X

Kaygılarınız geri mi geldi? Anksiyetenizin nüksetmesinin 7 olası nedeni

Her insan, yaşamının bir bölümünde anksiyete ile mücadele edebilir veya bazı dönüm noktalarında kaygılarını yönetmekte zorluk çekebilir. Eğer daha önce bunu yaşadıysanız kaygılarınızın coştuğu bir dönemin ardından, kontrolü yeniden ele aldığınızı hissetmenin verdiği rahatlama hissinin çok tatlı olduğunu bilirsiniz. Ve tabii hepimiz, bir daha asla bu kaygı ataklarını yaşamamayı umarız. Ama hayat böyle değildir. Siz, kaygılarınızın sona erdiğini ve hayatınızı yoluna koyduğunuzu düşünürken, sizin dışınızda bir şey olur ve size iç dünyanızda kat ettiğiniz yolu, hızlıca geri döndüğünüzü düşündürür.

Artık, endişeleriniz ve beraberinde gelen tüm olumsuz duygular, yeniden ortaya çıkmıştır. Gece- gündüz demeden birbiriyle yarışan düşünceler, aniden hızlanan kalp atışları, terli avuçlar ve dünyanın ne kadar tehlikeli bir yer olabileceğini düşünerek olan biteni aşırı temkinli bir şekilde gözetleme… Tüm bunlar, özellikle daha önce anksiyete ile mücadele etmiş biri için oldukça korkutucu görünebilir. Ama gerçek bundan farklıdır: Dünya tetikleyicilerle dolu ve bizim dışımızda gelişen olayları kontrol etme şansına sahip değiliz. Bu yüzden zor da olsa, insanın olmanın bazen endişeli ve kaygılı hissetmek anlamına geldiğini kabul etmek zorundayız. Eğer son günlerde, çoğu insan gibi siz de anksiyetenizin nüksettiğini düşünüyorsanız, uzmanların öngördüğü olası nedenleri aşağıda bulabilirsiniz.

1. Hayat şu anda, her zamankinden daha zor

Sadece özel hayatınızdaki sıkıntılar değil, üyesi olduğunuz topluma ait problemler de yaşamınız üzerinde etki sahibidir. Bunun en canlı örneğini, şu anda yaşıyoruz. Kısa süre önce meydana gelen ve ülkemizin güneydoğusundaki 10 ili etkileyen depremlerin ardından artık hayatlarımız her zamankinden daha zor. Doğal olarak çok fazla zihinsel ve fiziksel enerji harcıyoruz. Belki de bazılarımızın hayatında yepyeni bir bölüm başlıyor ve alınması gereken önemli kararlar var. Tıpkı bir arabanın dönüş yapmadan önce belli bir süreye ve alana ihtiyaç duyması gibi, hayatta gerçekleşen bazı şeyler de yavaşlamayı ve düşünmeyi gerektirir.

Kontrolünüz dışında gelişen bu değişimler ve belirsizlikler karşısında stres ve endişe hissetmemeniz imkansız. Çünkü insan bu şekilde tasarlanmış bir varlık değil. Çoğu zaman, bu tür duyguları hissettiğimiz için kendimize kızsak da uzmanlar, hiçbir şey hissetmediğimiz anların depresif veya uyuşmuş bir halde olmakla ilgisi olduğunu düşünüyorlar.

Yani hayatta, sizi yerle bir eden veya diğerlerinden daha fazla etkileyen bazı şeylerin olduğunu kabul etmek sağlıklı. Bu aynı zamanda, enerjinizi ne zaman daha fazla koruyacağınızın, ne zaman yeniden kazanacağınızın farkında olmak anlamına geliyor. Bir başkası sizin kadar kaygılı görünmese de, herkesin kendine göre endişeleri var. Eğer çok fazla sorumluluğunuz varsa ve verdiğiniz kararlar başkalarının hayatını etkiliyorsa, o zaman elbette diğerlerinden daha fazla düşünmenizi normal karşılamak akıllıca olacaktır.

2. Endişenizin kaynağını yargılıyorsunuz

Daha önce hiç kafanızı sürekli meşgul eden düşünceleri “çok aptalca” veya “çok önemsiz” bulduğunuz oldu mu? Cevabınız evetse, yalnız değilsiniz. Çoğu zaman insanlar, endişelerinin, kendilerinden daha zor durumlardaki insanlara kıyasla çok önemsiz olduğunu düşündükleri için kendilerini yargılarlar. Aslında bu harika bir haber. Çünkü kafanıza taktığınız şey önemsizse, ondan kurtulmanız da kolay olacaktır. Endişemizin kaynağını yargılamak, utanca neden olur. Utanç ise bizi içine alabilir.

3. Fiziksel durumunuz iyi değil

Örneğin başınız ya da boynunuz ağrıdığında, rahat düşünemeyebilirsiniz. Ateşiniz çıktığında düzgün yürümek bile çaba gerektirebilir. Fiziksel durumunuz ya enerji seviyenizi besler ya da yok eder. İşte buna saygı duymanız gerekiyor. Bu nedenle, eğer son zamanlarda anksiyetenin geri geldiğini düşünüyorsanız, şunları da dikkate almayı unutmayın:

  • Özellikle zorlayıcı olan ani veya kronik ağrılarınız var mı?
  • Endişelenmenize neden olan herhangi bir sağlık durumunuz var mı?
  • Yeterince besleniyor ve su içiyor musunuz?
  • Banyoyu yeterince kullanıyor musunuz yoksa yapmayı unutuyor musunuz? (DEHB’si olan kişiler, genellikle bunu yapmayı unuturlar.)
  • Vücudunuzda herhangi bir gerginlik hissediyor musunuz? Genel olarak vücudunuzu esnettiniz mi?
  • Kalabalıklar veya aşırı uyarıcı ortamlar sizi doğal olarak tüketti ve siz de kendinize yeterince zaman ayıramadınız mı?

3. Travmayı işlemekten kaçınıyorsunuz

Bazılarımız, travmadan kaynaklanan geri dönüşlerden ve anılardan kaçınmak için kasten endişelenmeyi seçebiliriz. Borkovec’in Bilişsel Kaçınma ModeliBorkovec’, endişe söze dayalı olduğu için, endişelendiğimizde, canlı zihinsel imgeler ortaya çıkaran ve duygusal- bedensel sıkıntıya neden olan beyin yollarını kesintiye uğrattığımızı ileri sürer. Bu da, rahatsız edici zihinsel görüntülerle karşılaşmaktan korktuğumuz için endişelenmeyi istememizi sağlar. Zaman geçtikçe, endişelenmenin bizi koruduğu için faydalı olduğuna inanırız. Ve sonuçta, geri dönüşler ve araya giren anılar yaşamaktansa, endişelenmeyi tercih ederiz.

Hem endişe hem de travma semptomlarımız için yapabileceğimiz şey, duygusal ve fiziksel olarak hissettiklerimizi kabul ederek, üç derin nefes almak ve “Kendimi endişeli/güvensiz/korkmuş hissetsem de şu anda kendime bakmayı seçiyorum” gibi bir ifadeyle kendimize güven vermektir. Bu, bilge benliğimizi ele geçiren amigdalayı (beyninizin korku merkezi) kesintiye uğratır ve iyileşmeyi destekleyen vagus sinirini harekete geçirir.

4. Kronik stres faktörlerine karşı toleransınız daha düşük

Daha önce ciddi kronik stresörlerle baş edebilmiş veya daha az konforlu yaşam tarzı seçimlerine tahammül etmiş olabilirsiniz. Şimdi kendinize baktığınızda, artık bunları sindiremediğiniz için üzülüyorsunuz. İçinizin derinliklerinde neyin zayıfladığını merak ediyorsunuz. Ama belki de zayıflamadınız. Aksine, hayatınızın farklı bir dönemindesiniz, hatta farklı bir insansınız ve artık saçmalıklara tahammül etmenize gerek yok. Bu yüzden geliştirdiğiniz ve güçlendirdiğiniz şeyleri düşünün ve kendinizle gurur duyun.

5. Siz bir overthinker’sınız

Büyük sorumluluklarla dolu bir hayatı olan ya da sadece çok düşünen biri için en büyük efsanelerden biri, eğer kaygılarının üstesinden gelirse her şeyin sona ereceği ve tamamen mutlu olacağıdır. Size kötü bir haberimiz var: Bir kişilik nakli olmadıkça veya bir uzaylı tarafından kaçırılmadıkça, bu asla olmayacak.

Beyniniz fazla düşünmeyi seviyorsa birleştirme, analiz etme ve strateji oluşturma yeteneğini harika bir şekilde kullanın. İster büyük resmin içinde, ister ayrıntılarda, ister arada kalmış bir insan olun, bu kesinlikle işe yarar. Diğer durumlarda ise “yeterince iyi” olmayı taahhüt edin. Örneğin bir e-postayı beş yerine iki kez okuyarak işe başlayabilirsiniz.

6. Gerçekçi olmayan beklentilere sahipsiniz

Bazen bir mucize olacağını ve kaygılarımızın kendiliğinden kaybolacağını düşünürüz. Bu son derece caziptir. Elbette kaygılarınızı şiddetlendiren yaşam koşullarınız (örneğin, mali durum, sağlık, ilişkiler) iyi yönde değişebilir. Ancak endişelenmeye alışmış olan beyniniz, bunu otomatik olarak algılayamaz. Çünkü onları ne kadar çok beslerseniz, kaygı kaslarınız da muhtemelen güçlü olacaktır. Yapılması gereken şey, sakin ve bilge beyin kaslarını büyütmek, beslemek ve çalıştırmaktır. Bunu yapmanın bir yolu olarak kaygılarınızı şu filtrelerden geçirmeyi deneyin:

  • Bu çözülebilir bir sorun mu?
  • Kontrol edilebilir mi?
  • Benimle alakalı mı?

Bazı sorunların çözümü yoktur, bazılarının zamana ihtiyacı vardır ve bazıları kontrolünüz dışındadır. Bu soruları kaygılarınıza sormanız, size ait olmayan şeyleri ayırt etmenize yardımcı olabilir.

7. Endişelerinizi besliyorsunuz

Hayatta acı çekmek kaçınılmaz. Bunu önleyemeseniz de daha iyi acı çekmeyi seçebilirsiniz. Ya da şöyle düşünelim: Acımızı daha da kötüleştirmek için neler yapıyoruz?

Örneğin, buna alışkın olduğunuz için kendinizi hırpalamak iyi hissettirebilir, ancak uzun vadede utanç ve suçluluk kaslarınızı geliştirmenize neden olur. Bugün spor yapmayı atladığınız için kendinize üzülmek yerine, size kalan zamanın tadını çıkarmayı seçebilir, ardından ertesi gün spor hedeflerinize ulaşmayı taahhüt edebilirsiniz.

Benzer şekilde düşüncelerimizi de seçebiliriz. Belirli bir anda endişeli hissetmeniz, bu düşüncelere kapılmamız gerektiği anlamına gelmez. O an nasıl hissettiğimizi kabul edebilir, kendimize iyi bakabilir ve bize iyi gelen düşünceleri seçebiliriz.

Tüm bunları, kaygılarla başa çıkma konusundaki ustalığınızı geliştirmenin bir yolu olarak düşünün. Çünkü kaygılar, hayatımızda daima olacak. Daha da önemlisi, lütfen başa dönmediğinizi unutmayın. Kas hafızanızı harekete geçirdiğinizde bu zor bölümün de üstesinden geleceksiniz.

Kaynak: mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Anksiyeteyi tetikleyen gıdalar ve iyi oluşu destekleyen şifalı bitkiler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale