X

Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, değişimi ve gelişimi engeller mi?

“Kendimi olduğum gibi kabul ettiğim zaman değişebileceğim gerçeği, tuhaf bir paradokstur.” – Carl Rogers

Ünlü psikolog Carl Rogers, değişimin temelinin kabullenme olduğunu ve kabullenme olmadığı sürece zihin sonsuz olasılıklar denizinde kaybolacağını, dolayısıyla değişimin gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Rogers’ın bu düşüncesi, değişimin ve kabullenmenin bir arada olması gerektiğine dair tuhaf bir paradoksa yol açsa da, günümüzde yapılan pek çok araştırma da büyümenin, yaşamda ilerlemenin ve ideal benliğe ulaşmanın yolunun kim olduğumuza yakından bakmak, kendimizle ilgili her şeyin farkında olmak ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmekle mümkün olabileceğini söylüyor. Radikal kabullenme yaklaşımının temelini oluşturan bu bakış açısı, kabullenme ve sürekli değişme çelişkisinin arasında sıkışıp kalan zihne oldukça geniş bir alan açıyor.

Radikal kabul, kişisel gelişimi ve kabullenmeyi bir arada nasıl deneyimleyeceğimiz konusunda oldukça faydalı çözüm önerileri sunsa da, bu kavramı anlayabilmek için öncelikle yalnızca kişisel gelişime ya da yalnızca her şeyi olduğu gibi kabul etmeye odaklanmanın yaşamımızdaki artılarını ve eksilerini çok iyi değerlendirebilmemiz gerekiyor.

İnsanın içten gelen değişim çabası da, kendisini ve yaşamın sunduğu acı ve tatlı her şeyi olduğu gibi kabul ederek yaşamayı tercih etmesi de ayrı ayrı pek çok pozitif getirisi olan şeyler ve her ikisinin de faydaları birbiriyle kıyaslanamayacak kadar değerli. Ancak bu iki kavramın yaşamımıza sağladığı olumlu getirilerin ve faydaların yanı sıra, doğru şekilde anlaşılmadığında ve doğru uygulanmadığında yaşamımızı olumsuz etkileyebilecek bazı yönleri de bulunuyor. Kişisel gelişime çok fazla odaklanmak benlik algımızı zedeleyebilirken, benlik algımızın fazla olumlu olması da gelişim ve değişim motivasyonumuzu olumsuz etkileyerek yaşamda ilerlememizi engelleyebiliyor.

Kabullenme nedir, yaşamımıza nasıl katkı sağlar?

Kabul odaklı bir bakış açısı, kendini olduğu gibi kabul etme, kendini koşulsuz sevme gibi kavramlar pek çoğumuzun zihninde oldukça huzurlu, hafifletici, rahatlatıcı ve dönüştürücü imgelere sahip. Kendini evrenin akışına bırakmak, yaşamın tüm zorluklarına ve güzelliklerine eşit mesafede kalmak rahatlama ve sakinlik hisslerini çağrıştırsa da, bu çağrışım aslında küçük bir yanlış anlaşılmadan ibaret. Zira, olduğumuz kişiyi güçlü ve zayıf tüm yönleriyle kabul etmek, yaşamda karşılaştığımız krizlere ve zorluklara mutlu anlarda yaptığımız şekilde tepki verebilmek aslında inanılmaz bir çabanın, uzun süre konfor alanı dışında kalmanın ve cesaretin ürünleri.

Kendini kabul etme yaklaşımı en basit haliyle, tam şu anda bulunduğunuz yerde ve anda, olduğunuz halinizle mutlu kalabilmenize odaklanıyor. Kabullenici bir bakış açısına sahip olmanın ve hem kendimizi hem de yaşamın karşımıza çıkardığı her şeye eşit mesafeden yaklaşabilmenin yaşamımıza sayısız faydası bulunuyor:

  • Tüm kişilik özelliklerinizi, bedeninizi ve benliğinizi farkındalıkla keşfederek, ‘güçlü’ ya da ‘zayıf’, ‘iyi’ ya da ‘kötü’ gibi yargı ve değerlendirme içeren tüm sıfatlardan uzaklaşarak, sahip olduğunuz her şeyi kucaklamayı ve şükretmeyi öğrenebilirsiniz.
  • Daha mutlu bir yaşam sürdürebilmek için daha fazla şeye sahip olmanız gerekmediğini, elinizde olanlar karşısındaki bakış açınızı ve tutumunuzu değiştirerek mutluluğu olduğunuz yerde, olduğunuz kişiyle ve hali hazırda sahip olduklarınızın tam ortasında bulabilirsiniz.
  • Kendinize ve diğer insanlara karşı daha nazik, daha şefkatli, daha önyargıdan uzak ve daha kabullenici bir bakış açısı geliştirebilirsiniz.
  • Yaşamda kontrol edemediğiniz pek çok şey olduğunu fark edebilir; kontrol edemediğiniz durumlar ve olaylar karşısındaki davranışlarınızı, tutumlarınızı ve duygularınızı daha iyi düzenlemeyi öğrenebilirsiniz.

Kabullenme odaklı zihniyet yaşamımızı olumsuz etkileyebilir mi?

Kabullenici bir bakış açısı geliştirmenin birkaç maddede özetlemeye çalıştığımız bu muhteşem getirilerinin yanı sıra, kabullenici olmaya çok fazla odaklanarak değişim için bir çaba sarf etmemek, ilerlemeyi ve değişimi gereksiz gibi algılamak, beklentisiz olmak ve kendi kabuğunuzda, izole bir yaşam sürdürmeye çalışmak kendinizi kandırıyormuş gibi hissetmenize, kendini kabulü tembellik için bir bahane olarak kullanmanıza ve değişimin kaçınılmaz olduğu anlarda çaresizlik ve ne yapacağını bilememe hisleriyle karşı karşıya kalmanıza neden olabiliyor. Kendimizi kabullenmeye çalışırken, kabullenmeye gereğinden fazla odaklanmak ve mantık filtremizi tamamen devreden çıkararak kabullenici bir zihniyet geliştirmek yoğun utanma duygusu, duyguların bastırılması ve psikolojik problemler, izolasyon ve yalnızlık hissi gibi sorunları beraberinde getirebiliyor. 

Yoğun utanma duygusu

Kendimizle ilgili hoşumuza giden, ideal benliğimizle tutarlı, taşımak istediğimiz özellikleri yargısızca kabul etmek oldukça kolay ve pek çoğumuz da hali hazırda bu özellikleri kolaylıkla kucaklayabiliyor ve diğer insanlara göstermekte hiçbir sakınca hissetmiyoruz. Ancak söz konusu görmezden geldiğimiz, istemediğimiz ve hoşnut olmadığımız özelliklerimiz olduğunda aynı mesafeden yaklaşabilmek, kendimizi kabul edebilmek ve çevremizdeki insanlara bu özellikleri açıklıkla gösterebilmek hiç de kolay bir beceri değil.

Küçük bir teste ne dersiniz?  İş görüşmesinde, bir arkadaş buluşmasında tek başınıza bu yazıyı okuduğunuz şu anda iki seçenekten birini tercih etmenizi istesek hangisini seçerdiniz:

a. Cesur ve dürüst bir insan olduğumu düşünüyorum.

b. Zorda kaldığımda yalan söylüyorum.

Bu sorunun cevabına kendi kendinize dürüst bir yanıt vermeniz görece daha kolay olsa da, hepimizin olumlu özelliklerini ön plana çıkarmaya ve onları kabul etmeye daha yatkın olduğu bir gerçek. Sahip olduğumuz her şeye eşit mesafeden yaklaşarak tüm zayıflıklarımızı, eksikliklerimizi ve hoşnut olmadığımız özelliklerimizi açığa çıkarmak, kimse bizi yargılamasa bile yoğun bir utanç duygusunu beraberinde getiriyor.

Duyguların bastırılması ve psikolojik problemler

Kendini kabul etmek, yukarıda da bahsettiğimiz gibi oldukça cesaret isteyen, son derece yavaş ilerleyen ve zorlu duygularla dolu bir süreç. Bugüne kadar görmezden geldiğimiz, bastırdığımız ve kimseyle paylaşmadığımız yanlarımızı görmeye başlamak acı, ıstırap, çaresizlik ve umutsuzluk gibi pek çok olumsuz duyguyu bir arada deneyimlememize neden olabiliyor. Kabul sürecinin beraberinde getirdiği bu yoğun negatif duygularla aynı anda başa çıkabilmek mümkün olamadığı için çoğu duyguyu bastırmak durumunda kalabiliyoruz. Bu da depresyon, anksiyete, panik bozukluk ve stres gibi pek çok psikolojik problemin oluşmasına zemin hazırlayabiliyor.

İzolasyon, ilişki problemleri ve yalnızlık hissi

Gerçekleri görmezden gelerek tamamen kabullenmeye odaklı bir yaşam tarzı kendi içsel dünyanıza fazla odaklanarak dış dünyayla olan bağlantımızın zayıflamasına neden olabiliyor. Başkalarının bizimle bağlantı kurmasını zorlaştıran, eleştiriye ve değişime tamamen kapalı bir zihniyet zamanla kendimizle kurduğumuz bağlantının da kaybolmasına neden oluyor. Çevrenizde söz gelimi ‘Pollyanna’ gibi her şeyi pembe gözlüklerle görmeye çalışan, gerçeklikten çok uzakta, kendi kurduğu dünyasında mutlu olan ve gerçekliği reddetme eğiliminde olan kişiler varsa ne demek istediğimizi çok daha iyi anladığınızı düşünüyoruz. Kendi duygularını ve içgüdülerini açığa çıkarmakta zorluk yaşayan bu kişiler, her şeyi olduğu gibi kabul etme yaklaşımını mutluluk ve iyi hislerle bağdaştırma eğiliminde oldukları için zamanla gerçeklikten uzaklaşabiliyor ve diğer insanlarla ilişki kurmakta son derece zorlanabiliyorlar.

Hem kendimizi hem de yaşamın gerçekliğini kabul ederek yaşamak yaşamımıza sayısız getirisi olan bir bakış açısı olsa da; ‘ben oldum’ diyerek yaşamda ilerlememize, kendimizi dış dünyadan ayrıştırarak izole bir yaşam sürmemize, ilişkilerimizde problem yaşamamıza, benlik algımızın gerçeklikten uzak olmasına neden olarak yaşamımıza zarar da verebiliyor. Kabullenme zihniyetini benimseyerek ilerlemeyi odağına alan radikal kabullenme yaklaşımı, bu noktada özellikle kendimizle ilgili algımızı ve beklentilerimizi daha gerçekçi bir perspektiften değerlendirmek konusunda fayda sağlayan çözümlere sahip.

Her şeyi olduğu gibi kabullenme ve değiştirmeye çalışma çelişkisi içinden çıkmak için, hem kabullenmenin hem de kişisel gelişimin ve değişimin yaşamınıza olan olumlu ve olumsuz yansımalarını bir arada görebilmeniz gerekiyor. Kişisel gelişim ve kendini kabulün neden çelişkili yaklaşımlar olduğu konusunda daha fazla bilgi edinmek için Radikal kabul: Kişisel gelişim ve kendini kabul paradoksunu çözmek mümkün mü? yazımızı okuyabilir, kendini kabulün yanı sıra değişimin de artılarını ve eksilerini çğrenmek için Değişmek ve gelişmek mi, kabullenmek ve beklemek mi: Kişisel gelişimin artıları ve eksileriRadikal kabul: Kişisel gelişim ve kendini kabul paradoksunu çözmek mümkün mü? yazımızı okuyabilir, kendini kabulün yanı sıra değişimin de artılarını ve eksilerini çğrenmek için  yazımızı inceleyebilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale