X

Makyaj malzemeleri nasıl temizlenir?

Kullandığımız makyaj malzemeleri, stilimizi yansıtmaya ve yaratıcılığımızı ortaya çıkarmaya yardımcı güçlü ve eğlenceli araçlar! Ancak çoğu zaman makyaj malzemelerinin temizliğini ihmal edebiliyoruz. Oysaki makyaj malzemelerinin temizliğini düzenli olarak yapmak yalnızca hijyenik kullanım için değil, aynı zamanda daha sağlıklı bir cilt ve daha etkili makyaj sonuçları için de oldukça önemli. Peki, makyaj malzemelerini nasıl temizleyeceğiz? İşte detaylar…

Makyaj fırçaları nasıl temizlenir?

Far fırçaları, allık fırçaları, eyeliner sürdüğünüz ince uçlu fırçalar… Ne sıklıkla fırçalarınızı temizliyorsunuz? Cilt ve göz sağlığınızı korumak, o sürdüğünüz güzel renklerin iyice ortaya çıkmasını sağlamak için fırçalarınızın temizliğine özen göstermeniz şart. İşte makyaj fırçalarını temizlemenin püf noktaları:

  • Bir miktar ılık suyu, bebek şampuanını veya özel fırça temizleme solüsyonunu hazırlayın.
  • Fırçalarınızı hafifçe nemlendirin, ancak bunu yaparken kök kısımlarına suyun gelmemesine dikkat edin. Aksi halde fırça sapları gevşeyebilir.
  • Şampuanı veya temizleme solüsyonunu avucunuza ya da küçük bir kaba alın ve fırçayı köpürtmeye başlayın.
  • Daha sonra avcunuzun içinde dairesel hareketlerle çok hafifçe fırçayı ovalayın ve akan su altında durulayın.
  • Temiz bir havluyu serin ve üzerine temizlediğiniz fırçaları yerleştirin.
  • İyice kuruduklarından emin olmadan fırçalarınızı yeniden kullanmayın. Nemli kalan fırçalarda bakteri üreyebilir, dikkatli olun.

Makyaj fırçalarınızı temiz ve hijyenik tutmak için haftada bir kez temizlemeye özen gösterin.

Makyaj süngeri temizleme

Fondöten, concealar, kontur ya da likit allıklar… Makyaj fırçalarının yanı sıra en sık kullanılan makyaj malzemelerinden biri de makyaj süngerleri veya beauty blendarlar. Kullandığınız süngerler ne kadar zamandır elinizde? Hiç süngerlerinizin içine baktınız mı? Dilerseniz en eski süngerlerinizden birini feda edin ve kesip içine bakın. Gördüğünüz manzara karşısında hayrete düşebilirsiniz. Evet! Süngerlerinizin içinde küf olabilir. Bunu önlemek için makyaj süngerlerini düzenli temizlemek şart. Peki, nasıl?

  • Özel bir makyaj temizleme solüsyonu veya bebek şampuanı ile derin bir kapta ılık su ile karışım hazırlayın.
  • Süngerlerinizi köpüren karışımın içerisine alın ve 10-15 dakika kadar bekletin.
  • Daha sonra temizliğinden emin olana kadar suyun içerisinde süngerleri hafifçe ovuşturarak temizleyin.
  • Temiz su ile durulayın. Eğer hala makyaj kalıntıları süngerin üzerindeyse işlemi tekrar edin ve süngerlerinizden tamamen duru su akana kadar temizlemeye devam edin.
  • Hafifçe temiz bir havlu veya mendil yardımıyla süngerlerinizin nemini alın ve kuruması için bir havlu üzerinde bekletin.

Ayrıca son zamanlarda oldukça popüler bir kullanıma sahip olan silikon sünger kılıflarından da kullanabilir, süngerlerinizin kirlenmesini önleyebilirsiniz.

Far paleti & ruj temizliği

Makyajınızı yaptığınız ekipmanları temiz tutmaya çalışırken makyaj malzemelerinin temizliğini ihmal ediyor olabilirsiniz. Oysa ki herhangi bir makyaj ürününü ne ile sürdüğünüz kadar sürdüğünüz ürünün kendisinin temiz olması da çok önemli. Gelelim rujların far paletlerin temizliğine:

  • İlk adım sprey şeklinde bir dezenfektan edinin. Bunu hem likit rujlar hem de far paletlerinizi için kullanabilirsiniz.
  • Far paletinizin ilk önce kenarlarını, dış çerçevesini dezenfektan yardımıyla temizleyin. Pamuk ya da kulak çubuğu gibi ince yerleri temizlemeye uygun ekipmanlar seçebilirsiniz.
  • Daha sonra renkli kısımlara yani farlarınızın üzerine sprey sıkın ve çok hafifçe pamuk veya temiz bir mendil yardımıyla bastırın ve kuruması için bir kenara alın.
  • Likit rujların dudağınıza değen kısımları için de aynı uygulamayı yapabilirsiniz. Dezenfektanı sıkın ve temizleyin.
  • Mat rujlarınız ya da klasik rujlar içinse bu uygulama etkili olmayabilir. Çünkü, dezenfektanların içerisindeki alkol rujunuzun yapısını bozabilir.
  • Bu nedenle eğer rujlarınız kirlendiyse temiz bir bıçak veya ince bir jilet yardımıyla rujunuzun en üst kısmından kesebilirsiniz.

Temizliğin yanı sıra makyaj malzemelerinizin son kullanma tarihlerini de dikkat etmeyi unutmayın. Aksi halde enfeksiyon riski ile karşılaşabilirsiniz. Makyaj malzemelerinin son kullanma tarihleri, makyaj ürünlerinin türüne ve formülasyonuna bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle 6-12 ay arasında olabilir.

Göz kalemleri nasıl temizlenir?

Göz kalemlerini nispeten daha sık ve kolay temizliyor olabilirsiniz, eğer sık sık uçlarını açıyorsanız… Ama yine de göz sağlığınızı düşünüyorsanız göz kalemlerinizin ve eyelinerlarınızın temizliğine özen göstermek zorundasınız. Peki, göz kalemleri nasıl temizlenir?

  • Bir dezenfektan sprey yardımıyla göz kaleminizi bir pamuk veya temiz mendil ile temizleyin.
  • Göz kalemi kalemtıraşı ile göz kaleminizin ucunu açın ve eski uç kısmından kurtulun.
  • Ama burada dikkat etmeniz gereken bir şey daha var; o da kalemtıraşın da temiz olmasın.
  • Dezenfektan yardımı ile kalemtıraşı da temizleyebilir veya jilet kısmını değiştirebilirsiniz.

Göz kalemlerinin de bir son kullanma tarihi olduğunu unutmayın!

Cımbız, kaş makası, kirpik kıvırıcı

En az makyaj malzemeleri kadar sık kullandığınız ürünler arasında cımbız, kaş makası ve kirpik kıvırıcılar olabilir. Genellikle çelik ve metal malzemelerden üretilen bu bakım ürünlerini paslanmalarına neden olabileceği için su ile yıkamak uygun değil. Kolonyalı pamuk ile veya alkol içeren bir dezenfektan ile kolayca temizleyebilir. Mümkünse her kullanımdan sonra temiz tutmak için bu işlemi uygulayabilirsiniz.

Bonus: Makyaj çantası

Makyaj malzemelerini temizlemek yetmez, tüm bakım ürünlerinizi topladığınız makyaj çantanızın da temiz olması şart. Haftada en az birkaç kez makyaj çantanızı boşaltabilir, içerisindeki kalıntıları silkeledikten sonra temiz bir bez ile içini ve dışını silebilirsiniz. Eğer yıkanmaya uygun bir çanta kullanıyorsanız sabunlu su ile yıkayabilir veya zarar vermeyeceğinden, şeklinin bozulmayacağından eminseniz çamaşır makinesine de atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: 12 etkili tüyo ile yaz aylarında nasıl makyaj yapılır?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale