X

Tüm kötülüklerin kaynağı sevgisizlik ve kalpten sevebilmenin gücü

İzleyenleriniz vardır şu an televizyon ekranlarında oynayan Çukur dizisini… Geçen gün izlerken bir sahne dikkatimi çekti çok. Özetle, maaile aynı evde yaşıyor. Bir genç kız var genellikle kötülük düşünüp öyle davranan içlerinde. Kuzeninin sevgilisine göz koyan, yine aynı kuzenini aile içinde yalancı durumuna düşürmeye çalışan. Aklı hep fesatlıkla olan işin özü. O karakterin sahnesiydi.

Ben kalpten, gerçekten “kötü” diyebileceğimiz insanların çok fazla olduğunu düşünmüyorum.

İlk etapta izlerken “bu kız neden böyle?“, “ne uyuz kız, ne kıskanç” diye tüm izleyiciler sinir oluyordu o kıza eminim; ben dahil. Sonra bir sahne geldi ki işin gerçeğinin aslında sevgisizlik, ilgisizlikten kaynaklandığını net bir şekilde gözler önüne serdi.

İlk önce kıskandığı kuzeniyle aynı odayı paylaşırken ve gece kuzenini yatağında bulamazken evin içinde onu aramaya koyuldu. Kuzenini annesinin koynunda uyumuş görünce, o da öyle bir sevgi hissetmek istedi. Sevginin yaşı yok. Genç kız diye adlandırabileceğimiz karakter o sahneden sonra hemen kendi annesinin yanına gitti; koynuna girmeye. Anne reddetti “saçmalama koca kızsın ne yapıyorsun odana git” diyerek. Bir şey diyemedi kız, döndü odasına.

Sonra kuzeninin sevgilisi ile buluştu. Kendi ne kadar üzerine gitse de sevgili pas vermiyor ve itip duruyor haklı olarak kuzeninin sevdiği olduğu için. Ve o an bizim “kötü” karakter öyle bir ağlamaya başladı ki o hisleri bence çok güzel aktardı izleyiciye. Şöyle diyordu; “Ben kötü biri değilim, hepiniz beni kötü belliyorsunuz. Kimse beni sevmiyor, yeter artık, biriniz sevin. Ne olur beni sev”. Öyle içten yakarışa girdi ki benim yüreğim burkuldu. İşte orada: “Haa, her şeyin başı sevgi ve ilgisizlik işte” dedim yeniden. Daha güzel gözler önüne serilemezdi.

Ben kalpten, gerçekten “kötü” diyebileceğimiz insanların çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Hatta bence rakamca çok azlar, çok nadir. Genelde herkesin bir hikayesi var. Yaptıklarının altında yatan ciddi sebepler var. “Bize ne canım, biz de zor yollardan geçiyoruz ama kötülüğü seçmiyoruz, o kolay yol” diyebilir çoğunuz. Belki haksız da değilsiniz fakat kendimiz gibi de düşünemeyiz herkesi. Herkesin hikayesi farklı, herkesin durumları, yaşadıklarını kaldırma gücü, tavrı, yolu bambaşka. Aynı durum kimine çok ağır gelirken bir başkası için sıradan bir şey de olabiliyor. Ya da sen çıkış yolu bulabilmişken başka kişi bir ömür çıkış yolu arayabiliyor. Çıkış yolu ararken de her geçen gün üzerine binen yorgunluklar, ümitsizlikler, çaresizlikler cabası.

Mutlu çocuğun ailesinden kendisine karşı sınırsızca bir sevgi akımı vardı.

En temelde ailede başlıyor her şey. Bunu seneler evvel bir çocuğun doğum gününde gözlemleme fırsatım olmuştu. Aynı yaşlarda iki farklı çocuk. Bir tanesi nasıl güleç, herkesle oyunlar oynuyor, etrafa mutluluk saçıyor. Diğeri huysuzluk çıkartıp kırık dökme telaşında ortalığı. O yaşta kızgınlık olur mu bilmem ama suratından da kızgınlık akıyor. Ailelerine baktım sonra. Mutlu çocuğun ailesinden kendisine karşı sınırsızca bir sevgi akımı vardı. Çocuk kendisini güvende hissediyordu belli ki. Halinden hoşnut olmayan çocuğun ailesine baktım ardından. Anne-babanın çocuk yansımasıydı sanki o da. Suratlardan mutsuzluk ve gerginlik akıyordu. Anlayışa, şefkate dair hiçbir şey göremedim maalesef o an. Sadece öfke ve tahammülsüzlük. Bu basit örnek bana yine çok şey anlatmıştı zamanında ki hala kulağıma küpe demek sizinle paylaşma anı da gelmiş.

İnsanı da geçtim hayvanlar için bile geçerli aynı durum. Benim köpeğim Bennie, tek ama tek isteği sevilmek, şımarmak. Isırmak bilmez, öfkelenmek nedir fikri yok. Herkese sırnaşma halinde. Bir gün bir dostumuz söylemişti de şaşırmıştım: “Ben ilk defa böyle sevgi dolusuna denk geliyorum bu cinsin. Benim bir arkadaşımda vardı bizi ısırıyordu az daha. Başka birinde daha vardı, O da çok öfkeliydi. Siz şanslısınız”.

Ben bizimkinin her cinsi böyle sanıyordum o ana kadar. Ama sonra anladım. Şans değildi o. Sevgiydi. Bir canlıya ne kadar sevgi verirsen, öyle koca sevgi geri dönüşleri alırsın ki, hayattaki varlığından tatmin olmanı sağlar. Eğer karşına “kötü” diye adlandırdığın insanlar çıkarsa ilk önce dur. Hemen ona onun yaptıklarıyla karşılık verme. Çünkü o zaman sığ kısır döngülerde savrulup gider insanoğlu.

O içimizdeki minikleri gördüğümüz zaman, duyduğumuz zaman, dinlediğimiz, onların dışarı çıkmasına fırsat verdiğimiz zaman iyileşeceğiz.

İzle. Dinle. Hikayesini dinle. O güne gelene kadar nerelerden geçmek zorunda kalmış onu dinle. Neden bu kadar hırçın ve katı; belli ki o inmemiş, sen in onun kalbine. Belli ki kimse merak etmemiş, dokunmak istememiş. İstemişse bile o korkmuş belki açmaya yaralanmak istemediği için. Güveni yok. Sana saldırgan yaklaşmaya devam edecek belki bir süre. Ama bir noktadan sonra, eğer onun hiç alışık olmadığı yolla; sevgiyle, anlayışla, şefkatle kalbine gitmeye çalışırsan usanmadan; düşecek süngüsü.

Belki o hırçın, pervasız insanın içinde çok yaralı küçük bir çocukla karşılaşacaksın. Belki o tek isteği can yakmak olan insanın içinde canı çok yanmış bir minikle tanışacaksın. Ancak o içimizdeki minikleri gördüğümüz zaman, duyduğumuz zaman, dinlediğimiz, onların dışarı çıkmasına fırsat verdiğimiz zaman iyileşeceğiz. Hem de hep beraber.

İzin ver insanlara. İzin ver çünkü herkes kendi savaşında bu hayatta. Herkes zorlanıyor; hem de en az senin kadar. Bunu hiç aklından çıkarma. Sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Dünyayı güzelleştirmek için: Değişime kendinden başla ve farklılıkları kabul et

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale