X

Optimum pozitif işlevsellik (flourishing) nedir ve ona ulaştığınızı nasıl anlarsınız?

Wellness, well-being, pozitif psikoloji, iyi oluş, psikolojik sağlamlık, mutluluk, dayanıklılık, şükran ya da olumlu duygu ve durumlarla ilgili birçok kavram hepimizin hayatında şüphesiz ki önemli bir yer işgal ediyor. Çünkü hepimiz ‘iyi hissetmek’, esenlik içinde yaşamak istiyoruz. Peki, yapabiliyor muyuz, esenliğe, pozitif işlevselliğe ne kadar ulaşabiliyoruz ya da neden ulaşamıyoruz? O ulaşmak istediğimiz ‘iyi hissetme halini’ nasıl tanımlıyoruz? Bu iyi hissetme halini farklı kavramlar ile elen alan birçok kaynak olsa da biz bu yazımızda optimum pozitif işlevsellik yani ‘flourishing‘i ele alıyor olacağız.

Flourishing: Optimum pozitif işlevsellik

Türkçe’de birebir karşılığı olmasa da İngilizce’de ‘flourishing’ olarak geçen kavram, tam da hayatımıza çekmeyi istediğimiz o iyi hissedişi, esenlik halini, pozitif işlevselliği tanımlıyor. Kısaca; olumlu duyguların, zihinsel-fiziksel-ruhsal sağlığın, anlamlı bir yaşamın, bilgeliğin, samimi ilişkilerin, sevginin, erdemin ve aklınıza gelebilecek daha birçok pozitif kavramın birleşiminden oluşan ‘flourishing’, aslında hepimizin olması, erişmesi gereken bir yer olarak karşımıza çıkıyor.

Pozitif psikoloji alanında çalışmalar yapan birçok araştırmacı ve ünlü isim ‘flourishing’i tanımlamak için farklı açıklamalara başvuruyor. Fredrickson ve Losada (2005), ‘flourishing’i insanın üretme, gelişme, performans ve psikolojik esneklik bakımından optimum seviyede işlevselliğini sürdürebilmesi olarak tanımlıyor. Öte yandan, Hupper ve So (2013), optimum pozitif işlevselliği, iyi hissetmenin ve etkili bir şekilde işlevsellik göstermenin bileşkesi olarak yaşam doyumunu, yüksek seviyede pozitif duyguları ve düşük seviyede negatif duyguları kapsayan öznel iyi oluş hali olarak açıklıyor.

Bireyin gelişmeye devam etmesi için en ideal seviyede üretkenlik ve işlevsellik göstermesi; pozitif duygularını daha fazla beslemesi gerekiyor. Keyes (2002), bu gelişim sürecini ifade etmek için ‘flourishing’in ancak duygusal iyi oluş belirtilerinin psikolojik ve sosyal iyi oluş belirtileriyle bütünleşmesinden ortaya çıkabileceğini öne sürüyor. Refahın, huzurun, mutluluğun, iyi hissetmenin ve en önemlisi hayatta artık bir şeyleri çözmüş olmanın karşılığı olan ‘flourishing’i yani dilimize en yakın çevirisiyle ‘Optimum pozitif işlevsellik’ i elde etmek içinse çok zor işlere kalkışmak gerekmiyor.

Gelin, optimum pozitif işlevselliğe nasıl erişebileceğiniz hakkında işe yarayacak ipuçlarına değinmeden önce çoktan ‘orada’ olup olmadığınızı nasıl anlayabileceğinizi konuşalım.

Optimum pozitif işlevsellik içerisinde misiniz?

‘Flourishing’ pozitif psikolojide ele alınan ve birçok olumlu duygu, durumla ilişkili olan ‘umut verici’ bir kavram. En güzel yanı ise yalnızca belki bir kesime değil; dünyanın her yerinden her yaştan insana hitap ediyor olması. Sonuçta, bütün mesele ‘iyi hissetmek’, öyleyse herkes yapabilmeli değil mi?

Öğrenmek, keşfetmek, umut etmek, hayal kurmak, sevmek, sevilmek, iletişim kurmak, aklınıza gelen ve hepimizin günlük rutinlerinde yer alan sıradan ama etkili tüm pozitif eylemler optimum esenlik ile yakından ilişkili. Optimum esenlik, basit bir mutluluk kavramının ötesinde çok yönlü pozitif bir yapıya sahip. Hayata dair bütüncül bir bakış açısı sunan ve tüm güzellikleri içinde toplayan optimum pozitif işlevsellik yani ‘flourishing’, ‘dolu dolu yaşamak’ isteyen herkesin farkında olması gereken bir kavram.

Peki; bu kavramı biliyordunuz veya hiç duymamıştınız, fark etmez. Hayatınızda olup olmadığını, çoktan optimum esenlik seviyesine ulaşıp ulaşmadığınızı nasıl söyleyebilirsiniz? Yalnızca iyi hissetmeniz, ara sıra mutlu olmanız, keyif aldığınız etkinlikleri yapıyor olmanız optimum esenlik içinde yaşayıp yaşamadığınızı anlatmaz. Bunu anlamak için biraz daha derine inmek ve hem yaşamınıza hem de kendi özünüze bakmanız gerekir. İşte optimum pozitif işlevselliğe ulaştığınızı fark etmenize yardımcı olacak iyi yaşam sinyalleri:

Önce ‘kendinize’ odaklanmayı öğrendiyseniz: Başkalarına fayda sağlamak adına kendinizden vazgeçmiyor ve kendi ihtiyaçlarınızı önceliklendirebiliyorsanız

Kendi mutluluğunuzu kendiniz yaratıyorsanız: Mutluluğun, başka insanlara ya da eşyalara bağlı olmadığını; onu sadece kendi içinde bulabileceğini biliyorsanız

Daha bağışlayıcı olduğunuzu hissediyorsanız: Hem kendinize hem başkalarına karşı eskisinden daha affediciyseniz ve kalbinizi kin, nefret gibi olumsuz duygularla doldurmuyorsanız

Daha açık fikirli yaklaşımlar sergiliyorsanız: Herhangi bir düşünceye, olaya ya da duruma körü körüne bağlı kalmıyor; kendinize değişmek, dönüşmek için izin veriyorsanız

Acıyı kabul edip ondan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorsanız: Acıdan kaçmak, onu görmezden gelmek ya da derinlere gömmek yerine yüzeye çıkarıp barış ilan edebiliyorsanız

Sessizliği, işlevsiz tüm seslere tercih ediyorsanız: Dürtülerinizi, tepkilerinizi, öfkenizi kontrol altında tutabiliyor ve sinirle, kızgınlıkla parlamadan önce derin bir nefes alıp durup düşünüyorsanız

Dinlenirken suçluluk duymuyorsanız: Bedensel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlarınızı karşılamak için her şeye biraz ara verdiğinizde yalnızca ‘içinize’ odaklanabiliyor ve kendinizi işlerinizi, derslerinizi, sorumluluklarınızı ya da başkalarını düşünürken bulmuyorsanız

Hayır demeyi öğrendiyseniz: Sırf başkalarını memnun etmek için istemediğiniz, keyif almadığınız, sevmediğiniz ya da mecbur olmadığınız herhangi bir şeye içinizden gelmediği halde evet demiyorsanız

Özünüzü keşfettiyseniz: Yaşamın sizin için ne anlama geldiğini, kim olduğunuzu, nasıl bir hayat yaşamak istediğinizi, size nelerin iyi nelerin kötü geldiğini bulduysanız

Size meydan okuyan durumlardan keyif alıyorsanız: Zorluklar, engeller karşısında pes edip vazgeçmek yerine, olumsuzlukları fırsat olarak değerlendirip onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyor ve en önemlisi kendinizi geliştirmeye her zaman devam ediyorsanız gerçek iyi oluşu, ideal refahı, optimum esenliği; yani ‘flourishing’i hayatınıza çoktan dahil etmişsiniz demektir.

Optimum pozitif işlevselliğe nasıl erişebilirsiniz?

Peki ya ‘ben bunları yapamıyorum, bunlar bana çok uzak, hayatımda bunların hiçbiri yok…’ diyorsanız ne yapmanız gerekiyor? Düzeltelim; ‘henüz’ yapamıyorsunuz, henüz hayatınızda yoklar, henüz size yakın değiller… Ama yaşamınıza katabileceğiniz birkaç küçük alışkanlık kendinizi geliştirmenize, ruhunuzda çiçekler açtırmanıza, kalbinizi büyütmenize, kısaca optimum pozitif işlevselliği hayatınıza çekmenize yardımcı olabilir:

Daha fazla şükredin: Sahip olmadıklarınıza odaklanmak yerine elinizdekilerin değerini bilin. Şükretmeyi alışkanlık haline getirmek için her gün şükretmek için en az üç sebebi bir kenara yazın, dilerseniz ayrı bir şükran defteri tutun.

Daha iyi sosyal ilişkiler kurun: Toksik ilişkilerinizi bırakın. Size iyi gelmeyen, kendinizi kötü hissettiren, çıkar ilişkisine dayanan arkadaşlıklarınızı gözden geçirin. Etrafınızı olumlu düşünceleri ve söylemleriyle yüzünüzü güldüren kişilerle çevreleyin.

Anda kalın: Unutmayın; sürekli geçmişte ya da gelecekte olan bir zihin mutlu olamaz. Anda kalmak için meditasyon, nefes teknikleri, mindfulness egzersizleri gibi farklı tekniklerden faydalanın.

Olumlu düşünmekten vazgeçmeyin: Olumsuz düşünceler sizi bir girdap gibi içine çekerek her seferinde daha da derinlere gitmenize neden olabilir. Zihninizi olumlu düşünmek için zorlayın; ilk başlarda olumsuz düşüncelerinizde savaşmakta zorlansanız bile zaman geçtikçe olumlu düşünmenin kendiliğinden oluşan bir alışkanlığa dönüştüğünü fark edeceksiniz.

Daha sık teşekkür ve iltifat edin: Sevginizi, beğeninizi, takdirinizi göstermekten çekinmeyin. İltifat ederken cömert davranın. Ne kadar iyi şeyler söylerseniz siz de o kadar iyi şeyler duyarsınız, unutmayın.

Karşılıksız iyilikler yapın: Gönüllü işlere katılın. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alın. Karşılık beklemeden attığınız her adım evrende sizin yararınıza olacak farklı formlar ile hayat bulacaktır. Kalbinize dokunacak, içinizi yumuşatacak, ısıtacak aktivitelere katılın, başkalarına yardım elinizi uzatmaktan çekinmeyin.

İnancınızı kaybetmeyin: Ne olursa olsun inanmaya devam edin. İşler yolunda gitmediğinde bile bardağın dolu tarafını görmeye çalışın ve çok daha iyi şeylerin sizi beklediğine inanın. Unutmayın, bir şey olmuyorsa sizin için çok daha iyisi olacaktır. Her gecenin bir şafağı vardır.

Destek istemekten çekinmeyin: Bazen çözüm sandığınızdan çok daha basittir ancak yardım istemeyi bilmediğinizden bir türlü çözüme ulaşamayıp kendinizi yıpratıyorsunuzdur. Hayatınıza iyiliği dokunacak şeyler için bir başkasının destek istemekten korkmayın. İzin verin, evren de sizin için çabalasın.

Kendinizi dinlemeye daha fazla zaman ayırın: Hayattan ne beklediğinizi bulmak, yaşam amacınızı keşfetmek, hayallerinizi, hedeflerinizi sıralamak, kendinizi anlamak için özel zamanlar yaratın. Üzerine düşünmediğiniz bir hayattan ne isteyeceğinizi bulamazsınız.

Bonus: Sevdiklerinize ve kendinize daha sıkı sarılın.

Göreceksiniz ki siz kendinize iyi gelen, kalbinize dokunan şeyleri yaptıkça ve ‘kendinizi’ öncelikler listenize eklemeyi başardığınızda iyi oluşunuzu fazlasıyla yatırım yapacaksınız ve optimum pozitif işlevselliğe ulaşacaksınız. Sadece kalbinizi kendinize açmayı bilin ve onun sesine her zaman kulak verin.

Ruhunuzdaki çiçekler hiç solmasın, sevgi ve esenlikle kalın…

Kaynak: Pozitif Psikoloji / Prof. Dr. Sefa Bulut, positivepsychology, berkeleywellbeing, psychologytoday

İlginizi çekebilir: İyi hissetmek ve yaşamınızı güzelleştirmek için uygulayabileceğiniz 35 öneri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale