdan sonra başkalarına şefkat gösterebilir. Kendimize özen göstererek; denge sağlar, dinginliği teşvik eder ve de aynı zamanda memnuniyet yaratırız. Memnuniyet çoğu zaman sadece zihnin, bedenin ve duyguların rahat bir şekilde mevcut andan tatmin olduğu zaman hissedilebilir. Gerçekten tatmin yaratabilecek başka hiçbir dış durum yoktur.

Yeni yıl kararları alırken şimdiki anımızı genellikle reddederiz ve böylece acı ile olan ilişkimizi de derinleştiririz. Aslında bu acı, gerçeklerden kaçmanın ve kendimizi kabul etmeden var olmaya çalışmanın acısıdır. Tuzağa düşmemek için kullanılabilecek en önemli mekanizmamız; dengede kalabilme halimizdir. Sitarımızın telleri ne çok sıkı ne de çok gevşek; tam kararında bir ayarlamayla titreşirse, yaşamla olan ilişkimizin müziğini de ahenkle yaratabiliriz. Kendimize şefkatle ve an be an farkındalıkla yaklaşmak, müziğimizi beslememizi de sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Yeni Yıl Kararı yanılsaması, hayatınızda bir değişiklik yapmanız ve 2021 yılı boyunca bunu her gün saklamanız gerektiğini düşünmektir. Geleceği değiştirmek için bir karar almak yerine sadece şu ana sahip olduğunuzu unutmayın. Şimdiki an, yaşamın gerçekleştiği yerdir; dikkatle mevcut olmak, bilinçli olmak, yaşamın akışına devam etmek ve gerçek varoluşu deneyimlemektir. İşte siz de bu satırları okurken; tamamen mevcut ve uyanık olma niyetini seçebilir ve özgürleşebilirsiniz. Yeni yılınız şu an başlayabilir…

 

Kaynakça:
Lindsay Dodgson- The psychology behind why we’re so bad at keeping New Year’s resolutions
American Addiction Centers- Types of Stressors
Raj Persaud, M.D. and Peter Bruggen, M.D.- Can Psychology explain why most New Year Resolutions fail and how to keep them?
Orestes Gutierrez- Under: Mindful Intentions For New Yea

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale