X

Milyon yıllık bir bilgelik ve tertemiz bir ayna: Ayahuasca nedir?

Her şey moda oluyor; insan tipleri, saç renkleri, ev mobilyaları, semtler, dini inançlar, yaşam şekilleri, meslekler…
Ruhsal, kutsal yolculuk bile bir moda. İnancımızı, varoluşumuzu sorgulama halimizi bile bir akım ile yapıyoruz. Araştırmadan, hissetmeden, anlamadan, idrak etmeden…
Tüketmenin dayanılmaz hırsı!
Böylelikle içi boşalıyor her şeyin,
Yoganın, şamanizmin, kutsal kitapların, ezoterizmin, kişisel gelişimin, sufizmin, insanın, aşkın, saygının, değerin, alçak gönüllüğün, sevgiliğin, samimiyetin…
Bu ara çok denk geliyorum sosyal medyada, yaşam koçu olmak ister misiniz?
Yoga öğretmeni olmak ister misiniz?
Yakında guru olmak ister misiniz diye soracaklar,
200 saat eğitimden sonra Guruluk sertifikası verilecek!

Organik büyümeler, organik gelişmelerden uzaklaşıyoruz böylece.
Tanrılarımız bile değişecek, Şiva’dan, Instagram’a transfer edileceğiz!
Mekanik sevdalar peşinde koşmaya başladık, sanırım artık gerçekten bir yanımız inanmaya da başladı, bir organ değişikliği ile daha yeni sürüm makine olacağımıza…

Organik yapılarız arkadaşlar, illüzyonumuz ne kadar güçlü olursa olsun, insanlık deneyimi için burada olanlarız.
Bu yeni bilgiden, değişimden uzak kalıp, arkaik gerçeklere tutunmak değil, arasındaki dengeyi yönetebilmek, ayrılan dünyayı gözlemleyebilmek hali.. Aynen bir insan gibi…

Nerde o eski bayramlar demiyorum, ne haddime.. Sadece artık sorumsuz çocuklar gibi saldırmayalım, kıymet vererek seçelim, özen gösterelim, emek harcayalım diyorum.
Işığımızı savurmayalım!

Uzun zamandır yazmak isteyip yine de hadsizlik yapmamak için uzak durduğum bir konudan bahsedeyim istedim; ayahuasca’dan…
Herkesin merakla araştırdığı, şamanizm deyince akla ilk gelen şey. Kutsal şaman çayı.
Bu aralar öyle yükselen bir değer ki, her yerde herkesin ağzında. Herkesin de belirli bir fikri var konuyla ilgilenen, deneyimleyen, deneyimlemeyen….
Hatta son edindiğim izlenim, artık tüm yaşamsal sorunlarımızın, ‘varoluş kaygılarımızın kökten şifasını sağlayacak sihirli çay!’

Deneyimlemeyenin, deneyimleyene ilk sorusu ise:

Ne gördün?

Bütün problemlerin bitti mi?
….
Hayatın değişti mi?

Ne kadar meraklıyız sihirli değneklere, bir kurtarıcıya.
Hristiyanlıkta bizi İsa Mesih, masallarda beyaz atlılar, yaşamda da ayahuasca kurtaracak!
Hala kendimize yeni dinler,  gücümüzü teslim edip sorumluluğunu almadan yaşayacağımız hayatlar kurmaya çalışıyoruz. Hipnozumuz öyle büyük ki, ‘yaşam’ hediyesini kullanmadan, açmadan geri iade etmeye gönülden, ilk dakikadan razıyız.

Varoluşsal sıkıntılarımızdan kurtulmak için, ‘panikle’ bir kurtarıcı arıyoruz.
Deneyimin zorluğu, sonrasında çoğunluğa bir ‘başarmışlık’ ve ‘idrak etmişlik’ hissi veriyor.
Her parlak şeyin bir gölgesi oluyor elbet, o kadar ışığın kendi kadar güçlü karanlığı..
Tembellik…

Gözlemlediğim şey, kendi üzerinde halihazırda çalışmamış bireylerin, bu deneyimden sonra aşırı yükselip, daha sonralarında ‘her şeyi başarmış ve anlamış (!)’ olarak rehavete düştüğü ve ardından geçirdiği uzun tembellik döneminden sonra, yaşama geç kalmışlık ve daha derin yalnızlık veya kopmuşluk halleri, tutsaklık dürtülerinin derinleşmesi..

Küçük bir sorum var burada.
Yaşamda tek hakkınız olsa bir milyon yaşındaki bir insanla konuşmak için,
Ona ne durumdayken giderdiniz ve ne sorardınız?
Ve diğer bir soru da, aldığınız cevaplar ile ne yapacaksınız?

Ayahuasca bir milyon yaşında bir kadın.
Ona giderken, huzuruna çıkarken, bedensel ve zihinsel bir arınmaya, keskin bir niyete ihtiyacımız var… sonrada güçlü bir teslimiyete*
Soracak adam akıllı bir soruya, saygıya ve olgunluğa..
Bizi kurtarmak için orada beklemiyor bizleri…
Milyon yıllık yaşam bilgisini bize sunuyor, varoluşa dair, sevgiye dair, gerçeğe dair..
Yolcuların kutsal araçlarından biri, diğer kutsal ilaçlar gibi.
Bir moda değil, bir yudumda tüm hayatınızı değiştirecek bir iksir değil.
Size sizi anlatır isterse,
Eğer gerçekten isteğiniz buysa!
Size yaşamı anlatır isterse, eğer cidden istediğiniz buysa!

Dişi enerji size sadece istediğinizi verir. Bazen öyledir ki, istediğim bu değildi diye isyan edersiniz…
Çünkü o, gönlünüzden geçeni verir size, zihninizin istediğini değil…
Niyet, istek ile aynı şey değildir.
Niyet gönlünüzden geçerken sizi niyetin kendisi yapar,
Niyet artık sizin olduğunuz şeydir, yaydığınız vibrasyondur.
Olduğunuz hal, niyeti yaratandır..

O yüzden niyetiniz ne ise onu verir size kutsal ilaçlar da, size sizi gösterir, o an olduğunuz şeyi.
Ve o halin var olan kabını doldurur, ne kadar alıyorsa…

Yaşam, yaşamı bize sunan araçlar çocuk oyuncağı değildir, ciddiyet ister, saygı ister, ama çok da ciddiye almamak gerekir.
O kadar ince bir çizgi ki, gücünüzü vermeyin, kendinizden önemli tutmayın ama aşağı indirmeyin!
Her şey göz hizasında olur biter!

Sorumluluğunu almayı istemeyen bireyler için, bu tarz deneyimler bir şekilde aşırı eğilim, gerçeklerden kaçma, derin depresyon halleri yaratabilir.
Yaratmaya da bilir!
Sadece bilin, kiminle konuştuğunuzu, ne kadar değerli olduğunu…
Hürmetinizi eksik etmeyin, saklanmış bilgilere, miraslara.. Yine de sizden öte koymayın, alçak gönüllülük ve kendine sonsuz sağlam bir güvenle taşıyın, köksüz olmasın hiçbir şey.

Her şeyin bir enerjisi var, her yaptığımızın bir sorumluluğu…
Sorumluluğumuzu alalım, hem yaşamın hem de istediğimiz, yaptığımız her şeyin..
Saygımızı ve hürmetimizi popüler ihtiyaçlarımız /meraklarımız için kaybetmeyelim.

Kendimiz üzerinde sabır ve özenle çalışıp artık gerçekten bir rehbere ihtiyacımız olduğunda, gidecek bir yerimiz, soracak, dizine yatıp usul usul ağlayacak, belki hiçbir şey söylemese de gölgesinde dinleneceğimiz bir büyüğümüz olsun…
Koruyalım, kollayalım değerlerimizi, kıymet verip onurlandıralım..

Tekamül bireysel bir şeydir. Herkesin yolculuğu tamamen kendisiyle, dolaylı olarak başkaları ile ilgilidir…
Ve herkesin deneyimi de kendisinedir, her şeyde, her tür çalışmada..
Bir şiir okunur, herkes başka bir şey için ağlar…
Kendi yolunuzun dervişi olmaktır olay, kendi kendinizin bileni, öğretmeni..
Kimseye vermeyin gücünüzü, ne ilaçlara, ne eğitimlere, ne televizyona, ne Instagram’a, ne de bu yazılara… Sizin olsun hepsi, istediğiniz gibi sadece kendi iç sesinizin kararıyla kullanın.

Yaşam olduğu gibi bir seminer alanı, inziva…  kendinizi iyi gözlemleyin. Nerede hangi güdü ile ne yapıyorsunuz?
Zihinsel ve bedensel olarak derinlere inin ve bakın elinizden gelenin en iyisiyle, kendinize olur verin, onay verin, hakkınızı helal edin kendinize..
Yaşamı da, getirdiklerini de, götürüp yerine koydukarını da onurlandırın..
Her şeye değerini verdiğinizde, kendinize, acılarınıza, yaşamınıza, duygularınıza.. Her şey değerli ve yaşanmaya değer olur, toplumsal ve bireysel anksiyete ortadan yok olur ve gerçek birer yolcu oluruz yolumuzda…
Ve bazen yolumuzu şaşırdığımızda, egodan öte kendi ruhumuzu solumaya ihtiyaç duyduğumuzda ‘öğretmenimiz’, ‘atalarımız’ bizi çağırır ve buyur eder..
Ne olduğunu anlamadan kendimizi huzurunda buluruz bilginin ve kaynağın.

Şimdi belki anlatabilirim ayahuasca nedir? Tertemiz bir aynadır! Yalın, pırıl pırıl bir ayna..
‘Tanrı dünyaya göndermeden önce elindeki çamurdan insan heykeline, kendi ruhundan üflemiş ve kulağına eğilip usulca ismini söylerken içinden ilahi bir melodi çıkmış, insancığın tüm bedenini saran..
Kendini oku güzel yavrum demiş,
Ve hep bil içinde taşıdığın parçamı..
Benim gibi görebil, benim gibi duyabil, benim gibi hisset diye emanetimdir benim sana..
Doya doya yaşa, keyfini çıkar sen olmanın, ben olmanın..’

Aynanın karşısına geçip kendi gözlerinin içine bakarak, Tanrıya onun parçasıyla yaşamda ne yaptığını söylemek ve bunda huzurlu olmak mesele..
Yaşama varlığımıza emanetimize saygı, hürmet ve sevgiyle geçsin günlerimiz…
Hepinizin içindeki yaşamı ve ışığı onurlandırırım,
İyi tatiller.

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale