X

Hepimiz birer lideriz: Bazen düşebilir, geride kalabilir ve hatta yerle bir olabiliriz

“Vizyon, görülemez olan şeyleri görme sanatıdır…”
Jonathan Swift

Liderlik kavramı konusunda kesin düşüncelerimiz vardır. Kimdir liderler örneğin? Hep çok güçlüdürler değil mi? Asla yıkılmayacaklarını düşünürüz. Asla zorluklarla karşı karşıya gelemeyeceklerini. Korkularının olmadığını mesela… Hep birinci olacaklarına da inanırız. Neden sonda kalsınlar ki? Bir lider demek asla geri düşmeyen demektir gözümüzde… Bir lider asla yerle bir olmaz, hayalleri yıkılmaz, hayat ona bu kadar yorucu dalgalarla ulaşmaz… Bir lider her zaman dağın en tepesindedir, aşağıya inmeyecektir, hep o en yüksekte, en üstte, en sağlam yerde kalacaktır değil mi?

Peki bugün sizinle birlikte soralım istiyorum; gerçek hayat, yani “hayat” olarak nitelendirdiğimiz bu uzun yol bu kadar zahmetsiz midir? Eğer “lider ruhlu” olabilmek bu kadar kolay ise neden hala hepimiz lider gibi lider olamıyoruz? Hemen şöyle bir örnekle başlayalım, bir lider evet gördüğümüz kadarıyla yıkılmamaktadır, fakat sormak isterim kaç kez yerle bir olmuştur? Kaç kez o kaldırılmayacak sınavlardan geçmeyi bilmiştir? Kaç kez vazgeçmeden ve yeniden ve yeniden denemeyi seçmiştir? Yanındakiler belki artık gemiyi çoktan terk etmişken o “yeni bir gemi yapıp da” kaç kez tek başına da olsa sadece gitmek istediği limana odaklanarak yeniden yollara çıkmıştır? Kimsenin içinde tek bir umut, tek bir inanç kırıntısı kalmamışken o ısrarla yürümeye, gerekirse çamura batmaya, gerekirse karanlık gecelerden geçmeye hazır beklemiştir ve bunu gerçekleştirmiştir?

İşte liderlik yolculuğu böyle bir yoldur… Birçoğumuz sadece uzaktan sonuca (yani liderimizin o günkü haline bakarak) göre karar veririz. Oysa ki sonuç, yani liderlerin bugün gördüğümüz özgüvenleri, belki sakin yaklaşımları, belki korkusuz duruşları, belki ışık saçan fikirleri işte o binlerce kez yaşadıkları düşüşlere, yıkılışlara, kaybedişlere, kayboluşlara bağlıdır… Goethe büyük yankı uyandıran ilk eseri Genç Werther’in Acıları’nı yazıncaya kadar neler yaşamıştır? Mary Shelley doğduğu zamanın tüm kısıtlamalarına ve çektiği yoksulluğa rağmen yine de bugüne kalan muhteşem eseri Frankenstein’ı yazarken neler yaşamıştır?

Bu ilham, bu liderlik, bu “akış” ile buluşuncaya kadar kaç kez reddedilmiştir, kaç kez yazdıklarını yeniden ve yeniden oluşturmuştur, kaç kez geceler boyu uykusuz kalmıştır, kaç kez hayatındaki tüm zorluklara rağmen bir defter ve bir kalemle acılar içinde, hastalıklarla, fakirlikle boğuşurken “hayal kurabilmek” gücünü kaybetmemek için o kaleme sarılmıştır?

İşte liderlik yolu böyle bir yoldur… Hepimiz deneniriz, fark eden tek şey neyi seçtiğimizdir… Eğer Edison yaptığı onlarca denemenin sonunda “Vazgeçiyorum” deseydi bugün biz onun ismini bilmiyor olurduk… Her seferinde saatlerce, belki günlerce uğraştığınız ve o güne kadar henüz keşfedilmemiş olan bir şey uğruna harcadığınız emek sonunda, “yine çalışmadığını” görseydiniz siz ne yapardınız? Bugün burada bırakıyorum diyerek sırtınızı döner miydiniz? O öyle yapmadı, onun adı Edison oldu!

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız lider olmak kavramına biraz olsun farklı bir açıdan bakmanızı dilerim. Lider kimdir, lider yeni buluş için, yeni kitap için uğraşan değildir sadece. Yeni bir ağacı yetiştirmek için emek veren de liderdir, bir çocuğu büyütmek üzere emek veren anne de liderdir, bu yazıyı yazmak üzere bugün bu saati ayıran ben ve bunu okumak için “zaman” yaratan sen de lidersin… İşte liderlik hayatın her anında vardır, yeter ki vazgeçme, yeter ki düşmeyi de bil ama kalkmanın güzelliğini de yaşa, yeter ki yerle bir olmaktan korkma, sen yeniden doğrul gerisi seninle mutlaka gelecektir…

İlginizi çekebilir: Lider olmak: Kendi hayatına liderlik etmeye hazır mısın?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale