X

“Neden yalnızım?”: Romantik bir ilişki içerisinde olmamanızın olası nedenleri

“Aşk kapımı çalmıyor, doğru insan beni bulmuyor, hep yanlışları çekiyorum, ne zaman aşka yelken açacağım…” diye düşünürken ‘Neden yalnızım?’ sorusunun cevabını arıyorsanız pek çok cevap aklınızdan geçiyor olabilir. Sorun sizde değil, onda mıydı yoksa sorun onda değil, sizde miydi tam bilinmez ama bekarlığın artık sultanlık olmadığını düşünüyorsanız, size iyi gelecek ve doğru partneri getirecek bir ilişki için önce yalnızlığınızın derinliklerini sorgulamak etkili bir yöntem olabilir. Geçmiş deneyimlerinize, mevcut hayatınıza, flört geçmişinize bir dönüp bakarak belki de daha önce hiç fark etmediğiniz şeyleri yakalayabilirsiniz. İşte yalnızlığınızın ardındaki olası sebepler:

Flört etmek önceliğiniz olmayabilir

Belki uzun ve zorlu bir ilişkiden yeni çıktınız, belki bir süre sadece kendi hayatınıza odaklanmak istiyorsunuz ya da kendinizi yalnızlığın huzurlu kollarında biraz daha kalmaya ikna ettiniz… Sebep her ne olursa olsun flört etmek, şu anki önceliğiniz olmayabilir. İşinize, kariyerinize odaklanmak, beslenmenize, egzersizlerinize daha fazla zaman ayırmak, şehir şehir, ülke ülke gezmek ya da yalnızca dostlarınızla eğlence için vakit artırmak listenizdeki ilk tercihleriniz olabilir. Hayatınızın diğer bölümlerine flört etmekten daha fazla öncelik vermenizde kesinlikle yanlış bir şey olmadığını bilin ve şu anda sizin için önemli olan neyse, onu sahiplenin ve gururla, gönül rahatlığıyla yapmaya devam edin. Önceliklerinizin ne olduğuna siz karar verirsiniz ve flört hayatınız seçtiğiniz herhangi bir zaman diliminde gerçekleşebilir. O gün bugün değilse, yalnızlığınızın sebebi tercih ettiğiniz ilişki harici öncelikler olabilir…

Korkunun içine hapsolmuş olabilirsiniz

Öncelikleriniz arasında romantik bir ilişki varsa ve flört etme konusunda istekliyseniz ama bir türlü aksiyon alamıyorsanız ve bu nedenle yalnızsanız sebebi korkularınız olabilir. Reddedilmekten, bağlanmaktan, incinmekten, denemekten, başlamaktan, adım atmaktan kısaca bir ilişkiye başlamaya dair birçok şeyden çekiniyorsanız bu korkular belki de sizi hapsetmiştir. Neden yalnızım diye düşünüyorsanız belki de bastırdığınız birtakım korkuları keşfetmeniz gerekiyor olabilir.

Doğru kişiyle henüz tanışmamış olabilirsiniz

Bazı insanlar, başkalarıyla daha kolay uyumlanabilirken bazıları için o uyumu bulmak daha zor olabilir. Klinik psikolog Carla Marie Manly’ye göre, bazen insanlar henüz doğru kişiyle tanışmadıkları için olmak isteyebileceklerinden daha uzun süre bekar kalabiliyorlar. Yani, bir ilişki istiyor olmanıza rağmen yalnız kalmanızın sebebi belki de partnerinizde olmasını istediğiniz her şeyi sıraladığınız o listedeki tüm maddelerin karşılanmamasıdır… Eğer öyleyse kriterlerinizi yeniden gözden geçirebilir, farklı ortamlara dahil olarak sizin için doğru olan kişiyle karşılaşma ihtimalinizi artırabilir veya olası bir partnere şans tanıyarak bazı şeyleri zamana bırakmayı deneyebilirsiniz.

Yanlış kişilerle birliktelik kurmaya çalışıyor olabilirsiniz

Sizin için doğru kişi olabileceğini düşündüğünüz insanlarla geçmişte yaşadığınız birliktelikler birtakım hayal kırıklıkları ile son bulduysa, tabiri yerindeyse ‘yoğurdu üfleyerek yiyor’ olabilirsiniz. Yani, bir ilişki istemenize ve halihazırda doğru insanı bulmak için yeni ortamlara girmeye çabalamanıza rağmen geçmişteki üzücü deneyimlerinizden ve yanlış ilişkilerinizden dolayı doğru insanı bulsanız ya da bulmaya çok yaklaşsanız da onun yerine yanlış kişilerle birliktelik yaşıyor olabilirsiniz. Diğer bir deyişle, doğru olan yerine tanıdık olan, daha güvende hissettiren kişiyle devam ettiğiniz için yolun sonu yine ayrılığa çıkmış olabilir… Öte yandan sağlıklı, yapıcı bağlantılar yerine dramaların (inişli çıkışlı romantizmin) peşinden gidiyor, iç güzellikten önce dış güzelliğe kapılıyor, kırmızı bayrakları fark edemiyor, gerçek uyumdan emin değilken aceleci davranıyorsanız da yanlış kişileri hayatınıza çekerek ayrılık sonunu hazırlıyor olabilirsiniz.

Gerçekdışı beklentileriniz olabilir

Klinik psikolog Carla Marie Manly’ye göre birçok durumda insanların uygun bir partner bulamamasının nedeni yüksek beklentiler…Mükemmel partneri bulma umuduyla çıtanızı çok yükseğe çıkarırsanız o kriterleri takip ederken doğru olabilecek bir adayı gözden kaçırabilirsiniz. Eğer doğru kişinin sahip olması gereken kriterlerini tasarladığınız listeniz haddinden fazla uzunsa ve neredeyse karşılanması imkansız maddeler içeriyorsa yalnızlığınız sebebi karşınızda duruyor olabilir. Elbette ki birlikte olmayı istediğiniz kişinin sizinle uyumlu olması, ihtiyaçlarınıza, birtakım beklentilerinize cevap vermesi, sağlıklı ve uzun ömürlü bir ilişki için çok önemli ancak her şeyde olduğu gibi kriterlerin de fazlası zarar. Dilerseniz o listenize bir göz atın, belki de tek bir kişinin gerçekleştiremeyeceği ve sahip olamayacağı kadar uzun ve ayrıntılıdır… Eğer bir birlikteliğe başlamaya hazır olduğunuzu düşünüyorsanız o listeyi biraz sadeleştirmek isteyebilirsiniz.

Hiçbir standardınız olmayabilir

Nasıl ki çok ayrıntılı, yüksek beklentili, uzun ve imkansıza yakın bir kriter listesi iyi değilse; bunun tamamen zıttı da aynı şekilde pek sağlıklı ve yapıcı değil. Kimileri çıtayı çok yükseğe koydukları için bekar olmaya devam ederken kimileri de o çıtayı hiç görmedikleri için yalnızlığın içerisinde kalabiliyor. Doğru insanla beraber olmak, bir değil iki kişi olarak yaşamınıza devam etmek istiyor ama bir türlü olmadığını düşünüyorsanız belki de bu kez sebebi hiçbir beklentinizin olmamasıdır. Müstakbel partnerinizden imkansıza yakın bir şeyler beklemediğinizden emin olmanız gerekse de neleri kabul edip etmeyeceğinizi, nelerin sizin için uygun olup olmadığına da karar vermeniz, ilişkinizin çerçevesini belirlemeniz şart.

Temel ilişki becerilerinizde eksiklikler olabilir

Şüphesiz ki kimse bir ilişkiye bitirmek için başlamaz, ama bazı ilişkiler çeşitli sebeplerden dolayı biter ve partnerlerden biri bazense ikisi uzun süre yalnızlığın içerisinde kalır… Yalnızlığınızı sorgularken hiç ilişki becerilerinizi gözden geçirdiniz mi? Evet, ilişki becerileri. Bazen, neden yalnız olduğumuza dertlenir dururuz ve tonlarca sebep sıralarız ama en temel şeyi atlarız; bir ilişkiyi sürdürmek için gerekli birtakım becerilere sahip miyiz? Bir düşünün, öfkenizi kontrol edebiliyor musunuz, sağlıklı iletişim kurabiliyor, kendinizi net bir şekilde ortaya koyabiliyor musunuz? Ya da ateşe körükle mi gidiyor yoksa zorlayıcı durumlarda tetikleyicileri susturmayı başarıyor musunuz? Belki de yalnızlığınızın sorumlusu tüm bunlardır… Öyleyse, bazı becerileri iyileştirmeye başlamanızda fayda var.

Geçmişe takılıp kalıyor olabilirsiniz

Bazı insanlar yeni bir ilişkiye girmekte, hayatlarına birini almakta zorlanırlar çünkü geçmişlerindeki insanları hala unutamamışlardır ve bir şekilde duygusal olarak bağlı kalmışlardır… Eski sevgilinizden gerçekten ayrıldınız mı? Yoksa bu yalnızca fiziksel bir ayrılık mı? Bir düşünün, hala ona karşı birtakım duygular besliyor olabilir misiniz? İster kopamadığınız bir eski sevgili, ister geçmişte duygularınıza asla karşılık vermeyen platonik bir aşk olsun; geçmiş sizi kendine bağlı tutuyor olabilir mi? Eğer öyleyse, geçmişe olan bağlılığınız potansiyel yeni bağlarınızın önünü kesiyor olabilir.

İyileşmemiş yaralarınız olabilir

Çözümlenmemiş travmalar, genellikle sevgi dolu bir partner bulmanın önüne geçebilir. Tıpkı geçmişe sıkı sıkı tutunmak gibi kabuk bağlamayan birtakım yaralar da olası birliktelikleri önlüyor olabilir. İç dünyanızdaki bazı acılar, güven veya bağlanma sorunları yaşamanıza ve bu nedenle kendinizi bir ilişkiye açmamanıza neden olabilir. Kendinizi, geçmişinizi, tüm yaralarınızı şefkatle sararak, bütün duygularınızı kabul ederek ve onları iyileştirerek yola devam edebilir, yeni sulara yelken açabilirsiniz.

Aslında bir ilişki istemiyor olabilirsiniz

Evet, çok doğru. Öyle mi böyle mi şöyle mi derken acaba neden yalnızım diye kendinizi çevrenizi müstakbel partnerinizi sorgularken kriterler listenizi beklentilerinizi önceliklerinizi gözden geçirirken bir şeyi atlıyor olabilirsiniz: Belki de gerçekten bir ilişki istemiyorsunuz. Neden olmasın? Bazı insanlar istediklerini düşünseler ve bir ilişkiye dahil olmak için çaba harcasalar da aslında içten içe derinlerinde bir yerlerde yalnız olmaktan büyük mutluluk duyuyor ve yola öyle devam etmek istiyorlar. Belki de o insanlardan biri de sizsinizdir… Toplum baskısı ya da çeşitli kültürel, sosyal, bireysel inançlardan dolayı bir ilişki içerisinde olmanız gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz; ama bu düşünce içinizden değil dış dünyadan geliyorsa ve aslında içinizdeki ses yalnızlığın çok iyi olduğunu söylüyorsa bekarlık, sultanlıktır günlerini biraz daha devam ettirebilirsiniz. Belki ileride bir gün fikriniz değişir… Ya da hiç değişmez, kim bilir.

Pew Araştırma Merkezi’nin 2020 raporuna göre Amerikalı yetişkinlerin yaklaşık %31’i bekar ve bekarların yarısı şu anda bir ilişki aramıyor. Yani, isteyerek veya aradığınızı bulamadığınız için bekar kalmanız son derece normal; ve bu durumu ne zaman değiştirmek istediğinize ancak siz karar verebilirsiniz.

Yukarıdaki tüm maddeleri gözden geçirip ‘yalnızlığımın olası nedenlerini değerlendirdim ve evet, bir ilişki istediğimden eminim’ diyorsanız ve o zaman size yardımcı olacak birkaç yolu da deneyebilirsiniz:

Kendinize gerçekten ne istediğinizi sorun: Bir ilişkiye hazır mısınız, gerçekten hayatınızda bir kişiye daha yer var mı, yaşamınızı paylaşacak bir partner istediğinizden emin misiniz? Ne istediğiniz konusundan net olun. Arzularınızı, beklentilerinizi, planlarınızı gözden geçirin, kendinize ‘gerçekten’ zaman ayırın ve iç dünyanızı keşfetmek için aceleci davranmayın.

Tüm flört geçmişinizi gözden geçirin: Ne istediğinize karar vermek için zaman ayırdığınız gibi geçmişinizi de gözden geçirmenizde fayda var. Geçmiş deneyimlerinizde neler sizi yordu, neler doğruydu, neler yanlıştı, partnerlerinizde iyi olan veya size ters gelen neler vardı, beklentileriniz nasıldı; çok mu yüksekti yoksa çok düşük mü kalmışlardır, neden sizin için yanlış kişilerdi, hangi ilişkiniz neden bitmişti, hepsini düşünün ve isterseniz cevaplarınızı not alın. Bu sayede gelecek ilişkilerinize ışık tutabilir ve daha doğru adımlar atabilirsiniz.

Aşka yer açın: Flört hayatınıza yakından baktıktan sonra, hayatınızın bu kısmına daha aktif bir şekilde eğilmenin zamanı geldi. Önceliklerinizi belirlerken aşka da yer açtığınızdan emin olun. Yeni biriyle tanışmak için fırsat yaratın, doğru kişi olabileceğini düşündüğünüz kişi ile görüşmek için programınızda yer açın, kısacası ilişkiyi hayatınıza çekmek için şartlarınızı olgunlaştırın.

Sabırlı olun: Roma bir günde inşa edilmedi, Piramitler şıp diye belirmedi; mükemmel zaman alır! Ya da mükemmele en yakın olan ilişkiler 😊 Doğru partneri seçmek, onunla olmak istediğinizden emin olmak, birlikte kaliteli zaman geçirmek için acele etmeyin. Sabırlı olun ve hem kendinizi, hem müstakbel partnerinizi hem de ilişkinizi en doğru şekilde tanımak için adımlarınızı sağlam atın.

Son olarak, bekar hayatınızı da takdir etmeyi unutmayın. Bir ilişki için yelken açsanız da doğru aşk kapınızı çalana kadar sahip olduğunuz hayatın da her anının takdire değer olduğunu hatırlayın. Belki de son bekar günlerinizdir… Öyleyse tadını çıkarın 😊.

Aşkla kalın…

Kaynak: mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Herkesin hayalini kurduğu “doğru insan” kimdir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale