X

Uyurgezerlik neden olur?

Uyurgezerlik çeşitli ilaçlardan veya stres, uykusuzluk gibi sağlık problemlerinden kaynaklanabilir. Bazı ilaçlar ise uyurgezerliği azaltabilirler. Toplumda en az bir defa uyurgezerlik yaşamış olanların oranı %6.9 civarındadır. Özellikle çocuklarda daha yaygın görülse de, yetişkinlerin %1.5 civarı çocukluk yıllarından sonra da uyurgezerliğe devam ederler. Bu problem ilaçlardan, genetik faktörlerden ve uykuyu bozan sağlık problemlerinden kaynaklanabilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Uyurgezerlik tam olarak nedir?

Uyurgezerlik NREM uykusu adı verilen derin uyku içerisinde ortaya çıkan bir bozukluktur ve genelde uyuduktan 1-2 saat sonra gerçekleşir. Uyurgezerlik nöbeti esnasında ayağa kalkabilir, yürüyebilir, hatta normal aktivitelerinize devam edebilirsiniz ve bu esnada uyuyor olursunuz. Gözleriniz açıktır ancak hala derin bir uykuda olursunuz. Psikiyatri dernekleri tarafından günlük yaşantıyı bozmadığı sürece bir bozukluk olarak görülmez.

Uyurgezerlik neden olur?

Çocuklarda daha yaygın görülen uyurgezerlik, genelde ergenlik yıllarında geride bırakılır. Ancak yetişkin hale gelen herkes uyurgezerliği bırakmaz. Nadir olsa da yetişkinlik yıllarında uyurgezerlik yaşamaya başlayanlar da vardır. Uyku üzerine araştırmalar uyurgezerlik nöbetlerini tetikleyen bazı sağlık sorunları, aktiviteler ve maddeler olduğunu gösterdiler. Ayrıca genetik aktarımla bu eğilimi almak da mümkün. Bazen ailede nesiller boyunca görülür.

Stres: Stres ve anksiyete iyi uyumanıza engel olur. Bazı uyku uzmanları günlük stresin de rahatsızlığa katkıda bulunabildiğini belirtiyorlar. 193 hasta ile yapılan bir çalışmada uyurgezerliğin temel tetikleyicilerinden birisinin gün içinde karşılaşılan stresli olaylar olduğu görülmüş.

Günlük stres düzeylerinizi azaltmak ve böylece gece iyi dinlenmek istiyorsanız, aşağıdaki stres azaltma tekniklerinden faydalanabilirsiniz:

  • düzenli egzersiz
  • mindfulness uygulamaları
  • kafeini azaltmak
  • nefes egzersizleri yapmak
  • yogayı denemek

Uykusuzluk: Yeterince uyumayan insanlarda uyurgezerlik riski daha fazladır. 2015 yılında uyku üzerine 100 kişiyle yapılan bir araştırmada, düzenli olarak uyurgezerlik yaşayanların migren başta olmak üzere yaşam boyu süren baş ağrıları ile de baş etmek zorunda kaldıkları oldukça yaygın şekilde görülmüş.

Ateş: Uyurgezerlik özellikle çocuklarda ateşli hastalıklarla da bağlantılıdır. Ateşlenme uyku terörüne de yol açabilir ve bu uyku bozukluğunda çığlık atarsınız, kollarınızı sallarsınız ve uykunuzda gördüğünüz korkunç şeylerden kaçmaya çalışırsınız.

Nefes bozuklukları: Uyku apnesi, uyurken kısa aralıklarla nefes almayı bırakmanıza sebep olan bir bozukluktur ve horlamadan daha ötesidir. Ağır uyku apnesi gündüz yorgun kalkmanıza, yüksek tansiyona, inmeye ve kalp hastalıklarına sebep olabilir. Eğer ağır bir uyku apneniz varsa uyurgezerlik ihtimaliniz hafif bir apneye sahip olanlara göre daha yüksektir. Ayrıca astım sahibi olan çocuklarda uyurgezerliğin daha yüksek olduğuna dair raporlar da mevcut. Astım uykusuzluğa sebep olabilir ve ayrıca bazı astım ilaçları bazı çocuklarda uyurgezerliği tetikleyebilirler.

Reflü: Reflünüz varsa, midenizdeki şeyler nefes borusuna kaçarlar ve bu da rahatsız edici bir yanma hissine sebep olur. Pek çok insan için belirtiler gece daha kötü hale gelirler.

Reflüsü veya başka mide problemleri olan insanlar uyurgezerlik gibi çeşitli uyku bozukluklarına daha yatkındırlar. Reflü uykuyu bozduğu için uzun vadeli bitkinliğe yol açabilir ve bu da uyurgezerlik nöbetlerini daha olası hale getirir.

Parkinson Hastalığı: Parkinson hastalığı, bedenin hareketini etkileyen bir sinir hastalığıdır. Hastalık ilerledikçe beyin sapının hareketi kontrol eden çeşitli kısımları etkilenebilir ve ayrıca uykuyu kontrol eden bölümler de etkilenebilirler. Normalde REM uykusu esnasında rüya gördüğünüzde, beyniniz bazı kasları felç ederek rüyalarda hareket etmenizi ve kendinize zarar vermenize engel olur. Bazı çalışmalarda Parkinson hastalığının bu geçici felci engelleyebildiği gösteriliyor. Bunun sonucunda uyurgezerlik ortaya çıkabilir.

Huzursuz Bacak Sendromu: Huzursuz bacak sendromunun uyurgezerliğe sebep olabileceğini gösteren çalışmalar var. Bazı çalışmalarda bu rahatsızlığa sahip olanların uyurgezerlik yaşama ihtimallerinin diğerlerinden daha fazla olduğu görülmüş. Başka çalışmalarda ise uyurgezerlik ile huzursuz bacak sendromu tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında bağlantı görülmüş.

İlaçlar: Bazı uyku ilaçları uyurgezerliğe sebep olabilirler. Bunun yanında narkolepsi ilaçları, antidepresanlar, antipsikotikler ve kalp hastalıkları ile anksiyete ilaçları da bu sonuca yol açabilirler.

Birisinin uyurgezer olduğu nasıl anlaşılır?

Uyurgezerlik yaşayan birisi dikkatini çektiğinizde size tepki vermez. Gözlerinde uzaklara doğru bir bakış olur. Uyku uzmanlarına göre uyurgezerler bu durum içerisinde şunları yapabilirler:

  • yeme
  • konuşma
  • yemek hazırlama
  • tuvalet olmayan yerlere idrar yapmak
  • evden çıkmaya çalışmak
  • cinsel ilişki yaşamak

İnsanlar çoğu zaman yaşadıkları bu deneyimi hatırlamazlar. Eğer uyurgezerlik nöbeti esnasında uyanırlarsa, ne olduğunu anlamakta zorlanabilirler.

Uyurgezerlik tehlikeli midir?

Çoğu uyurgezerlik vakası herhangi bir sakatlanma olmadan bitse de çok tehlikeli olabilir. Bazı insanlar araba sürmeye çalışabilirler veya ne olduğunun farkında olmadan başka işler yapmak isteyebilirler. Yapılan bir çalışmada tekrar eden uyurgezerliği olan 100 hastayla görüşülmüş ve yüzde 57.9’unun nöbetlerde bir şekilde sakatlandığı veya yaralandığı görülmüş.

Bu durum genellikle merdivenlerden düşme, nesnelere çarpma gibi şeylerden kaynaklanıyor. Nöbet esnasında kişinin kendine veya bir başkasına zarar verme ihtimali olduğundan o kişiyi uyandırmak iyi bir fikirdir. Ancak bunu nazikçe yapmanız önerilir.

Ne zaman doktora görünmeli?

Çoğu çocuk ergenlik yıllarına geldiğinde nöbetleri geride bırakır ve tedavi gerekmez. Ancak yetişkinliğe kadar uyurgezerlik yaşamadıysanız ve sonradan ortaya çıktıysa, doktorunuzla sebepleri üzerine konuşmak isteyebilirsiniz. Eğer sık sık uyurgezerlik yaşıyorsanız, bu durum hayatınızda problemlere sebep olursa, doktorla konuşmak iyi olur.

Nasıl teşhis ve tedavi edilir?

En yaygın teşhis yolu bir başkasının sizi bunu yaparken görmesidir. Çoğunlukla çocuklukta ortaya çıktığı için şikayet genellikle ebeveynler tarafından aktarılır. Eğer doktorunuz uyurgezerlikten şüphe ediyorsa, sizi bir uyku testine alabilir. Uyku testi esnasında siz uyurken kan oksijen düzeyleriniz, beyin dalgalarınız, nefesiniz ve hareketleriniz takip edilir.

Eğer uyurgezerliğiniz ağır değilse, stresi azaltarak ve uyku alışkanlıklarınızı düzenleyerek ondan kurtulabilirsiniz. Eğer bu yöntemler işe yaramazsa, doktorunuz ilaç yazabilir. Çocuklarda genelde tedavi gerekmez çünkü çocuk büyüdükçe nöbetler azalarak biterler.

Sonuç olarak uyurgezerlik, uyku esnasında yürüdüğünüz, konuştuğunuz ve başka aktiviteler yaptığınız ve bu esnada derin uykuda olduğunuz bir problemdir. Uykunun en derin aşamasında ortaya çıkar ve bu da uyuduktan bir iki saat sonrasına denk gelir.

Çocuklarda yetişkinlerden daha yaygındır ve ergenlikte çoğunlukla geride bırakılır. Ancak yetişkin olan herkes onu geride bırakmaz.

Genelde nesiller boyunca sürebilir. Stres, uykusuzluk, ilaçlar, nefes problemleri, nörolojik rahatsızlıklar, ateş ve migrenden kaynaklanabilir. Sık sık uyurgezerlik yaşıyorsanız ve gece dolaşmanız sorunlar yaratıyorsa, doktorunuza danışmanız uygun olacaktır.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: En sık karşılaşılan uyku problemleri ve çözüm önerileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale