X

Neden seyahat ettiğimiz yeni yerlere yerleşme arzusu duyarız?

Tatil için gittiğiniz yeni bir şehirde, yeni bir ülkede gezerken aklınızdan hiç ‘keşke buraya taşınsam’ düşüncesi geçti mi? Ya da ‘burada çok mutlu yaşarım’ dediniz mi? Eminiz ki gittiğiniz ve özellikle de sevdiğiniz yeni yerler, içinizi kıpır kıpır etmiş, oraya taşınma düşüncesini bir anlığına bile olsa aklınıza düşürmüştür. Hemen söyleyelim; bu konuda pek de yalnız sayılmazsınız. Çünkü, seyahat ederken ‘burada yaşayabilirim’ diye düşünmek, aslında oldukça evrensel bir olay…

Farklı toprakların üzerinde dolaşırken, etrafımızı saran manzaraların, damaklarımıza kazınan tatların, yeni insanların, ilgi çekici kültürlerin büyülü etkisi altına giriyoruz. Ve bu büyülü anların içinde, ‘sıradan’ ‘olağan’ ya da ‘gündelik’ hayatımızdan kaçmak için daha iyi bir fırsat olamayacağını düşünmeye başlıyoruz. Çünkü, o sıkıcı gelen hayatımızın kürü gezdiğimiz topraklardaymış gibi hissediyoruz. Ondan ne kadar uzaklaşırsak, kendimizi o kadar bulabileceğimizi, hayatımızı o kadar mutlu kılabileceğimizi hissediyoruz.

Peki, bu yarı uçuk kaçık yarı romantik taşınma hayali, o an için inanılmaz iyi hissettirse de gerçekten hayatımızda vuku bulduğunda da aynı büyülü etkiyi sürdürür mü? Gerçekten ‘oraya’ taşındığımızda her şey çözülür mü? ‘İdeal’ mutluluğun sırrı o yabancı topraklarda mı? Yoksa bu zahiri düşüncenin olumsuz yanları da var mı? Gelin önce, bu düşüncenin altındaki psikolojik nedenlere, sonra da bu soruların cevaplarına birlikte bakalım.

Seyahat ederken neden ‘buraya taşınsam’ diye düşünürüz?

Columbia Üniversitesi’nde profesör olan psikiyatrist Dr. Ryan Sultan, “Seyahat etmemizin nedenlerinden biri yeniliği deneyimlemektir, yeni ortamlar beynimizi harekete geçirerek bize hayata yeni bir bakış açısı kazandırır.” diyor ve yenilik duygusunun abartılı bir mutluluk yarattığını, bu mutluluğun da bizi orada yaşamanın bu duyguları sürdüreceğine inanmaya yönelttiğini söylüyor. Yani, seyahat etmenin verdiği, yeniliklerden doğan o mutluluk hissi, bizi orada yaşarsak hep aynı mutluluğu yaşamaya devam edeceğimize inandırıyor. Bu yüzden de seyahat ettiğimiz yeni yerlerde aklımızdan sürekli buraya taşınsam mı, buraya yerleşmeliyi miyim, burada yaşayabilirim, gibi düşünceler geçiyor.

Dr. Sultan’a göre, bunun da ötesinde tatillerin verdiği rahatlama hissi, yaşattığı macera, sevdiklerimizle kurmamızı sağladığı olumlu bağlar, pozitif duygusal deneyimler biriktirmemizi sağlıyor ve beynimiz de bu olumlu duyguları o seyahat ettiğimiz yer ile ilişkilendiriyor. “Bu duygusal bağlılık, orada kalma ve orada bir yaşam kurma arzusunu besleyebilir.” diyen Dr. Ryan, bu nedenle seyahat ettiğimiz yerlerin yaşamak için de çekici geldiğini söylüyor.

Bu konuyu Instagram’da paylaşan ve ‘Should I move here?’ (Buraya taşınmalı mıyım?) etiketiyle eğlenceli seyahat videolarını yayınlayan fenomen hesaplar da var, konuya devam ederken onlardan da birini paylaşmak istedik:

Peki, başka olası sebepler de bu dürtüyü besliyor olabilir mi? Aslında evet. Günlük yaşantımızdan, yani halihazırda düzenimizin kurulu olduğu, yaşadığımız yerden uzaklaştığımızda, rutin streslerden, sorumluluklardan, işlerden de uzaklaşmış oluyoruz. Dolayısıyla bu mevcut kaostan, karmaşadan kaçış arzusu, gittiğimiz yerde kalma, orada kök salma isteğini doğuruyor olabilir. Diğer yandan, seyahat ettiğimiz şehri, ülkeyi, oradaki insanların yaşam tarzını, tarihi yerleri, kültürü, yerel lezzetleri keşfetmekle o kadar meşgul oluyoruz ki, yalnızca seyahat ettiğimiz yerin iyi yanlarına, güzelliklerine odaklanıyoruz -sanki orada hiç olumsuz bir şey yokmuşçasına-. Dolayısıyla da hep güzel hayaller kuruyor, oranın adeta bir harikalar diyarı olduğuna bir şekilde inanıyoruz. E yaşamak için bu kadar ‘mükemmel’ bir yer bulduğumuzu düşünürken de haliyle, orada temelli kalmak isteyebiliyoruz.

Fakat bu hayaller aleminin, o geçirdiğimiz büyülü anların, orada gerçekten yaşama deneyimi ile aslında pek de ilişkisi yok. Çünkü, başta taşınmanın gerçeklerini göz ardı ediyor, sonra da o gezdiğimiz yerin kötü yanlarını görmezden geliyoruz. Ama ne yazık ki perdenin arkasında pek çok sorun bizi bekliyor olabilir.

Tropik adada yaşama fikri güzel de, kasırgalara da hazır mıyız?

Yeni bir yerde, yepyeni bir hayat kurma fikrinin hissettirdiği güzel duyguların listesi sonsuza kadar uzayıp gidebilir, ancak gerçekten o seyahat ederken bayıldığımız şehre taşındığımızda işler pek de başta hayalini kurduğumuz gibi gitmeyebilir.

Bir kere şunu fark etmek önemli; seyahat ettiğimiz yeni yerlerin popüler, turistik yanlarıyla ilgileniyoruz. Güzel restoranlarda yemekler yiyor, harika manzaralar keşfediyoruz… Ev kiralarına bakmıyoruz ya da trafikte saatler geçiren insanları, sağlık sisteminin bozukluğunu, iş bulma ve geçim zorluğunu, eğitim sisteminin eksikliklerini, güvenlik sorunlarını, vergileri, kısacası iyi olmayan hiçbir şeyi fark etmiyoruz. Çünkü ilgimiz, algımız hep şehrin iyi-güzel yanlarında oluyor. Ne de olsa sadece gezmek, eğlenmek, keyifli anılar biriktirmek için seyahate çıkıyoruz. Ama iş gerçekten orada yaşamaya geldiğinde, o zaman farklı gerçekler bizi karşılayabiliyor. Ve bunlar da genelde pek hoş olmuyor.

Austin TX Realty’nin operasyon müdürü Bailey Moran, konu ile ilgili şöyle bir soru soruyor: “Tropik ada kaçamağı kulağa hoş geliyor ama kasırga mevsimleriyle başa çıkmaya hazır mısınız?” ve aslında bu fantastik taşınma fikrini de çok güzel açıklıyor.

Mesela, Venedik, İtalya’nın en gözde şehirlerinden biri ve kesinlikle muazzam güzellikte, romantik, hayran olunası bir yer. Eminiz ki giden herkes, bir anlığına bile olsa orada yaşamayı dilemiştir. Ama bu büyüleyici şehir, yılın önemli bir bölümünde sular altında kalıyor. Ulaşım sağlayabileceğiniz pek fazla alternatif de yok. Yağmur çizmeleri ile sular altında kalmış yolları aşmaya çalışmak tek çare. Buna gerçekten hazır olabilir mi sizce orayı görür görmez aşık olan ve oraya yerleşmeyi dileyen herkes? Gerçekçi olalım; hayır… Her ne kadar Venedik’te yağmur fikri ya da gondolla suların üzerinde salına salına gezmek kulağa çok hoş gelse de kimsenin yılın çoğunu sular altında kalmış bir şehirde zorla yürümeye çalışarak geçirmek isteyeceğini pek sanmıyoruz. Tabii ki her güzelin bir kusuru var… Venedik hala pek çoğumuzun göz bebeği olabilir, ona bir lafımız yok. Ancak, hayali bir taşınma fikri, sürekli sel altında kaldığı gerçeğini göz ardı ediyor olabilir.

Kısacası Venedik, Prag ya da Bora Bora Adası… Hiç fark etmez. Seyahat ederken biriktirdiğimiz güzel anıların yanında, gerçekten orada yaşama deneyimi biraz ‘acı’ kalabilir. Şehrin zorlukları, kültürel farklılıklar, arkadaş edinme süreci, resmi prosedürler, finansal sıkıntılar, trafik ve daha pek çok olumsuzluk, seyahat ederken bayıldığımız şehrin çekiciliğini gölgede bırakabilir. Dolayısıyla, taşınma gibi ciddi bir kararı vermeden önce, seyahat ederken kapılıp gittiğimiz büyülü rüzgarların etkisinden çıkmayı beklemek ve o şehrin tüm yönlerini araştırdıktan ve iyisiyle-kötüsüyle tüm gerçekliklerini öğrendikten sonra bir karar vermek, en iyisi olacaktır.

İlginizi çekebilir: Seyahat tutkusunu evden çıkmadan beslemenin yolları

Kaynak: apartmenttherapy

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale