Hepimiz birer lideriz: Bazen düşebilir, geride kalabilir ve hatta yerle bir olabiliriz

“Vizyon, görülemez olan şeyleri görme sanatıdır…”
Jonathan Swift

Liderlik kavramı konusunda kesin düşüncelerimiz vardır. Kimdir liderler örneğin? Hep çok güçlüdürler değil mi? Asla yıkılmayacaklarını düşünürüz. Asla zorluklarla karşı karşıya gelemeyeceklerini. Korkularının olmadığını mesela… Hep birinci olacaklarına da inanırız. Neden sonda kalsınlar ki? Bir lider demek asla geri düşmeyen demektir gözümüzde… Bir lider asla yerle bir olmaz, hayalleri yıkılmaz, hayat ona bu kadar yorucu dalgalarla ulaşmaz… Bir lider her zaman dağın en tepesindedir, aşağıya inmeyecektir, hep o en yüksekte, en üstte, en sağlam yerde kalacaktır değil mi?

Peki bugün sizinle birlikte soralım istiyorum; gerçek hayat, yani “hayat” olarak nitelendirdiğimiz bu uzun yol bu kadar zahmetsiz midir? Eğer “lider ruhlu” olabilmek bu kadar kolay ise neden hala hepimiz lider gibi lider olamıyoruz? Hemen şöyle bir örnekle başlayalım, bir lider evet gördüğümüz kadarıyla yıkılmamaktadır, fakat sormak isterim kaç kez yerle bir olmuştur? Kaç kez o kaldırılmayacak sınavlardan geçmeyi bilmiştir? Kaç kez vazgeçmeden ve yeniden ve yeniden denemeyi seçmiştir? Yanındakiler belki artık gemiyi çoktan terk etmişken o “yeni bir gemi yapıp da” kaç kez tek başına da olsa sadece gitmek istediği limana odaklanarak yeniden yollara çıkmıştır? Kimsenin içinde tek bir umut, tek bir inanç kırıntısı kalmamışken o ısrarla yürümeye, gerekirse çamura batmaya, gerekirse karanlık gecelerden geçmeye hazır beklemiştir ve bunu gerçekleştirmiştir?

İşte liderlik yolculuğu böyle bir yoldur… Birçoğumuz sadece uzaktan sonuca (yani liderimizin o günkü haline bakarak) göre karar veririz. Oysa ki sonuç, yani liderlerin bugün gördüğümüz özgüvenleri, belki sakin yaklaşımları, belki korkusuz duruşları, belki ışık saçan fikirleri işte o binlerce kez yaşadıkları düşüşlere, yıkılışlara, kaybedişlere, kayboluşlara bağlıdır… Goethe büyük yankı uyandıran ilk eseri Genç Werther’in Acıları’nı yazıncaya kadar neler yaşamıştır? Mary Shelley doğduğu zamanın tüm kısıtlamalarına ve çektiği yoksulluğa rağmen yine de bugüne kalan muhteşem eseri Frankenstein’ı yazarken neler yaşamıştır?

Bu ilham, bu liderlik, bu “akış” ile buluşuncaya kadar kaç kez reddedilmiştir, kaç kez yazdıklarını yeniden ve yeniden oluşturmuştur, kaç kez geceler boyu uykusuz kalmıştır, kaç kez hayatındaki tüm zorluklara rağmen bir defter ve bir kalemle acılar içinde, hastalıklarla, fakirlikle boğuşurken “hayal kurabilmek” gücünü kaybetmemek için o kaleme sarılmıştır?

İşte liderlik yolu böyle bir yoldur… Hepimiz deneniriz, fark eden tek şey neyi seçtiğimizdir… Eğer Edison yaptığı onlarca denemenin sonunda “Vazgeçiyorum” deseydi bugün biz onun ismini bilmiyor olurduk… Her seferinde saatlerce, belki günlerce uğraştığınız ve o güne kadar henüz keşfedilmemiş olan bir şey uğruna harcadığınız emek sonunda, “yine çalışmadığını” görseydiniz siz ne yapardınız? Bugün burada bırakıyorum diyerek sırtınızı döner miydiniz? O öyle yapmadı, onun adı Edison oldu!

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız lider olmak kavramına biraz olsun farklı bir açıdan bakmanızı dilerim. Lider kimdir, lider yeni buluş için, yeni kitap için uğraşan değildir sadece. Yeni bir ağacı yetiştirmek için emek veren de liderdir, bir çocuğu büyütmek üzere emek veren anne de liderdir, bu yazıyı yazmak üzere bugün bu saati ayıran ben ve bunu okumak için “zaman” yaratan sen de lidersin… İşte liderlik hayatın her anında vardır, yeter ki vazgeçme, yeter ki düşmeyi de bil ama kalkmanın güzelliğini de yaşa, yeter ki yerle bir olmaktan korkma, sen yeniden doğrul gerisi seninle mutlaka gelecektir…

İlginizi çekebilir: Lider olmak: Kendi hayatına liderlik etmeye hazır mısın?

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam