X

Stres seviyenizi optimum dengede tutmanın bir yolu: “RAIN” Yaklaşımı

Stres bir hastalık değildir. Stres seviyeniz çok yüksekse ya da çok uzun sürerse, hem fiziksel hem de zihinsel hastalıklara yakalanabilirsiniz. Zorluklar hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Maalesef ki onları durduramazsınız. Durdurabileceğiniz şey zorlukları karşılarken onlarla kurduğunuz ilişki şeklinizdir. Belki alışkanlığınız olduğu için zorlukları inkâr ediyor veya zorluklara düşünmeden plansızca dalıyor ve aşırı yoruluyorsunuz. Zorluklarla  doğru ve size uyumlu bir şekilde yüzleşirseniz meselenin ürettiği stres enerjisini duygularınızı ve aktivitelerinizi yönetmede bile kullanabilirsiniz.

Stres yaşadığınızda hiç düşünmeden otomatik olarak yaptığınız davranışlarınız, zihninizdeki düşünceleriniz yani işlevini yitiren alışkanlıklarınız “Stres reaksiyonlarınızı” oluşturuyor. Otomatik reaksiyon vermek tek bir seçeneğinizin olduğunu, seçim yapma şansınızın olmadığını düşündürür. Strese verilen reaksiyon sıklıkla sağlıksız olup daha fazla strese yol açıyor.

Stres araştırmacısı Psikolog Richard Lazarus, stresin  herhangi bir durumu tehlikeli veya zor olarak yorumlamanızla ve bu zorlukla baş etmek için hangi kaynaklara sahip olduğunuza hızla karar vermenizle başladığını bulmuştur. Bir olayı tehlikeli veya zor olarak yorumlarsanız ve baş edebilecek kaynaklara sahip olmadığınızı düşünürseniz bu durumu bir stres reaksiyonu olarak yaşarsınız.

Stres doğal ve neredeyse her gün yaşadığınız bir şeydir. Her zaman kötü ve işe yaramaz da değildir. Fiziksel bir tehlike ile karşılaştığınızda aksiyon almanız için size gereken enerjiyi stres tepkisi verir. Yeterli miktarda stres, motivasyonu arttırır. Ancak her durumu saldırı ve tehdit olarak algılıyor, her olayı kişiselleştiriyor, uykularımızı kaçıracak kadar endişeleniyorsak  stresin bize hiçbir faydası olmuyor. Strese göre; içinde bulunulan durumla ilgili yapılan yorum, durumun gerçekliğinden çok daha önemlidir.

“Stres seviyenizi düzenleyebilir, ideal bir dengede konumlandırabilirsiniz. Herkesin optimum bir stres seviyesi vardır. ”

Stresi karşılama şeklinizde daha yaratıcı, dengeli, çözümleyici ve  daha az dürtüsel olmayı seçtikçe  stres seviyeniz ideal  bir dengede konumlanacaktır. Bu, stres unsurlarını katlayarak çoğaltmak yerine baş edebilmenizi kolaylaştırır. Stres seviyenizi yükselten bir uyaranla karşı karşıya kaldığınızda reaksiyon vermek yerine ona yanıt vermek için öncelikle stresinizin ilk işaretlerini tanımalısınız. En son ne zaman stres yaşadığınızı düşünün. Bedeninize ne olduğunu fark ettiniz mi? Hangi kısımlarınız gergindi?
Davranışınız stres altında olmadığınız ana göre  nasıl değişti?
Aradığınız biri oldu mu?
Ne tür duygular hissettiniz? Kaygı mı korku mu?
Hangi düşünceler aklınızdan geçiyordu ? Olumsuz düşünceleriniz var mıydı ?
Kontrolden çıkmış gibi mi hissediyordunuz?
Dikkatinizi yoğunlaştırmada güçlük çekiyor muydunuz?

 Stresi “RAIN”le yıkayın

Baş harfleri İngilizcesi  “R.A.I.N” (yağmur) olan bir yaklaşımla stresle olan ilişkinizi dönüştürebilirsiniz. Bir daha yüksek seviyede stresli olduğunuzda, sizi zorlayıcı bir deneyim yaşadığınızda bu dört adımı takip edin.

Recognize (fark etme-tanıma): Güçlü bir duygunun var olduğunu fark edin

Genelde kolayca duyguya kapılıp gider, ona göre hareket ederiz. Duygular bizimle o kadar bütünleşmiştir ki duyguya gereken dikkati veremeyiz. Duygunuzu isimlendirin: Kaygılıyım, sinir bastı, öfkeliyim,korkuyorum gibi. Sizde stres, baskı, korku yaratan olup bitenleri fark edin. Hemen reaksiyon vermek yerine duygunuzla biraz kalın.

 Accept (kabul etme): Duygunun orada olduğunu kabul edin

Güçlü duygular söz konusu olduğunda bazen doğal reaksiyon, duygu yokmuş gibi davranmaktır. Bu adımda şu anda kaygı,korku  ya da öfke her neyse yaşadığınızı kabul edersiniz. Kendi kendinize “Şu anda güçlü bir duygu hissediyorum” diyebilirsiniz. Duygunuza teslim olmuyorsunuz, duygularınızı kabul edip onlara bilinçli bir şekilde yaklaşıyorsunuz. Tam da o anda orada olan şeyi kabul etmezseniz duygularla hiçbir şekilde başa çıkamazsınız.

 Investigate (araştırma): Düşünce, duygu ve bedensel duyumlarınızı araştırın

Bu adımda zihninizde, bedeninizde ve kalbinizde olan biteni analiz edip yorumlamaya çalışmaz, sadece gözlemlersiniz. Bu aşama olanları daha net görmenizi, gerçekten ne hissettiğinizi sağlayacaktır. Kafanızdan hangi düşünceler geçiyor? Düşüncelerinizin size etkisi nasıl? Hangi duyguların varlığının farkındasınız? Bedeninizde gergin olan yeriniz, ısıyı en çok duyumsadığınız yer neresi?

Herhangi bir yerinizde ağrı hissediyor musunuz? Bedeniniz bir bütün olarak size nasıl geliyor ?

Duygularınız bedeninizde nasıl bir karşılık buluyor? Duygunun merkezi tam olarak nerede konumlanıyor? Yaşadığınız şeyi değiştirmeden onunla kalabildiniz mi? Sadece duyumları gözlemleyin. 

Non-identification (kimlik) : Duygunuzla özdeşleşmeyin; siz duygunuz değilsiniz

Duygular her zaman değişir. Bütün hayatınız boyunca tek bir duyguya aynı yoğunlukta saplanıp kalamazsınız. Bu son adımda duygunuzla kendinizin arasına mesafe alırsınız. Duygunun kendisi olmadan duygunun farkında olabileceğinizi fark edersiniz. Duygularınızın kimliğiniz olmasına izin vermeyin: Kendinizi stres altında hissediyor olmanız “Ben stresli bir insanım” demenizi gerektirmez. Zor duygular içinde olmadığınız bir zamanı hatırlayın. Duygular gelip gider ama; siz gelip gitmezsiniz. Duygunuzu merkezden uzaklaştırın. Duyguyu gözlemlediğinizde ondan ayrılırsınız. Onu izlersiniz. Bir nehrin içinde olmak yerine kenarında oturup suyun hızla akıp gitmesini izlemek gibidir. Siz duygunuzun geçişini izlerken nehrin içinde değilsinizdir. Bazı zamanlar nehrin içine çekildiğinizi ve boylu boyunca sürüklendiğinizi hissedebilirsiniz. Bunu hissettiğiniz an sadece nehirden geri çekilin.

“Daha önce defalarca seçtiğiniz alışkanlığa bağlı, çok kullandığınız yollar yerine yaratıcı eylemlerin ortaya çıkmasına izin vermelisiniz.”

 

İlginizi çekebilir: Şemalarınız olumsuz düşüncelerinizi pekiştiriyor olabilir mi: Şemaları iyileştirmek mümkün Şemalarınız olumsuz düşüncelerinizi pekiştiriyor olabilir mi: Şemaları iyileştirmek mümkün 

Sena Ateş: Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ile İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde tamamladı. Sosyal bilimlerin her alanına ilgi duymasıyla birlikte kariyerini psiko-sosyal alanda ilerletmek istedi. Ankara Bilim Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitim programını tamamlayarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde "Aile Danışmanı" unvanını kazandı. Psikoterapi yaklaşımlarından Bilişsel davranışçı terapi, çözüm odaklı terapi, şema terapi, transaksiyonel analiz eğitimlerini alarak çeşitli mesleki atölyelere katıldı. Aynı zamanda Koçluk eğitimlerini de tamamladıktan sonra kişisel gelişim koçu oldu. Geştalt yaklaşımını ve davranışçı bilişsel yaklaşımı koçluğa entegre ederek insanların zihinsel, bilişsel ve duygusal gelişim-dönüşüm yolunda katkı sağlayabilecek bir yol arkadaşı olarak tanımlıyor kendini. MBSR (Mindfulness temelli stres azaltma programı) ile MBCT (mindfulness temelli bilişsel terapi) kurslarını tamamladı. Meditasyon ve mindfulness (Bilinçli Farkındalık) ile tanışmasıyla birlikte, yürüttüğü çalışmalarda meditasyon ve farkındalık öğretilerinden de yararlanmaya başladı. Beden-ruh- zihin dengesine olan kişisel merakı dolayısıyla Mindfulness eğitimlerini almaya devam ederek mindfulness uygulayıcısı, eğitmeni olarak kendisini geliştirmeye devam ediyor. Psikopatoloji, kendilik psikolojisi, psikanalitik kuramlar, sosyal psikoloji, bilinç dışı, farkındalık temelli terapiler, stres ve kaygı yönetimi, örgüt psikolojisi, nöropsikoloji, ebeveyn ve çocuk ilişkisi, ilişki sorunları, gibi mesleki konular üzerine özel bir ilgiye sahip olup bu konularda okumalar ve araştırmalar yapmakta ve çeşitli eğitimler almayı sürdürmektedir. Bütünsel ve disiplinler arası bir yaklaşım ile hayatın pratiğine daha çok uyum sağlayabileceğine inanıyor bu yüzden mesleğinde eğitimlerini alırken birçok kaynaktan beslenmeye devam ediyor. Instagram: @senaates & @yasamtasarimi

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale