X

Sisu, Friluftsliv, Niksen ve daha fazlası: Kuzey ülkelerinden ilham verici yaşam felsefeleri ve mutlu yaşamın sırları

Bu aralar hiçbir şey yapmamaya ne kadar ihtiyacınız olduğunu hissediyor ama bir taraftan da ‘her saniyemi doldurmalıyım’ telaşına kapılıyor musunuz? Evde daha fazla zaman geçirmeye başladıktan sonra dışarıya daha fazla özlem duymaya başlayanlardan mısınız yoksa evde kareli battaniyesiyle mutlu mesut yaşayanlardan mı? Yılın yarısını güneş görmeyen, karanlık ve soğuk bir ilkimde geçirerek dünyanın en mutlu insanı olabilir misiniz? Peki bunu başarabilen, dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı Danimarka’da insanların zorlu iklim koşullarına, yılın yarısını karanlıkta geçirmelerine karşın nasıl depresyona girmediklerini merak ediyor musunuz? 

Her coğrafyanın yaşam yolculuğunu daha keyifli hale getirebilme şekli farklı. Dünyanın farklı ülkelerinin birbirinden ilginç yaşam tarzlarını Mutlu yaşam sanatı: Meraki, Pura Vida, Ubuntu ve dünyanın farklı bölgelerinden ilham veren 14 yaşam felsefesi yazımızda sizlerle paylaşmıştık. Sonrasındaysa kolektivist bir yaşam tarzının ve bireyselden çok toplumsal değerlerinin ön planda olduğu, köklerini binlerce yıllık öğretilerden alan Uzakdoğu felsefelerine Doğu’nun kadim bilgeliğinde filizlenmiş yaşam felsefeleri: Guyub, Wu-wei, İtadakimasu ve Uzakdoğu’dan ilham veren 10 yaşam felsefesi Mutlu yaşam sanatı: Meraki, Pura Vida, Ubuntu ve dünyanın farklı bölgelerinden ilham veren 14 yaşam felsefesi yazımızda yer vermiştik. 

Bu yazımızda ise rotamızı bu kez batıya çevirerek doğuya göre daha fazla bireyselliğin ön plana çıktığı, zorlayıcı yaşam koşullarına rağmen sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşama alışkanlıklarını odağına alan kuzey ülkelerinin sakin, doğal ve huzurlu yaşam biçimiyle şekillenen, birbirinden ilham verici yaşam felsefelerine göz atacağız. 

Friluftsliv – Norveç

Tüm zamanımızı evde, bilgisayar karşısında çalışarak geçirdiğimiz şu günlerde hemen hemen hepimizin her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bir yaşam tarzını yansıtan Friluftsliv kısaca, ‘açık hava yaşamı’ olarak açıklanabilir. Dünyanın en soğuk ülkelerinden biri olan Norveç’in buz gibi iklimine rağmen bu coğrafyada yaşayan insanların yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olan Friluftsliv tarzı yaşam, ‘Kötü hava yoktur, yanlış kıyafet vardır!’ söylemini doğrular nitelikte.

Friluftsliv felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Friluftsliv felsefesinin nihai amacı aslında her şeyden çok temiz hava almak. Dolayısıyla ister bisiklet sürün, isterseniz bir parkta oturup hiçbir şey yapmadan oturun, kitap okuyun, fotoğraf çekin… Yaptığınız aktiviteden bağımsız, günün büyük bir kısmını elinizden geldiğince açık havada geçirmeye çalışın. Pandemi döneminde dışarı çıkmak endişe verici olsa da, mümkünse kalabalık olmayan yeşil alanlara giderek açık hava yürüyüşü yapmayı; sabahın erken, akşamın geç saatlerinde, sokaklar görece daha tenhayken dışarıda vakit geçirmeyi alışkanlık haline getirmeyi unutmayın.

Hygge – Danimarka 

Akşam işten çıkıp sıcacık evinize geldiğinizde üstünüzdeki tüm kıyafetlerle birlikte günün yorgunluğunu bir kenara bırakıp, yumuşacık pijamalarınızı giydikten sonra; en sevdiğiniz bitki çayının kokusu tüm evi sararken, yumuşacık bir battaniyenin altında film izlemenin keyfini tek bir kelimeyle anlatmak isteseniz, o kelime hiç şüphesiz Hygge olurdu. Sevdiklerinizle ya da tek başınıza ‘kendini evde hissetmenin’ verdiği o rahat, huzurlu, sıcacık duyguyu anlatan Hygge felsefesi, aslında fiziksel bir rahatlama ve huzur halinden çok ruhen, bedenen ve zihnen keyifli ve sıcacık bir moda bürünmeyi temsil ediyor. Loş ışıklar, muhteşem kokularıyla ağır ağır yanan mumlar, aileyle ya da yakın arkadaşlarla bir arada olmak, tarçın kokan bir dilim kek, bir fincan sıcak çikolata eşliğinde yapılan keyifli bir sohbet… Danimarkalılar soğuk ve sert geçen kış günlerine, 17 saate kadar sürebilen karanlığa inat, evde huzurlu ve sıcak bir atmosfer yaratmanın sırrını bulmuş gibi.

Hygge felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Hygge felsefesi, hayatımıza yapacağımız küçücük dokunuşların, koşullar ne kadar zorlayıcı olursa olsun kendimizi iyi hissetmemize yardımcı olabileceğini öğütlüyor. Dostlarınızla ya da ailenizle yapacağınız sıcacık bir sohbet, keyifli yenen bir akşam yemeği ya da en sevdiğiniz kitapla kanepede dinlenirken günün tüm stresinden ve yoğunluğundan uzaklaşarak Hygge’yi hayatınıza dahil edebilirsiniz. 

Mum ya da tütsü yakmak, lezzetli yemekler hazırlayıp arkadaşlarınızı evinize davet etmek, akşamları en azından bir saatinizi rahatlamaya ve dinlenmeye ayırmak, telefonunuzu kenara kaldırarak meditasyon yapmak, sıcacık battaniyenize sarılıp kitap okumak ya da film izlemek gibi alışkanlıkları hayatınıza dahil etmek, Hygge felsefesini yaşamınıza uygulamanıza yardımcı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Mutluluk sanatı hygge ruhunu iliklerinizde hissetmenizi sağlayacak öneriler

Sisu – Finlandiya

Yaşamda karşılaşılan zorluklar ve olumsuz koşullarla, cesaret ve sabırla baş etmeyi öğütleyen Sisu felsefesi, psikolojik dayanıklılık kazanmanıza ve olumsuzluklar karşısındaki bakış açınızı dönüştürmenize yardımcı olabilecek bir yaşam felsefesi. Sisu, kelime anlamı olarak ‘iç, içerisi’ anlamına geliyor. Felsefi olaraksa cesareti, içten gelen gücü ve kararlılığı temsil ediyor.

Sisu, uzun vadeli hedefler yerine kısa vadeli, şimdiki anda gerçekleştirmeyi istediğimiz hedeflere odaklanıyor. Sisu felsefesi, zorluklar karşısında potansiyelinizi en iyi şekilde kullanmanızı ve cesaretle adım atabilmeniz için gerekli olan itici gücü ve ilhamı bulmanızı, problemlerinizi evrensel ahlak ve etik değerlere bağlı kalarak çözümleyebilmenizi  öğütlüyor.

Sisu felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Kararlığınızı ve değerlerinize olan bağlığınızı sürdürerek değişim için cesaretle adım atabilmenizi öğütleyen Sisu, bireysel farkındalığınızı ve aldığınız kararlarla yaşamınızı amaçlarınız doğrultusunda şekillendirmenizi sağlıyor.

Finlandiya yaşam tarzının büyük bir bölümü Sisu felsefesini temel alıyor. Sisu, hava koşulları ne kadar zorlayıcı olursa olsun bir şekilde doğayla bağlantıda kalmanın, kendimizle baş başa kalabileceğimiz ‘ben zamanları’ yaratmanın, hayatımızda sessizliğe ve sakinliğe yer açmanın içimize dönmemize yardımcı olacağını ve içimizdeki gücü keşfetmemizi sağlayacağını söylüyor. Dolayısıyla dış koşullara bağlı kalmaksızın her durumun tadını çıkarmaya, teknolojiden uzaklaşarak doğayla olan bağlantınızı güçlendirecek açık hava aktiviteleri yapmaya, sessizlik ve yalnızlığın içinize dönmenizi kolaylaştıran etkisine odaklanarak Sisu felsefesiyle içsel olarak çok daha güçlü hissettiğiniz bir yaşam sürdürebilmeniz mümkün.

Gezelligheid – Hollanda

Türkçe’ye ya da diğer dillere tam anlamıyla çevrilebilmesi pek mümkün olmayan gezelligheid kelimesi Hollanda dilinde psikolojik olarak iyi olma durumunu yansıtan bir kelime. Danimarkalıların Hygge felsefesine çok yakın olan Gezelligheid, bir yaşam tarzı olarak da sessizce kitap okumak, yatakta film izlemek, sıcak bir bitki çayı demlemek gibi çoğu zaman önemsemediğimiz, küçücük aktivitelerin iyi hissetmemizin en önemli bileşenleri olduklarını söylüyor.

Gezellig felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Gezellig felsefesi doğası gereği çaba gerektirmeyen, kolay, zevkli, kendinizi mümkün olabildiğince rahat hissettiğiniz aktiviteler yapmanızı öneriyor. Bu nedenle de bu felsefeyi yaşamınıza uygulamak için ilk yapmanız gereken şey, yaparken kendinizi en iyi hissettiğiniz aktiviteleri keşfetmek. Kamp yapmak, arkadaşlarınızı eve davet etmek, yemek yapmak, kitap okumak, seyahat etmek gibi zorlayıcılığı kişiden kişiye değişebilen aktivitelerden size kendinizi en rahat ve huzurlu hissettireni bulduktan sonra, bu aktiviteyi mümkün olabildiğince hayatınıza dahil etmek için kendinize zaman yaratmayı deneyebilirsiniz.

Lagom – İsveç

‘Ne çok az ne çok fazla; olması gerektiği kadar.’ cümlesiyle en yalın ve en kapsayıcı şekilde özetlenebilecek Lagom felsefesi gösterişten uzak, ihtiyaç duyduklarımızdan daha fazlasından arındırılmış, sade ve mütevazi bir yaşam tarzını öğitlüyor. Evde daha fazla boş alan yaratmak için sürdürülebilir bir yaşama geçmeyi ve gereksiz eşyalardan kurtulmayı odağına alan Lagom, İsveç kültürünün maddi ve manevi olarak dengeli, kararında ve sade yaşam tarzını yansıtan, sadeleşmeyi ve sürdürülebilirliği odağına alan bir yaşam felsefesi.

Lagom felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Evinizdeki eşyaları gözden geçirmek için bir gününüzü ayırdığınızda, ne kadar fazla kullanmadığınız eşya olduğunu, her şeyin bir yedeğinin bulunduğunu, yıllardır giymediğiniz halde dolabınızda bekleyen onlarca kıyafetiniz olduğunu görmeniz olası. Sadece eşya anlamında değil yapılacaklar listenizdeki uzayıp giden işler, sevdiklerinizle geçireceğiniz zamanlardan çalan uzun mesailer, kısacası hayatınızı domine eden, fazla olduğunu hissettiğiniz tüm ‘aşırılıklar’ dengeli bir yaşam sürdürmenize engel olabilir. Lagom felsefesine uygun, dengeli bir yaşam sürdürmek için kullanmadığınız tüm eşyaları evinizden uzaklaştırarak kendinize alan yaratmayı, zamanınızın büyük çoğunluğunu tüketen iş yoğunluğunuzu azaltmayı, molalar vererek yorulma ve dinlenme sürelerinizi dengelemeyi deneyebilirsiniz. 

Lykke – Danimarka

Her koşulda mutlu olmayı bilen Danimarkalıların bir başka yaşam felsefesi olan Lykke, kelimenin tam anlamıyla ‘mutluluk’ demek. Dünyanın en mutlu insanları olarak bilinen Danimarkalılar, sadece kendilerini mutlu edecek aktiviteler yapmaya değil aynı zamanda mutluluk duygusunu iliklerine kadar hissedebilecekleri ve mutluluk üzerine düşünebilecekler zaman dilimleri yaratmaya da önem veriyorlar. Dolayısıyla Lykke aslında sadece mutlu olmayı değil, mutluluğu fark etmeyi, özümsemeyi ve içselleştirebilmeyi odağına alan bir yaşam felsefesi.

Lykke felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Lykke’ye göre mutluluğun en önemli koşullarından biri dengeli bir yaşam. Yaşamdaki dengeyi sağlayabilmenin ilk koşulu olaraksa yaşadığımız yerin, yani evimizin dengeli, sade ve düzenli olduğundan emin olmamız gerekiyor. Sade ve dengeli tasarımların kişilerin mutluluğu üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu savunan Lykke’de renklerin de mutluluğumuz ve psikolojimiz üzerinde oldukça önemli etkilerinin olduğuna inanılıyor.

Danimarkalılar için ‘dağınık bir oda aynı zamanda dağınık bir zihin’ demek. Bu nedenle zihinde mutluluk için alan yaratmanın formülü, çevremizdeki dağınıklıkları toparlamak ve fiziksel alanda da boşluk yaratmaktan geçiyor.  Lykke, evdeki dikkat dağıtabilme potansiyeli olan eşyalardan, özellikle elektronik eşyalardan mümkün olabildiğince uzak yaşamamız gerektiğini söylüyor. Evdeki eşyaların seçiminde bize yarar getirip getirmemesinden çok, o eşyaların bizi ne kadar mutlu ettiklerine odaklanarak seçim yapmak da Lykke felsefesinin olmazsa olmaz kurallarından biri.

Niksen – Hollanda

Hiçbir şey yapmadan duramamaktan, boş kaldığınızda kendinizi rahatsız, mutsuz ve suçlu hissetmekten şikayetçiyseniz sizi Hollandalıların ‘hiçbir şey yapmama sanatı’ olarak adlandırdıkları Niksen ile tanıştıralım. Hollanda dilinde tembellik, üretken olamama gibi anlamları olan niksen kelimesi, modern dünyanın koşuşturma içinde geçen ve her saniyesi planlanmış döngüsünde çoktan negatif anlamlarından uzaklaşarak ‘ihtiyaç’ kategorisine girmiş ve bir yaşam tarzına dönüşmüş durumda. Hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey düşünmeden, hiçbir çaba ve efor sarf etmeden, dikkatinizi odaklamanız gerekmeden; sadece bulunduğunuz yerde, bulunduğunuz anda ‘olmayı’ anlatan Niksen felsefesi, biraz durmak, zihnimizi rahatlatmak ve günün tüm koşuşturmasından sıyrılmak için kullanılabilecek bir rahatlama şekli.

Niksen felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

‘Hayata mola vermek.’ sizin için ne anlam ifade ediyorsa, o anlama uygun bir şey yaptığınızda ya da ‘hiçbir şey’ yapmadığınızda Niksen felsefesini hayatınıza uygulamış olacaksınız. Üretkenliği artıran, stres ve endişeden uzaklaşmamızı sağlayan Niksen, meditasyon, yoga, mindfulness gibi uygulamalardan farklı olarak herhangi bir şeye odaklanmayı içermediği için sadece yaşamın temposundan uzaklaşmanız yeterli olacaktır. Buna yatağa uzanıp, saatlerce bomboş tavana bakmak da dahil 🙂

İlginizi çekebilir: Hiçbir şey yapmama sanatı: Hollandalıların “niksen” felsefesi ile tanışın

Pyt – Danimarka

Danimarkalıların en az mutluluğu artırmak ve huzurlu anları çoğaltmak kadar iyi bildiği bir başka şey de hiçbir şeyi kafaya takmamak. Stresle başa çıkmak için sağlıklı düşünme yöntemleri geliştirmeyi odağına alan Pyt felsefesi, Danimarka kültürüne yerleşmiş ve yaşam tarzına dönüşmüş muhteşem bir başa çıkma stratejisi. Herhangi bir zorluk, hayal kırıklığı ya da hata karşısında ‘endişelenme’, ‘her şey yolunda, ‘sıkıntı yok’ gibi anlamlarda kullanılan Pyt kavramı özünde kabul etmeyi ve her şeye sıfırdan başlanabileceğini, olumsuz durumlara aşırılık içeren tepkiler vermek yerine geri adım atmayı ve yeniden odaklanmayı öğütlüyor.

Pyt felsefesini kendi hayatınızda nasıl uygulayabilirsiniz?

Pyt aslında hem kendinizi hem de çevrenizdekileri günlük yaşamda her zaman karşılaşılan küçük problemlerle, günlük sıkıntılarla, hayal kırıklıklarıyla boğmak yerine bembeyaz bir sayfa açarak her şeye sıfırdan başlamayı teşvik eden bir yaşam felsefesi. Pyt’i hayatınıza dahil etmenin en önemli adımı, insanın hata yapabileceği gerçeğini kabul etmekten geçiyor. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve hedeflerimize ulaşmaya çalışırken hatalar yapabiliyor, hayal kırıklıklarına uğrayabiliyor, kendimizi suçlayıp çok küçük şeylere takılıp kalabiliyoruz. Hatalarımıza, eksikliklerimize, yapamadıklarımıza odaklanmak, ilerlemek yerine yerimizde saymamıza neden olabiliyor. Bunun yerine hata yapmanın insan olmanın doğal bir sonucu olduğunu, geri dönüşü olmayan neredeyse hiçbir hata olmadığını, sıfırdan başlamanın mümkün olduğunu her zaman aklınızın bir köşesinde bulundurun.

Daha fazlası için: Dünyanın farklı bölgelerinden ilham veren yaşam felsefeleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale