X

Dengenizi test etmenize ve iyileştirmenize yardımcı olacak egzersizler

Yaşamımızın her alanında dengeyi kurmaya çalıştığımız bir gerçek. Özel hayatımızla iş hayatımız arasında, sosyal buluşmalarımızla kendimizle kaldığımız anlarda ya da hareketli geçen bir hafta sonunu bir sonrakinde daha sakin geçirme isteğiyle, aslında dengeyi yakalamaya çalışıyoruz. Peki ya vücudumuzda? Günlük işlerin koşturmasında ve modern çağın telaşlı, meşgul havasında bedenimizin dengede olup olmadığına yeterince dikkat ediyor muyuz diye düşünecek olursak cevap muhtemelen hayır olacaktır. Üstelik yaş almayla birlikte daha da kritik bir hal alsa da dengede kalmak için ekstra bir çaba harcamamız gerektiğini göz ardı edebiliyoruz.

Belirtmekte fayda var ki doğru bir postür geliştirmekten yere nasıl bastığımıza, eşya kaldırmaktan bir hareketten başka bir harekete geçişe günlük hayatımızda yaptığımız birçok eylemle yakından ilişkili olan denge, yalnızca iki ayak üzerinde dik bir şekilde durabilmekten ibaret değil. Öyle olsaydı birçoğumuzun gelişmiş bir dengeye sahip olduğunu söyleyebilirdik, ancak oldukça yaygın olan postür bozukluklarını hatırlayacak olursak çoğumuzun denge üzerine çalışması gerekiyor olabilir. Kısacası, ayakta dümdüz durabilmek dengede olduğumuz anlamına gelmiyor; yani bir yana devrilmemek, yere düşmemek denge değil. Öyleyse ne? Gelin denge nedir, neden bu kadar önemlidir daha yakından bakalım ve dengemizi geliştirmek için faydalanabileceğimiz egzersizleri keşfedelim.

Denge nedir, neden önemlidir?

Denge, vücudun ağırlık merkezini destek tabanı üzerinde tutma becerisidir; daha doğrusu vücudun hareket halindeyken bunu yapabilmesidir ve her yaştan insan için fazlasıyla önemlidir. Yaygın kanının aksine yalnızca profesyonel sporcular için değil herkes için denge egzersizleri bütüncül sağlığın önemli bir bileşenidir. Öyle ki, Amerikan Kalp Derneği, dengeyi herkes tarafından yapılması gereken bir egzersiz türü olarak sınıflandırıyor. Dengede olmak, bedensel sağlığın yanı sıra ruh sağlığı ile de pozitif ilişki içerisindedir. Birçok araştırma hem bedensel hem zihinsel sağlığın iyileştirilmesi için denge egzersizlerinin önemine dikkat çekiyor.

Denge, temel olarak vücutta birlikte çalışan çoklu sistemlerin koordinasyonu ile sağlanıyor. Vestibüler ve propriosepsiyon sistemler bu koordinasyon da etkin rol oynuyor. Vestibüler sistem, iç kulağın dengeyi geliştirmek için çalışmasını ifade eder; iç kulakta bulunan sinir reseptörleri başın hareketlerine duyarlıdır ve aynı zamanda görme yetisiyle de yakından ilişkilidir. Diğer yandan propriosepsiyon, vücudun uzayda uzuv ve eklem hareketlerini algılama yeteneğidir ve özellikle yaralanmaların, olası sakatlıkların önlenmesinde ve doğru postür gelişiminde çok önemlidir. Öte yandan geliştirilmiş denge:

  • Merdivenleri çıkmak, ağır eşyaları taşımak ve aniden yön değiştirmek gibi günlük aktiviteleri kolaylaştırır.
  • Koordinasyonu iyileştirir.
  • Esnekliği ve kas gücünü artırır.
  • Yaşlı yetişkinlerde Parkinson hastalığının semptomlarını iyileştirir.
  • Zindeliği destekler.
  • Hareket etmeyi kolaylaştırır.

Aslında birçok kaynakta ve uzman görüşünde ‘hayatta kalma becerisi’ olarak geçen denge, ne yazık ki yaşlandıkça kas ve iskelet sistemindeki değişimler ve bozulmalar nedeniyle sarsılabiliyor. Kasların zayıflamasından kemik erimesine, motor becerilerin kötüleşmesinden koordinasyon kaybına kadar özellikle 30 yaşından sonra kendini belli eden birçok olumsuz durum, dengenin de bozulmasına neden oluyor. Yaşlılıkla birlikte gelen kısalan adımlar, daha az aktif yaşam ve görme bulanıklıkları da eklenince dengede kalmak iyice zorlaşıyor. Bu nedenle dengeyi iyileştirmek için farklı tür egzersizleri günlük rutinlere dahil etmek şart.

Denge testleri: Ne kadar dengedesiniz?

Denge egzersizlerine geçmeden önce eğer vücudunuzun dengede olup olmadığını merak ediyorsanız bu sorunun cevabını bulmak için aşağıdaki üç basit yöntemi deneyebilirsiniz:

Her iki ayak üzerinde: Ayaklarınız bitişik, ayak bilek kemikleriniz birbirine değecek ve kollarınız göğsünüzde katlanmış şekilde ayakta durun; sonra gözlerinizi kapatın. Birinin zaman tutmasını isteyin veya alarm kurun. Çok hafif sağa sola sallanmak normal olsa da en az 60 saniye ayaklarınızı hareket ettirmeden durmaya çalışın. Ardından bir ayağınızı doğrudan diğerinin önüne koyun ve gözlerinizi kapatın; daha sonra ayaklarınızın yerini değiştirin. Bu şekilde en az 35-40 saniye durabilmelisiniz.

Tek ayak üzerinde: Bir ayağınızın üzerinde durun ve diğer dizinizi bükün, yerdeki ayağınıza değdirmeden katladığınız ayağınızı havada tutun. Yine birinden saniye tutmasını isteyin ya da kronometreyi çalıştırın ve ne kadar süre bu hareketi yapabildiğinize bakın. Daha sonra diğer ayağınız için de aynı adımları tekrarlayın. 60 yaş ve altı kişiler genellikle gözleri açıkken yaklaşık 29 saniye, gözleri kapalıyken 21 saniye bu pozda kalabilirler. 61 yaş ve üstü kişilerde ise 22 saniye gözleri açık, 10 saniye gözler kapalı olabilir. Buna göre kendi denge çıkarımınızı yapabilirsiniz.

Tek ayak arkada ve parmak ucunda: Ellerinizi belinize koyun ve tek ayağınız yere basarken diğerini kaldırın. Havaya kaldırdığınız ayağınızı yerdeki bacağınızın tam diz arkasına getirin ve bu esnada topuğunuzu yerden kaldırıp parmak ucunda durun. Daha sonra aynı adımları diğer ayağınız için de tekrarlayın. Bu pozda 25 saniye kalmalısınız.

Önemli not: Üç denge testini de yaparken olası bir düşme ya da yaralanma tehlikesine karşı dengenizi kaybettiğinizde sizi tutacak birinin yanınızda olmasını sağlayın veya etrafınızda yastık veya minderlerden güvenli bir alan oluşturun.

Dengeyi geliştiren egzersizler ve sporlar

Denge testlerinin sonucu ne olursa olsun denge egzersizlerini günlük rutinlerinize ekleyerek hem beden hem de zihin sağlığınızı koruyabilirsiniz. Üstelik, keyifli zamanlar geçirmek de cabası. İşte yaparken keyif alacağınız bir yandan da dengenizi geliştirebileceğiniz egzersiz hareketleri ve spor dalları:

1. Dengeyi iyileştiren sporlar

Birçok spor dalı dengeyi iyileştirmekte oldukça etkili. Eğer sabit pozlardan keyif almıyorsanız ya da dengenizi geliştirmek için daha aktif kalabileceğiniz ve hobiye dönüştürebileceğiniz bir spor dalı arıyorsanız kaslarınızı gevşetecek, fiziksel esnekliğinizi artıracak ve vücudunuzun dengesini iyileştirecek Tai Chi, bisiklet, tırmanma, pilates ve yogayı deneyebilirsiniz. Tai Chi hem bedeni hem zihni dinginleştirmenin yanı sıra ritmik hareketlerle dengenizi iyileştirirken, bisiklet ve tırmanma bedeninizdeki farklı kas gruplarının çalışmasına ve dengeli bir şekilde el-göz-ayak koordinasyonunuzu sağlamanıza yardımcı olabilir. Öte yandan yoga ve pilates egzersizleriyle bütüncül sağlığınızı desteklemenin yanı sıra dengede kalmanıza yardımcı olacak birçok poz ve duruşu da gerçekleştirme fırsatı bulabilirsiniz. Yeni bir spor dalını denemeye hazır değilseniz ya da daha pratik bir şekilde dengenizi iyileştirmek isterseniz yazımızın devamındaki farklı denge hareketlerini deneyebilirsiniz.

2. Tek ayak üzerinde durma

Aslında birçoğumuzun aklına denge dendiğinde gelen tek ayak üzerinde durabilmektir. Bu hareket hem dengeyi test etmeye hem de tekrarlandığında dengeyi iyileştirmeye yardımcı olan oldukça basit ama etkili bir duruştur. Bulaşık yıkarken, dişlerinizi fırçalarken ya da telefonla konuşurken bile kolayca yapabilirsiniz. Sadece bir ayağınızı kaldırın ve diğer ayağınızı sağlam basın. 10 saniye kadar durduktan sonra başlangıç pozuna dönün ve ayaklarınızı değiştirin. Dilediğiniz sıklıkta ve sürede tekrar edebilirsiniz. Yüzeyin sabit ve düz olduğundan emin olun.

3. Ağaç pozu

Yoga severlerin rahatça hatırlayabileceği bu poz aslında tek ayak üzerinde durma hareketiyle aynı şekilde işler. Tek fark ellerin göğüs hizasında ya da baş üzerinde birleştirilmesi ve havadaki ayağın katlanmasıdır. Bir ayağınızı kaldırın ve diğer ayağınızın iç kısmına yerleştirin. Ellerinizi de yukarıda ya da önünüzde avuç içleriniz değecek şekilde birleştirin. Dilerseniz bu esnada gözlerinizi de kapatabilirsiniz. Bu pozu uygularken ağırlığınızı ayak başparmağınızın, küçük ayak parmağınızın ve topuğunuzun tabanına eşit olarak vermeye dikkat edin.

4. III. savaşçı pozu

Yine dengeyi iyileştirmekte etkili bir yoga pozu olan savaşçı pozu aslında tıpkı ağaç pozu gibi oldukça basit adımları içerir. Virabhadrasana III ya da  Warrior III ismiyle de anılan bu pozda bir ayağınız yere sağlam basarken öne doğru eğilir ve diğer ayağınızı arkanıza doğru havaya kaldırırsınız. Böylece tek ayağınız üzerinde tüm ağırlığınızı yönetebilirsiniz. Gövdenizin ve havadaki ayağınızın yere paralel olduğundan emin olun. Ellerinizi isterseniz önünüzde avuç içleriniz birbirine değecek şekilde birleştirebilir veya ileriye doğru uzatabilirsiniz.

5. Yarım ay pozu

Savaşçı pozunuzu bu kez yana alarak dengemizi sağlıyoruz. Yarım ay pozu olarak geçen bu yoga duruşunda bir ayağınız yerde diğer ayağınız arkaya uzanmış şekilde olmalı. Ancak savaşçı pozunun aksine bu kez başınız ve gövdeniz ileri doğru değil yana doğru bakacak ve bir eliniz yukarıya uzanırken diğer eliniz zemini işaret edecek. Dilerseniz daha rahat bir duruş için yere bakan elinizin altında blok veya yükselti koyarak destek alabilirsiniz.

6. Parmak ucunda durma

Aslında küçük çocuklarda ve balerin veya baletlerde sıkça görmeye alışık olduğumuz parmak ucunda durma, dengeyi iyileştirmek için de oldukça etkili. Olduğunuz yerde tek yapmanız gereken parmak uçlarınızda yükselirken topuklarınızı yerden kaldırmak ve en az birkaç saniye parmak uçlarınızın üzerinde kalmak, hepsi bu. Dilediğiniz kadar tekrarlayabilir, isterseniz parmak uçlarınızda yürümeye bile geçebilirsiniz. Dengeyi desteklemenin yanı sıra çocukluğunuza kısacık bir selam vermek için de güzel bir fırsat olabilir.

7. Parmaklar topukta

İp üzerindeki cambazları bir hatırlayın, nasıl yürüyorlar? Dengelerinin sırrı ayaklarını birbirine değdirerek yürümeleri olabilir mi? Cevap evet. Düz bir çizgi üzerinde ya da halının kenarlarını kendinize hedef alarak bir ayağınızı diğerinin önüne getirin. Parmak uçlarınızın diğer ayağınızın topuğuna değdiğinden emin olun ve bu şekilde adımlarınızı ardışık yerleştirerek yürümeye devam edin. Canınız sıkılana kadar devam edebilirsiniz.

8. Squat

Herhangi bir egzersiz aleti veya ekipman kullanmadan yalnızca vücut ağırlığınızı kullanarak yapabileceğiniz squat tüm kaslarınızı kullanmanıza ve dengenizi iyileştirmenize yardımcı olur. Bir duvardan destek alarak sırtınızı yaslayabilir ve hafifçe dizlerinizi kırarak yere doğru dik bir şekilde eğilerek tabanlarınız üzerinde dengede durmaya çalışabilirsiniz. Dilerseniz duvara yaslanmadan da squat yapabilirsiniz. İlk başlarda dayanma süreniz kısa olsa da pratik yaptıkça dengede kaldığınız zamanın uzadığını fark edebilirsiniz.

9. Denge tahtası hareketleri

Özellikle çocukların evde keyifli zaman geçirmeleri ve motor becerilerini geliştirmeleri için birçok ebeveynin tercih ettiği denge tahtası, yalnızca miniklere özel değil. Yetişkinler için farklı ebat ve formlarda bulunan denge tahtaları, vücut ağırlığını kullanarak bedeni dengelemeye yardımcı olan keyifli bir araç. İlk başlarda iki ayağınız da tahtanın üzerindeyken devrilmeden durmak çok zor gelebilir ama merak etmeyin zamanla denge tahtası üzerinde akrobatik hareketler bile yapabilirsiniz. Denge tahtalarını incelemek isterseniz Evde Egzersiz Koleksiyonumuza göz atabilirsiniz.

10. Bonus: Yürümek ve merdiven çıkmak

Evet, hemen hemen her gün yaptığımız bir eylem olan yürüyüş de ‘doğru’ yapıldığında dengeyi geliştirmeye yardımcı. Yürümenin doğrusu mu olur demeyin, var. Omuzlar yukarıda göbek içeride kalça dışarıda dik ve doğru bir duruş ile ayaklarınızın zemine tam ve eşit basacak şekilde yürüyerek de dengenizi iyileştirebilirsiniz. Ayrıca asansör ya da yürüyen merdiven kullanmak yerine klasik merdivenleri tercih ederek de dengenizi geliştirebilirsiniz. Daha koordinasyonlu hareket ederek çıktığınız her basamak dengenize katkı sağlayacak.

İlginizi çekebilir: Evde uygulayabileceğiniz en etkili egzersiz hareketleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale