X

Modellik okulundan farkındalık dersleri 3: Sorumluluk güçlendirir

“Büyük güçler büyük sorumluluklar getirir.”
Voltaire

Modanın, modelliğin, güzel giyinmenin veya lüks içinde yaşamanın spiritüel olmadığını düşünenlere yepyeni bir bakış açısı sunmak için hazırladığım “Modellik Okulunda 5 Farkındalık Dersi” yazı dizimin 3.yazısını okuyorsunuz. Bu yazı dizisinde Ferhan Aral Model Academy’de 8 hafta süren modellik eğitiminde kazandığım farkındalıkları paylaşıyorum. İlginizi çektiyse, dizinin tamamını okumanızı öneririm. 

Modellik, yüzlerce kişinin yıllarca döktüğü emeğin 10 dakikalık sunumudur.

Voltaire’in dediği gibi büyük güçler büyük sorumluluklar getirir. Bunun tersi de doğrudur. Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.

Ferhan hoca akademinin daha ilk günü bizimle moda dünyasının ne kadar ciddi ve büyük bir iş olduğunu ve model olmanın ne kadar büyük bir sorumluluk getirdiğini paylaştı. Modelliğin, yüzlerce kişinin yıllarca döktüğü emeğin 10 dakikalık bir sunumu olduğunu anlattı. Bunu, kendine özgü güçlü ifadesiyle öyle etkili şekilde aktardı ki belki de hepimiz ne kadar önemli bir işin içinde olduğumuzu ilk defa anladık.

Bir tasarımcının gecelerini gündüzlerine katarak yarattığı bu eserler için kim bilir yaşamın ne konforlarından vazgeçmesi gerektiğini hatırlattı… O kıyafetleri kalıplara döken, diken, prova eden, üretenler… Tam da hayal edilen şeyin ortaya çıkması sürecindeki doğum sancıları… Bu sancılarla dönüp duran yüzlerce kişi… Sunumu parlatacak en uygun koreografinin yaratılması… Defile günü mekanı düzenleyen onlarca insan… Sahne arkasında tüm emeğiyle işin en güzel şekilde sunulması için ter döken yüzlercesi… Günler süren hazırlıklara rağmen yaşanan aksaklıklar ve daha nicesi… Her şey bu 10 dakikalık sunum için!

Böylesi bir sorumluluğun bir insanı ne kadar güçlendirebileceğini hayal edebiliyor musunuz? Daha önce modelliği hiç bu açıdan düşünmüş müydünüz?

Üstelik bir modelin o 10 dakika içindeki tek sorumluluğu kendi performansı da değil. Bu kısacık zaman zarfı içinde podyumda gerçekleşebilecek her şeye rağmen sunumu en etkili şekilde tamamlamaktan da sorumlu. Koreografide bir hata yaptığında hatayı yaratıcı bir hareketle dönüştürmek, bir başkası hata yaptığında yine yaratıcı bir tavırla akışa devam etmek… Bir modelin işini doğu şekilde yapabilmek için ne kadar mindful olmaya ihtiyaç duyduğunu görüyor musunuz? Dikkat ve yaratıcılık bu işin kalbi!

Bir model için başarı, zarafeti üzerine giyecek kadar çok pratikle gelir.

Adım atmayı öğrenerek başladığımız eğitim, yürümek, poz vermek, yürürken ceket giyip çıkartma ve grup koreografisinde grupla birlikte hareket etme becerisi kazanmaya kadar çok çeşitli uygulamalar ile devam etti. Ferhan Aral 8 hafta boyunca bizlerle, yılların birikimi ile oluşmuş son derece pratik ve etkili teknikler paylaştı. Bu teknikleri paylaştığı her seferinde ise bol pratikle tekniği bedene öğretmenin önemini vurguladı. Podyumda olmanın ne kadar kontrol dışı dinamikleri olduğunu ve ancak öğrendiklerini bol pratikle kendine kazandıran modellerin başarılı olabileceğini paylaştı. Söylediklerini dünyaca ünlü modellerin defilelerini bu yeni gözlerle izlediğimde daha iyi anladım. Yürüyüşleri öyle akıcı ve eforsuzdu ki belli ki zarafeti üzerlerine giyecek kadar çok pratik yapmışlardı.

Ferhan hocamın da üstüne basa basa söylediği gibi “Ne iş yapıyor olursan ol pratik etmediğin hiçbir şey senin olamaz. Seni dönüştüremez, enerjisiyle seni saramaz. Başarılı olmak istiyorsan, yaptığın her ne ise onunla bir olacak kadar etkileşimde olmalısın.

İyi bir model olmanın güzel olmakla ilgili olduğunu düşünmüştünüz değil mi? Güzellik belki de bir modelde aranan nitelikler sıralamasında ilk 3’e bile girmiyor olabilir. Böylesi bir sorumluluğu taşıyacak kabiliyette olmak, ilgi, dikkat, %100 mevcudiyet ve çok sıkı bir pratik! Her işte olduğu gibi modellikte de başarının sırlarını bu özellikler oluşturuyor.

Bu eğitime katılmadan önce birbirinden güzel kadınları, birbirinden harika kıyafetlerle, güven içinde, eforsuzca yürürken izlediğimde, düşündüğüm tek şey izlediklerimin ne kadar harika olduğuydu. Bir modelin giydiği kıyafette yüzlerce kişinin emeğini muazzam bir sorumlulukla taşıdığını bilmek ve işin özünün ne denli mindful bir pratik olduğunu anlamak moda dünyasına ve modelliğe olan bakış açımı tamamen değiştirdi. Bu bakış açısını kendi işlerime nasıl adapte edebilirim diye düşünmeye başladım.

Hiçbir şeyin göründüğü gibi kolay olmaması, muazzam güçlerin muazzam sorumluluklarla ortaya çıktığını anlayarak bakmak nasıl da her şeyi değiştiriveriyor değil mi?

Modellerden öğrendiklerimizi kendi işimize ve yaşamımıza uygulasak neler değişirdi?

Bu yazıdan ilham aldıysan, düşüncelerini aşağıdaki yorumlar alanında paylaşır mısın? Sana neler hissettirdi meraktayım. Bu 5 yazılık bir dizi, devamı için lütfen takipte kalın.

Sorularınız ve paylaşımlarınız için benimle her zaman giricidigdem@gmail.com adresimden iletişime geçebilirsiniz.

YENİ YENİ YENİ! Youtube kanalım yayına girdi. Yoga, farkındalık, meditasyon, nefes pratikleri ve yaşamınızı kolaylaştıracak pratik bilgiler için kanalıma abone olmayı unutmayın. Beğendiğiniz videoları like ederek ve paylaşarak daha çok faydalı içerik üretmeme yardımcı olursunuz. Desteğiniz için teşekkürler.

İlginizi çekebilir: Modellik okulundan farkındalık dersleri 2: Adımların farkındalığı

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale