X

Karanlığın içindeki rüyalar: Neden kabus görürüz?

Rüya görmek, uykunun en ilginç yönlerinden bir tanesidir. Rüyamızda harika şeyler görebildiğimiz gibi başımıza çok kötü şeyler geldiğini de görebiliriz. Uykudan uyanmamıza neden olan bu tür kötü rüyalar kabus olarak isimlendirilir.

Ara sıra kabus görmek herkesin başına gelebilen bir şeydir. Ancak sık sık kabus gören insanlar düzgün uyuyamayabilir ve bu da günlük hayatın olumsuz bir şekilde etkilenmesine neden olabilir. Bu nedenle kabus görmenin ne zaman sorun haline geldiğini anlamak ve gerekirse tedavi görmek çok önemlidir.

Hangi rüyaların kabus olarak nitelendirildiğini, neden kabus gördüğümüzü ve uyku kalitesini iyileştirmek için neler yapılabileceğini bu yazıda okuyabilirsiniz.

Kabus Nedir?

Kabus, derin uykudan uyanmaya neden olan, gerçekçi, canlı ve rahatsız edici rüyalardır. Kabus görmek çoğu zaman kişinin kalbinin hızla çarpmasına neden olur. Genelde REM uykusu sırasında ortaya çıkan kabusların görülme sıklığı sabah saatlerine doğru artmaktadır.

Görülen kabusların konusu kişiden kişiye farklılık gösterse de pek çok insanın gördüğü bazı ortak kabusların olduğu da söylenebilir. Örneğin, yetişkinlerin pek çoğu rüyasında tehlikeden yeterince hızla kaçamadığını veya çok yüksekten hızla düştüğünü görür. Geçmişte saldırı ya da kaza gibi travmatik bir olay yaşadıysanız, bu travmanızla ilgili olarak tekrarlayan kabuslar görebilirsiniz.

Kabus ve uyku terörü birbirleriyle karıştırılan kavramlar olsa da ikisi farklı şeylerdir. Uyku terörü genelde uykuya daldıktan sonraki birkaç saat içinde ortaya çıkar. Uyku terörünü rüya olarak değil, duygu olarak nitelendirmek mümkündür. Bu nedenle kabus görünce korkulan şeyin ne olduğu hatırlansa da uyku terörü yaşayan kişiler uyandıklarında neden korktuklarını hatırlamazlar.

İlginizi çekebilir: Rüyada araba kazası yapmak ne anlama gelir?

Kabus Neden Görülür?

Neden kabus gördüğümüze dair net bir açıklama bulunmamaktadır. Bununla birlikte uzmanların çoğu rüya görmenin, zihnin duyguları işleme ve anıları pekiştirme yöntemlerinden biri olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceye göre kabusların korkulara ve travmalara karşı gösterilen duygularla ilişkili olduğu söylenebilir.

Kabus görmenin neden gerçekleştiği kesin olarak bilinmese de kabus görmede etkili olduğu düşünülen faktörlerden bazıları şu şekildedir:

  • Üzücü, travmatik ya da kaygıya neden olan durumlar, stresi ve korkuyu tetikleyerek kabus görmeye neden olabilir. Kronik stresi ve kaygısı olan kişilerin kabus bozukluğuna yatkınlıkları daha fazla olabilir.
  • Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, bipolar bozukluk ve şizofreni gibi ruh sağlığıyla ilgili sorun yaşayan kişilerin daha çok kabus gördükleri düşünülmektedir. Özellikle TSSB’si olan kişiler yaşadıkları travmatik olaylarla ilişkili olarak yoğun bir şekilde kabus görebilir ve uykusuzluk sorunu yaşayabilir.
  • Bazı ilaçlar ve yasadışı maddeler, sinir sistemini etkileyerek kabus görme riskinin artmasına neden olabilir.
  • Bazı ilaçlar REM uykusunu baskıladığı için bu ilaçları almayı bırakan kişiler kısa bir süreliğine daha fazla kabus görmeye başlayabilir.
  • Belli bir süre yeteri kadar uyuyamayan kişiler, REM rebound adı verilen olay nedeniyle bir süreliğine daha canlı rüyalar ve kabuslar görebilir.
  • Çocukluk ve ergenlik döneminde sık sık kabus gören kişilerin yetişkinliklerinde kabus görme ihtimalleri daha fazla olabilir.

Kabus görmenin nedenlerini tam olarak anlamak mümkün olmamakla birlikte kabus görme üzerinde genetik yatkınlığın da rolü olabilir. Genetik yatkınlık, kabus görmeyle ilişkilendirilen ruh sağlığı sorunlarına neden olarak kabus riskini arttırıyor olabilir.

İlginizi çekebilir: Rüyada düşmek ne anlama gelir?

Kabus Görmek Nasıl Engellenir?

Sık sık kabus görmek, uykusuzluk ve depresyon gibi sorunlara yol açabileceğinden dolayı kabusları önlemek adına bazı adımlar atmanız önemlidir. Aşağıda yer alan yöntemlerden faydalanmak uykunuzu düzene sokmanıza ve daha az kabus görmenize yardımcı olabilir.

1. Uyku rutini belirleyin

Kabuslar çoğu zaman REM uykusu sırasında görülür. Normalde REM uykusu kasların rahatladığı ve rüya görülen evre olduğu için oldukça önemlidir. Kabus görmeyi ve uykudan uyanmayı azaltmanın en iyi yollarından bir tanesi, kaliteli bir şekilde uyumaktır. Egzersiz yapmak, her gün aynı saatte kalkmak ve yatmak, serin ve karanlık bir odada uyumak ve geceleri uyanıklığa neden olacak kahve gibi içecekler tüketmemek gibi sağlıklı alışkanlıklara sahip olmanız, kabus görme ihtimalinizin azalmasına yardımcı olabilir.

2. Alkolü azaltın

Alkol, gece boyu huzursuzluğa ve kabus görmeye neden olabilir. Pek çok insan alkolü gece uyumadan önce gevşemek için tüketse de alkolün uyku üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle kaliteli bir uyku için alkol yerine rahatlatıcı bitki çayları içmeyi deneyebilirsiniz. Alkol tüketmek istiyorsanız ise alkolü yatmadan en az üç saat önce tükettiğinizden emin olmalısınız.

3. Yatmadan önce bir şeyler yemeyin

Bir şeyler atıştırmak, beyninizin daha aktif olmasına neden olarak kabus görmenize yol açabilir. Bu nedenle geceleri bir şeyler atıştırmak istiyorsanız, yatmadan en az iki ila üç saat önce hafif bir şeyler atıştırmalısınız. Gece bir şeyler yiyip yattıktan sonra kabuslarınızın arttığını görüyorsanız, yatmadan önce yemeyi bırakmalısınız.

4. İlaçlarınızı gözden geçirin

Bazı ilaçlar, REM uykusunu etkileyerek kabusa neden olabilmektedir. Bu nedenle son dönemlerde ilaçlarınızda değişiklik olduktan sonra sık sık kabus görmeye başladıysanız, doktorunuzla konuşarak bu konuda neler yapabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

5. Rahatlatıcı egzersizler yapın

Kabuslar, sempatik sinir sistemini “savaş ya da kaç” tepkisi vermek üzere harekete geçirir. Parasempatik sinir sistemi ise vücudu rahatlatmaya yöneliktir. Parasempatik sinir sisteminizi harekete geçirmeniz, kabus görme ihtimalinizi azaltabilir. Bunu yapmak için nefes egzersizleri gibi rahatlatıcı teknikler deneyebilirsiniz.

6. Günlük tutun

Endişeleriniz ve kaygılarınız kabus görmenize neden oluyorsa bunların üzerinizdeki etkilerini azaltmak için günlük tutmayı deneyin. Bu sayede stresiniz genel olarak azalabilir ve daha az kabus görmeye başlayabilirsiniz.

7. Beyaz gürültü makinesi kullanın

İyi bir uyku için sessiz bir ortam gerekli olsa da bazı kişilerin gece tamamen sessiz olduğunda uyumaları mümkün olmadığı gibi bazıları ise ani seslerden uyanabilmektedir. Bu nedenle geceleri yatarken beyaz gürültü makinesi ya da fan gibi hava üfleyen cihazlar çalıştırarak geceleri daha iyi uyuyabilir ve daha az kabus görebilirsiniz.

8. Rüyanızın senaryosunu değiştirin

Kabuslar, beyin açısından öğrenilmiş davranışlar olabileceğinden dolayı bunları değiştirmek için bazı şeyler yapabilirsiniz. Bunun için sık sık tekrarlayan ve birbirine benzeyen kabuslarınız varsa bunları bir kağıda ayrıntılı bir şekilde yazın ve sonrasında olumlu bitecek şekilde değiştirin. Uykuya dalmadan önce ise kabus görseniz dahi bunun olumlu bir şekilde biteceğini kendi kendinize söyleyerek telkin edin.

9. Yatmadan önce korku filmleri izlemeyin

Gece maruz kaldığımız şeyler uyku sırasında etkilenmemize neden olabilir. Bu nedenle yatmadan önce duygusal olarak kötü etkileri olmayan ya da olumlu etkileri olan şeyler izlemeli veya okumalıyız. Gece yatmadan hemen önce haberleri okumanız ya da korku filmi izlemeniz, psikolojinizi etkileyerek kabus görmenizi tetikleyebilir.

10. Gerekli durumlarda tedavi alın

Kabusun nedeni uyku apnesi ve huzursuz bacak sendromu gibi sağlık sorunlarıysa bunların tedavi edilmesi, kabusların azalmasına yardımcı olabilir. Depresyon, anksiyete ve TSSB gibi ruh sağlığı ile ilgili sorunlarda ise davranış değişiklikleri, kabus görmeyi azaltabildiği için mutlaka bir uzmandan yardım alın.

İlginizi çekebilir: Neden hiç rüya görmüyorum? Rüya görmemek normal mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale