X

İyileşme öyküleri: Başarısız olmanın mutluluğu

Küçükken, sırf boyum uzun diye, annemle babam beni okulun basketbol takımına yazdırmışlardı. Uzun boylu olmamın basketbolda iyi olacağımın garantisi olduğunu sanıyorlardı. Aynı zamanda da bir takına girmemin kronik yalnızlığıma iyi geleceğini… Ama çok geçmeden ortaya çıktı ki fena halde yanılıyorlardı.

Okuldan sonra eve, odama dönüp çok sevgili kitaplarıma gömülmek yerine antrenmana kalmak zorunda olmaktan nefret ediyordum. Antrenmanlar çok sert geçiyordu ve aynı takımda olmalarına rağmen bütün kızlar birbirine düşmandı.

Herkes koçun gözüne girebilmek için birbiriyle yarışıyordu ve ben daima geri planda kalıyordum. Ayrıca öyle çok fit ve sportif bir tip de olmadığımdan, iki dakika koşsam hemen yoruluyordum.

Öyleyse neden devam ediyordum? Neden umurumda bile olmayan maçlara hazırlanırken strese giriyordum? Neden umutsuzca iyi basketbol oynayabilmek istiyordum? İyi bir basketbolcu olmak neden ölüm kalım meselesiydi benim için? O günlerde tam olarak çözememiş olsam da, cevap basitti aslında: Ben sadece annemle babamın benden olmamı istedikleri kişi olmaya çalışıyordum.

Bir gün önemli bir okulla önemli bir maça çıkacaktık. Annemle babam da gelmiş, tribünlerdeki yerlerini almışlardı. Maç fırtına gibi başladı. Takımın en parlak oyuncusu sayılmazdım, bu yüzden koç beni ilk üç çeyrekte oynatmadı. İyi de oldu. Karşı takımın kızları öylesine dişlilerdi ki, oturduğum yerde dişlerim zangır zangır titriyordu. Ve bu kızlar arka arkaya muhteşem üçlükler atıyor, biz yerimizde sayarken, sayı üstüne sayı yapıyorlardı.

Dördüncü çeyrekte, onlara büyük bir farkla yenileceğimiz kesinleştiğinde, biraz deneyim kazanmam için koç beni de sahaya çıkardı. Karşı takımın kızları koşarken bize dirsek filan atıyor, hakaret ediyorlardı. Takım arkadaşlarım bu hareketler karşısında hırslanıp öfkelenirken, ben gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

Böyle şeyler bana göre değildi. Ben sessiz, utangaç, içedönük biriydim. Eve gitmek istiyordum. Bir fincan sıcak çikolata yapıp bir kitabın içinde kaybolmak… Define Adası, mesela. Evet, Define Adası’nı okumak ne güzel olurdu o anda. Ama annemle babam beni izliyordu ve onları gururlandırmak zorundaydım. Bu yüzden, sahada koştururken ne yaptığımı biliyormuş gibi davrandım.
Sonra inanılmaz bir şey oldu. Oyunun son dakikalarında birdenbire, tamamen tesadüf eseri, top önüme geldi. Bir süre onunla ne yapacağımı bilemeyerek orada durdum, sonra takım arkadaşlarımın bana bağırdığını fark ettim ve topu alıp koşmaya başladım.

Şaşırtıcı bir biçimde, karşı takımdan kimse beni durdurmadı. Ben de bundan cesaret alarak hızlandım, hızlandım, hızlandım…
İşte, önümde uzanıyordu: Basketbol potası boş ve savunmasızdı. Hemen dibine kadar sokulup bir turnike attım. Zaman adeta durmuştu. Topun filenin içinden nasıl da yumuşacık bir şekilde geçtiğini bugün bile hatırlarım.

Derken derin bir sessizlik. Ardından salonda patlayan kahkahalar. Ne oluyordu? Neden herkes bana gülüyordu? Dönüp baktığımda, koçun yüzünü ellerinin arasına aldığını gördüm ve o an anladım: Kendi potamıza basket atmıştım.

Soyunma odasındaki utançtan bahsetmeyeceğim. Dönüş yolunda, arabada, annemle babamın suskunluğundan da öyle. Bana gelince… Ben üzgün filan değildim aslında. Yani, neden üzgün olacaktım ki? Artık biliyordum: Basketbol oynamaktan nefret ediyordum ve bu “yanlış” turnike sayesinde, nihayet bunu bırakabilecektim.

Sevmiyorum rekabeti. Hiçbir türünü sevmiyorum rekabete dayalı ilişkilerin. Hiçbir zaman da sevmeyeceğim. Ama o günden sonra, basketbol maçlarını zevkle izlemeye devam ettim uzun yıllar boyunca. Çünkü ben içinde olmadığım sürece, muhteşem bir oyun bu bence.

Ve ne zaman bir basketbol maçı izlesem, şöyle soruyorum kendime: Basketbolda başarısız olmasaydım ya da daha kötüsü, başarısız olduğumu bile bile pes etmeyip oynamaya devam etseydim, nasıl bir hayatım olurdu?

Bazen başarısız olmak başımıza gelen en güzel şeydir. İstemediğimiz bir alanda iyi olmak için kendimizi zorlamaktansa, sevdiğimiz işi doğru yapmak için harcayabiliriz böylece bütün enerjimizi. İşte o zaman, asla pes etmememiz gerektiğini söyleyebiliriz kendimize. İşte o zaman, var gücümüzle tırmanırız merdivenleri.

Ben basketbolu bıraktıktan sonra okumaya ve yazmaya adadım kendimi. Ne istemediğimi çok iyi biliyordum artık. Bir takımın parçası olmak yerine -ki bunun bazıları için harika bir şey olabileceğinin farkındayım- yalnız çalışmam gerektiğini. Kabullenmiştim artık bunu.

Benim doğrum bu. Hep de öyle olacak. Ve bunu öğrenebilmek için önce yüzlerce kişinin gözleri önünde başarısız olmam gerekti. İyi ki de öyle oldu. Yoksa bütün hayatımı kendi arzularımı yok sayarak geçirebilirdim, öyle değil mi?

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Sınıfın en uzun kızı

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale