X

‘Yeni rota oluşturuluyor’: Karadağ’ı keşfetmek için 5+1 sebep

Doğanın fazlasıyla cömert davrandığı, mavinin ve yeşilin her tonunu içinde barındıran, kültürü ve tarihi ile kocaman bir kucak açan, lezzetleriyle damaklarda iz bırakan bir yer… Evet; Balkanlar’ın en sıcak atmosfere sahip ülkesi: Karadağ! Son zamanların en ünlü tatil rotalarından biri olan Karadağ (Montenegro) sunduğu benzersiz deneyimlerle kendine hayran bırakırken, unutulmaz anılar biriktirmek isteyen herkesi davet ediyor…

Benzersiz plajları, manzaraya doyuran tepeleri, gün batımına eşlik eden lezzetleri ve eğlenceli yaşam tarzıyla ilham verirken, hafızalara kazınacak bir tatil için kaçınılmaz rota olmayı başarıyor. Henüz bu güzel ülkeyi ziyaret etmediyseniz sizi hemen yola çıkaracak, daha önce gittiyseniz de neden tekrar gitmeniz gerektiğini hatırlatacak detayları bir araya getirdik. Hazırsanız, başlıyoruz. İşte Karadağ’a gitmek için 5+1 sebep:

Coğrafi avantaj: Vizesiz, bütçe dostu ve kolay ulaşım şansı

Karadağ’ı özellikle bizim ülkemizden gidilen en popüler destinasyonlardan biri haline getiren en büyük özelliği hiç şüphesiz ki yakınlığı. Yaklaşık 1.5 saatlik bir uçuşla, belki de ülke değiştirdiğinizi bile fark etmeden varabileceğiniz Karadağ’ın en büyük avantajı ise vizesiz olması! Uzun ve zahmetli vize prosedürleriyle uğraşmaya hiç gerek kalmadan bir uçak bileti ve hop oradasınız… Harika değil mi?

Yakın olması ve vize istememesi en önemli iki kriter olsa da Montenegro’yu bu kadar çekici kılan bir diğer sebep ise bütçe dostu oluşu. Sonuçta kabul edelim; hepimiz tatilde keyifli anlar biriktirmek, güzel yemekler yiyip içmek, mümkün olduğunca fazla yer görmek ve gezmek istiyoruz, dolayısıyla tüm bunları yapabilmek için bütçemize dost bir destinasyon seçmek önemli. Neyse ki Karadağ, bu konuda da harika bir rota olma statüsünü korumayı başarıyor!

Deniz tatili: Yeşil ve maviyi buluşturan büyüleyici sahilleri

Özellikle yaz aylarında ve hatta ilkbahar sonu, sonbahar başı gibi havaların sıcaklığını koruduğu zamanlarda bir tatil planı yapmak istiyorsanız muhtemelen önceliğiniz kendinizi masmavi suların ferahlığına bırakmak… Çok da haklısınız! Çünkü kızgın kumlardan serin sulara atlamak, denizden esen meltemi hissetmek, yosun kokusuyla hayallere dalmak, tatilin sözlük karşılığı olabilir…

Balkanlar’ın incisi Karadağ, 294 kilometrelik sahil şeridi ile sonsuz cazibesini sunuyor. Adriyatik’teki en uzun kumsala sahip olan bu harika destinasyon, sizi mavi ve yeşili buluşturan manzarası ile büyülerken serin sularında yepyeni hayallere yelken açtırabilir. Birbirinden güzel koylarıyla doğa ile baş başa bir kaçamak yapmak için harika bir yer olan Karadağ, zeytinliklerle çevrili sahilinde unutulmaz bir tatil imkanı sunuyor. İster Kotor veya Budva’da ister Stevi Nikola Adası’nda en popüler plajlarını keşfedebilir, deniz tuzuyla harmanlanmış anılar biriktirebilirsiniz. Sveti Stefan Beach, Mogren Beach ya da Ulcinj Beach gönlünüzü çalacak plajlar olabilir! Su sporları ile ilgileniyorsanız Jaz Beach’i de deneyebilirsiniz.

Zengin mutfağı: Tadı damaklardan silinmeyen lezzetleri

Damak tadına önem veren, farklı lezzetleri keşfetmeyi seven ve gastronomik tatlara bayılan biriyseniz Karadağ, mutlaka görmeniz gereken yerler listenizde yer almalı. Çünkü harika ötesi bir mutfağa sahip! Yerel lezzetlerinden tutun da dünya mutfağına meydan okuyan tatlara kadar nefis mutfak deneyimleri sunuyor. Balkan ve Akdeniz mutfağını harmanlayan Karadağ, peynirinden zeytinine, etinden deniz ürünlerine kendi topraklarında yetişen mahsulleri geniş bir yelpazede sofralara taşıyor.

Karadağ’dan Balkanlar’ın meşhur böreğinden (burek), bizdeki mıhlamayı andıran ‘kaçamak’ından, ünlü kebapları ‘cevapcici’den, gulaş ve ‘cicvara’dan yemeden dönmeyin. Ayrıca bizdeki rakıya benzeyen, farklı meyvelerden yapılabilen ‘rakija’nın ve meşhur bağlarından kopup gelmiş üzümlerle hazırlanmış yerel şarapların da tadına bakabilirsiniz. Ünlü restoranlarından Konoba Catovica Mlini’de deniz ürünleri tadabilir, Mudra Art Cuisine’de fine dining deneyimi yaşayabilir ya da Konoba Roma’da bir kebap ziyafeti çekebilirsiniz!

İkonik atmosfer: Etkileyici tarihi ve kültürel zenginlikleri

Yakın tarihli bağımsızlık mücadelesi, birçok medeniyete ev sahipliği yapması, farklı kültürlerin etkilerini barındırıyor olması, dar sokakları, taş evleri, tarih kokan kasabaları, iki bin yıllık kale duvarları, dağın eteklerine kurulmuş yerleşim alanları ve nicesi…

Osmanlı hamamlarının kalıntılarından bir zamanlar Yunan kolonisi olan duvarlarına, orta çağdan kalma manastırlarından yüzyıllık surlara Balkanlar’ın en önemli arkeolojik kalıntılarını barındıran Karadağ’ın hem bugünkü hali hem de geçmişte sahip olduğu hikayeler kesinlikle tanıklık etmeye değer. Her sokağında bambaşka diyarlara dalacağınız, kendinizi bir anda tarihin tozlu sayfalarında bir anda sanki bir ütopyada hissedeceğiniz benzersiz atmosferi, sizi kendine bağlamayı başaracak.

Sınırsız eğlence: Göz kamaştıran festivaller, doğa sporları ve nicesi

E bu kadar her yönden zengin bir ülke olur da eğlencesi eksik olur mu! ‘Rafting’ten ‘kite surfing’e, dağ tırmanışından ‘zipline’a ekstrem sporları deneyimleyebileceğiniz etkileyici kanyonlardan, kendinize adeta meydan okuyabileceğiniz trekking rotalarına pek çok seçeneği bir arada bulabilir, tatilinize daha fazla heyecan katabilirsiniz.

Diğer yandan ünlü festivallerine katılabilir, açık hava konserlerinden tiyatro ve dans gösterilerine, tadım atölyelerinden ünlü DJ şovlarına eğlencenin dozunu artırabilirsiniz. Yaz boyunca süren ünlü tiyatro festivali Purgatorije’ye ya da temmuz-ağustos aylarında devam eden müzik, resim, mimari, kısacası sanatın her dalını kapsayan Kotor Art’a bir şans verebilirsiniz. Yaz aylarında düzenlenen etkinliklerin yanı sıra, kış aylarında karda araba yarışları gibi eğlenceli aktiviteleri de bulabilir, her mevsim kendinizi Karadağ’ın hız kesmeyen eğlence hayatına bırakabilirsiniz!

Bonus: Pegasus ile uçma fırsatı!

Hemen Karadağ’a doğru yola çıkmak isteyenlere güzel haber: Pegasus’un Karadağ uçuşları başlıyor! Pegasus Hava Yolları, Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya İstanbul çıkışlı uçuşlar sunuyor. Pegasus’un Sabiha Gökçen-Podgorica uçuşlarıPegasus Hava Yolları, Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya İstanbul çıkışlı uçuşlar sunuyor. Pegasus’un Karadağ’a doğru kanatlarınızı açabilirsiniz. Şimdiden keyifli yolculuklar!

*Bu yazı Pegasus katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale