X

Hepimiz birer hikayeyiz: Mitolojik hikayelerin 4 işlevi

“Mitler, insan yaşamının ruhsal potansiyellerine dair ipuçlarıdır.”
Joseph Campbell

Evrenin hayalleri olan mitler, inanılmak için değil de üzerine derinlemesine düşünülmek için tasarlanmış hikayelerdir. Bilimin ve inançların ötesine geçer ve her şeyin kalbindeki büyülü yere dokunurlar. Açıklanamayanı mistik aracılığıyla açıklama girişiminde bulunur ve bizleri daha fazlasını bilme isteği uyandıran bir şaşkınlık duygusuyla baş başa bırakırlar.

Joseph Campbell’in tanımıyla mitolojinin dört temel işleve sahip olduğunu görürüz: Mistik, kozmolojik, sosyolojik ve pedagojik.

Mistik işlev

“Bilgi adası büyüdükçe, cehaletimizin kıyıları da büyür. Dünya hakkında daha fazla şey öğrenmek, nihai bir varış noktasına yaklaşmaktan ziyade daha fazla soruya ve gizeme yol açar.”
Marcelo Gleiser

Bu işlev, evrenin huşusunu deneyimlemekle ilgilidir. Açıklanamayanla meşgul bir insan olmanın ne anlama geldiğini yansıtan bir dokunuştur burası. Hayalet hikayelerinden, uzaylılar tarafından kaçırılmaya, meleklerle yüzleşmeye, Tanrı veya tanrılarla uzun konuşmalara ve hatta Schrödinger’in kedisi ve çoklu evren teorisi gibi bilimsel hikayelere kadar uzanan mistik işlev, zihni bir şeyin gizemiyle ilişkilendirmeye yarar. “Kutsal” olanla bağlantı yaratır. Mistik işlevini yerine getiren bir mit, doğa ile insan ruhu arasındaki gizli içgüdüleri birbiriyle tanıştırır, bilinçdışını da bilince bağlamaya çalışır.

Anlattığımız hikayeler bilincin, varoluşun ön koşullarıyla uzlaştırılmasıdır. Burada ortaya çıkan temel şey ise aslında kendi ölümlülüğümüzü anlamlandırmak için hikayeler anlattığımızdır. Mistik işlev kutsal bir uzlaşmadır, çünkü bir taraftan temel değişimi ve aşılmaz süreksizliği onurlandırmamıza yardım ederken, diğer taraftan da ona getirebileceğimiz anlamdan başka bir anlamı olmayan bu evrende var olup olmadığımızı da kavramamıza yardımcı olur.

Kozmolojik işlev

“Aslında, bildiğimiz her şey yalnızca bir tür tahminden ibarettir, çünkü henüz tüm evrenin yasalarını bilmiyoruz. Bu nedenle, şeyler sadece yeniden öğrenilmek için veya daha büyük olasılıkla sadece düzeltilmek için öğrenilmelidir.”
Richard Feynman

Bu işlev evrenin görüntüsünü formüle etmek ve oluşturmakla ilgilidir. İçinde yaşadığımız evren akıl almaz derecede büyük, açıklanamayacak kadar korkutucu ve şaşırtıcı derecede gizemlidir. O kadar heybetlidir ki muazzam yapısını hayalimizde bile canlandıramayız.

Ancak insan zihni açıklama peşinde koşar ve bilim, sanat, din, anlatı ve yazı aracılığıyla hikayeler yaratır. Hayal gücümüzü kullanıp mitolojik olarak yeryüzüne fışkırırız. Böylece beş duyumuz bir “yaratılış efsanesine” dönüşür ve her kültürün merkezinde yer alır.

Geldiğimiz hiçliği anlamlandırmamıza yardımcı olan kozmolojik mitlerden ders almak yerine onlara bağımlı olmaya karar verdiğimizde ise sorunlar ortaya çıkar.

Joseph Campbell’in dediği gibi, “İnsan beyninin neyin uygun olup neyin olmadığını ayırt edecek bir mekanizması yoktur. Uygunluk çevresel ve kültürel bir olgudur. Tüm değerler yalnızca hayal gücüyle gerçekleşir.”

Sosyolojik işlev

“Ben düşündüğüm kişi değilim, ben düşündüğünüz kişi de değilim. Ben düşündüğünüzü düşündüğüm kişiyim.”
Thomas Cooley

Sosyolojik mitler genellikle ahlaki olanın ne olduğu ve daha sonra daha sağlıklı bir sosyal deneyim elde etmek için ne yapılması gerektiği ile ilgili hikayelerdir. Bu işlev, belirli bir sosyal düzeni desteklemek ve onaylamakla ilgilidir. İnsanları belirli bir kabile veya sosyal gruba bağlamaya yardımcı olurlar. Sosyolojik mitler, tüm ahlaki davranış kurallarının arkasındaki temel yapı taşlarıdır.

Hayatımızın anlamını şekillendirirken kültürün anlamını korurlar. Biz farkında olmasak bile, perde arkasında kültürel mitler işler durur. Onlar akılda kalan hikayelerdir. Beyindeki çizgi filmlerdir. İnsan olmayan ve hatta bazen insanlık dışı bir dünyada insan olmanın yolunu anlatırlar.

Bir kültürel mit doğal düzene uygun olmadığında, örneğin şu an ki dünya mitinde olduğu gibi doğadan ayrışma yaşandığında büyük ıstıraplar da ortaya çıkar.

Sağlıksız inançları destekleyen birçok efsane vardır. Mitlerin sağlıklı yaratıcıları olarak, bu tür inançlardan ders almak ve daha sağlıklı olanlarını yaratmak bizim sorumluluğumuzdur.

Pedagojik işlev

“Gözlemlediğimiz doğanın kendisi değil, bizim sorgulama yöntemimize maruz kalan doğadır.”
Werner Heisenberg

Joseph Campbell’a göre bu dört işlevden en önemlisidir, diğer üç işlevin merkezinde yatan mitin psikolojik işlevidir. Her koşulda bir insan yaşamının nasıl yaşanacağı ile ilgilidir.

Bu tür mitler asla değişmeyen insan temalarına değinir: aşk ve intikam, ölümlülük ve ölümsüzlük, bilgi ve bilgisizlik, annelik ve babalık vb. konulara dair akıllara durgunluk veren hikayelerdir. Adem ve Havva’ya, bakire Meryem’in İsa’yı doğurmasına kadar pek çok anlatının zenginleştirdiği bir alandır pedagojik mitler. Bireyleri belirli bir sosyal grubun amaçlarına ve ideallerine göre şekillendirmeye yardımcı olur ve onları bir insan yaşamı boyunca; doğumdan ölüme kadar yönlendirirler. Bunlar, iyi ve/veya kötü örneklerle insan yaşamının nasıl yaşanacağını gösteren mitlerdir.

Hayata anlam katan düşünce kalıpları sağlarlar.

Gerçek ya da değil hiç fark etmez; pedagojik mitler, geçmişte benzer imtihanlardan ve belalardan geçmiş insanların rehberliğinde kendi içimizdeki gerçeği aramamıza yardımcı olan hayati hikayelerdir. On Emir, Buda’nın Sekiz Aşamalı Asil Yolu, Lord Krishna’nın Bhagavad Gita’sı ve Joseph Campbell’ın Kahramanın Yolculuğu, Muhammed’in öğretileri, İsa’nın Meselleri gibi güçlü rehberlik anlatılarıdır. Gerçeği çarpıtarak hile yapan mitler bile, saçmalık ve anlamsızlık karşısında mantıklı ve anlamlı bir hayatın nasıl yaşanacağına dair sunulan derin bir bilgeliğe sahiptir.

Günün sonunda, mitin en güçlü işlevi, kendi kendini yaratmaya yol açmasıdır. Bizden önce gelen mitolojilerin öğretilerini özümsediğimizde ve sonra kendi yaratıcı bilgeliğimizi ona ekleme cesaretine ve cüretine sahip olduğumuzda, evren gizemini bizlere göstermeye başlar.

Evrenin mitlerinin dışında bir de kendimize ait olan yani kişisel olan mitlerimiz vardır; onlar ne sahte inançlar ne de kendi durumlarımızı ve davranışlarımızı açıklamak için başkalarına anlattığımız hikayelerdir. Kişisel mitlerimiz, hayatımızın çeşitli bölümlerinin arkasındaki ana hikayedir. Kişisel mitler aynı anda hem hiçbir zaman var olmayan hem de her zaman var olagelen hikayelerdir. Etkileri derindir çünkü büyük ölçüde bilinçli farkındalığımızın dışında çalışırlar.

Kişisel hikayemiz, dünyayı algıladığımız mercektir. Bu nedenle, örneğin, bir insan kendisini “Sözleşmeli bir Köle” olarak görürse, bu onun düşünme, hissetme ve davranma biçimini, yani gerçekliğini şekillendirecektir.

“İnsan her zaman masal anlatır, kendi hikayeleriyle ve başkalarının hikayeleriyle çevrili yaşar, başına gelen her şeyi onlar aracılığıyla görür ve hayatını bir hikaye anlatır gibi yaşamaya çalışır.”
Jean Paul Sartre

Kişisel mitimiz, kimlik (ben kimim?); yön( nereye gidiyorum?) ve amaç (neden oraya gidiyorum?) temalarıyla şekillenir. Ve genelde de kaygılarımıza hitap edecek şekilde onu düzenleriz. Oysa tüm mitlerde olduğu gibi kendi mitimizin de ihtiyaç duyduğu yegane şey sürekli güncellenmektir çünkü arazi her zaman değişir. İnsanlar yeni işlere başlar, yeni ilişkilere girer, sevdiklerini kaybeder… Bir zamanlar bize yardımcı olan eski hikayelerimiz bir anda yolumuzu tıkayan öğelere dönüşüverir. Oysa onu dönüştürdüğümüzde daha uyumlu bir var oluşu da yakalayabiliriz. Hayal gücümüzü harekete geçirir ve şu anda mümkün veya makul olduğunu düşündüğümüz sınırları aşmamıza izin veririz.

Bilinçli olarak seçilmiş bir hikaye, potansiyelimizi en üst düzeye çıkardığımız gelecekteki benliğimize giden bir köprü görevi de görür. Bu nedenle, şu anda başkalarının ve kendisinin yargısı tarafından bastırılan bir birey başka bir hikayeyi kendisine anlatmaya başladığında yaşamı da değişebilir. Ancak öncesinde kişisel hikayemize bakmamız önemlidir. Tanımadan onu güncelleyemeyiz.

Kendi mitolojinizin dört işlevini keşfetmek için kendi yaşam hikayenizi ayrıntıları ile bilmeniz atılabilecek ilk adımlardandır. Kendi algıladığınız hikaye ile sizi yetiştirenlerden ya da yakınlarınızdan dinlediğiniz hikaye arasındaki farklara kadar uzanan bir araştırmaya girişebilirsiniz. Bu yolculukta notlar almak işinizi kolaylaştıracaktır. Bireysel mitolojinizin her zaman birkaç farklı versiyonu vardır. Onları gerçekten tanımaya niyet edebilirsiniz.

Yukarıda anlatılan dört temel işlevin hikayenizde nereye uygun olup olmadığını araştırabilirsiniz. Bulduğunuz öğelerin teşvik ettiği derslerin ya da değerlerin üzerine düşünebilirsiniz. Çoğu zaman satır aralarında olanlar genel hikayeden daha değerlidir.

İşimizi kolaylaştırmak adına Hamlet’in hikayesini örnek olarak kullanabiliriz.

Metafizik işlev: İnsanların tanrılarla ilişkisi

Hamlet’in hikayesindeki NELER bu işlevin kapsamına girer:

  • Hamlet bir hayalet görür ve buna inanıp inanmayacağını bilemez.
  • “Olmak ya da olmamak” konuşmasında ölümle olan ilişkisinden emin değildir.

Verdiği ders veya değer: İnsanların ölümden sonrasını tam olarak anlayamadıkları için ölümden korktuklarını öğretir. Anlayamadığından kaçma ya da onu başka bir maskeyle ortaya koyma eğilimimizi anlatır.

Kozmolojik işlev: İnsanların doğa ile ilişkisi

Hamlet’in hikayesinde NELER bu işlevin kapsamına girer:

  • Hamlet ‘zaman’a karşı “savaşır.” Claudius kendi gündemini başarmadan önce Hamlet’in Claudius’tan intikam alması gerekir. Hamlet, tüm oyunu Claudius’u öldürmeye çalışarak ve nihayetinde de “zamanın bitmesi” için çabalayarak harcar. Claudius’u öldürür, ancak işleri zamanında yapmadığı için kendi ölümüyle de karşılaşır.

Bu mitin teşvik ettiği ders veya değerler: Alınan ders, insan karar veremese bile evrenin yoluna devam edeceğidir. Kararlar “doğru anlarda” verilmezse veya bir kişi çok kararsızsa, sonuçlar korkunç, hatta başkaları ve kişinin kendisi için ölümcül dahi olabilir.

Sosyolojik işlev: İnsanların toplumla ilişkisi

Bu hikayedeki NELER bu işlevin kapsamına girer:

  • Hamlet, annesinin yeniden evlenmesi nedeniyle onunla anlaşamaz.
  • Hamlet, babasını öldürdüğü için Claudius’u öldürmek ister ama diğer taraftan da annesiyle evli olduğu için başından beri ona içerlemektedir.
  • Ophelia Hamlet’in kalbini kırar.
  • Hamlet’in güvendiği tek kişi Horatio’dur, ancak Horatio’ya da sadece sadık olduğunu kanıtladıktan sonra güvenebilir.
  • Hamlet’in kimseye güvenmemesi, etrafındakilere kaba davranmasına neden olur.

Bu mitin teşvik ettiği ders veya değerler: Öğrenilen ders, güven duygusunun ve nihayetinde de insanın değişkenliğidir. İç görümüz, sosyal bağlarımız zayıfladığında bizi yönlendiremez hale gelebilir. Gerçekte tepkilerimizi yaratan şeylerin ne olduğu ile bizim onların nedenleri olarak saydığımız şeyler çoğu zaman birbirinden farklıdır. Ayrıca burada egoları tanımanın gerekliliği de ortaya çıkar.

Psikolojik işlev: İnsanların kendileriyle ilişkisi

Bu hikayedeki NELER bu işlevin kapsamına girer:

  • Hamlet, babasının ölümü ve annesinin yeniden evlenmesi yüzünden bunalıma girdiği için intihar etme fikriyle boğuşur.
  • Hamlet, Claudius’u ne zaman ve nasıl öldüreceği konusunda kararsız kalır ve ölen babasının intikam arzusunu yerine getirmeyi amaç edinir.
  • Bütün hikaye boyunca sonunda onu öldüren delilik ve belirsizlik içinde bir ileri bir geri gidip gelir.

Bu mitin teşvik ettiği ders veya değerler: Bir birey olarak neye değer verdiğinizi anlamanın önemini öğretir. Hamlet tüm yaşamını gerçekten ne yapmak istediğini bilmeden geçirir çünkü öz benliğinin neyi temsil ettiğini bilmez. Ders, kendinizi tanımak ve kendinize karşı dürüst olmaktır.

Belki de Hamlet ihtiyaç duyduğu kanıta sahip olduktan sonra, Claudius’u “insanlaştırabilmeli” ve hayatına devam edebilmeliydi, kim bilir?

Sonuçta her birimizin bu dünyada yaşadığı deneyimlerdir bize kendimizi anlatan. İçimizdeki yolculuğa çıkabilmemizi sağlayacak olan her şey kendi hikayemizde saklı bekler ve kulağımıza fısıldar: “Hadi beni dinle.”

Kaynaklar:

Joseph Campbell:

-The Power Of Myth
-The Hero’s Journey
-The Hero with a Thousand Faces
-The Masks of God

Gary Z McGee-Joseph Campbell’s Four Basic Functions of Mythology

İlginizi çekebilir: Entelektüel mütevazılık nedir: Entelektüel mütevazılığa giden 4 adım

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale