X

Yaşamdaki illüzyonları kaldıralım mı: Meslek ve yaş nedir ki?

Yaşamda büyük illüzyonları kaldıracak iki soru: Yaşamak için ne yapıyorsun? Ne zamandır bu dünyadasın?

Kimliklerimize bağlılığımız sorduğumuz en basit sorulardan geçer. Ne iş yaptığına, eğitim durumuna göre değerlendirdiğimiz insanlar elbette değer ihtiyaçlarını bu kimliklerden almaya çalışacaklardır. Bu, toplumun gizli ve doğal görünen bir manipülasyonudur.

Sana işini sordukları anda, senin yaşam şartların, maddi durumun, olası zevklerin ve yapabilitelerin hakkında bir “önyargı”ya sahip olurlar. Bu bir yargı olduğu için de sendeki gerçeği görmeleri için sabırlı ve ısrarcı olmaları gerekir. Çünkü aşmaları gereken “kendi yargı”ları vardır. Bu seninle ilgili değildir. Soran ile ilgilidir.

Seninle ilgili olan kısmı, senin karşıdaki göz aynasında değerli olma arzunu kendi öz değerlerinden değil, karşındakinin yargı mekanizmasından temin etmeye çalışmandır. Yani, afili bir meslek sahibi değilsen kendini “ezik”, “yetersiz” görmeye, afili bir mesleğin varsa kendini tam tersi bir noktada görmeye meyilli olabilirsin. Ve sevgi ihtiyacını karşılamak için, olduğunun dışında bir kimliğe, duruma tutulu kalır, onu beslemeye başlarsın. Gittikçe yorulduğun, kendini bitirdiğin ilişkiler içinde hapsolursun. İnsanların ne olduklarını icra ettikleri meslekler belirlemez. İnsanlar mesleklerin içini dolduran varlıklar değildir, meslekler insanların mutfak önlüğüdür!

Mutfak önlüğüne göre gönül genişliği ölçülür mü? Değerli olan, ne yaparsan yap, bunu yapış şeklindir. Tutumundur. Dünya, açık titr marketi gibi. Satın almak için her şeyimizi, hatta ruhumuzu, yaşam enerjimizi harcadığımız. Bir “şey” olmaya çalışmak… Bu diğer insanların gözünde bir yer “satın almak”tır. Sahte cennetten arsa alır gibi. Vadedilen topraklar çoraktır oysa, içi boştur.

Sorumuzu değiştirirsek, kendimize de sürekli olarak kimlikten ziyade beceri ile ilgilendiğimiz, kişinin özellikleri ile ilgilendiğimiz bir alanda olduğumuzu hatırlatırız. Hem kendimize, hem de diğerlerine karşı yargımız bir sabun gibi erimeye başlar sadece bir soru değişikliği ile.

İnsanlar müzisyen olabilirler ama yaşamak için sekreterlik yapıyorlardır. İnsanlar araştırmacı olabilirler fakat yaşamak için işletmecilik yapıyorlardır. Ve yaşamak için her şeyi, her türlü yeteneğini, bilgini kullanabilirsin, tüm bunlar aslında tutkunu olduğun şeyi sürdürebilmen içindir. Tutkunu olduğun şey yaşamın ta kendisi olabilir. Tadını çıkarmak için kimliklerini feda edebilirsin!

Değiştirmemiz gereken ikinci sorumuz: “Kaç yaşındasın?”

İnsanlara kaç yaşında olduklarını sorduğumuzda yine bir “önyargı” penceresini açmış oluruz. Yaşına göre söylediklerini geçerli kılacağımız bir alana doğru tatlı sinsi bir seyahate çıkarız. Bu yüzden küçük çocuklar yaşlarını “büyütme” eğilimde, belirli bir sınırın üzerinde yaş almışlar da “küçültme” eğilimindedir. Yargıdan kurtulma yöntemidir bu.

Davranışlarımız yaşımızdan bağımsızdır! Varlığımızın ifadesi yaşımızdan bağımsızdır! Yaş, sinsi bir illüzyondur. Yaşa göre yargılarız karşımızdakini, “Bunu söylemek için çok küçük”, “Böyle davranmak için çok yaşlı”, “Yapabilir”, “Yapamaz”…

Doğal olarak bu hipnozun içindeki her insan varlığı dünya üzerindeki seyahatinin belirli bir süresinden sonra kendini yavaş yavaş “dikte edilen” formlara sokmaya başlar; kırışmaya, sessiz eğlenmeye, yorulmaya, hastalıkları doğal saymaya, istenmemeyi doğal karşılamaya, yeni başlangıçları yok saymaya ve beklemeye… Kendi kendini hurdaya çıkarır insan sadece sonsuz bir sadakatle bağlandığı bir yargı yüzünden.

İnsanları dünyada geçirdikleri zamana göre yargılamak, onların içlerinde barındırdığı yetenekleri de görmezden gelmemize sebep olur. Yaşına göre olgun bulduğumuz birinin “hata yapabilirliğine kesin olarak bakmak”, “çocukların dedikleri ve hissettiklerini yok saymak”, “yaşlılara çocuk muamelesi yapmak, ayıplamak”, “eğitimsiz gelen yetenekleri görmezden gelmek”, “adım atmak için beklemek, bekletmek.”

Oysa hepimiz bu dünya gezegeninin gezginleri, ziyaretçileriyiz. Birine “Ne kadardır bu dünyadasın?” diye sormak, onun yaşama dair tecrübelerini ve varlığını onurlandırmaktır. Dolayısıyla kendinin de. Her çocuğa bir misafir gibi bakabilmek, yeni gelenin getirdiği haberlere, anlatacaklarına merak duymaktır. Eskilerin tecrübelerine değer vermektir, sürprizlere, insanın mucizesine açık olmaktır.

Çünkü bu soru, bir gezgin olduğunu, bu dünyanın duraklarından sadece bir tanesi olduğunu, varlık tecrübesinin bu yaşamla sınırlı olmadığını, bütünü görebilme, yaşamın tamamının bu bedenlerde olmadığı ve sonsuzluğu bilgisini, yaşamı kapsayabilme yeteneğini ve bilgisini beraberinde getirir.

Sorularınızı değiştirin! Bu yaşam algısının manifeste edilişidir. Tüm yolculara, kalana, gidene, yeni gelene selam olsun!

İlginizi çekebilir: Hepimiz birer emanetçiyiz: Tanrının bize emanet ettiği kendimize iyi bakıyor muyuz?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale