X

Wellness dünyasının öncüleri ile günlük rutinleri üzerine: Nil Keskin ile keyifli bir sohbet

Pek çoğumuzun iyi alışkanlıklar kazanmak için ilham ve motivasyona ihtiyaç duyduğu, hepimizin hemfikir olduğu bir konu. Biz de Uplifers olarak wellness dünyasının öncüleri ile günlük rutinleri üzerine keyifli sohbetler yapmaya başladık ve harika ipuçlarıyla dolu yazılarımızla karşınızdayız!

Geçtiğimiz haftalarda Pozitif Yaş Alma Lideri ve Restart Wellbeing Topluluğu Kurucusu Pınar Özdemir Hotiç‘in ve Global Wellness Day’Pınar Özdemir Hotiç‘in kurucusu Belgin Aksoy’Belgin Aksoy’un ilham veren rutinleri ile ilgili yazılarımızı sizlerle paylaşmıştık. Bugün ise Goddess’in kurucularından Nil Keskin ile gerçekleştirdiğimiz sohbeti sizlerle buluşturuyoruz. İşte Dr. Nil Keskin’in ilham dolu günlük rutinleri:

Uplifers okuyucuları için kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Tüm Uplifers okuyucularına merhaba… Sürdürülebilir İyi Yaşam & Cinsiyet Eşitliği üzerine odaklı çalışan bir Tarihçi & Davranış Bilimciyim. Kadın ve erkek beden formlarının ilahi aydınlanmadaki yerlerini anlamaları, bulmaları için rehberlikler yapmaya çalışıyorum. Aynı zamanda bir kadın ruhsal girişimci olarak hayat amacımı yaşamak adına, bu konuların dünyaya yayılımı gayesiyle kurduğumuz teknoloji, femtech firması Goddess’ın kurucularındanım. İyi Yaşam uygulamalarıyla kurumsal hayatta çalıp, bir yandan annelik, ilişkiler, iş hayatında yaşadığım zorluklar vs derken kendi dönüşüm yolculuğumda arayışlara çıktığımda, dünyanın farklı ülkelerinden pek çok öğretinin izini sürmeye başladığımda karşılaştım. Böylece, 14 sene önce düzenli meditasyon yapmaya başladım.

Yine 12 sene önce de önce uygulayıcı, sonra eğitmen olarak Kundalini Yoga’yı hayatıma aldım. Ve sonra diğer pek çok metot birbirini takip etti. Hepsinin de ayrı ayrı bana katkıları çok oldu. 2018 yılında tamamladığım doktora çalışmalarımla da derinleştiğim yolda bu defa keşfettiğim, sentezlediğim metodolojiler ortaya çıkartmaya doğru yolculuğum evrildi. Kitaplar, makaleler ve tabi Goddess’ın doğuş hikayesi de benim yeniden doğuşumla şekillendi. 20 yıla yakın kurumsal iş hayatından sonra ruhsal bir girişimci olarak, yaşam amacımı adım adım gerçekleştirmek için tutkuyla Goddess’ı kadınların her koşulda yanlarında bir asistanları olması adına, bu topraklardan bir global çözüm olmak adına yoluma devam ediyorum.

Güne nasıl başlıyorsunuz, sabah rutininizin ilk adımı nedir?

Sabah ağız, yüz temizliği sonrası benim için limonlu ılık bir su ve Kundalini Yoga yıllardır çok düzenli bir alışkanlık. O günün hisleri, ihtiyaçlarına göre çakra bazlı akışlar yapıyorum. Bazı standart omurga esnemelerimi, bacak ve kol hareketlerimi ise hiçbir mekanda aralık vermeden, örneğin tatil ya da iş seyahatlerinde bile muhakkak yapıyorum. Sonrasında da meditasyonumu yapıp güne başlıyorum. Aslında Goddess ile tüm kadın dostlarımıza önerdiğim adımları bir fiil kendi hayatımda uyguluyorum diyebilirim. Sonrasında da güzel, sevdiğim, beni motive eden bir müzikle güne enerjik başlamayı seviyorum. Benzer şekilde akşam rutinleri içinde bana iyi gelen öz bakımım, meditasyonlarım olmazsa olmazlarım…

Sabahları telefon veya bilgisayar kullanma alışkanlığınız var mı?

Sabahları telefonumu meditasyonum için kullanıyorum. Şöyle ki; eğer o gün rehberli bir meditasyon dinleyerek güne başlamak istiyorsam ya da bir mantra meditasyonu, frekans müziği bana eşlik etsin istiyorsam kullanıyorum. Böylece zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak güne hazır bir şekilde başlıyorum. Sabah rutinlerimi yapmadan bilgisayar başına geçmiyorum.

Zihinsel olarak güne nasıl hazırlanıyorsunuz? Meditasyon, nefes egzersizleri gibi pratikleri uyguluyor musunuz?

Meditasyonla aslında zihinsel farkındalığa gelmek bana iyi geliyor. Yani sanki bir film gibi kendimi nasıl yukarı ya da aşağı doğru çekebildiğimi görmek. Ve sonra bilinçli seçimle kontrol edebileceklerime odaklı bir gün geçirmeyi seçmek.

Sabah kahvesi/çayı/içeceği tercih ediyor musunuz?

Sabah rutinlerimden sonra ben genellikle kahvaltı saatime kadar sadece su içiyorum. Bedenime ruhuma iyi gelecek bir kahvaltıyı önemsiyorum. Yumurta, yeşillikler, avokado, zeytin, peynir, kızarmış bir dilim çavdar ekmeği, anlayacağınız güzel bir kahvaltı yapıyorum. Günde bir bardak çay, işlerime başlamak adına bir güzel Türk kahvemi yapıp, artık işlerime başlıyorum. Hatta o kahvemi de haftanın bazı günleri iş programıma göre ya eşimle yada bir arkadaşımla/annemle içip uzun ve dolu dolu bir iş gününe başlayabiliyorum. Kurumsal hayatımdan girişimciliğe geçmiş olmanın en güzel tarafı kendini zamanınızı yönetmek ve yine öz disiplinle bir amaç uğruna keyifle çalışmak.

Sabah rutininizde sizin için en önemli olan kısım nedir, ‘asla atlamam’ dediğiniz?

Kesinlikle ağız temizliğim sonrası limonlu bir su, meditasyonum ve yoga hareketlerim. Ve sonunda o gün ihtiyacım olan olumlamalarım. Mesela yüksek sesle ve tutkuyla “Bedenimi, zihnimi, ruhumu potansiyelimi yaşamak için sonsuz olasılıklara açıyorum.”

Gün içindeki işlerinizi planlamak için özel bir yönteminiz var mı, iş ve öncelik sıralamanızı nasıl yapıyorsunuz?

Ben çok iyi bir ajanda kullanıcısıyım. Özenle, hatta renkli kalemlerle, stickerlarla 🙂 Mutlaka her hafta başı, her günün sabahı yapılacakları yazarım, sıralarım. Sonrada yaptıklarımı, kalan işleri takip ederim.

Yoğun bir günün içerisinde koştururken kendinize zaman ayırmak ve bedeninizi, zihninizi dinlendirmek için ne yapıyorsunuz?

Gün içinde mutlaka bir 15 dakika kendimle kalıyor ve Eril & Dişil Güç dengesi uygulamamızı yapıyorum. Hem zihnimi hem bedenimi dinlendirip, şarj ediyorum.

Başarı ve motivasyon için ilham aldığınız kaynaklar neler?

Ben işimle ilgili araştırma yapmayı, okumayı, izlemeyi çok seviyorum. Saatlerin nasıl geçtiğini o zamanlar pek anlamıyorum. Podcast dinlemeyi çok severim. Yolda, arabada, yürürken bol bol podcast dinlerim. Bazen de YouTube da sevdiğim.

Akşam saatleri için ayrı bir rutininiz var mıdır? Varsa detaylandırabilir misiniz?

Akşam mutlaka bir öz bakım zamanı kendime ayırıyorum. Yüzüm, saçlarım, vücudum için yani önce fiziksel bedenim için. Sonra yatağımın başında oturup, bir on dakika mutlaka meditasyonumu yapıyorum. Özellikle gece meditasyonlarımda epifiz bezi aktivasyonu, imgeleme çok yaparım. Ve sonrasında bazen notlarımı alıp öyle uykuya dalarım.

Güne harika bir başlangıç yapmak ve gün boyunca motive kalabilmek için Uplifers okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Ben kesinlikle yemek yemek, su içmek gibi meditasyon ve sabah yoga esneme hareketlerini hayatlarına koymalarını öneririm. Yaşam enerjisini yükseltip taze bir şekilde yeni güne başlamanın en güzel yolu bu bence.

Çok teşekkürler, sevgiler

İlginizi çekebilir: Wellness dünyasının öncüleri ile günlük rutinleri üzerine: Belgin Aksoy ile keyifli bir sohbet

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale