X

Sadece ‘hayat okulu’nda öğrenebileceğiniz 10 altın kural

Bir türlü geçmek bilmeyen zaman artık su gibi akıp gitmeye başladığında ve hepimiz okul sıralarında oturduğumuz o korunaklı ‘fanus’tan çıkıp gerçek hayata atıldığımızda, okulda öğrendiklerimizin birçoğundan geriye sadece tek bir şey kalır; kendi tecrübelerimiz. Hayat en uzun okul, zaman en iyi öğretmenken hayata dair okulda öğretilmeyen ancak insanın yaşam yolculuğundaki tecrübeleriyle yıllar içinde ‘hayat okulu‘nda öğrendiği, hayata dair bakış açısını şekillendiren ve içgörü kazanmasını sağlayan onlarca değerli öğreti bulunuyor. 

Yılların ve tecrübelerin getirdiği olgunlukla geriye dönüp bakan insanların “Şu anda aynı durumda olsam şunu yapmazdım, ya da yapardım.”  ya da “Gençlik yıllarıma geri dönebilme şansım olsaydı şunu farklı yapardım.” gibi cümleler kurduklarını mutlaka duymuşsunuzdur. Hayatınızdaki stresi biraz olsun azaltmak, daha pozitif bir açıdan hayata bakmanıza yardımcı olmak ve mutluluğunuzu artırmak adına okulda öğretilmeyen önemli hayat derslerinden en önemli 10 altın kuralı rafine ederek sizler için bir araya getirdik.

İlk olarak değer ver, sonra değer gör.

Alma-verme dengesi, ilişkilerden iş yaşamına kadar hayatın pek çok alanında, yaşamın erken yıllarından yetişkinliğin son evrelerine kadar hayatımızın ortasında olan bir kavram. Özellikle ilişkilerimizde karşılık bekleyerek hareket etmemiz son derece normal. Ancak ilk adımı kimin atması gerektiği her zaman kafamızı kurcalayan, önemli problemlerden biri. Bizim bir şeyler yapmamız için, birisinin bize bir şey vermesi veya bir şey yapması gerektiği fikri çoğu insanda var olan, en yaygın inanışlardan biri. Buradaki sorun, insanların büyük bir çoğunluğunun bu şekilde düşünmesi ve bu mantığa göre, iki tarafın da birbirine mümkün olandan çok daha az şey sunması.

Para, sevgi, şefkat, fırsat… Konusu her ne olursa olsun ‘aldığınız değeri’ artırmak istiyorsanız, sizin de daha fazla ‘değer vermeniz’ gerekecektir. Çoğu insanın aksine, ilk adımı siz attığınızda ve herhangi bir karşılık beklemeden ilk veren olmayı özümsemeye başladığınızda verdiğinizden çok daha fazlasının size geri geldiğini göreceksiniz. 

Hata ve başarısızlığı fırsat olarak değerlendir.

Yaşamın erken yıllarında, sürekli yeni şeyler deneyip o şeyi öğrenene kadar binlerce kez başarısız oluruz. Yürümeye başlamadan önce onlarca kez düşsek de yine de ayağa kalkmaya, defalarca kez üstümüze yemek döktüğümüz halde kaşığı düzgün şekilde kullanana kadar denemeye, öğrenene kadar pes etmemeye ‘programlıyızdır’. Ancak insanlar yaşlandıkça öğrenir, hata yapmamaya ve daha az yeni şey denemeye başlar.

Yaşamda öğrenilecek şeyler sınırsız olduğu halde hatasızlıkla ve başarısızlıkla yüzleşmekten korkar ve konfor alanının dışına çıkmayı reddederek elindekiyle hayatını sürdürmeye çalışır. Hata ve başarısızlıkların dünyanın sonu olmadığını fark edince ise, bir süre sonra bu hataları çok fazla önemsememeye başlar. İnsan yaş aldıkça, hataları ve başarısızlıkları önemli hayat dersleri almak için, karşılarına çıkan fırsatlar olarak görmeye başlar. Başarı olarak adlandırdığımız şey de aslında hatalara ve başarısızlıklara rağmen vazgeçmemekten ibarettir. 

İlginizi çekebilir: Psikolojinizi etkileyen üç şema: Başarısızlık, boyun eğicilik, dayanıksızlık

Kendini boş yere hırpalama.

Yetişkin bireyler neden birkaç başarısızlık ve hata sonrası pes eder hiç düşünmüş müydünüz? Bunun bir sebebi; insanların kendi çok fazla hırpalamasından, başarıya gerekenden çok daha fazla anlam atfetmesinden ve en sonunda çoğunu kendi zihninde yarattığı tüm bu duygusal yükle baş etmekte zorlanmasından kaynaklanır. Ancak bu sürdürdüğünüz en yersiz alışkanlıklardan biri olacaktır çünkü size daha fazla acıdan başka bir şey getirmeyecek ve vakit kaybından başka bir işe de yaramayacaktır. Yaptığınız hatalar karşısında kendi üzerinize gitmektense, enerjinizi hatalarınızı nasıl telafi edip çözebileceğinize verirseniz, her şeyin sandığınızdan daha kolay yoluna girdiğini göreceksiniz.

Şükran ve minnet duygunu geliştir.

Birisine ya da bir şeylere karşı minnet duymak olumsuz ruh halini pozitif duygulara çevirmek için bilinen en harika tutumlardan biri. Aynı zamanda davranışlarınızı ve odağınızı doğru şeylere yönlendirmek için de harika bir araç. Minnet duyarak sadece kendinizi değil aynı zamanda diğer insanları da mutlu edebilir, nihayetinde sağlıklı ve besleyici ilişkileri olan bir bireye dönüşebilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Neden şükran duymalısınız: Psikolojide şükran duygusunun yeri

Kendini başkalarıyla asla kıyaslama.

Egonuz size sürekli kıyas yapmanız gerektiğini söyler ve iyi hissetmek için kendince mantıklı nedenler bulmaya çalışır. Egonuz sürekli olarak mutluluk için bir neden bulma arayışındayken, sizden daha fazla şeye sahip insanlarla kendinizi kıyaslamamak oldukça zor bir hal alabilir. Örneğin, yeni bir araba aldığınız için kendinizi oldukça mutlu hissettiğinizde egonuz, sizden daha iyi arabası olan birinin sizden daha mutlu olduğu çıkarımını yaparak kendinizi mutsuz hissetmenize neden olabilir. Kendi hayatınızı ve sahip olduklarınızı başkalarınınkiyle karşılaştırmaya devam ettiğiniz sürece, nasıl hissedeceğinizin kontrolünü de çevrelerinizdekilere vermiş olursunuz.

Kendini başkalarıyla karşılaştırmaktan daha iyi bir yol, kendinizi kendinizle kıyaslamaktır. Ne kadar ilerlediğinize ve neler kazandığınıza bakın. Bunu yapmak o kadar eğlenceli olmayabilir ama uzun vadede size çok daha fazla iç huzur, sükunet, mutluluk, güç ve özgüven getirecektir.

İlginizi çekebilir: Kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçmenizi sağlayacak en etkili 3 mantra

Gerçekleşmesinden korktuğun şeylerin % 80-90’ı asla gerçekleşmeyecek.

İnsan zihni hayatta kalabilmek için devamlı olarak tehlikeye karşı tetikte olmaya programlıdır. Bu da, %1’lik bir ihtimalle bile olsa tehlike içeren bir durumun pozitif değil negatif yanlarına daha fazla odaklanmamıza ve gereksiz yere korku duymamıza neden olabilir. Yapılan araştırmalar, günlük yaşamda korktuğumuz şeylerin büyük bir çoğunluğunun sadece zihnimizin ürünü olduğunu ve çoğunun gerçeğe dönüşme olasılığının yok denecek kadar az olduğunu gösteriyor. Şayet, korkularınız gerçeğe dönüşürse bile, çok yüksek bir ihtimalle umduğunuz kadar kötü ya da acı dolu olmayacaktır. Endişelenmek, genellikle zaman kaybından ibaret olabilir. Evet, söylemek uygulamadan çok daha kolay ancak, kendinize sadece daha önceden korktuğunuz şeylerin kaçının gerçekleştiğini hatırlatmanız bile, zihninizdeki korku verici düşüncelerden hızlı şekilde uzaklaşmanıza yardımcı olacaktır.

İlginizi çekebilir: Korku sizi ele geçirdiğinde hatırlamanız gereken 6 ipucu

Hayatı gereğinden fazla ciddiye alma.

Hayatın olağan akışı içindeki dertlere ve sorunlara kendimizi kaptırmamız son derece kolay. Ancak daha önceki maddede de belirttiğimiz gibi, korkularınızın çok az bir kısmının gerçekleşme olasılığı var. Gerçekleşse bile, şu anda size çok ciddi bir sorunmuş gibi görünen olayların çoğunu, bundan 3 yıl sonra hatırlamayacaksınız ya da hatırladığınızda büyük bir olasılıkla güleceksiniz.

Kendinizi, düşüncelerinizi ya da duygularınızı haddinden fazla ciddiye almak, genellikle çektiğiniz acıyı artırıp, problemi büyütmekten başka bir işe yaramayacaktır. Öyleyse biraz daha rahatlamaya ve enerjinizi olumlu şeylere yöneltmeye çalışın. Rahatlama hissi büyüyüp sizi sardıkça hayatta çok daha konforlu, mutlu ve rahat ilerlediğinizi göreceksiniz. 

80/20 Kuralı (Pareto İlkesi): Bilinçli seçimler, az çabayla çok verim elde etmeni sağlayabilir.

Hayatla ilgili kazanılan tecrübelerin getirdiği en nihai noktada hepimiz, kısıtlı olan zamanın en değerli kaynağımız olduğu konusunda hemfikiriz. Dünya üstünde kısıtlı olan vaktimizin ne kadarını yaşam amacımız ve beklentilerimiz doğrultusunda ne kadar verimli kullandığımız, yaşamdan aldığımız tatmin ve mutluluk konusunda belki de en belirleyici olan faktörlerin başında geliyor. İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için çalışmak ve üretmek zorunda olduğumuz kaçınılmaz bir gerçek. Bu da bize, zamanımızı hem temel ihtiyaçlarımızı karşılamak hem de hayattan zevk alabilmek için ‘dengeli’ kullanmamız gerektiğini gösteriyor. 

Pareto Prensibi olarak da bilinen 80/20 kuralı aslında ilk olarak bir ekonomi kavramı olarak keşfedilmiş. İtalyan iktisatçı Vilfredo Pareto’nun, İtalya’daki servetin %80’inin nüfusun %20’sine ait olduğunu gözlemlemesiyle fark edilen ve hayatın pek çok alanında geçerli olduğu bilimsel araştırmalarla da desteklenen bu ilke temelde, alacağınız değerin (sonuçların) yüzde 80’inin, faaliyetlerinizin (nedenlerin) yüzde 20’sinden kaynaklandığını söylüyor. Peki bu ne anlama geliyor?  Sonuçların %80’inin, girdilerin sadece %20’sinin etkisiyle oluştuğunu söyleyen bu prensibi baz alarak, elimizdeki herhangi bir işin ya da sorumluluğun en önemli %20’lik kısmını çok iyi yaptığımızda, o işin ya da sorumluluğun %80’ini halletmiş oluyoruz. Pareto ilkesinin esas amacı, bilinçli tercihlerle sonuçların büyük bir kısmından sorumlu olan küçük oranlardaki nedenlere odaklanarak, çabalarınızı mümkün olduğunca verimli bir şekilde yoğunlaştırmanıza yardımcı olmak. Bu prensip sayesinde yaptığınız birçok şeyi sürekli olarak değerlendirerek gereksiz çabalarınızı bir kenara bırakabilir ve en önemli olan %20’lik kısmına odaklanarak zamanı çok daha verimli şekilde kullanabilirsiniz. Örneğin, karşılaştığınız sorunların yalnızca %20’lik kısmı önemliyken, önemsiz olanlar için zaman ve enerji harcamamak, hayatınızdaki insanların yalnızca %20’sinin mutluluğunuzun %80’inden sorumlu olduğunu bilmek ya da bir proje için gösterdiğiniz çabanın %20’sinin başarınızın %80’inde pay sahibi olduğunun farkında olmak sizin için gerçekten önemli olan şeylere odaklanmanıza, motivasyonunuzu ve enerjinizi olumsuz etkileyen her şeyden uzaklaşmanıza katkı sağlayabilir.

Parkinson Kanunu: ‘İş, içinde bulunduğu zamanı doldurur.’

Yaptığınınız şeyleri çoğu zaman düşündüğünüzden çok daha hızlı yapabileceğinizi biliyor muydunuz? Parkinson kanunu, bir görevin zamana bağlı olarak genişlediğini ve görünüşteki karmaşıklığın sizin o göreve atadığınız zamana bağlı olduğunu söylüyor. Parkinson Kanunu’na göre tamamlamamız gereken herhangi bir iş, bitirilmesi için kendisine ayrılan sürenin hepsini kapsayacak şekilde uzuyor ve belirlenen süreye yayılıyor. Örneğin, eğer o an başladığınızda çok daha kısa sürede tamamlanabilecek herhangi bir sorumluluğu bir haftaya yayarak  bitirmeyi planlıyorsanız, o zaman bu sorumluluk, size daha da büyümüş gibi görünüyor ve tamamlamak için gerekenden daha fazla zaman harcıyorsunuz.

Parkinson Kanunu’nu elinizdeki işleri mümkün olan en kısa sürede tamamlamaya çalışarak hayatınıza dahil edebilirsiniz. Sorunu çözmek için kendinize tüm gün yerine sadece bir saat ya da tüm hafta yerine sadece bir gün vermek, ancak yetiştiremediğinizde de paniğe kapılmadan en kısa sürede çözüme ulaştırmaya çalışmak hayatınızdaki problemlerin önemli ölçüde azalmasına yardımcı olacaktır. Elinizde tamamlanmayı bekleyen bir iş varken, kendinize verilen süreden daha az bir süreyi sınır olarak belirlediğinizde zamanınızı çok daha verimli kullandığınızı fark edeceksiniz.

İlginizi çekebilir: Çözüm odaklı terapi: Büyük değişimlere giden yol küçük değişimlerden geçer

Uyum varsayımı: Herkesle iyi anlaşabilirsin.

Sosyal varlıklar olduğumuz için yeni insanlarla tanışmak çoğumuz için son derece eğlenceli bir aktiviteyken bazı zamanlarda fazlasıyla gerginliğe neden olabiliyor. Hepimiz iyi bir ilk izlenim yaratmak istiyor ve kendimizi ilerlemeyen, garip bir konuşmanın ortasında bulmaktan kaçınıyoruz. Ancak uyum varsayımı kuralıyla hareket ederek yeni insanlarla tanışmayı gergin bir konu olmaktan çıkarabilmemiz mümkün.

Uyum varsayımı kuralı en temelinde yeni bir insanla buluşmaya değil de, yakın bir arkadaşınızla buluşurmuş gibi düşünerek buluşmaya gitmenizi; yani hem düşüncelerinizi hem de davranışlarınızı bu zihniyetle şekillendirmenizi özüne alıyor. Bu sayede, zihninizde sizi geren sinirsel etkileşimler yerine, arkadaşça bir tutumla sizi rahatlatan etkileşimlerin kendiliğinden ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olacaksınız.

İlginizi çekebilir: Kendi dışımıza odaklanarak ilişkilerimizi nasıl geliştirebiliriz?

Hiçbirimize okulda öğretilmeyen ancak insanın binlerce yıllık varoluşunun ürünü olan kolektif bilinçle şekillenmiş bu altın kuralları yaşamdaki ilerleyişiniz için birer mihenk taşı olarak gördüğünüzde, yaşam tatmininizin yükseldiğini ve nihai amacınız doğrultusunda çok daha sağlam adımlarla ilerlediğinizi göreceksiniz. Bazı şeyleri teoride ne kadar iyi biliyor olursak olalım uygulamanın bilmek kadar kolay olmadığının ve bazı derslerin sadece tecrübeyle kazanılabileceğinin farkındayız; ancak başlamak için hiçbir zaman geç değil. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale