Kaygılarınız geri mi geldi? Anksiyetenizin nüksetmesinin 7 olası nedeni

Her insan, yaşamının bir bölümünde anksiyete ile mücadele edebilir veya bazı dönüm noktalarında kaygılarını yönetmekte zorluk çekebilir. Eğer daha önce bunu yaşadıysanız kaygılarınızın coştuğu bir dönemin ardından, kontrolü yeniden ele aldığınızı hissetmenin verdiği rahatlama hissinin çok tatlı olduğunu bilirsiniz. Ve tabii hepimiz, bir daha asla bu kaygı ataklarını yaşamamayı umarız. Ama hayat böyle değildir. Siz, kaygılarınızın sona erdiğini ve hayatınızı yoluna koyduğunuzu düşünürken, sizin dışınızda bir şey olur ve size iç dünyanızda kat ettiğiniz yolu, hızlıca geri döndüğünüzü düşündürür.

Artık, endişeleriniz ve beraberinde gelen tüm olumsuz duygular, yeniden ortaya çıkmıştır. Gece- gündüz demeden birbiriyle yarışan düşünceler, aniden hızlanan kalp atışları, terli avuçlar ve dünyanın ne kadar tehlikeli bir yer olabileceğini düşünerek olan biteni aşırı temkinli bir şekilde gözetleme… Tüm bunlar, özellikle daha önce anksiyete ile mücadele etmiş biri için oldukça korkutucu görünebilir. Ama gerçek bundan farklıdır: Dünya tetikleyicilerle dolu ve bizim dışımızda gelişen olayları kontrol etme şansına sahip değiliz. Bu yüzden zor da olsa, insanın olmanın bazen endişeli ve kaygılı hissetmek anlamına geldiğini kabul etmek zorundayız. Eğer son günlerde, çoğu insan gibi siz de anksiyetenizin nüksettiğini düşünüyorsanız, uzmanların öngördüğü olası nedenleri aşağıda bulabilirsiniz.

1. Hayat şu anda, her zamankinden daha zor

Sadece özel hayatınızdaki sıkıntılar değil, üyesi olduğunuz topluma ait problemler de yaşamınız üzerinde etki sahibidir. Bunun en canlı örneğini, şu anda yaşıyoruz. Kısa süre önce meydana gelen ve ülkemizin güneydoğusundaki 10 ili etkileyen depremlerin ardından artık hayatlarımız her zamankinden daha zor. Doğal olarak çok fazla zihinsel ve fiziksel enerji harcıyoruz. Belki de bazılarımızın hayatında yepyeni bir bölüm başlıyor ve alınması gereken önemli kararlar var. Tıpkı bir arabanın dönüş yapmadan önce belli bir süreye ve alana ihtiyaç duyması gibi, hayatta gerçekleşen bazı şeyler de yavaşlamayı ve düşünmeyi gerektirir.

Kontrolünüz dışında gelişen bu değişimler ve belirsizlikler karşısında stres ve endişe hissetmemeniz imkansız. Çünkü insan bu şekilde tasarlanmış bir varlık değil. Çoğu zaman, bu tür duyguları hissettiğimiz için kendimize kızsak da uzmanlar, hiçbir şey hissetmediğimiz anların depresif veya uyuşmuş bir halde olmakla ilgisi olduğunu düşünüyorlar.

Yani hayatta, sizi yerle bir eden veya diğerlerinden daha fazla etkileyen bazı şeylerin olduğunu kabul etmek sağlıklı. Bu aynı zamanda, enerjinizi ne zaman daha fazla koruyacağınızın, ne zaman yeniden kazanacağınızın farkında olmak anlamına geliyor. Bir başkası sizin kadar kaygılı görünmese de, herkesin kendine göre endişeleri var. Eğer çok fazla sorumluluğunuz varsa ve verdiğiniz kararlar başkalarının hayatını etkiliyorsa, o zaman elbette diğerlerinden daha fazla düşünmenizi normal karşılamak akıllıca olacaktır.

2. Endişenizin kaynağını yargılıyorsunuz

Daha önce hiç kafanızı sürekli meşgul eden düşünceleri “çok aptalca” veya “çok önemsiz” bulduğunuz oldu mu? Cevabınız evetse, yalnız değilsiniz. Çoğu zaman insanlar, endişelerinin, kendilerinden daha zor durumlardaki insanlara kıyasla çok önemsiz olduğunu düşündükleri için kendilerini yargılarlar. Aslında bu harika bir haber. Çünkü kafanıza taktığınız şey önemsizse, ondan kurtulmanız da kolay olacaktır. Endişemizin kaynağını yargılamak, utanca neden olur. Utanç ise bizi içine alabilir.

3. Fiziksel durumunuz iyi değil

Örneğin başınız ya da boynunuz ağrıdığında, rahat düşünemeyebilirsiniz. Ateşiniz çıktığında düzgün yürümek bile çaba gerektirebilir. Fiziksel durumunuz ya enerji seviyenizi besler ya da yok eder. İşte buna saygı duymanız gerekiyor. Bu nedenle, eğer son zamanlarda anksiyetenin geri geldiğini düşünüyorsanız, şunları da dikkate almayı unutmayın:

  • Özellikle zorlayıcı olan ani veya kronik ağrılarınız var mı?
  • Endişelenmenize neden olan herhangi bir sağlık durumunuz var mı?
  • Yeterince besleniyor ve su içiyor musunuz?
  • Banyoyu yeterince kullanıyor musunuz yoksa yapmayı unutuyor musunuz? (DEHB’si olan kişiler, genellikle bunu yapmayı unuturlar.)
  • Vücudunuzda herhangi bir gerginlik hissediyor musunuz? Genel olarak vücudunuzu esnettiniz mi?
  • Kalabalıklar veya aşırı uyarıcı ortamlar sizi doğal olarak tüketti ve siz de kendinize yeterince zaman ayıramadınız mı?

3. Travmayı işlemekten kaçınıyorsunuz

Bazılarımız, travmadan kaynaklanan geri dönüşlerden ve anılardan kaçınmak için kasten endişelenmeyi seçebiliriz. Borkovec’in Bilişsel Kaçınma Modeli, endişe söze dayalı olduğu için, endişelendiğimizde, canlı zihinsel imgeler ortaya çıkaran ve duygusal- bedensel sıkıntıya neden olan beyin yollarını kesintiye uğrattığımızı ileri sürer. Bu da, rahatsız edici zihinsel görüntülerle karşılaşmaktan korktuğumuz için endişelenmeyi istememizi sağlar. Zaman geçtikçe, endişelenmenin bizi koruduğu için faydalı olduğuna inanırız. Ve sonuçta, geri dönüşler ve araya giren anılar yaşamaktansa, endişelenmeyi tercih ederiz.

Hem endişe hem de travma semptomlarımız için yapabileceğimiz şey, duygusal ve fiziksel olarak hissettiklerimizi kabul ederek, üç derin nefes almak ve “Kendimi endişeli/güvensiz/korkmuş hissetsem de şu anda kendime bakmayı seçiyorum” gibi bir ifadeyle kendimize güven vermektir. Bu, bilge benliğimizi ele geçiren amigdalayı (beyninizin korku merkezi) kesintiye uğratır ve iyileşmeyi destekleyen vagus sinirini harekete geçirir.

4. Kronik stres faktörlerine karşı toleransınız daha düşük

Daha önce ciddi kronik stresörlerle baş edebilmiş veya daha az konforlu yaşam tarzı seçimlerine tahammül etmiş olabilirsiniz. Şimdi kendinize baktığınızda, artık bunları sindiremediğiniz için üzülüyorsunuz. İçinizin derinliklerinde neyin zayıfladığını merak ediyorsunuz. Ama belki de zayıflamadınız. Aksine, hayatınızın farklı bir dönemindesiniz, hatta farklı bir insansınız ve artık saçmalıklara tahammül etmenize gerek yok. Bu yüzden geliştirdiğiniz ve güçlendirdiğiniz şeyleri düşünün ve kendinizle gurur duyun.

5. Siz bir overthinker’sınız

Büyük sorumluluklarla dolu bir hayatı olan ya da sadece çok düşünen biri için en büyük efsanelerden biri, eğer kaygılarının üstesinden gelirse her şeyin sona ereceği ve tamamen mutlu olacağıdır. Size kötü bir haberimiz var: Bir kişilik nakli olmadıkça veya bir uzaylı tarafından kaçırılmadıkça, bu asla olmayacak.

Beyniniz fazla düşünmeyi seviyorsa birleştirme, analiz etme ve strateji oluşturma yeteneğini harika bir şekilde kullanın. İster büyük resmin içinde, ister ayrıntılarda, ister arada kalmış bir insan olun, bu kesinlikle işe yarar. Diğer durumlarda ise “yeterince iyi” olmayı taahhüt edin. Örneğin bir e-postayı beş yerine iki kez okuyarak işe başlayabilirsiniz.

6. Gerçekçi olmayan beklentilere sahipsiniz

Bazen bir mucize olacağını ve kaygılarımızın kendiliğinden kaybolacağını düşünürüz. Bu son derece caziptir. Elbette kaygılarınızı şiddetlendiren yaşam koşullarınız (örneğin, mali durum, sağlık, ilişkiler) iyi yönde değişebilir. Ancak endişelenmeye alışmış olan beyniniz, bunu otomatik olarak algılayamaz. Çünkü onları ne kadar çok beslerseniz, kaygı kaslarınız da muhtemelen güçlü olacaktır. Yapılması gereken şey, sakin ve bilge beyin kaslarını büyütmek, beslemek ve çalıştırmaktır. Bunu yapmanın bir yolu olarak kaygılarınızı şu filtrelerden geçirmeyi deneyin:

  • Bu çözülebilir bir sorun mu?
  • Kontrol edilebilir mi?
  • Benimle alakalı mı?

Bazı sorunların çözümü yoktur, bazılarının zamana ihtiyacı vardır ve bazıları kontrolünüz dışındadır. Bu soruları kaygılarınıza sormanız, size ait olmayan şeyleri ayırt etmenize yardımcı olabilir.

7. Endişelerinizi besliyorsunuz

Hayatta acı çekmek kaçınılmaz. Bunu önleyemeseniz de daha iyi acı çekmeyi seçebilirsiniz. Ya da şöyle düşünelim: Acımızı daha da kötüleştirmek için neler yapıyoruz?

Örneğin, buna alışkın olduğunuz için kendinizi hırpalamak iyi hissettirebilir, ancak uzun vadede utanç ve suçluluk kaslarınızı geliştirmenize neden olur. Bugün spor yapmayı atladığınız için kendinize üzülmek yerine, size kalan zamanın tadını çıkarmayı seçebilir, ardından ertesi gün spor hedeflerinize ulaşmayı taahhüt edebilirsiniz.

Benzer şekilde düşüncelerimizi de seçebiliriz. Belirli bir anda endişeli hissetmeniz, bu düşüncelere kapılmamız gerektiği anlamına gelmez. O an nasıl hissettiğimizi kabul edebilir, kendimize iyi bakabilir ve bize iyi gelen düşünceleri seçebiliriz.

Tüm bunları, kaygılarla başa çıkma konusundaki ustalığınızı geliştirmenin bir yolu olarak düşünün. Çünkü kaygılar, hayatımızda daima olacak. Daha da önemlisi, lütfen başa dönmediğinizi unutmayın. Kas hafızanızı harekete geçirdiğinizde bu zor bölümün de üstesinden geleceksiniz.

Kaynak: mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Anksiyeteyi tetikleyen gıdalar ve iyi oluşu destekleyen şifalı bitkiler

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!