X

Ruminasyonu durdurmaya yardımcı olabilecek ipuçları

Geçmişte olan bir durum, az önce yaşadığın bir olay ya da yaklaşan bir olay hakkında istenmeyen olumsuz düşüncelere kapılıyorsan, bu düşüncelerden bir türlü kurtulamıyorsan eğer yalnız değilsin. Bu herkese oluyor.

Zalim döngü gibi kendi içinde dönüp duran, tekrar tekrar temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp beslendiğimizi zannettiğimiz bu düşüncelere ruminasyon dediğimizi geçen yazıda anlatmıştım. Bu hayatı zorlaştıran bir durum. Yaşayan bilir. Bir kez ruminasyon yaşamaya başladığında o işin içinden çıkmak git gide zorlaşabilir. Düşünceler zihninde kocaman karman çorman bir hale gelebilir. Üstelik sana da yaşadığın olaya/duruma da hiçbir faydası olmaz.

Peki çözümü yok mu dersen işte ruminasyonda kurtulmaya yardımcı olabilecek ipuçları:

1. Ruminasyona neden olan kaynağı belirle: Senin için ruminasyonu tetikleyen olay nedir? Depresyon, mükemmeliyetçilik, kişisel özellikler gibi altta yatan nedenleri keşfetmek için bir uzman yardımı alabilirsin. Bu koşulları veya özellikleri belirlemek, ruminasyonu daha iyi anlamana yardımcı olabilir.

2. Duygularını hissetmek için kendine izin ver: Geçmiş hakkında düşünüp durmak bazen tanımlayamadığın duygular nedeniyle ortaya çıkabilir. Ruminasyon, bu duyguların farkına varıp anlamana izin vermez. Tüm duygularını hissetmek, anlamak ve fark etmek için izin vermek, hüsnükuruntuların yoğunluğunu veya sıklığını azaltmaya yardımcı olabilir.

3. Kontrol edebileceklerini belirle: Olayları tekrar tekrar gözden geçirmek veya bir durum hakkında olumsuz bir düşünceyi zihninde canlandırmak, zihninin senaryo üzerinde kontrol sağlama yolu olabilir.

Örneğin, yaklaşan bir iş görüşmesini düşündüğünü ve kendi kendini baltalayan düşünceleri aklından çıkaramadığını varsayalım.

Bu durumda, görüşme öncesi hazırlık yapman veya iyi dinlenmiş olmanı sağlamak gibi, görüşmenin hangi yönlerini kontrol edebileceğini düşünebilirsin. Bir durumda proaktif olmak için neler yapabileceğini belirlemek ve harekete geçmek, bu uzun uzun düşünmeyi azaltmaya yardımcı olabilir.

4. Şimdiki zamanda kal: Bazen olumsuz düşünceler, yaşadığın bir olayı yeniden yazabilir ve gerçekte olana dair olumsuz bir tablo çizebilir. Şimdiki zamanla hizalanmak, kendini geçmiş bir durumla ilgili şüphe veya suçluluk döngüsü içinde bulduğunda, bakış açının “gerçeklik” ile aynı hizada olup olmadığını belirlemene yardımcı olabilir.

Dikkatini şimdiki ana çekmene yardımcı olacak mindfulness pratikleri yapabilir, düşüncelerini yargılamadan gözlemleyebilirsin.

Bu kendine şefkat göstermene ve düşüncelerini geçmişten kopartmana yardımcı olabilir.

5. Bu düşünceleri isimlendir: Bu kara kara düşüncelerini tanımlamak, onlar üzerinde daha fazla güce sahip olmana yardımcı olabilir. Onları isimlendirmek, onların varlığını tanıdığını, ancak onlara dikkatini vermemeyi seçmeni sağlar.

Örneğin bu düşüncelere şöyle diyebilirsin; “Seni görüyorum ve şu anda seninle ilgilenmiyorum.”

6. Aklından çıkar, bedenine iyi bak: Yapılan araştırmalar, egzersizin ruminasyonu azalttığı ve ruh halini iyileştirdiğini gösteriyor. Bunlar, tempolu bir yürüyüşe çıkmak, bir hobi ile uğraşmak, evi temizlemek & düzenlemek, doğa ile ilgili bir aktivitede bulunmak olabilir.

7. İyi olana odaklan: Olumsuz bir düşünce döngüsüne saplanıp kaldığında, iyi olan herhangi bir şeyi dile getirmek gözünü korkutabilir.

Bakış açını değiştirip iyiye odaklanmak, olumlu tarafları görmek olumsuz zihniyeti değiştirmene yardımcı olabilir.

8. Harekete geçmeyi planla: Eğer belirli bir olay hakkında uzun uzun düşünüyorsan, o konuyla ilgili eylemsiz olmak daha fazla düşünmene neden olabilir. Bunun yerine kafanda, sorunu çözmek için atman gereken her adımı ana hatlarıyla belirle ve bir kağıda yaz. Mümkün olduğunca spesifik ve gerçekçi ol.

İlla o sorunu çözmen gerekmiyor, sadece sorunu çözemeye yönelik bir adım atman bile bir şey.

9. Destek al: Bunu tek başına yapmak zorunda değilsin. Güvendiğin bir arkadaşın, bir aile üyesinden yardım alabilirsin. Profesyonel bir destek alabilirsin.

Tanıdığın biri ruminasyon deneyimi yaşıyorsa, düşüncelerini kontrol etmekte zorlanabileceğini anla. Empati yap. 

Bir sonraki yazıda buluşana kadar Instagram hesabımdan https://instagram.com/dredauslu daha fazla bilgiye ulaşabilir, DM üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz…

İlginizi çekebilir: Instagram bağımlılığından kurtulma ipuçları ve sınırlar

Dr Eda Uslu: Dr Eda Uslu, yürümek istediğiniz yolda sizi destekleyen, cesaretlendiren, anlayışla ve şefkatle yanınızda yürüyen dost. Siz en harika versiyonunuzu gerçekleştirmek için yolunuzda yürürken yanınızda size yarenlik eden bir “karunamitra”. Aslında bir tıp doktoru iken hayatın akışı içerisinde kendi yolculuğuna çıkan kişilerden Eda. 15 yıl boyunca göğüs hastalıkları ve uyku bozuklukları uzmanı olarak görev yaptı ve Türkiye’nin sayılı akredite uyku laboratuvarlarından birini kurdu. Bir süre sonra Tıp Doktorluğunun da yetmediğini, içindeki insanlara yardım etmek isteğini doyuramadığını hissetmeye başladı. Sorular sormaya başladıkça cevaplar buldu. Çemberin içinde çırpınıp durmaktansa cesaretini topladı ve uzun yıllarını verdiği, çok severek yaptığı ve aşkla bağlı olduğu doktorluk mesleğinden ayrılarak çemberden çıktı. 2009 yılında Mindfulness ile tanıştı ve 2013 yılından beri hem Türkiye hem de İngiltere’de pek çok kurum ve kuruluşta eğitimler veriyor. Bu yolculukta Bangor University UK - Mindfulness Eğitmenliği ve süpervizyonlar, CTI (The Coaches Training Institute) - Profesyonel Koçluk Eğitimi ve Sertifikasyon, Landmark Worldwide - Liderlik Eğitimi, Mindful Schools USA – Çocuklar için Mindfulness Eğitmenliği ve İngiltere Mindfulness in Schools Project’ten .b ve Paws b (çocuk ve gençler için mindfulness eğitmenliği) eğitimlerini almış ve halen de yeni eğitimlere devam etmekte.. Son 8 senedir sadece profesyonel koçluk ve mindfulness eğitmenliğini yapıyor. 2018-2019 eğitim yılı itibariyle Türkiye’de ilk defa Mindfulness’ın müfredata girmesini sağlayarak halen Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde ve Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’nde öğrencilere Mindfulness dersleri veriyor. “Hayatın gerçek anlamda farkında olan insanlar, yaşam yolculuğu sürerken aynı zamanda kendi içlerinde bir yolculuğa çıkmaya hazır ve gönüllü olurlar.” eda@edauslu.com

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale