X

Vücudumdan nefret ediyorum: Neden? Ne yapabilirim?

Zamanın başlangıcından beri, bir şekilde insan vücudunun güzelliğine önem verdik. Tarihte geriye doğru gidersek, ideal güzelliğin sürekli olarak değiştiğini görürüz. Çünkü bizden sürekli -üstelik haksız yere- değişmemizi isteyen bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden pek çoğumuzun görünüşümüzle mücadele etmesi veya fiziksel görünüşümüzün bazı yönlerinden hoşlanmaması, hiç de şaşırtıcı değil.

Aslında hepimiz “kusurları” algılıyor ama çoğumuz onlara fazla dikkat etmiyor, onları görüyor ve kabul ediyoruz. Bunun nedeni, kusurların benlik duygumuzu, kişiliğimizi ve insan olarak doğuştan gelen değerimizi etkilemediklerini içten içe biliyor olmamız. Yine de bazılarımızın bedenleri veya görünüşleri hakkındaki olumsuz düşünceler, öz saygılarını, davranışlarını, kendilerini nasıl gördüklerini ve dünyayla nasıl etkileşim kurduklarını etkileyerek son derece zorlayıcı bir hal alabiliyor.

Eğer “Vücudumdan nefret ediyorum. Vücudumu sevmiyorum.” gibi cümleler kuruyor veya birilerinden duyuyorsanız, sizi beden imajı hakkında daha fazlasını keşfetmeye davet ediyoruz…

Beden imajı nedir?

Beden imajı, “bedenlenmenin çok yönlü psikolojik deneyimi” olarak tanımlanır. Daha basit bir ifadeyle, kendimizle ilgili sahip olduğumuz algı ve görünüşümüz hakkında nasıl hissettiğimizi ifade eder:

  • Vücudumuz hakkında ne hissediyoruz?
  • Başkalarının görünüşümüzü nasıl algıladığına inanıyoruz?
  • Boyumuz, kilomuz ve vücut şeklimiz hakkında ne hissediyoruz?

Sağlıklı bir vücut imajına sahip olmak için kimsenin simetrik bir yüze, mükemmel bir buruna veya kum saati şeklinde bir vücuda sahip olmasına gerek yok. Yani bu kavram, kişinin mükemmel olduğunu düşünmesiyle ilgili değil. Sadece sahip olduğu bedenle rahat olması ve kendisini olduğu gibi kabul etmesiyle ilgili. Daha da önemlisi, olumlu bir beden imajına sahip olmak, değerimizle görünüşümüzü ayırt etme yeteneğimize bağlı. Çünkü beden imajımızı öz değerimizle karıştırmaya başladığımızda, aslında tehlikeli bir bölgeye doğru adım atmış oluruz…

Beden imajı ve benlik saygısı arasındaki bağlantı

Beden imajı ve benlik saygısı birbiriyle ilişkili, ancak aynı zamanda farklı iki kavramdır. Beden imajımız, varlığımızın sadece bir yönünü oluşturur; fiziksel bedenimiz. Benlik saygısı ise varlığımızı bir bütün olarak nasıl gördüğümüzü kapsar. Vücudumuz hakkında ne hissettiğimiz, kendimizi bir bütün olarak nasıl gördüğümüz üzerinde bir etkiye sahip olduğu için bu iki kavram yakından ilişkilidir. Bu nedenle, olumsuz bir beden imajına sahip olmak, özgüvenimizi büyük ölçüde azaltır.

Benlik saygımız düşük olduğunda, yaşam kalitemiz de kaçınılmaz olarak darbe alır. Düşük benlik saygısı, enerjimizi içe çevirir ve bizde izole olma isteği uyandırır. Kendimizden şüphe duymamıza ve başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü konusunda endişelenmemize neden olur. Bu nedenle, sağlıklı bir beden imajına sahip olmak, mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmenin hayati bileşenleridir. Çünkü bunlar, bizim en özgün benliklerimizi geliştirmemize izin verir.

Neden vücudumdan nefret ediyorum?

“Vücudumdan nefret ediyorum” diyen biriysek, muhtemelen kendimize karşı da son derece katıyız demektir. Ancak bozulmuş beden imajı, birden bire oluşmaz. Çoğu zaman bunun nedeni toplum, aile veya arkadaşlar aracılığıyla, büyürken duyduğumuz yorumlar ve bilinçaltı mesajlarıdır.

Birçoğumuz, hepimizin sahip olması gereken bir “mükemmel vücut” olduğuna inanarak büyüdük. Ama gerçek şu ki, hepimiz eşsiz bir şekilde farklıyız. Hiçbir kalıbın içerisine girmek zorunda değiliz.

Yanlış tutumdaki ebeveynler veya duygusal dengesizliklerle büyümek de bozulmuş bir beden imajı geliştirmeye neden olabilir. Ya da görünüşe çok fazla değer verilen ve bunun dışında başka bir şeye değer verilmeyen, görünüş odaklı bir ortamda çok fazla zaman harcamak, beden algısını etkileyen faktörler arasında sayılabilir…

Görünüşümden nefret ediyorum, ne yapabilirim?

Eğer bu cümleler duygularınıza tercüman oluyorsa, öncelikle yalnız olmadığınızı bilin. Vücudunda sıkışmış ve umutsuz hissetmek, son derece yaygın. Farklı faktörlere bağlı olarak bozulmuş bir beden imajına sahip olsanız da vücudunuzu sevmek, onu kabul etmek için yapabileceğiniz birçok şey var.

Ayrıca özellikle kendinizi uzun süredir eleştiriyorsanız, zayıf vücut imajının üstesinden gelmenin biraz zaman alabileceğini unutmayın. Mümkün olan en kısa sürede daha iyi hissetmeye başlayabilmek için doğru desteği aramak gerçekten önem taşıyor.

“Vücudumdan nefret ediyorum”dan daha olumlu bir düşünceye geçmek, zaman ve bilinçli çaba gerektirecek. İşte kendini sevmeye başlamanın birkaç küçük, somut yolu!

1. Durumu kabul edin

Tebrikler, başladınız bile! Olumsuz beden imajını değiştirmek istediğini kabul etmek, yolculuğun %50’sini oluşturuyor.

Vücudunuz hakkında hissettiklerinizi değiştirmenin ilk adımı, değişime kendini adamaktır. Vücudunuzla olumsuz bir ilişkiniz olduğunu ve bunu olumlu, sağlıklı bir ilişkiye dönüştürmek istediğinizi kabul etmeniz gerekiyor. Bunu kendinize sık sık söyleyin: “Vücudumla olumlu bir ilişki kurmak istiyorum.” Ve bu konuda ciddi olduğunuzdan emin olun!

2. Ne gördüğünüzü söyleyin

Günümüzde çoğumuz yoğun bir şekilde photoshoplanmış görüntülere boğulmuş durumdayız. Kendimizi karşılaştırdığımız birçok görüntü, gerçek bedenleri bile göstermiyor. Biz uyandığımız andan itibaren yorgun ve şiş gözlerle görünürken, diğer insanların ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını düşünürüz. Oysa kimse mükemmel değildir. Hepimizin mola verdiği anlar ve sevmediği yanlar vardır. Bu yüzden bir dahaki sefere kendinizi bir başkasıyla kıyaslarken yakaladığınızda, kendinize bunu hatırlatın.

3. Neye baktığınızı seçin

Subliminal mesajlar biz farkında olmadan bilinçaltımıza sızar. Bu nedenle sosyal medyada, herkesin kendini değiştirmesi veya görünüşünü iyileştirmesi gerektiğini ima eden markaları veya sayfaları takip etmeyi bıraktığınızdan emin olun. Neyse ki, her geçen gün daha fazla sayıda insan, bu davranış konusunda farkındalık kazanıyor ve #bodyposi gibi hashtag’lerle daha sağlıklı vücut imajını teşvik etmeye çalışıyor. Unutmayın: Mükemmel vücut veya bikini vücudu yoktur, sadece birbirinden farklı vücutlar vardır!

4. Zor olsa da kendinizi olduğu gibi sevmeye başlayın

Daha iyi bir şekle girdiğinizde, vücudunuzla daha mutlu hissedeceğinizi söylemek kolaydır. Ama gerçek şu ki, kendinizi sevmeye başladığınızda vücudunuza daha iyi davranma olasılığınız da yükselir. Önce kendinizi sevmeye başlayın. Gerçek sizi, bugünkü haliyle kabul edin.

5. Kendiniz olun

Mükemmel olmak zorunda değilsiniz, sadece kendiniz olmalısınız. Özgün olmak, var olan en çekici niteliktir. Kendinizi rahat hissettiren bir hava veya görünüm bulun; gerisini görmezden gelin. Trendler, çekici olmak için belirli bir şekilde giyinmemiz veya görünmemiz gerektiği fikrini yanlış bir şekilde gösterir. Olabileceğiniz en iyi şey her zaman sizsiniz.

6. Beden olumlaması işe yaramıyorsa, beden tarafsızlığını tercih edin

Birden olumlu düşüncelere dalmak size gerçekçi gelmiyorsa önce vücudunuz hakkında nötr düşünceler geliştirmeyi deneyin. Eğer “Karnım iğrenç” diye düşünüyorsanız, hızlıca kendinize bunun güzel olduğunu söylemek inandırıcı gelmeyebilir. Yine de ona her baktığınızda “Bu bir insan karnı” düşüncesini uygulayabilirsiniz. Bu tür tarafsız düşünce değiş tokuşlarını ne kadar çok uygularsanız, sonunda doğal düşünceleriniz haline gelirler. Beden pozitifliği ile mücadele eden insanlar için beden tarafsızlığı şaşırtıcı bir şekilde özgürleştirici olabilir.

7. Bir profesyonelle çalışın

Şu anda “Vücudumdan nefret ediyorum” diyor olabilirsiniz. İnanın, kendimizi sevmeyi öğrenmek hiçbirimiz için kolay değil. Bedeninizi neden sevmeniz gerektiğini anladığınızda bile, ruhsal olarak oraya ulaşmak bazen rehberlik gerektirebilir. Bu yüzden, bu yolculukta size destek olabilecek, özel tavsiyeler verebilecek ve düştüğünüzde sizi yakalayabilecek bir terapiste veya koça ulaşmaktan korkmayın.

Kaynaklar: thechelseapsychologyclinic, verywellmind, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Çocuklarda olumlu beden imajı nasıl geliştirilir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale